Milliyet yazarı Güngör Uras, "ABD’de faizin yükseleceği beklentisiyle fonların altın satın alarak dolara yöneldiğini savunarak "Dünyadaki altın fiyatı ile içerideki dolar fiyatındaki artışın sonucu içeride altının gram fiyatındaki artış yüzde 32 oranında. Unutmayalım, altın fiyatındaki bu büyük artış her zaman aynı şekilde olamaz. İçeride dolar fiyatı aynı hızla artamaz. Dışarıda altın fiyatı gerileyebilir" dedi.
Güngör Uras'ın "Ne olacak bu altının hâli?" başlığıyla yayımlanan (22 Kasım 2016) yazısı şöyle:
Altın fiyatları aldı başını gidiyor. Bu aylar geleneksel olarak Türkiye’de altın talebinin en yüksek olduğu aylar.
Harman sonu çiftçinin eline az çok para geçti. Sünnet ve düğün mevsimi başladı. Dolar fiyatı tırmanışa geçti. Bu durumda birikimi olsun olmasın insanlarımız altına ilgi duyuyor.
Altın fiyatlarının son yıllardaki tırmanışı ilgiyi artırıyor. Altının gramı 2013 yılında 80 TL idi. 2014 yılını 88 TL, 2015 yılını 99 TL ile tamamladık. Şimdilerde 130 TL’nin üzerinde veya altında.
Üç yıl önce çeyrek altın 140 TL idi. Şimdilerde 215 TL. Unutmayalım, bir ay önce çeyrek altın 124 TL idi.
Yılbaşından bu yana parasını bankalarda mevduat hesabında tutanlar vergiden sonra yüzde 8.5 dolayında getiri elde ederken, doları olanların dolarlarının değeri yüzde 15 oranında, ama altını olanların altınlarının değeri yüzde 32 oranında arttı.
Altın kazandırdı
Dünyada dolar ve altın değer kazanırken, içeride dolar fiyatı yükselirken, içerideki altın fiyatı iki artışın da etkisinde artıyor.
-Yılbaşından bu yana dünyada altın fiyatındaki artış yüzde 14 oranında.
- Dünyadaki ve içerideki rüzgârın etkisinde içeride dolar fiyatındaki artış yüzde 15 oranında.
- Dünyadaki altın fiyatı ile içerideki dolar fiyatındaki artışın sonucu içeride altının gram fiyatındaki artış yüzde 32 oranında.
Unutmayalım, altın fiyatındaki bu büyük artış her zaman aynı şekilde olamaz. İçeride dolar fiyatı aynı hızla artamaz. Dışarıda altın fiyatı gerileyebilir.
2012 yılında 120 ton, 2013 yılında 302 ton, 2014 yılında 131 ton, 2015 yılında 48 ton altın ithal etmiştik.
Geçen yılın ilk 10 ayında ithalat 41.5 tondu. Bu yılın ilk 10 ayında 61.5 ton oldu. Darphanede sikke ve ziynet altını basımı için geçen yılın ilk 10 ayında 17.3 ton altın kullanılmıştı. Bu yıl 17.6 ton altın kullanıldı. Geçen yılın ilk 10 ayında darphanede sikke ve ziynet olarak 7.2 milyon yarım altın basılmıştı. Bu yıl 7.5 milyon çeyrek altın basıldı.
Alım-satım durgun
İthalat ve darphanede basılan altın sikke ve ziynet rakamları gösteriyor ki altın fiyatlarının dünyada ve Türkiye’de artması içeride talebi canlandırmıyor.
Kuyumcular ve sarraflar da altın piyasasındaki durgunluktan söz ediyor. Anlatılan, iç piyasada satıcının da alıcının da yükselen altın fiyatı karşısında satışta da alımda da iştahsız olması. İyi de dünyada altın fiyatları artar mı, geriler mi? Dünyada altın fiyatlarını büyük ölçüde oynatanlar “yatırım fonları”. Fonlar alıma geçince talep artıyor.
Fiyat yükseliyor. Satınca da fiyatlar geriliyor.
ABD’de faizin yükseleceği beklentisiyle şimdilerde fonlar altın satın alarak dolara yöneldi.
ABD’de Trump başa geçince bütçe harcamalarını artırır, enflasyonu yükseltirse, fonlar gene altın satın almaya başlar. Altın fiyatı artar.
Altınla ilgili yazıları aynı cümleyle bitiririm: “Altın bu... Güven olmaz... Yarın yükselir de ucuzlar da...”