Gündem

(Görüntülü Haber) Kadının Gücü Konferansı'nda "kadına şiddet" vurgusu 1

Gülseli KENARLI -  İdris TİFTİKCİ-Can EROK / İSTANBUL, (DHA) HÜRRİYET Gazetesi’nin bu yıl ikinci kez düzenlediği Kadınların toplumsal yaşamdaki güçlü seslerini duyurmak ve ilham veren hikayelerini daha geniş kitlelere ulaştırmak amacıyla yola çıkan “Kadın

05 Mart 2018 18:32

Gülseli KENARLI -  İdris TİFTİKCİ-Can EROK / İSTANBUL, (DHA) HÜRRİYET Gazetesi’nin bu yıl ikinci kez düzenlediği Kadınların toplumsal yaşamdaki güçlü seslerini duyurmak ve ilham veren hikayelerini daha geniş kitlelere ulaştırmak amacıyla yola çıkan “Kadının Gücü Konferansı” başladı.  Konferansa katılan Hürriyet Gazetesi Yönetim Kurulu Üyesi Vuslat Doğan Sabancı,  “Erkeği güçsüzleştirmek ya da erkeği suçlamak, erkeği cezalandırmak, cezalarını daha da artırmak bu da çözüm değil. Bu mesele çözülecekse güçlü kadınlar ve erkekler elele omuz omuza vererek çözecekler. Bunun da başka çıkarı yok” dedi.


 

Raffles Otel’de gerçekleştirilen etkinliğe Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Begümhan Doğan Faralyalı, Hürriyet Gazetesi Yönetim Kurulu Üyesi Vuslat Doğan Sabancı, Aydın Doğan Vakfı Yürütme Kurulu Başkanı Candan Fetvacı, Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fikret Bila, Doğan Haber Ajansı Yönetim Kurulu Murahhas Azası Rıfat Akkaya, Konda Genel Müdürü Bekir Ağırdır, Bilgi Üniversitesi Öğretim üyesi Dr. Fatoş Karahasan, Kültür Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Bahar Akıngüç Günver, Hürriyet Gazetesi yazarları Ertuğrul Özkök, Ayşe Arman, Elif Ergun, Hürriyet Daiyl News Genel Yayın Yönetmeni Murat Yetkin katıldı.  

“GÜVENLİK SORUNUNU, ÇATIŞMA, ÖFKE, SİNDİRMEYLE ÇÖZMEMİZ MÜMKÜN DEĞİL”

Hürriyet Gazetesi Yönetim Kurulu Üyesi Vuslat Doğan Sabancı, konferansın açılışında yaptığı konuşmada, kadının gücünün iki farklı açıdan anlamı ve önemi olduğunu söyleyerek, şöyle konuştu:


 

“Birincisi kadının kendi gücünü sahiplenmesi, kendi benzersiz gücünü fark etmesi, harekete geçirmesi. İkincisi de kadının güçlendirilmesi, siyasette, ekonomide, sosyal alanda önündeki engellerin kaldırılması fırsat eşitliğinin verilmesi. Her ikisi birlikte ilerlemeli ve aynı şekilde birbirini  desteklemeli, başka türlü çözüme ulaşmak mümkün değil. Bugün dünyada güç erkeksi güçle eş anlamlı hale geldi. İnsanlık tarihinde kadınsı gücün, insanlığın sorunlarına çözüm bulunması için en çok ihtiyacın olduğu gün. En azından güvenlik sorunu. Bu her yerde birinci sorun haline geldi. Güvenlik sorununu, çatışma, öfke, sindirmeyle çözmemiz mümkün değil. Birbirimizi daha iyi dinleyen, karşılıklı konuşabilen, bilinmeyenle dans eden, farklılıkları kocaman kucaklayabilen kadınsı gücü kullanabilen bir denge bulmamız lazım. Başarı dengeyi bulabilmek. Maalesef kırıldığımız, kırılarak güçsüzleştiğimiz bir dünyada yaşıyoruz. Kadının gücü çok çok önemli, kıymetli.”


 



“15 YIL ÖNCE AİLE İÇİ ŞİDDET TABUYDU”

Vuslat Doğan Sabancı, kadın meselesiyle ilgilenmeye 15 yıl önce aile içi şiddet kampanyasıyla başladıkları belirterek, şunları söyledi:


 

