Çevre

HaberTürk yazarı Sarıkaya: Bugün bir küçük daire edinebilmek için milyonlarca dolar dökülen sahil kesimlerinden kuzeye doğru göç kaçınılmaz görünüyor

02 Kasım 2021 09:16

HaberTürk gazetesi yazarı Muharrem Sarıkaya, iklim değişikliğine dikkat çekerek, "Bugün kıyılarında tatil yapmak, bırakın küçük bir araziyi bir apartman dairesine sahip olmak için milyonlarca dolar akıtılan sahil kesimi çölleşecek ve yaşamın sürülmesi imkânsız yerler haline gelecek. Bunun olmaması için yüzyılın sonuna kadar sıcaklık artışının iki derecenin altında tutulması gerekiyor." değerlendirmesini yaptı. 

Sarıkaya yazısında, "Glasgow’daki Zirveyi takip eden Çevre Mühendisi Dr. Baran Bozoğlu, Glasgow’da fon için toplanacağı umulan 100 milyar dolara ulaşılamadığının ortaya çıktığını belirtti ve '80 milyarda kalmış, geri kalan 20 milyarın gelişmiş ülkeler tarafından karşılanması amaçlanıyor' dedi. Oysa Türkiye dün itibarıyla kendisinin gelişmiş ülkeler listesi dışına çıkarılmasını isteyen ve Paris İklim Anlaşması’nı imzalarken çekince olarak belirttiği talebinden de vazgeçmişken. Ayrıca, Avrupa’daki karbon borsalarından da yeterli sonuç elde edilememiş… Dolayısıyla hedeflenen 1,5 derecelik aşağı indirmek için gerekli maliyetin şu an karşılanması biraz zor görünüyor. Asıl mesele de burada başlıyor. Eğer, 1,5 derece aşağı inmez ise bu yıl Muğla, İzmir, Antalya bölgesinde karşımıza çıkan dev orman yangıları genel rutinimiz haline gelecek. Tüm Akdeniz havzası gibi bundan en çok etkilenen ülkelerin başında Türkiye gelecek…" düşüncesini dile getirdi.

Sarıkaya şu ifadeleri kullandı: 

"Daha ilerisi susuzluk ve kuraklık baş gösterecek, bu da yeni bir göç dalgasına yol açacak. Bugün kıyılarında tatil yapmak, bırakın küçük bir araziyi bir apartman dairesine sahip olmak için milyonlarca dolar akıtılan sahil kesimi çölleşecek ve yaşamın sürülmesi imkânsız yerler haline gelecek. Bunun olmaması için yüzyılın sonuna kadar sıcaklık artışının iki derecenin altında tutulması gerekiyor. Hatta 1,5 derece indirilmesi için küresel sera gazı emisyonlarının 2020 yılına kadar, yani 8 yıl içinde %55 azaltılması zorunluluğu bulunuyor. Bu da büyük yatırım ve para anlamına geliyor.

Eğer olmazsa bugün bir küçük daire edinebilmek için milyonlarca dolar dökülen sahil kesimlerinden kuzeye doğru göç kaçınılmaz görünüyor. Bu da Türkiye’nin fosil yakıtlardan çıkıp, yenilebilir enerjiye dönmesini zorunlu kılıyor. Veya dün de elektrik üretiminde kullanılan doğalgazda olduğu gibi %47-48 oranında zam anlamına geliyor. Onun faturası da ister istemez dönüp vatandaşı vuruyor. Bir de üstüne iç göç hareketinin getirdiği olumsuzluklar biniyor. Bu yıl görülen orman yangılarının yarattığı doğa facialarının getirdiği ekonomik yük de cabası… Hele ki turizm gelirlerinin yaratacağı olumsuzluğu da buna eklemek gerekiyor… Bu denli yüksek ekonomik maliyetten çıkışın tek yolu da mümkün olduğunca iklimi soğutmak. Tek başına Türkiye’nin çabası da bir sonuç getirmiyor; ancak diğerlerinin yapmaması da yeni bir iklim göçü dalgasına katlanmaları anlamına geliyor. Ki bu gelenlerin öyle sınırlara bariyerler çekerek, denizden iterek engellenmesi de mümkün değil…"