Halen CHP Konya milletvekili olan Abdüllatif Şener, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hafızalarda kendisinden başka kimsenin kalıcı olmasını istemediği için partideki isimleri sürekli değiştirdiğini, böylece dışarıda kalmış yüzde 95’in “Bir gün bana da bu şans döner” diye umut ettiğini söyledi. Şener sözlerinin devamında ise Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala ile ilgili yaptığı açıklamalarından ardından istifa etmek durumunda kalan Bülent Arınç’a ilişkin olarak, “Bülent Arınç, bu konuda da bence Erdoğan açısından işi bitmiş bir siyasi figürdü. Arınç, bana kalırsa Erdoğan’ın görevlendirmesiyle böyle bir açıklama yapmadı” dedi.
Cumhuriyet’ten İpek Özbey’in sorularını yanıtlayan Şener’in açıklamalarının bir kısmı şöyle:
“Berat Albayrak’ın istifasın beklemiyordum”
Siyasette hiçbir şey beni şaşırtmaz, yine de beklemiyordum. Erdoğan’ın hiçbir zaman Berat Albayrak’tan vazgeçemeyeceği gibi bir kanaatim vardı, çünkü ülkenin tüm parasını aile olarak yönetiyorlardı. Aile ekonomisi gibi bir hal almıştı. Kendisi hükümetin başında, birtakım bakanlara havale ettiği işlerin tepesinde zaten. Ama Maliye’yi, Hazine’yi, Türkiye Varlık Fonu’nu tüm hükümetin parayla bağlantılı işlerini damadına vermişti ve bu yapıyı değiştirmesini beklemiyordum fakat Erdoğan’ın şöyle bir özelliği vardır. Birinin varlığı, kendi varlığını tehdit ettiği zaman bütün kabahatleri onun üzerinde bırakır. Bunu vaktiyle Kemal Unakıtan’da gördük. Kemal Unakıtan ne yaptıysa Sayın Erdoğan’ın talimatı üzerine yaptı, ama kamuoyunda özelleştirmeler nedeniyle çok yıprandı. Artık onu taşıyamayacak gibi olunca, bütün kabahatli oymuş gibi dışarı bıraktı. 17-25 Aralık’ta dört bakan yolsuzluklarla anıldı, bakanın biri “Ben kendiliğimden hiçbir şey yapmadım. Ne yaptıysam başbakan istediği için yaptım” dedi, buna rağmen o dört bakanı yıpranmışlığıyla dışarıda bıraktı. Muhtemeldir ki Berat Albayrak’ın varlığı nedeniyle de kendi varlığını tehdit eden bir durum ortaya çıktı ve ona “seni görevden alacağız ya da görev değişikliği yapacağız” demiş olabilir. Bu bir politikacı için çok kırıcı bir şeydir. Birini alıp, minarenin tepesine çıkarıyorsunuz, sonra oradan aşağı atıyorsunuz. Her tarafı kırık, yara bere içindedir. O da buna itiraz etmiş ve sert tartışmalar çıkmış, istifa etmiş olabilir. Hiç görünmemesi aklıma başka şeyler getiriyor ancak bunları nezaketen söyleyemeyeceğim.
“Bülent Arınç’ın işi zaten daha önceden bitmişti”
Sayın Erdoğan’ın ikinci bir özelliğini söyleyeyim: Partideki isimleri sürekli değiştiriyor. Yani partinin ve iktidar döneminin hafızasında kendisinden başka kalıcı kimsenin olmasını istemiyor, çünkü bu, kendi varlığına risk oluşturabilir. Hatta bırakacak olsa bile bıraktıktan sonra partiyi dizayn etmek ister. Popüler olan isimleri kenara alıyor, ama bunun Berat Albayrak için söylemiyorum. Bülent Arınç’ın işi zaten daha önceden bitmişti. Verdiği görev önemli bir görev sayılmaz. Sayın Erdoğan hem partiden uzaklaştırır, kenara atar, hem de attıklarından çok az bir kısmını, diyelim yüzde beşini bir süre sonra tekrar önemli yerlere getirir. Partide daha önce önemli yerlerde bulunmuş, dışarıda kalmış yüzde 95, “Bir gün bana da bu şans döner” diye umut eder. Onlar da iktidarda kalmanın isteği ve iştahıyla partiden kopamazlar ama Bülent Arınç, bu konuda da bence Erdoğan açısından işi bitmiş bir siyasi figürdü. Arınç, bana kalırsa Erdoğan’ın görevlendirmesiyle böyle bir açıklama yapmadı.
Sayın Erdoğan hukuk ve ekonomi reformundan bahsedince, Arınç durumdan vazife çıkararak atak geliştirdiğini ve puan alacağını düşündü. Halbuki şunu göremedi: Sayın Erdoğan her şeyi söylüyor, bir gün başka, ertesi gün başka bir şey söylüyor. Çok iddialı kavramlar kullanıyor, hiçbir zaman altını da doldurmuyor. Erdoğan, kendisine yönelik kişiliğini incitecek açıklamalar yaptı ve Arınç istifa etmek durumunda kaldı, ama dikkat ediyor musunuz hâlâ partiden istifa edemiyor.
Katar’larla yapılan anlaşmaya ilişkin değerlendirme
Artık hesap vermeyen bir hükümet var. Şeffaf değil. Bu dönemde nelerin yapıldığını kimse hayal bile edemez. Öyle bir çark var ki, bu çarkın dönüşünü kurgulamaya çalışanlar bile sadece küçük bir kısmını yakalayabiliyor. Yeterli açıklama yapılmadığı için inceleyemiyoruz fakat Katar sermayesi dediğiniz zaman ben biraz ihtiyatla bakıyorum. Bu neyin nesidir, Türkiye’ye Katar bağlantılı giren sermayenin, paraların, kaynakların gizli ortakları mı var, kimler olabilir? Bunları bilmiyoruz. Bakıyorsunuz Borsa İstanbul, İstiny ePark’ın önemli bir hissesi, Antalya Limanı… Pakette birçok şey var…
“MHP tabanının çok önemli kesimi sayın Erdoğan’ın siyaset biçiminden hoşlanmıyor”
İnsanların siyasetten beklentileri var, duygusal bağlar var. Yer değiştirebilir. Uzun süredir aynı ittifak çatısı altında olmak da bazı yakınlaşmaları sağlamış olmakla birlikte, ben biliyorum ki MHP tabanının çok önemli bir kesimi sayın Erdoğan’ın siyaset biçiminden hoşlanmıyor. O kadar çok insana rastlıyorum ki, “Elim kırılsaydı da Erdoğan’a oy vermeseydim” diyen. Yıllarca peşinden gitmiş, desteklemiş ama şimdi pişman…
“Erdoğan bunun farkında”
Bence farkında. Çok anket yaptırır, piyasaya çıkmayan, deneyimiyle toplumdan doğru verilerin gelmesini sağlayan anketler yaptırır. Sadece kime oy vereceksiniz diye değil, söylediği bir cümlenin beğeni kazanıp kazanmadığını bile sorar. Bunu görüyor, gördüğü için de çözüm arıyor. Seçimi kaybedeceğini görüyor. Ben MHP’nin Tayyip Erdoğan ve AKP’ye mecbur olduğunu düşünmüyorum. Ama Tayyip Erdoğan’ın MHP’ye mecbur olduğunu düşünüyorum, çünkü kendi oyları yeterli değil. Tamamen MHP seçmenini gözden çıkararak geliştirebildiği hiçbir alternatif yoktur.
“(Cumhurbaşkanı adayı olacağınız doğru mu?) Vakti gelmeyen konularda konuşmam…