 “O dönem Türkiye’de şöyle bir tablo vardı; kadın şiddet görürdü, karakola giderdi, polis ‘kocandır, döver de sever de, git evine’ derdi, evine yollardı. Biz kendi aramızda konuşurken bile ‘aile meselesidir gazete niye girsin tepki alırız’ denirdi. Ciddi hassas bir konuydu. Sadece 15 yıl önce bu bir tabuydu. Bir taraftan bakınca müthiş hızlı yol aldık, Hürriyet sayısız yayın, kitap, uluslararası konferans, eğitimler verdi ve dalga dalga bu farkındalığı toplumda yaydı. O zaman tek başımızaydık, önce kendimizden başladık medyadaki dili masaya yatırdık. Medyada kadına karşı şiddet, aile içi şiddet dili nedir? Kadını kurban pozisyonunda gösteren 3. sayfa haberi, tanımlar, tanımlamalar, zorlamalarla yapılmış medya dilini değiştirdik. Kadını özgürleştirdik, erkeği biraz daha projektör altına koyduk ve belli bir mesafe aldık. Sonra bu konuyu, şirket çalışanlarıyla ‘insan kaynakları politikasına bunu nasıl sokarız’ diye konuştuk.  Bugün bir çok şirket bu konuyu kendi insan kaynakları politikalarına koyuyor ve sahipleniyor. Bu harika bir gelişme. Şiddet konusuna başladığımızda biz sadece buzdağının ucunu görüyormuşuz. Suyun altındaki kitle tahminimizden çok daha büyükmüş. ‘Acil bir şeyler yapmak lazım’ dedik ve acil yardım hattını kurduk. Türkiye’de 7 gün 24 saat hizmet veren hiçbir destek hattı yoktu o dönemde. O hat gerçekten Türkiye’de ve dünyada, özellikle Avrupa’da yaşayan dil bilmeyen sadece Türkçe konuşan şiddet mağduru kadınlara, çocuklara da yardım etti. Yine Hürriyet bünyesinde başlattığımız ‘Haklı Kadın Platformu’ oldu ve bu platformun amacı siyasete daha fazla kadının girmesi, daha fazla kadının temsil edilmesiydi. Şu an ikiye katladı ama hala çok komik sayı olsa da daha önemli bir etkisi var. Şöyle bir inanış vardır günlük hayatımıza giren ‘kadın kadının kurdudur’ gibi. Haklı Kadın Platformun kuruluş hikayesi bile bu inanışı ciddi şekilde mezara gömmüştür. Sadece 3 gün içinde, 1 cümlelik çağrıyla tüm Türkiye’den 200 bini aşkın kadının imzası toplandı. STK’lar ve birçok şirket çalışmanın içine girdi 1 haftada kampanya hazırlandı. Olağanüstü başarıydı. Bu bana kadının birlikte ne kadar güçlü olabileceğini ve tok bir ses çıkarabileceğini gösterdi.”


 

“GÜÇLÜ DEDİĞİMİZ KADINLAR, EKONOMİK DÜNYANIN EN ÜSTÜNDE OLAN KADINLAR”

Vuslat Doğan Sabancı, Türkiye’de kadın nüfusunun yüzde 70’inin kendini ev kadını olarak tanımladığını ifade ederek,  şöyle devam etti:


 

“Ev kadını kitlesinin içine ekonomik özgürlüğü olmayan kadın giriyor. Bugünkü dünyada maalesef ekonomik özgürlüğünün olmaması, sesinin de olmaması anlamına geliyor. Kadının ekonomide her alanda güçlenmesi önemli. Türkiye’de enteresan bir durum var. Güçlü dediğimiz kadınlar, ekonomik dünyanın en üstünde olan kadınlar. Dünya ülkeleriyle kıyasladığınızda süper yüksek bir yerde. Ama koca bir kitle var kendini ‘ev kadını’ diye tanımlayan. Bu kitleyi nasıl güçlendiririz, bu kitle nasıl sesini oluşturur. Neden bir arada büyük bir kopuş yaşıyoruz? Bunu da çok iyi düşünmeliyiz. Hürriyet dışında son dönemlerde mikro krediye gönül verdim. Türkiye\'de 700 milyon TL kredi kullanıldı. Annem Sema Doğan’ın da katkılarıyla Çatalca ve Bağcılar Mikro Kredi şubeleri ile ihtiyaç duyan kadınlara mikro krediye destek vermeye çalıştık. Kadına balık tutmayı öğreten bir yöntem. Onlarla birlikte olduğumda inanılmaz hikayeler duyuyorum ve mutlu oluyorum.”


 



“ERKEĞİ CEZALANDIRMAK, CEZALARINI DAHA DA ARTIRMAK BU DA ÇÖZÜM DEĞİL”

Vuslat Doğan Sabancı, 15 yıllık yolculuğumun muhasebesini yaptığında çok çelişkili duygular yaşadığını belirterek, “Bir tarafım ‘acayip yol aldık’, diyor, ‘öteki tarafım bir arpa boyu ilerleyemedik’ diyor. Bir taraftan müthiş çaba var, emek var herkes uğraşıyor. Öbür taraftan rakamlara bakıyoruz, hiç umut verici değil. Üç aydır bunu çözmek için sahaya indim, sayısız hikaye dinledim. Cezaevlerine gittim, anlayabilmek için karısını, annesini öldüren erkeklerle konuştum. Ne olduğunu görebilmek için sığınma evlerinde ölümle pençeleşen kadınlarla konuştum. Sanırım şuraya vardım; kadını güçlendirmek gücünü arttırmak önemli olsa da yeterli değil. Erkeği güçsüzleştirmek ya da erkeği suçlamak, erkeği cezalandırmak, cezalarını daha da artırmak bu da çözüm değil. Bu mesele çözülecekse güçlü kadınlar ve erkekler el ele omuz omuza vererek çözecekler. Bunun da başka çıkarı yok. ‘Cesur erkekler inisiyatifi’de var onu da yakında duyacağız. Erkeklerin de bu inisiyatifi alması, bu alana girmesi çok çok önemli” diye konuştu. 



