Guardian gazetesi, İstanbul'da yıkılması planlanan Emek Sineması ile ilgili bir haber yoruma yer verdi.
Gazetenin muhabiri Constanze Letsch, "Türkiye'nin en eski ve en prestijli sineması" olarak nitelediği Emek Sineması'nın yıkılıp yerine alışveriş merkezi yapılması planına karşı çıkışların son film festivaliyle sınırlı olmadığını yazdı.
Kapılarını 1924 yılında açan sinemada yıkım çalışmaları geçen hafta başlamıştı.
Muhabir, uzun bir yasal mücadelenin ardından, yerel bir mahkemenin sinemanın yıkılması projesine onay verdiğini yazdı.
Haber-yorumda şu satırlar öne çıktı:
"Binayı dönüştürecek şirket, sinemanın yeni binanın dördüncü katına taşınacağını açıkladı. Ancak karşıt görüştekiler, bunun Emek Sinemasının yok edilmesi olacağını savunuyor. İstanbul Film Festivali'nden Azize Tan, Emek Sinemasının yıkılmasının trajik bir hata olduğu görüşünde. Tan "Burası Türk sinemasının bir sembolüdür ve korunması gereklidir" diyor ve ekliyor: Sinemanın 2010 yılında kapatılmasının, film festivali üzerinde oldukça olumsuz bir etkisi oldu."
Sembol mücadele
Yunan yönetmen Costa-Gavras'ın geçen hafta Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'a yazdığı mektuba da göndermede bulunan Guardian muhabiri, yönetmenin, sinemanın yıkılması için, "Bu sanki hafızamızın bir parçasını silmek ve gelecek için önemli bir yeri ortadan kaldırmak" gibi dediğini aktardı.
Guardian'a göre, Emek Sineması'nın yıkılmasına karşı protestolar, İstanbul'un kaderiyle ilgili verilen kararlar konusundaki mücadelenin bir sembolü durumunda.
Muhabire göre, İstanbul'un kültürel ve tarihsel mirası giderek daha büyük tehlike altına giriyor.
Haberde, Emek Sineması'nın tarihi de hatırlatıldı:
"1958'den beri kamuya ait olan sinema, küçük ama cesur bazı isyanlara da ev sahipliği yapmış. 1980 askeri darbesinin ardından ilk büyük 1 Mayıs kutlaması bu binada yapılmış. Dini grupların dışarıda yaptığı protestoya rağmen, sinema, Martin Scorsese'nin Günaha Son Çağrı adlı filmin gösterimini yapmaktan geri durmamış."
BBCTürkçe