Politika

Eski Danıştay Başkanı Alan, Danıştay Başkanı Güngör için ne dedi?

Eski Danıştay başkanlarından Nuri Alan, Danıştay’ın kuruluş yıldönümünde Feyzioğlu ile Başbakan arasında yaşananlarla ilgili Danıştay Başkanı Güngör, Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan’ın tutumlarını değerlendirdi

13 Mayıs 2014 13:45

Danıştay’ın kuruluş yıldönümünde TBB Başkanı Metin Feyzioğlu ile Başbakan Tayyip Erdoğan arasında yaşananları değerlendiren, eski Danıştay başkanı Nuri Alan, meseleye iki yönlü bakmak lazım diyerek “Yapılan konuşmanın içeriği ve süresi yönünden; bir de Başbakan’ın tavrı bakımından. Metin Feyzioğlu, Van’a değinmeyebilirdi. Ama onun Van’daki depremzedelerin durumunu ortaya koyması, Başbakanın tepkisini, söylemlerini, nihayet oradan uzaklaşmasını haklı gösterecek bir sebep olamaz. Başbakan’a düşen sükunetle dinlemek olmalıydı. Söylenenlerde bir yanlışlık varsa bu konuda her an televizyonlarda açıklama yapması da mümkündür. Başbakan, kendi görüşleri dışında hiçbir görüşe tahammül edemiyor. Bu durumda, Cumhurbaşkanı adayı olacak kişinin, Cumhurbaşkanının Anayasada verilen görevleri yerine getireceğine inanmıyorum. Yaşanan olay da bir gösterge oldu. Yargı ile yürütme arasında olmadık şeyler cereyan ediyor. Her halde böylesi olaylar dünyada sadece ülkemizde yaşanıyor” dedi.

Danıştay Başkanı Zerrin Güngör’ün tutumunu da eleştiren Nuri Alan, “Feyzioğlu’nun eleştirilip Başbakan hakkında açıklama yapılmaması, başkanın hareketinin tasvibi biçiminde yorumlanır. Başbakanın da hareketine değinilmesi gerekiyordu. Belki, olayın şokuyla böyle bir açıklama yapmış da olabilir. Olayın başlangıcında Başkan Güngör önce hiç ilgilenmez durumdaydı. Sonra başını çevirdi. Biraz şokta olduğu anlaşılıyor. Danıştay Başkanı’nın orada nasıl tavır alacağı onun dirayetine bağlıydı” ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün ise Başbakan ile birlikte salonu terk etmesine “Cumhurbaşkanı’nın, plaket törenine bile kalmadan Başbakan’ın arkasından gitmesi, yargı mensuplarını çok üzdü” yorumunu yaptı.

Eski Danıştay başkanlarından Nuri Alan’ın değerlendirmelerine köşesinde yer veren Saygı Öztürk’ün Sözcü gazetesindeki yazısı şöyle:

 

Türkiye Barolar Birliği (TBB), devletin üç erkinden biri olan yargı erkinin içinde kurucu unsur olan avukatların örgütlü gücüdür. AKP, diğer birlikler gibi baroları da ele geçirmek için yoğun çabalar gösteriyor. Bazı iller dışında, Barolar AKP’lileştirilemedi, o yüzden Başbakan ve bakanlar, TBB yönetimini kendilerine doğrudan muhalif olarak değerlendiriyor.

Pazar günü bu köşenin okurlarına, bundan böyle Feyzioğlu’nun Danıştay ve Yargıtay’da yapılacak törenlerde konuşturulmayacağını belirtmiştim. Çok sürmedi, Başbakan da, Feyzioğlu’nun katılacağı törenlere katılmayacağını söyledi. Hadi bakalım, bağımsız yargı özlemi içinde olduğunu her fırsatta dile getiren Yargıtay ve Danıştay başkanları bakalım, yargının erkinin kurucu unsuru olan baroları yok sayacak mı? Bunu da göreceğiz.

 

Kararlarıyla da konuşturmuyorlar

 

Başbakan, 7 gün 24 saat ekranda. Yargı bağımsızlığı, hukukun üstünlüğü adına TBB Başkanı da yılda bir saat konuşsun. Başbakan, bakanlar yargı sisteminden şikayetçi. Bu kadar ağır yargı sorunları yaşanırken, bunlar Danıştay’da, Yargıtay’da değil nerede konuşulacak?

