Ekonomi

Faruk Çelik: 100 kazanacağına 10 kazan işçi de kazansın

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik: Daha çok kazanayım' değil, 'Beni kazandıran işçim de kazansın' anlayışı hakim olması halinde masada anlaşmamak için herhangi bir neden yok

25 Ekim 2013 01:53
Bursa’da konuşan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, işverenler için rekabet edebilir bir ortam oluşturmaya çalıştıklarını belirterek, işveren rekabetini sürdürürken, 'Daha çok kazanayım' değil, 'Beni kazandıran işçim de kazansın' anlayışı hakim olması halinde masada anlaşmamak için herhangi bir neden yok. '100 kazanıyordum, 100 kazanmaya devam edeyim' değil. 10 kazan. Öteye mi götüreceksin. İşçi de kazansın. Onun da refah düzeyi yükselsin. Bu dengeleri kurmak zorundayız" dedi. 
Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) Ekim ayı Olağan Meclis Toplantısı’na konuk olarak katılan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, çalışmaları ve Türkiye’nin ekonomik yapısı ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. BTSO Hizmet Binası’nda yapılan toplantıda konuşan Bakan Çelik, ABD’de yaşanan ekonomik krizin hala sürdüğünü kaydetti.
Doğan Haber Ajansı'nda yer alan habere göre Bakan Çelik, "2013 yılındayız kriz bitmedi. Gazı freni ve vitesi iyi ayarlamalıyız. Bu kriz döneminde gerçekten en az etkilenen ekonomilerden birisinin başında geldiğimizi hepimiz biliyoruz. Türkiye'deki durum ortada. 2013 ikinci çeyreğinde 4.4 büyüme, ilk 6 aylık büyüme 3,7. IMF'nin raporu 3,8 olarak gösteriyor. Biz orta vadeli programda 3,6 olarak gösteriyoruz. Eski zihniyet olsaydı ‘4,7 deyin gitsin’ derdi. İhracatta 152,5 milyar dolara geldik. Kiminle geldik? Sizlerle geldik. Küresel krize rağmen ihracatın artmasında pazar çeşitlemesi olduğunu biliyoruz. İhracat yapmadığımız ülke yok. Bize yakışan bir durum. Yani yumurtaların hepsini aynı sepete koymadık. Koysaydık, son derece yanlış yapardık. Bunu rakamlar bize gösteriyor" dedi. 
Çalışma hayatı ile ilgili düzenlemelerin 76 milyonu ilgilendirdiğini ifade eden Bakan Çelik, işçi, işveren ve memurlarla ilgili çalışmalar yaptıklarını hatırlattı. Sosyal Güvenlik reformu ile çalışma hayatındaki farkları ortadan kaldırdıklarını söyleyen Bakan Çelik, "Derli toplu sistem haline getirdik. Yeni iş kanunu yürürlüğe girdi. Bu önemli bir ihtiyaçtı. İşçi lehine gelişen, yargıya intikal eden, işverenlerin karşı karşıya bulunduğu sorunlarla ilgili adalet bakanlığımızla çalışmalar yapıyoruz. Bu alanda iş dünyası ve sanayicinin yaşadığı sorunları çözüme kavuşturacak çözüm içindeyiz" dedi. 
 

'İşçi de kazansın, onun da refahı yükselsin'

 
Toplu görüşmelerin çalışma barışı için çok önemli olduğunu vurgulayan Bakan Çelik, karşılıklı hakkaniyet çerçevesinde toplu sözleşmeler yapıldığını dile getirdi. İşverenlerin rekabet gücünü arttıracak çalışma yaptıklarını söyleyen Bakan Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü: "Patronun ne yapması gerekiyor. Standartlar bellidir. Bunu dikkate alarak işveren rekabetini sürdürürken, 'daha çok kazanayım' değil, 'bana kazandıran işçim de kazansın' anlayışı işverende hakim olması halinde bir masada anlaşmamak için herhangi bir neden yok. '100 kazanıyordum, 100 kazanmaya devam edeyim' değil. 10 kazan. Öteye mi götüreceksin? İşçi de kazansın. Onun da refah düzeyi yükselsin. Bu dengeleri kurmak zorundayız. Rekabet eden bir sanayici, emeğin de alın terini düşünen onun hakkını severek veren bir iş dünyası ve müteşebbis anlayışı oturttuğumuz an masada kavganın yapılmayacağı görüşündeyim." 
 

'Mesleki eğitim yetersiz'

 
Kalifiye eleman konusundaki çalışmalara destek verdiklerini de dile getiren Bakan Çelik, “Mesleki eğitim konusunda Bursa'daki özellikle mesleki eğitimle ilgili rakamlara baktığımda son derece yetersiz. Ne kadar kaynak gerekiyorsa var. Biz vermeye hazırız. Yeter ki siz burada talep edilen iş gücünü yetiştirme adına gerekli alt yapıyı oluşturun. Sanayicimizin, 'Arıyorum bulamıyorum' mazeretlerini kaldıralım. Bu konuda emrinizdeyiz” dedi. 
 

İşçi ölümleri yüksek

 
İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası’nı iş dünyasının serin kanlı değerlendirmede bulunması gerektiğini söyleyen Bakan Çelik sözlerini şöyle sürdürdü: "Bir kişinin ölümü ailesi için birçok şeyin yok olması demektir. Bir ailede çalışan bir insan emeği ve alın teri için uğraşırken hayatını kaybediyor. O ailenin dünyası karardı. Gelişmiş ülkelerde yılda 1 kişi ölürken. 100 bin işçide 3 kişi ölüyor. 2002'de bizde bu rakam 16. Şimdi bu 2012'de 8'e indi. Bu sayı fazla. 2013 rakamlarına bakarsak 6'ya indi. 100 bin işçide ölüm oranı. Ama insanımız hayatını kaybetmesini istemiyoruz Sağlıklı bir ortamda insanımız çalışsın düşüncesi hepimizde olduğuna göre bu yasa buna göre.”