Evden ayrılmanın verdiği boşluk hissi, arkadaşlarla geçirilen zamanlar, hazır yemek tüketmek nedeniyle, üniversitenin ilk yıllarında gençler genelde şişmanlıyor.
Uzman Diyetisyen Dilara Koçak, Milliyet gazetesinde yayımlanan yazısında (15.04.09), üniversiteyi başka bir şehirde okuyanların yaşadıkları kilo problemini ve alınması gereken önlemleri anlatıyor. Koçak’ın yazısı şöyle:
“Evden ayrılmanın verdiği boşluk hissi, arkadaşlarla geçirilen zamanlar, hazır yemek tüketmek nedeniyle, üniversitenin ilk yıllarında gençler genelde şişmanlıyor.
Üniversiteye başlamak için 1990 Eylül’de Ankara’ya gittiğimde 49 kiloydum, 29 Ekim tatili için ailemin yanına döndüğümde 56 -57 kg idim. Daha önce hiç kilo almamıştım, tam tersi evde sürekli kilo almaya doğru teşvik vardı. Çünkü zayıf bir çocukluk geçirmiştim (Sakın hâlâ her şeyi yediğim halde zayıf biriyim sanmayın, yediklerime dikkat ediyor ve egzersiz yapıyorum).
Bizim ailede zayıf birey çoğunluktadır, hatta kız kardeşim ve erkek kardeşim uzun süre kilo almak için bana beslenme programı yazdırdı. Annem hiçbir zaman kilolu olmadı ve benim de o yıla kadar hiç kilo problemim yoktu, hatta eve döndüğümde tüm aile sevindi.
Tabii o zaman mesleki dersler başlamamış, yeni bir şehir, ev yerine yurt düzeni, yeni arkadaşlar, farklı yiyecekler, gece geç saatte yenilen yemekler derken ben ne olduğunu anlayamamıştım. Aynı odada kaldığım diğer 5 arkadaşımın da başına aynı şey gelmişti.
Üniversiteye başladığınızda evden ayrılmanın verdiği bir boşluk hissi, arkadaşlarla dışarıda geçirilen uzun zamanlar, anne yemekleri yerine sürekli hazır yemek, yüksek yağlı ve yüksek kalorili seçimler birden hayatınıza girebiliyor ve siz farkında olmadan kilo alıyorsunuz. Tüm bunları hatırlamama sebep olan bir makale okudum. Amerika Diyetetik Derneği’nin dergisindeki bu makale üniversite yıllarında alınan kiloya dikkati çekiyor. Okuduklarımı size şöyle özetlemek isterim:
Sınav stresi olumsuz etkiliyor
Obezitenin en yaygın olarak görüldüğü ülkelerden biri olan ABD’de obeziteyi durdurmak, oluşma sebeplerini anlamak ve önlem almak için sürekli araştırmalar yapılıyor. Obezitedeki durdurulamayan artış, önleyici ve koruyucu sağlık hizmetlerinin harekete geçmesine neden oluyor. Yetişkinlerdeki ilerleme obezitenin erken yetişkinlikte geliştiğini gösteriyor. Çoğu obez yetişkin bu duruma 35 yaşından önce geliyor. ABD’de 1991 - 98 yılları arasında obezitenin en çok arttığı grup 21 ila 29 yaş arasındaki daha yüksek eğitim seviyesi olan genç yetişkinlerde olmuş.
Ülkemizi düşündüğümüzde genç yetişkinlerin kilo almaya başladığı yaşı 17-18’e çekmek daha uygun, çünkü üniversiteye geçiş sisteminde sınav süreci kilo almayı tetikliyor. Bana kilo problemiyle başvuran birçok genç, asıl sınavlara hazırlanma döneminde kilo aldığını ifade ediyor. Sınava hazırlanırken alınan bu kilolar, üniversitenin ilk yıllarında ülke veya şehir değişikliği ile birleşince obezite için kapıyı aralıyor.
Beslenme eğitimi
Üniversite ortamında akademik baskı, ders çalışarak ve bilgisayar başında geçen zamanı artırıyor, egzersiz ve takım sporlarına katılımı önlüyor.
Kilo alımını engelleme üzerine yapılan araştırmalar davranış değişikliğini şart koşuyor. Diyet yapma ve kilo vermeyi kısa bir süreç değil ömür boyu uygulanabilecek yeni bir yaşam biçimi olarak öneriyor. Bu yüzden ilk ve orta öğretimde verilmesi gereken beslenme eğitimi ve bilincinin gençlere üniversite döneminde verilmesi şart diye düşünüyorum. Aksi takdirde üniversite sonrası yoğun iş hayatına geçiş, alışkanlıkları değiştirmenin daha zorlaşacağı dönem oluyor.
Özellikle egzersiz alışkanlığı ne kadar erken yaşta gelişirse o kadar iyi. Yemek yeme biçimi de erken yaşta düzeltilirse birey ileriki yaşlarda kilo problemi yaşamıyor.
Üniversite döneminde evde veya yurtta kalmanın farklı zorlukları var. Evde kalanlar yemek yapmayıp dışarıdan sipariş verirken yurtta kalanlar okul ve yurt yemeklerinden şikâyet ediyor. Oysa bunların birçoğu geçersiz mazeret. Bunu içim rahat söylüyorum, çünkü benim yardımcı olduğum birçok üniversite öğrencisi iyi yaşam ve dengeli beslenme fikrine inanıp bu yolda değişmeye karar verdiklerinde etraflarında birçok farklı ve daha iyi seçenek olduğunu kendileri görüyor ve bana söylüyorlar. Bu yüzden şartlar ne olursa olsun iyi beslenmeyi başlatmak kişinin kendi elinde.
Dışarıdan sipariş verenlere ipuçları:
- Eve sipariş verirken et balık- tavuk yanına garnitür olarak sebze isteyebilirsiniz.
- Yemek siparişi verdiğiniz birçok yerde ev yemekleri, çorbalar ve sebzeler de var. Mönüye dikkatli bakın.
- Salata yerken mayonezli soslardan vazgeçin.
- Et ve makarnada kremalı soslar yerine domatesli sebzeli soslar tercih edin.
- Tatlı tercihinizi sütlü tatlılardan yana kullanın.
- Yurtta kalıyorsanız pişirmeden, soğuk yenebilecek seçimler bulundurun. Salata, ton balığı, peynir, yağsız kraker, tahıl gevreği, süt, yoğurt, meyve gibi.
- Uzun süre aç kalmayın, mutlaka yanınıza diyet bisküvi, kraker, meyve, kuruyemiş, kuru meyve taşıyın.
- Aromalı kahvenin üzerine krema ekletmeyin.”