1989-1991 döneminde Bayındırlık ve İskân Bakanı olarak görev yapan, ODTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü mezunu olan İnşaat Yüksek Mühendisi Cengiz Altınkaya, yaşanan son sel felaketi ile orman yangınlarını değerlendirdi. “Şehirdeki kanun dışı yapılara göz yumanlar da aynı şekilde alenen suçludur hatta günahkârdır” diyen Altınkaya, “DSİ'nin uyarısına uymayan şehir yöneticileri için cezai düzenlemeler yetersiz kalmıştır” eleştirisinde bulundu.
Yeniçağ yazarı Orhan Uğuroğlu’nun sorularını yanıtlayan Altınkaya, şunları kaydetti:
- Soru: Devlet Su İşleri (DSİ) neden dere yataklarına yerleşim yapılmasına, hatta hidroelektrik santrallarının yapımına müdahil olmuyor?
Altınkaya: DSİ taşkın koruma görevi de olan temel bir mühendislik kuruluşudur. Geçmişi çok başarılıdır. 17 Ağustos 1999 büyük Marmara depreminde bölgede bulunan 58 barajda en ufak bir çatlama bile olmamıştır. 2002'den öncesini yok sayanlar, kendilerini çok bilmiş sananlar ne yazık ki büyük hatalar yapmışlardır. En son örnek Melen Barajı'dır. Ülkemizin emeği ve parası ile yapılan barajlara kendi isimlerini verme yarışındakilerden ne beklenir ki?
DSİ'nin birçok belediyeye dere yataklarındaki yapıların yıkılması, üstü kapatılarak konut, çarşı gibi yapıların kaldırılması ve dere üstlerinin açılması yönünde uyarıları vardır. Belediyelerimizin seçim kaygısı ve rant yaratma hevesi dere yataklarını derelere bırakmayı ne yazık ki engellemektedir. İmar planları yapılırken DSİ'den gelen bilgilere itibar edilse bile daha sonra plana aykırı olan kaçak yapılara imar rantı hatta siyasi rant için göz yumulmaktadır. Orman yangınları da maalesef ayrı bir faciadır. Çünkü zamanında yeterli yangın söndürme uçak ve helikopter filosu temin edilmemiştir. Orman yangınları ve sellerde balık baştan kokmaktadır.
- Soru: 600 yıl sonra köprülerin kemerli yapılması gerektiğini söyledi Cumhurbaşkanı Erdoğan. Tek başına kemerli köprü çözüm olur mu?
Altınkaya: Su yolu (kanal) (savak) baraj gövdesi eni boyu ve temeli boyutlandırırken bazı ampirik formüller kullanılır. Hidrolik dersinde öğrenciler ile hoca arasında geçen bir diyalog vardır. Öğrenci esprili sorar: - 'Hocam bize bu formülleri öğrettiniz, tamam da su bu formülleri biliyor mu?' Doğal akım olan yerlerde hesap tutar. Ancak türbülansa girince işler karışır. Hele su, içine toprak da alıp çamur ve balçık olarak akıma geçerse, kaldırma ve itme gücü kat be kat artar ve korkunç bir hal alır. Sel anında yaşadığımız budur. Dere yatağına kaçak yapıya göz yumanlar alenen suçludur hatta günahkârdır. Çünkü can ve mal kayıplarına yol açarlar. Şehirdeki kanun dışı yapılara göz yumanlar da aynı şekilde alenen suçludur hatta günahkârdır.
DSİ'nin uyarısına uymayan şehir yöneticileri için cezai düzenlemeler yetersiz kalmıştır. Şehirlere karşı işlenen suçlar derhal ağır cezalar içeren yasa ile düzenlenmelidir. Hidroloji ve Hidrolik bir ilimdir. Plan yapan ve uygulayanlar mürşit olmak zorundadır. Aksi davrananlar da af edilmemelidir. 'Deprem, yangın, sel, heyelan doğal afettir' deyip geçmeyelim. Yönetime düşen zararlarını en aza indirmek için düzenlemeler yapmaktır. Doğal afetleri önleyemeyiz fakat zararlarını en aza indirebiliriz.
- Önümüzdeki yıl hazırlığına bugünden başlanmalı yangın söndürme uçakları ve helikopter filoları için satın alma ve kiralama yapılmalı.
- DSİ önderliğinde dere yataklarındaki yapıların yıkımına, yetersiz köprülerin takviyesine ya da yeniden yapılmasına başlanılmalı.
- DSİ'nin dere yatakları raporlarının uygulanması zorunlu hale getirilmelidir.
Yazının tamamını okumak için tıklayın.