İshak Alaton, Türkiye’nin zenginleşmesinin önündeki en büyük iki engelin darbeler ve fikirlerini günümüz şartlarına göre değiştiremeyen solcular olduğunu söyledi. Sosyalistler için “düşünce tembeli” diyen Alaton, “Düşüncelerini bugünkü gerçeklere göre değiştirmeyi göze alamayacak kadar tembeller. Sosyalizmi hâlâ ayakta tutmaya çalışan bir zihniyet var bugün ülkede” şeklinde konuştu.
Eskiden demokrasinin gelişmesini reddeden iş dünyasının utanç verici olduğunu söyleyen Alaton, “Ben TÜSİAD Türkiye’nin burjuvazisidir diyemiyorum, TUSKON veya MÜSİAD diyorum” dedi. “Ben bir ‘ötekiyim’” diyen Alaton, Türkiye’nin en büyük kitlesinin Kürtler olduğunu dile getirdi. Fethullah Gülen’den “Hocaefendi” diye bahseden Alaton, Türkiye’de “ötekileştirilenler”in başında Fethullah Gülen’in geldiği ifade etti.
İshak Alaton, Zaman gazetesinden İbrahim Gündem'e gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. Alaton özetle şöyle konuştu:
“En büyük hüsranlarımın başında çağdaş, liberal, sosyal demokrasiyi Türkiye'de bütün uğraşılarıma rağmen anlatamamam geliyor. Ben bir tezgâh açtım, gelin sosyal demokrasiyi satın alın dedim, alıcı çıkmadı. Türkiye'nin solcu geçinenleri Türkiye'nin nasıl gelişeceği konusunda fikir yürütemiyorlar. Partilerde bir ekonomik atılım programı yok. Sorarsanız çok afakî, çok genel bir iki laf söylerler size. Dünde kalmış programlarını önünüze koyarlar. Toplumun gelişmesi için gerekli programları özümseyemediler. Bunlar düşünce tembeli, düşüncelerini bugünkü gerçeklere göre değiştirmeyi göze alamayacak kadar tembeller. Sosyalizmi hâlâ ayakta tutmaya çalışan bir zihniyet var bugün ülkede.”
‘Solcu takımı fikirlerini geliştiremiyor’
Alaton, Türkiye’nin gelişmemesinin iki nedeni olduğunu söyledi. “Askeri darbeler” ve “solcu takımı fikirlerini geliştiremiyor” diyen Alaton şunları söyledi:
“İki sebep buldum; birincisi askerî darbeler. Çünkü hep baştan başlattı, ekonomiyi tarumar etti. İkinci sebep de sosyal demokrat geçinen solcu takımın fikirlerini geliştirememiş olması. Yani hep dünün dogmalarında ve dünün öğretilerinde yola devam eden sol takımın bu çabaya destek vermemiş olması. Türkiye’de bürokratik oligarşi etkinliğini yitirdi mi? Hayır, devam ediyor bence. Bütün bu davalara rağmen. En çok yargıda görüyoruz. Yargının çok gaddar bir tavrı var. Bunun önlenmesi mümkün ama belki de bugünkü hükümet bunun devam etmesini istiyor olabilir.”
‘Türkiye’nin burjuvazisi TUSKON ve MÜSİAD’tır’
Alaton, eskiden demokrasinin gelişmesini reddeden iş dünyasının utanç verici olduğunu söyledi. “Ben TÜSİAD Türkiye’nin burjuvazisidir diyemiyorum, TUSKON veya MÜSİAD diyorum” diyen Alaton sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“1997 yılının TÜSİAD Genel Kurulu darbeden birkaç ay sonra yapıldı ve biz darbeden önce TÜSİAD’ın Yönetim Kurulu’nun aldığı bir kararla ‘Demokratikleşme Perspektifleri’ adıyla Prof. Bülent Tanör’e bir rapor hazırlattık. Can Paker, Bülent Tanör ve ben birlikte yürüttük. Rapor 500 adet dağıtılacaktı. Dağıtılmadan önce sahneye arka arkaya insanlar çıktılar. Raporu okumadan bu insanlar raporu reddettiler. Utanç verici bir durumdu. Demokrasinin gelişmesini reddeden bir iş dünyası vardı.
2010’da Anayasa referandumunu ortada bıraktılar, sahip çıkmadılar. TÜSİAD bir rapor hazırladı. Sonra Genel Kurul’da Cem Boyner, sahneye çıkıp 13 sene önceki o rapor rezaletini hatırlatarak , “Siz bu raporu kabul ediyor musunuz? Arkasında duracak mısınız?” dedi. Ben de kalkıp adamı öptüm. Üç gün sonra basın bülteni yayınlayarak bu raporun arkasında olmadıklarını söylediler. Aynı rezilliği yaşadık. Burjuvazinin hedefi zenginleşmek, onlar zenginleşirken etrafı da zenginleşir. Tüm standartların yükselmesi burjuvazinin özgür şartlarda gelişmesi demektir. Türkiye’nin burjuvazisi ya aynı prensibi okumadı ya da görevini idrak edemedi. Ben TÜSİAD Türkiye’nin burjuvazisidir diyemiyorum, TUSKON veya MÜSİAD diyorum.”
‘Türkiye’nin en büyük kitlesi Kürtler, Hocaefendi ötekileştirildi’
“Ben bir ‘ötekiyim’” diyen Alaton, Türkiye’nin en büyük kitlesinin Kürtler olduğunu dile getirdi. Fethullah Gülen’den “Hocaefendi” diye bahseden Alaton, Türkiye’de “ötekileştirilenler”in başında Fethullah Gülen’in geldiği söyleyerek şu görüşleri ifade etti:
“Ben Ankara’da Çankaya Köşkü’ne gittim. 600 kişiye ilk kitabımı anlattım ve konferanstan ve imzalardan sonra Hayrünnisa Gül Hanım da ayakta bekleyenler içindeydi. Enteresan bir gündü. “Alkış alıyorum ama ben bir ötekiyim” dedim Hayrünnisa Hanım’a. O da “Siz yanılıyorsunuz, asıl öteki olan benim. Ben bu Köşk’e taşındıktan sonra başörtümden dolayı insan içine çıkamadım 2 sene” dedi. Herkes ‘öteki’. Öteki olmayanlar 2 defa düşünsünler; bu toplum neden bu kadar ayrıldı? Çünkü beni attın, o kadın ı da eşi zirveye çıktığı halde attın. Hepimizi ‘öteki’ konumuna düşürdün. ‘Biz ayıp ediyoruz’ diye düşünmüyorlar mı? Biz bir köprü üstündeyiz. Daha karşıya geçmedik. Galiba bu durumu aşmak çok zaman alacak. Galiba bir kuşak değişecek. Yoksa bugün hâlâ o kavganın içindeyiz. Ötekileştirme, öncelikle Kürtlere… Türkiye’nin en büyük öteki kitlesi, Yahudiler değil, Hıristiyanlar değil. Şimdi görünen haliyle Kürtler.
Hocaefendi’nin yanlış tanıtıldığını söylüyorsunuz… ‘Öteki’lerin belki de en başında Hocaefendi geliyor. Evet. Hocaefendi ötekileştirildi. Neden? O malum bir sebep. Çünkü Kemalizm rakip istemedi, rakipsiz kalmak istedi. Zaten her yerde bir tehlike görüyor…”