HaberTürk gazetesi yazarı Nihal Bengisu Karaca, “Bu ülkenin siyasi kompozisyonunda muhafazakârlar ve dindarlar %45-50 gibi bir yekun oluşturuyor. Muhafazakar ve dindar kesime -mış gibi yaparak değil samimi bir telden seslenmeden %50+1’e ulaşma imkanınız yok. Nokta.” Düşüncesini dile getirdi.
Karaca yazısında, “Birkaç muhafazakâr siyasetçi ittifaka gelebilir ama sürekli özür dileyen bir pozisyonda, hela kapısının yanına attığımız sandalyede otursunlar, bu kadarını lutfettiğimize şükretsinler kafası yaşayan kitleler ittifak adına ahkam kesince bu tarafa bakıp şüpheyle karşışık heves duyanlar daha ilk düzlükte bir inandırıcılık sorunu olduğunu görüyorlar. Kenardaki kararsız %25’in muhafazakar 510’u da, kalan kısmı da yerinden kıpırdamıyor. Çünkü aptal değiller, iyi kötü bir samimiyet dedektörleri var." değerlendirmesini yaptı.
Karaca şu ifadeleri kullandı:
"Helalleşme denilirken, birlikte yöneteceğiz denilirken, bir yanda Elmalılı Hamdi Yazır paneli yapılırken diğer yanda CHP’li Ankara milletvekili Yıldırım Kaya’nın Çanakkale şehitlerini anma günü düzenleyen bir okulda Kuran okunmasını meclise şikayet etmesinin ne anlama geldiğini görüyorlar. Hayır, kimse Millet İttifakı'ndan dindarlık falan beklemiyor. Ama söylem eylem tutarlılığı göremezse, uzlaşacağız anlaşacağız diyen lokomotif partilerin bu cihete daha kendi aralarında ikna olmadıklarını görürse, ittifak içindeki muhafazakar partilerin ittifak içindeki ‘demokrat’ sağcı parti tarafından bombalatıldığına, taraftarlarınızın 7/24 Gelecek ve Deva partileri liderlerine sövdüğüne tanık olursa nasıl ciddiye alabilirler bu ittifakı?
Ben altılı masanın Türk siyasi tarihi açısından çok önemli olduğunu düşünen biriyim. O masaya güveniyor, daha doğrusu güvenmek istiyorum. İktidarın siyasetsizleştirdiği siyaset alanı, bir demokrasi bloku olması gereken altılı masanın alanını çok daraltıyor, bunu da görüyorum. Türkiye’nin içine sürüklendiği siyasetsizlik, en çok onların işini zorlaştırıyor. Ancak bu zorluk, liderlerin cepheden konuşmak yerine birbirlerine karşı dolaylı cümleler kurmaları, kulağımıza gelen ‘senden kaç bakan benden kaç bürokrat’ hesapları nedeniyle dışarıya bir beceri ve çap sorunu olarak yansıyor ve bunun sonucu, hiç ummadığımız kişilerden şakayla karşık ‘son kez reis’ cümleleri duymak oluyor."