“DÜNYA  BU SIKINTILI DÖNEMİ YENİ BİR KADIN ÖNDERLİĞİYLE, YENİ BİR ÜTOPYAYLA AŞACAK”

Konda Genel Müdürü Bekir Ağırdır da  “Kendi Akvaryumunun Dışındaki Kadınlar” başlıklı araştırmasına dayanan bir sunum gerçekleştirdi. Ağırdır, toplumun dönüştürmenin önündeki en önemli meselenin kadın meselesi olduğunu ve bunun da zihni ambargo üreten bir mesele olduğunu belirtti. Ağırdır, “Kadın meselesine dair zihniyeti; örneğin namus, onur, haysiyet, şeref gibi kavramların kaynaklarıyla uğraşmazsak, bunu besleyen geleneksel yapıları kırmaya, değiştirmeye uğraşmazsak kadın meselesini ‘yalnız 100 kadını eğittik’ ile halledemeyiz. Daha kökten, daha bütüncül, hem kurumları hem kuralları, zihniyeti değiştirecek hamleye ihtiyacımız var” dedi.


 

Ağırdır, araştırma sonuçlarına göre, hemen herkesin kadının daha fazla para kazanmasının aile içinde sorun oluşturacağı fikrinde, 14 yaş üstü kadınların yüzde 66’sının evde oturduğunu yani 19-20 milyon kadının evde olduğunu kaydetti. 

Ağırdır, hafta sonları ne yaptıkları sorulduğunda ise kadınların yüzde 61’inin hiçbir şey yapmadan evde oturduğunu söylediğini belirterek, yüzde 26’sının da aile akraba ziyaretiyle hafta sonunu geçirdiğini vurguladı. Genç kadınların sadece yüzde 36’sının banka hesabı olduğunu, kredi kartı olan genç kadınların oranını da yüzde 21’de kaldığını söyleyen Ağırdır, kabaca her 5 kadının birinin çocuğunun hangi okula gideceğine karar verebildiğini, kadının ailede en yetkili olduğu şeyin ise yüzde 50 ile mobilya seçimi olduğuna dikkat çekti. 

Ağırdır şöyle konuştu:


 

“Dünya  bu sıkıntılı dönemi yeni bir kadın önderliğiyle, yeni bir ütopyayla aşacak. Bilgi toplumunun henüz Marks’ını, Keynes’ini ve onların ürettiği bilgiden üremiş yeni bir siyasi ütopyanın liderliğini henüz bulamamış olabiliriz ama aramızdaki genç kadınlardan gelecek. Sadece kadını güçlendirelim hamlesine değil, kadın aklının ve yüreğinin hayata dahil olmasına ihtiyacımız var. Herkes yastığa başını koyduğunda, o şiddet uygulayan abuk erkek dahil başını yastığa koyduğunda gerçeğin ne olduğunu biliyor.”


 



“KADINA YÖNELİK ŞİDDETİ İÇSELLEŞTİRİYORLAR”

SIA Insight Genel Müdürü Hüseyin Tapınç da  genç kadınlara yönelik yaptığı araştırmanın sonuçlarını paylaştı. Tapınç, 15-24 yaşa arası 12 milyon gencin bulunduğunu ve bunların 5 milyon 800 binini kadın olduğunu belirtti. Tapınç, genç kadınların yüzde 9’unun üniversite, yüzde 50’sinin ilköğretim mezunu olduğunu ifade ederek, verdiği bilgilere göre hem çalışan hem de okuyan genç kadınların oranı yüzde 8.,  sadece okuyan genç kadınların ise yüzde 44’ü olduğunu söyledi. Tapınç, ne çalışan ne de okuyan kadın oranının yüzde 33., yani üç genç kadından birinin ne iş ne de okul hayatına katılmadığını dile getirdi. 

Tapınç, “Toplumda gençlerin yaklaşık 4’de 1’i kadına belli dönemlerde, belli durumlarda tokat atılabileceğini öneriyor. Kadına yönelik şiddeti içselleştiriyorlar. Araştırma genç kadınların kadına şiddete bakışı hakkında ise korkutucu sonuçlar içeriyor\" dedi. Tapınç, kadınların yüzde 6’sının eğer kadın başka erkekle konuşursa şiddet uygulanabileceğini ve şiddeti genç yaştan itibaren içselleştirdiklerini vurgulayarak yüzde 46’sının ise eğitimleri sırasında öğretmen veya müdürlerinden dayak yediklerini dile getirdi. Tapınç’ın verdiği bilgilere göre genç kadınların yüzde 78’i evlenmek, yüzde 74’ü ise çocuk sahibi olmak istiyor. Genç kadınların yüzde 95’inin pasaportu yokken yüzde 90’i ise yabancı dil bilmiyor.