Milli Gazete yazarı Mehmet Şevket Eygi, "elli senede 50 bin cami yaptıran Müslümanların Eton Koleji (veya benzeri) ayarında mükemmel bir lise açamadığını" savundu. Eygi, "Siyaset, fitne fesat, terör, magazin, ıvır zıvır dedikodularıyla, gevezelik ve zevzeklikleriyle, komplo teorileriyle uğraşmaktan, eğitim ve mektepler konusuna vakit ayıramıyoruz" ifadesini kullandı.
İngiltere'nin en eski özel okullarından biri olan Eton Koleji, 1441 yılında Kral VI. Henry tarafından kuruldu. Okul sadece 13-19 yaş arasındaki erkekleri, yatılı olarak kabul ediyor. Okulun mezunları "Old Etonians" (eski Eton'lılar) olarak biliniyor.
Mehmet Şevket Eygi'nin "İnsan Kemiyet ve Keyfiyet" başlığıyla yayımlanan (30 Ocak 2017) yazısı şöyle:
Bir ülkenin nüfusu sadece kelle sayısı ile ölçülmemelidir. Şu ülkede beş milyon, öteki ülkede elli milyon, bir başkasında yüz elli milyon kişi yaşıyor demekle iş bitmez. Kemiyetin (rakamın, kelle sayısının) yanında keyfiyetten de bahs edilmelidir.
İnsanlar balıklar gibidir. Minik, küçük, orta, büyük, çok büyük, dev balıklar vardır.
Birkaç gramlık hamsi ile 600 kiloyu geçen ton balığı bir olur mu?
Eti lezzetli mercan balığı ile eti kayış gibi sert bir köpek balığı bir olur mu?
Balıkların güzelleri, çirkinleri de vardır.
Ucuz balıklar, pahalı balıklar.
Bilgili, kültürlü, bilge, becerikli, iş başaran, tuttuğunu koparan, müteşebbis (girişken), akıllı, sağduyulu, medenî, faziletli, vasıflı, vatansever, idealist insanla; cahil, kültürsüz, burnunun ucunu göremeyen, asalak, iş bilmez, iş bitirmez, akılsız, ahlaksız, vasıfsız,
döküntü, moloz, bedevî insan elbette bir olmaz.
İnsanlar nasıl vasıflı veya vasıfsız olabilir?
Birincisi doğuştandır. İnsan olarak tahtası, kumaşı sağlamdır, kalitelidir, değerlidir.
İkincisi: İyi bir eğitimle.
Kaliteli bir eğitim ve ortam orta vasıfta bir insanı yükseltir, değerlendirir, vasıflı kılar.
Kalitesiz, berbat, bozuk bir eğitim zeki ve kabiliyetli insanları köreltir, işe yaramaz hale getirir.
İnsanların tahtaları ne demektir?
Fazla bir işe yaramayan kavak tahtası… İkinci sınıf çam… Birinci sınıf çam… Meşe… Gürgen… Kestane… Tek… Ceviz… Akaju… Abanoz... Gül ağacı…
Lise tahsili yapamayacak çocuklarını zorla, ite kaka, eğitimi sulandırarak okutan, ardından üniversiteye gönderen ülkeler, intihar etmiş olur.
Almanya ilk temel öğretimden sonra, zorlu sınavlar yaparak, gimnazyumlarda okuyamayacak gençlerini meslek eğitime yönlendirmek suretiyle kalkınmış, dillere destan üstünlükler elde etmiştir.
Bir ülkenin durumu eğitim sisteminden, okullarından, bilhassa liselerinden, öğretmenlerinden anlaşılır.
İngiltere son olimpiyat oyunlarında dünya ikincisi oldu. Dünyanın en iyi ve en güçlü okulları da oradadır. Mesela Eton Koleji.
Türkiye olimpiyatlarda nal topladı.
Türkiye’yi yükseltmek, güçlendirmek, dünyanın en örnek ülkesi yapmak istiyorsak;
1. Eğitim sistemimizin iyi ve doğru olması.
2. Mükemmel okullarımızın bulunması.
3. Sayısı bir milyonu aşmış olan öğretmenlerimizin dünyanın en güçlü, vasıflı, en başarılı öğretmenleri olması.
4. Vasıflı okullarımızda, tahtası ve kumaşı en kıymetli, en sağlam, en vasıflı çocuklarımızı seçerek okutmamız.
5. Okumaya istidadı olmayan çocuklarımızı mükemmel meslek okullarına yönlendirmemiz gerekir. Bu hem onlar için, hem de ülkemiz devletimiz milletimiz için daha hayırlıdır.
Bir Japon eğitim sistemine ve okullarına bakınız, bir de bizimkilere.
Medenî ülkelerin ders kitaplarına bakınız, bir de bizimkilere.
İnterneti açınız, görsellerde, Eton Koleji öğrencilerinin okulda frakla gezdiğini görünüz.
Ben, bizde de fraklı okul olsun demiyorum, vasıflı okul olsun diyorum.
Genç, orta yaşlı, ihtiyar herkese eğitim, pedagoji dersleri verilmelidir. Kim verecek?
Geçenlerde uluslararası ilişkiler son sınıfta okuyan Müslüman bir gence sordum. Norveç’in başkenti hangi şehirdir? Cevap yok… İsveç… Cevap yok… Finlandiya, Danimarka, Portekiz… Yine cevap yok.
Çok nadir istisnalar dışında lise mezunu gençlerimiz Türk edebiyatı konusunda dökülüyor. Lise bitirmiş ama Ziya Paşadan bir beyit yok hafızasında.
Psikoloji, mantık, ahlak, metafizik, estetik kültürü yok.
Üniversite bitiren herkes memur olmak istiyor. Teşebbüs-i şahsî (kişisel girişim) yok.
Bir, Asya ekonomisinin dördüncüsü Güney Koreye bakınız, bir bize. Kore’yi Kore yapan mektepleridir.
Halkını, gençlerini iyi yetiştiremeyen bir ülke bahtına ağlasın.
Son elli senede elli bin yeni cami yaptıran Müslümanlar, bir tek Eton Koleji (veya benzeri) ayarında mükemmel bir lise açamadılar.
Siyaset, fitne fesat, terör, magazin, ıvır zıvır dedikodularıyla, gevezelik ve zevzeklikleriyle, komplo teorileriyle uğraşmaktan, eğitim ve mektepler konusuna vakit ayıramıyoruz.