Eski AYM Başkanı Yekta Güngör Özden, anayasa değişikliği referandumunda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın da kampanyaya başlamasını eleştirdi. "Halkoyuna Sunulması Hakkında 23.5.1987 günlü, 3376 no.lu yasanın öngördüğü konuşma süresi gelmeden Bay RTE 'tarafsızlık' andına aykırı konuşmalarla muhtarlar meclisinden başlayarak kimi etkinlik ve açılış törenlerinde 'Evet' oyu istemeye başlamıştır" diye yazan Özden, "Andına aykırılıkla hukuka saygıyı hiçe sayan tutum ve davranışlar kötü örnek olmaktan öte devletin geleceği için sakıncalı kalkışmalardır" görüşünü savundu.
Özden'in bahsettiği madde ne diyor?
Madde 5 – Anayasa değişikliklerinin halka anlatılmasında;
a) 298 sayılı Kanunun propaganda serbestliğine ilişkin hükümleri, halkoylaması gününden önceki yedinci günden başlayarak uygulanır.
b) Anayasa değişikliklerinin açıklanması ve tanıtılması amacıyla; özel kanunlardaki hükümler saklı kalmak üzere Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan siyasi partiler ve Cumhurbaşkanı halkoylaması gününden önceki yedinci günden itibaren, halkoylamasından önceki gün saat 18.00'e kadar radyo ve televizyonla aşağıdaki esaslara göre propaganda yapabilirler:
1. Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan partilere 10'ar dakikalık ikişer konuşma,
2. İktidar partisine veya partilerine 10'ar dakikalık birer, iktidar ortağı partilerden büyük olanına ilaveten 10 dakikalık bir konuşma, (iktidar partisinin konuşması siyasi partilerin konuşmalarının tamamlanmasından sonra yapılır. İktidar ortağı partiler bulunuyor ise son konuşma en büyük iktidar ortağı partiye aittir.)
3. Cumhurbaşkanına, dilerse birisi en sonda olmak üzere 10'ar dakikalık iki konuşma, Hakkı verilir.
Yekta Güngör Özden'in Sözcü gazetesinin bugünkü (20 Şubat 2017) nüshasında yayımlanan 'Yanlış yanlış üstüne' başlıklı yazısı şöyle:
Dış ilişkilerin daha çalkantılı, daha bulanık bir duruma geldiği günümüzde Anayasa değişikliği için ölçüler iyice kaçırılmaktadır. İktidar güvencesine dayanan ve sığınan valiler, kaymakamlar, Millî Eğitim Müdürü (Bilecik), kimi yerine yakışmayan öğretim üyeleri iktidar yandaşlığıyla propagandaya katılarak konumlarına aykırı eylemlere girişmekten kaçınmamaktadır.
Anayasa Değişikliklerinin Halkoyuna Sunulması Hakkında 23.5.1987 günlü, 3376 no.lu yasanın öngördüğü konuşma süresi gelmeden Bay RTE “tarafsızlık” andına aykırı konuşmalarla muhtarlar meclisinden başlayarak kimi etkinlik ve açılış törenlerinde “Evet” oyu istemeye başlamıştır. Andına aykırılıkla hukuka saygıyı hiçe sayan tutum ve davranışlar kötü örnek olmaktan öte devletin geleceği için sakıncalı kalkışmalardır.
MHP'nin günümüzdeki lideri de önceki sözlerinin tümüyle tersine, coşkulu çıkışlarla Bay RTE'a desteğini kendine göre gerekçelerle açıklayarak 2007'de cumhurbaşkanlığı seçimlerinde 367 oy koşulu kararını veren Anayasa Mahkemesi üyelerine “..sorumsuz ve ahmaklar..” diyerek saldırıdan çekinmemiş, konuşmasında kimileri için de “..inlerine çekilecekler-.. Ayaklar altında kalmaya lâyıklar..” sözleriyle kendinden beklenmeyen kaba eleştirilerde bulunmuştur.
