Amatör ligde mücadele eden birçok takım göçmen sporculara ev sahipliği yapıyor. O takımlardan biri, İstanbul'da top koşturan Hasköyspor. Takımın oyuncularından birçoğu 'keşfedilmeyi' bekliyor. Kiminin üst liglerde oynayamamalarının sebebiyse 'yabancı oyuncu sınırlaması'. Bu yüzden de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına geçmeye çalışıyorlar.
Cumhuriyet gazetesinden Leyla Kılıç'ın, Hasköyspor'un oyuncuları ve teknik direktörüyle yaptığı mülakatların ardından kaleme aldığı haberi şöyle:
İstanbul’un amatör futbol kulüpleri, ülkelerini, ailelerini ve arkadaşlarını geride bırakarak; hayalleri, tutkuları ve gelecekleri için sonu olmayan bir yola adım atan göçmen gençler için bir sığınak. Şimdi her biri yeteneklerini gösterip keşfedilmek için amatör sahaların yeşilinde ter döküyor.
Türkiye futbol liglerindeki yabancı futbolcu kuralı sebebiyle ara liglerde oynayamayan yetenekli göçmen gençler, amatör liglerde boy gösteriyor. İstanbul Süper AmatörLigi’nde mücadele eden Hasköyspor da birçok amatör takım gibi göçmen oyunculara kontenjan açan bir takım.
Yabancı pahalı
Takımın teknik direktörü Aytaç İçten, göçmen oyuncuların vize problemelerinin olduğunu, bir eksiklik olduğunda federasyon kabul etmediğini söylüyor. İçten, “Yabancı oyuncuların maliyeti çok fazla. Takımda dört tane yabancı oyuncu bulundurup sadece iki tanesini oynatabiliyoruz. Bir kişinin yıllık 10 bin lira lisans bedeli var. Her kulüp bu maliyeti kaldıramaz. Göçmen sporcular ülkelerini, evlerini bırakıyorlar, bazıları savaştan kaçıp geliyor. Biz de onlara burada bir nevi sosyal sorumluluk gereği kucak açıyoruz” diyor.
O bir gol kralı
1923’te kurulan takımda bu sene yer kapmaya çalışan İranlı Davud, Filistinli Muhammad, Gürcistanlı Gaga, Özbekistanlı Doniyor ve Sunnat ile hayallerini konuştuk.
Konuştuğumuz isimler arasında Türkiye’deki en deneyimli isim. Hasköyspor’dan önce İstanbul Malatyaspor ve Zeytinburnu Damlaspor’da futbol oynayan Filistinli Muhammad Zereeney. 22 yaşındaki Muhammad, takımın ve hocasının gözdesi. Kudüs’ten ailesinin isteğiyle Türkiye’ye okumaya gelmiş. Okul ve futbol dışında ülkesinden gelenlere yardım ediyor. Ülkesinde de amatör liglerde top koşturmuş. Oynadığı takımlarda iki kez gol kralı olmuş. Futbolcu olma tutkusunu dört yıldır Türkiye’de sürdüren Muhammad’a hangi takımı tuttuğunu soruyoruz: “Önemli olan Türkiye. İlk tanıdığım takım Galatasaray. Yıldızı daha fazla o yüzden onu tutuyorum ama hangi takımı tuttuğum ya da oynadığım önemli değil.” Ülkesini çok özlediğini belirten Muhammad, “En çok annemi özlüyorum” diyerek uzaklara dalıyor. Tekrar sohbete döndüğünde özlemi gözlerine yansımıştı. Takımın forvet oyuncusu olan Muhammad, tarzının Real Madrid’in yıldızı Karim Benzema’ya benzetildiğini ancak kendisinin kimseyi örnek almadığını söylüyor. “İyi bir futbolcu olmak için hem çalışma hem yetenek lazım. Onun için buradayım ve çok çalışıyorum. Ben özgünüm, Ronaldo, Messi ya da Benzema olmak istemiyorum. Ben Muhammad’im. Herkesin de beni böyle tanıyacağına inanıyorum” diyor.
Süper Lig’de oynarım
Muhammad, ikinci ve üçüncü liglerdeki profesyonel takımların kendisiyle çok ilgilendiğini ancak futbolfederasyonun bu liglerde yabancı oyuncu oynatmama kuralı nedeniyle amatör ligi tercih ettiğini söylüyor. Türk vatandaşı olma şartlarını tamamlamayı bekleyen Muhammad, “Daha 22 yaşındayım, zamanım var. İki buçuk yıl sonra Türk vatandaşı olmaya hak kazanacağım o zaman yolum daha da açık olacak. Bir gün Süper Lig’de de oynayacağım” diyor.