Her eleştiren için “cübbeni çıkar da siyasete atıl” sözlerini Başbakandan sonra bakanlar da söylüyor. “Hakim kararlarıyla konuşur” diyenler, hoşlarına gitmeyen mahkeme kararlarını eleştiriyor, karara saygı duymadıklarını belirtiyor. Kararıyla konuşsa da, görüşünü ortaya koysa da, siyasetçilerin yargı mensuplarını böyle meydanlara çağırma alışkanlığı da AKP ile başladı…

 

‘Başbakanı haklı göstermez’

 

Başbakanın çıkışı ve sonrasında yaşananlar ise tam ders alınacak konular. Cumhurbaşkanı da Başbakan’la birlikte gidiyor, Danıştay Başkanı, açıklama yapıp Metin Feyzioğlu’nu eleştiriyor. Üstelik tek yanlı olarak bir açıklama yapıyor. Danıştay Başkanlığı görevinde bulunmuş, yeri geldiğinde hükümeti eleştirmekten çekinmemiş önceki Danıştay başkanlarından Nuri Alan’a, Danıştay’da yaşananları sordum. İşte onun anlattıkları:

“Meseleye iki yönlü bakmak lazım. Yapılan konuşmanın içeriği ve süresi yönünden; bir de Başbakan’ın tavrı bakımından. Metin Feyzioğlu, Van’a değinmeyebilirdi. Ama onun Van’daki depremzedelerin durumunu ortaya koyması, Başbakanın tepkisini, söylemlerini, nihayet oradan uzaklaşmasını haklı gösterecek bir sebep olamaz.

Böyle, Cumhurbaşkanı olunmaz
Başbakan’a düşen sükunetle dinlemek olmalıydı. Söylenenlerde bir yanlışlık varsa bu konuda her an televizyonlarda açıklama yapması da mümkündür. Başbakan, kendi görüşleri dışında hiçbir görüşe tahammül edemiyor. Bu durumda, Cumhurbaşkanı adayı olacak kişinin, Cumhurbaşkanının Anayasada verilen görevleri yerine getireceğine inanmıyorum. Yaşanan olay da bir gösterge oldu. Yargı ile yürütme arasında olmadık şeyler cereyan ediyor. Her halde böylesi olaylar dünyada sadece ülkemizde yaşanıyor.

Metin Feyzioğlu’nun açıklamalarına, Başbakanın gösterdiği tepkinin altında da, Başbakanın, ifade özgürlüğüne tahammülsüzlüğü de yatıyor. İstiyor ki herkes kendi görüşünde olsun. Yok böyle bir şey…

 

Danıştay Başkanı’nın tutumu

 

Danıştay Başkanı Zerrin Güngör’ün tutumu da doğru değil. Başbakanın yaptığı bu harekete karşı, Danıştay Başkanlığı’nın bir açıklama yapması gerekiyorsa konuyu iki yönüyle ele alması gerekirdi. Oysa, Danıştay Başkanı’nın açıklamasında, Feyzioğlu eleştirilirken, Başbakanın tutumu hakkında ise bir tek kelime bile edilmedi. Bunun anlamı, Danıştay Başkanı tarafından Başbakan’ın hareketinin tasvip edildiğidir.

Feyzioğlu’nun eleştirilip Başbakan hakkında açıklama yapılmaması, başkanın hareketinin tasvibi biçiminde yorumlanır. Başbakanın da hareketine değinilmesi gerekiyordu. Belki, olayın şokuyla böyle bir açıklama yapmış da olabilir. Olayın başlangıcında Başkan Güngör önce hiç ilgilenmez durumdaydı. Sonra başını çevirdi. Biraz şokta olduğu anlaşılıyor. Danıştay Başkanı’nın orada nasıl tavır alacağı onun dirayetine bağlıydı.

 

Gül’e bu gidiş yakışmadı

 

Başbakan’ın tepkisi bir yana, asıl üzücü olan da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün durumuydu. Başbakan istiyor diye törenden ayrılıyor. Oysa, Cumhurbaşkanı’nın elinde program var. Tören davetiyesi de kendilerine program ekinde sunulur. Müzikle girilir, Danıştay Başkanı, Türkiye Barolar Birliği Başkanı konuşur, emeklilere plaketleri verilir. Cumhurbaşkanı’nın, plaket törenine bile kalmadan Başbakan’ın arkasından gitmesi, yargı mensuplarını çok üzdü.”

Başbakan’ın “edepsizlik yapıyorsun” sözlerine karşı, Metin Feyzioğlu soğukkanlılığını hiç bozmadan cevaplarını veriyordu. Feyzioğlu’nun sözleriyle birlikte Danıştay meslek mensuplarının ve Bölge İdare Mahkemesi’nden gelen hakimlerin bulunduğu taraftan alkış yükseldi. İşte o alkışlar, az önce “İdari yargı kararlarına ya hiç uyulmuyor, ya da göstermelik uygulanıyor” diyen Metin Feyzioğlu’naydı. Baroların dayanışması da gerçekten birçok kesim için çarpıcı bir örnekti…