Başbakan Yardımcılığı yapan N. Kurtulmuş'un düzeltmeye çalıştığı iktidar kesiminin “Evet diyenler Fetöcü'dür, PKK'lıdır, Işidçi'dir, haindir” sözleri büyük kötülüktür. “Hayır” demek teröristlikse neden böyle bir seçenek yasaya konuluyor ve halka sunuluyor? Kendilerinden daha yurtsever olduğumu söylemiyorum. Konuyu daha iyi bildiğim ve daha iyi değerlendirdiğim için “Hayır” çıkışımı yineliyor, ayrımcı söylemlerin çok yanlış olduğunu vurguluyorum. Tartışmalarda kullandıkları dil devlet yöneticilerine hiç yakışmıyor. Külhanbeyi ağzı, sokak kavgası biçimli davranışlar ilkellik ötesi, terbiye dışı durumlardır.
Durumlar
Bay RTE, 8 Şubat' ta muhtarlar meclisinde yine konuştu. “Milletin rejim meselesi yoktur” diyerek millet adına değişikliği savundu. Yasama organını var-yok düzeyine indirgeyen değişiklik ulusal egemenliğin kısıtlanmasıdır. Anayasa değişikliğinde amaç iyi niyetli, olağan, gerekli olsaydı öncelikle yakınılan maddeler kaldırılırdı. Anayasa'yı daha geri götüren, daha hukuksuzluk kaynağı yapacak olan değişiklik, iktidarcıların olağandışı, sakıncalı, yararsız oluşumları ve durumları gerçekleştirme çizelgesi olacaktır. Bay RTE'ın “Pranga” dediği kendilerini bugünkü katlara getiren lâik cumhuriyetin düzenlemeleridir. Pranga olsa buralara gelebilirler miydi? Yapılmayacak şeyleri yapmak için şimdi aşırı olan yetkilerini sınırsız, kendilerini sorumsuz, denetimi olanaksız kılıp istedikleri düzeni gerçekleştirmek sevdasındalar. Güvendikleri de destekçileri de erimekte olan MHP'liler, yandaş kıldıkları güçler, devletin her yerine, üniversitelere yerleştirdikleri yandaşlar, medyadaki yardakçılar, çıkarcılar, konuyla ilgisiz ve konuda bilgisiz seçmenler.
Suriyeli sığınmacıları da oy verme hakkıyla donatabilirler. 600 milletvekili ve 18 yaş seçilme hakkıyla siyasal rüşvet nitelikli yaklaşımlar da ayrı. Şimdiye değin görüş, tutum ve kanı değiştirmeden ve Fetöcü'lerle PKK'lılara hep karşı olarak “Hayır!”ı ilk söyleyenlerden biriyim. Ama “Evet” diyenlere asla karşı değilim. Her seçmen özgürce istediğini söyleyebilir. Ben, “Evet”e karşıyım. Beni bu nedenle teröristlere yakın gösterenleri kınıyor, kendilerini toplumu ayrıştırmaktan kaçınmaya, ölçülü davranmaya, partizanlıktan, dillerini bozmaktan uzak kalmaya çağırıyorum. “Evet”lerin artması için her şeyi yapmaya hazır görünen iktidarın sorumluluğu ağırdır. Kanun hükmünde kararname kıyımlarıyla güçleneceğini sanarak ulusal yapıya büyük zararlar vermenin önemli belirtisi üniversite öğretim üyelerinin ilişkisini kesmektir.
Özen
Değişikliği “İkinci Kurtuluş Savaşı” olarak nitelemek cumhuriyeti küçümsemekten öte, yadsımaktır. Yandaşlık karşıtlık olmamalıdır. Partiler devletin üstünde değildir. Toplumsal barışa, ulusal dayanışmaya özen göstermemek devlet karşıtlığıdır. Cumhurbaşkanının görev ve yetkilerinin başında sayılan “.. Türk Milletinin birliği..” ilkesiz, zamansız ve ölçüsüz konuşmalarla gözardı edilmemelidir. İktidar yandaşlarının akıl sağlıklarından kuşku duyuracak Twitter iletileriyle çirkin sözleri önlenmelidir. Bu ülke, bu devlet hepimizindir. Yalnız iktidardakilerin değildir.