Hayal çok
Özbekistan’dan gelen Doniyor Uzogou ve Sunnat Rkzomou İstanbul’da birlikte yaşıyorlar. Bir yıl önce Türkiye’ye gelen 21 yaşındaki Doniyor, 8 yıl kendi ülkesinde futbol oynamış. Türkiye’de sezonu kaçırdığı için bir kargo şirketinde haftalık 400 TL’ye çalışıyor. Doniyor, “İşe gidiyorum. Onun dışında zamanımı burada geçiriyorum” diyor. Ailesi Özbekistan’da, o burada özlem çekiyor. Hayallerin nedir dediğimizde “Hayal çok” diyor. Forvet hattında oynayan Doniyor, “Türk takımlarından Beşiktaş, Özbek takımlarından ise Nasah’da oynamak isterdim” diyor. Hasköy futboltakımının elemelerine hazırlanan Doniyor ve Sunnat’e burası olmazsa ne yapacaksınız diye sorduğumuzda umutlu bir gülümsemeyle olacağına inandıklarını hatta başka bir ihtimali düşünmediklerini söylüyorlar.
Hayallerimi ülkemde yaşatmak istiyorum
Sunnat ise Kapalıçarşı’da bir çantacıda çalışıyor. Türkçesi çok az olan Sunnat, iki ay önce Doniyor’un isteğiyle Türkiye’ye gelmiş. Tek düşüncesi futbol. Özbekistan’da ikinci liginde 7 yıllık bir futbol geçmişi var. Orta sahada oynuyor. Çalıştığı çantacıdan haftalık 200 TL kazanıyor. “Elemelerden geçip burada futbol oynamak istiyorum. Para kazanıp kendimi geliştirdikten sonra ülkeme profesyonel sporcu olarak dönmek istiyorum. Buranın olmayacağını hiç düşünmüyorum. Sadece bu kulübü biliyorum başka bir yere gidemem” diyor. Antrenmanın ardından Davud ve Muhammad’i tesislerde bırakıp antrenman sahasından ayrılıyoruz. Gaga babası ile dolmuşa atlarken, Sunnat ve Doniyor ile otobüs durağına kadar yürüyoruz. İleride hepsinin hayallerini gerçekleştirmelerini dileyerek onlarla da vedalaşıyoruz.
Sahada tam bir savaşçı
Antrenmanın başlamasına dakikalar kala 19 yaşındaki Gürcistanlı Gaga Pailodze ile tanışıyoruz. Türkçeyi hiç bilmediği için antrenmanlara babasıyla geliyor. Gaga, ülkesinin önemli takımlarından Dinamo Tiflis ve Torpedo Kutaisi’nin alt yapılarında futbol oynamış. İstanbul’da belediye işçisi olarak çalışan babasının isteğiyle beş ay önce Türkiye’ye gelmiş. Çekingen tavırlarıyla dikkatimizi çeken Gaga sahada gösterdiği performansla bizi yanıltıyor. Sol açık oynayan Gaga’nın babası, “Onun fiziğine ve çekingenliğine aldanmayın, sahada tam bir savaşçıdır” diyor.
Yaşımın yettiği kadar
Haliç kıyısındaki tesislerde karşılaştığımız ilk isim takıma katılmak için İran’dan yeni gelen Davud Ezzeti oldu. Tractor Sazi, Naft Tehran gibi birinci lig takımlarının yanı sıra İran ulusal takımının 15 yaş altı kadrosunda da oynamış olan Davud’un ülkesinde biriktirdiği on senelik bir futbol deneyimi var. Tahran’dan iyi bir futbolcu olma hayaliyle ailesini, evini, yaşadığı çevreyi geride bırakıp Romanya’ya gitmek isterken bir arkadaşının çağrısıyla Türkiye’ye geliyor. Daha önce profesyonel liglerde yer alan Davud Türkiye’de amatör ligde oynayacak. Bu durumdan gocunmadığını, önemli olanın futbol oynamak ve bu alanda tutunmak olduğunu söylüyor. Davud, “İran’da takım az, futbolcu çok. Türkiye’de takım da çok, para da çok. Futbol oynayarak Türkiye’de para kazanabileceğime inanıyorum” diyor.
Davud, kazanacağı yıllık 30-40 bin TL ile İran’da rahatlıkla yaşayabileceğini istediği arabayı ve evi alabileceğini söylerken yüzünde bir tebessüm beliriyor ve hayallerini anlatıyor: “Galatasaray’da oynamayı çok isterdim. Büyük takım ama benim yaşım çok. Yıllık en az 100 bin TL kazanmak istiyorum. Yaşımın yettiği kadar futbol oynayıp daha sonra İran’a ve aileme dönmek istiyorum. Kariyerime antrenör olarak devam edeceğim.”