Konuşmasını İngilizce olarak yapan Gül, Türkiye-İngiltere ilişkileri ve Arap Baharına ilişkin değerlendirmelerde bulunduktan sonra Kıbrıs meselesiyle ilgili AB'ye mesajlar verdi.
Ada'da çözüme ulaşılmasını Rum tarafının engellediğini belirten Cumhurbaşkanı Gül, AB ülkelerinin, Kıbrıs'ın tamamını temsil etmeyen Rum kesimini üyeliğe kabul ederek ilkeleriyle çeliştiğini söyledi. Gül, şöyle konuştu:
"Kıbrıs'taki yarım devletin 2012'nin ilk yarısında AB Dönem Başkanlığı yapacak olması, AB tarafının zayıflığını gösteriyor. AB'nin bu durumu normal görmesi, Rum tarafını çözüm konusunda isteksizleştirdi. Bu şartlar altında AB'nin Kıbrıs'ın bütünlüğünü tamamen imkansız hale getirecek sürecin başlamasına sebep olacağından endişeliyim. Böyle bir sürecin sonuçlarına er ya da geç herkes katlanmak zorunda kalacaktır. AB, ortaya çıkabilecek böyle bir durumu ancak siyasi irade göstererek önleyebilir. İngiliz dostlarımız AB tarafında bu niyetin sergilenmesi için kritik rol oynayabilir."
'Türkiye'nin dostlarının arasındayım'
Gül, İngiliz parlamenterlere hitaben İngilizce yaptığı konuşmada, İngiliz Parlamentosunda olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. İngiltere Parlamentosu Türkiye Dostluk Grubu'nun önde gelen partilerin milletvekillerinden oluşmasının, Türkiye'ye partiler üstü verilen önemi gösterdiğini belirten Gül, üyelerin ilişkilerin daha da ileriye götürülmesi için çaba harcadığını söyledi.
"Ben burada Türkiye'nin doğru dostları arasındayım" diyen Gül, İngiltere ile Türkiye'nin bölgelerinde kilit rol oynadığını ve benzer görüşleri paylaştığını vurguladı. İki ülke arasındaki işbirliğini "mükemmel" olarak niteleyen Gül, işbirliğinin ikili ilişkileri de aştığını ve çok geniş coğrafyayı ilgilendirdiğini belirtti.
'Onlarca yıl ya da yüzyıllık ilişki değil'
Gül, bugünkü toplantının ilişkilerin güçlenmesine ve iki ülke arasındaki tarihi dostluğa katkıda bulunacağına dair inancını dile getirdi. Cumhurbaşkanı Gül, "Tarihi derken onlarca yıl ya da yüzyıldan bahsetmiyorum. Diplomatik ilişkilerimiz 16. yüzyıla kadar uzanıyor" dedi.
Türkiye'den İngiltere'ye ilk devlet ziyaretini yaklaşık 150 yıl önce Sultan Abdülaziz'in yaptığını anımsatan Gül, tarihçiler tarafından Osmanlı'nın gücünün gösterilmesi, dönemin önemli ülkeleriyle dostluk bağlarının güçlendirilmesi ve Avrupa'nın önde gelen ülkelerindeki idari ve sosyal yapının görülmesi şeklinde sıralanan o dönemdeki gezinin amaçlarının, ilişkilerin 150 yılda çeşitlenmesine rağmen bugün de uygun görülebileceğini ifade etti.
Türkiye ile İngiltere arasındaki iyi ilişkilerin iki ülkenin de güçlenmesine katkı sağladığının altını çizen Gül, "Halklarımızın yaşam standardını artırmak için hala birbirimizden öğreneceğimiz ve yararlanacağımız çok şey var" diye konuştu.
Dünyadaki değişim süreci
Cumhurbaşkanı Gül, dünyanın tarihi bir değişimden geçtiğine dikkati çekerek, "Yaşanan gelişmelerle başa çıkmak için seçilecek yol gelecek nesillerin yaşamını da etkileyecek" dedi.
Afrika'dan Asya'ya, Avrupa'dan Ortadoğu'ya eski düzenlerin değişmek üzere olduğunun altını çizen Gül, şöyle devam etti: "Gerçekten keşfedilmemiş denizlere doğru yol alıyoruz. Türkiye ve İngiltere hepimizin içinde bulunduğu geminin doğru yolda ilerlemesi için dümenin kontrol edilmesine yardımcı olabilir. Türkiye ve İngiltere G-20 bünyesinde dünya ekonomisini istikrara kavuşturmak için ortak çaba içinde, Avrupa'nın bütünüyle daha özgür ve barış içinde olması için uğraşıyor, NATO'da güvenlik için işbirliği yapıyor, Afganistan, Irak ve Libya gibi coğrafyalarda güvenlik ve istikrarı yerleştirme gayretinde, Ortadoğu ve Kuzey Afrika halklarının dönüşüm ve demokrasi mücadelesine katkı veriyor.
Arap Baharı sürecinde hangi ülkede neler olacağına dair sağlıklı öngörüde bulunmak için erken, ancak açık olan şey bölgede kaçınılmaz ve geri dönüşü olmayan demokrasi sürecinin başladığıdır. Tabii ki bu süreçte inişler ve çıkışlar olacaktır. Her ülke kendi dengesini kendi koşullarına göre kuracaktır. Bölgenin onyıllardır süren acılarını sona erdirmek için elimizde altın bir fırsat var. Umarız, bölge halklarının saygın bir hayat sürme hayalleri gerçekleşir. Bu yolda halkların da direksiyonda olacağına şüphe yok.
Bölge ülkelerinin liderlerine gerekli reform adımları atmaları yönünde çağrılar yapmıştık, ancak bu çağrılarımız yanıt bulmayınca baskıları artırdık ve halkların yanında yer aldık. Türkiye'nin bu süreçteki değeri, mevcut rejimler yıkılıp yerine ne getirileceği zaman daha da iyi ortaya çıkacak."
'İki yıldır tek bir fasıl bile açılmadı'
Gül, bir İngiliz parlamenterin Türkiye-AB ilişkilerine dair sorusu üzerine, Türkiye'nin en hızlı büyüyen Avrupa ülkesi olmasına rağmen son iki yılda tek bir müzakere faslının dahi açılmadığına işaret etti. Türkiye'nin Avrupa için en güvenli enerji tedarikçisi olacağının altını çizen Gül, enerji faslının açılmadığını da dile getirdi.
Türkiye'nin AB serüveninin kararlılıkla devam ettiğini vurgulayan Gül, süreç sonunda üyeliğe Avrupa ülkelerinin olduğu kadar Türk halkının da karar vereceğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Gül, Suriye'de yaşanan gelişmelerle ilgili olarak ise Türkiye'nin Suriye ile ilişkilere çok önem verdiğini ve son dönemde Şam yönetimiyle önemli adımlar atıldığını ifade etti. Şam yönetimine halkın sesine kulak vermesi için defalarca çağrıda bulunduklarını ve olumlu yanıtlar aldıklarını belirten Gül, yine de ülkedeki durumun değişmediğini kaydetti.