Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök, CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu'yu uçaktayken sosyal medya hesabı üzerinden tehdit eden Gazi Üniversitesi öğretim görevlisi Burak Doğan'ın gözaltına alınıp serbest bırakılmasına tepki göstererek "Öyle subliminal falan değil, ayan beyan diyorsunuz ki... “Al o boğma telini, git boğ bu adamı...” Böyle bir ülke mi olduk biz Allah aşkına... Nebbaşlığı, mezardan ölü çıkarmayı vatanseverlik sanan bir güruhla, fikrini beğenmediği milletvekilini boğacağını açık açık söyleyen bir adam..." ifadesini kullandı.
Ertuğrul Özkök'ün "Bari üniversitenin adını da ‘vadi’ yapın" başlığıyla yayımlanan (19 Eylül 2017) yazısının bir kısmı şöyle:
Kimse kusura bakmasın...
Biraz adabımı bozup, haddimi aşıp konuşacağım...
Çünkü o adam her türlü haddini aşmış...
*
Adam uçakta arka sıradan, önünde oturan milletin vekil seçtiği bir insan hakkında mesaj atıyor ve resmen, alenen, pervasızca, “Boğma teliyle işini bitir biz sana hapiste bakarız diyenler...” diyor...
*
Milletvekili şikâyet ediyor, ama bu adamı serbest bırakıyorlar...
Elini kolunu sallaya sallaya gidiyor.
*
Adam ne haddini, ne kanunu, ne insanlığı biliyor... Bildiği, tanıdığı tek kanun orman kanunu...
*
Ama onu bırakanlara soracağım bir soru var...
Bu adamı bırakarak ne demek istiyorsunuz?
Biliyorum, belli ki aynı kafadasınız, siz bir şey demeyeceksiniz, o yüzden
ben diyeyim.
*
Öyle subliminal falan değil, ayan beyan diyorsunuz ki...
“Al o boğma telini, git boğ bu adamı...”
*
Böyle bir ülke mi olduk biz Allah aşkına...
Nebbaşlığı, mezardan ölü çıkarmayı vatanseverlik sanan bir güruhla, fikrini beğenmediği milletvekilini boğacağını açık açık söyleyen bir adam...
*
Koskoca Türk milleti bundan mı ibaret...
Yüzlerce yıllık bir tarihi, Türklük denilen karakteri bu güruhla, bu arka sıra kabadayısına mı emanet ediyoruz artık yani...
Ama asıl sözüm bu adamı öğretim üyesi olarak çalıştıran kuruma...
Bak kardeşim, eğer
hepiniz bu adam gibi düşünüyorsanız, değiştirin o kurumun adını...
“Vadi Üniversitesi” yapın...
Pardon eksik yazdım... “Kurtlar Vadisi Üniversitesi” olsun adı...
Eminim bu ülkede epey müşteriniz olur...
*
Beş-on gün sonra üniversite açılacak ve bu adam orada görev yapacak...
Oldu olacak açılış konuşması şerefini de bu adama verin...
Yakışır yani...
O insanlar dışarıdayken bu insanlar niye içerde
ALİ Bulaç haklı olarak soruyor...
Bu işi bilmesi gerekirken bilemeyenler hâlâ makamlarında otururken, ben niye içerideyim...
Haksız mı yani...
Darbeciler Boğaz Köprüsü’nü kestikten, uçaklar uçmaya başladıktan sonra bile bunun farkına varamayan devlet erbabı yerinde otururken....
Ali Bulaç, Şahin Alpay, Mümtazer Türkeöne, Ahmet Turan Alkan niye hâlâ içeride...
Cebinde ByLock’lu telefon çıkan kulüp başkanı elini kolunu sallayıp gezerken, en zor yıllarda başı örtülü milletvekilini elinden tutup Meclis’e getiren, “Andıç”olayını ortaya çıkaran Nazlı Ilıcak 73 yaşında niye hâlâ içeride...
Devletin o güne kadar hiçbir işlem yapmadığı gazetede yazdıkları için mi...
Sevgili Sedat biraz da gazetecilerle ilgili iddianamelere el at
SON günlerde içerideki gazetecilerle ilgili iddianameleri okuyorum.
Lütfen sizler de bakın. Tek tek, satır satır okudum. İnanın ben kendim utandım...
Yazdıkları yazılardan başka tek delil yok. Yazdıkları yazılarda darbeciliğe karşı tek satır, tek kelime yok...
15 Temmuz iddianameleri ile ilgili ciddi bir inceleme yapan Sedat Ergin’den meslektaşlarımızla ilgili iddianameleri de aynı titizlikle okumasını isterdim. İnanın artık dışarıdakiler utanmaya başlayacak...
Sevgili Ahmet bu savaşı öteki Ahmet kazanır
STAR gazetesinin iki yazarı arasındaki ölümcül savaşı üzülerek izliyorum. Bir tarafta, her şeye rağmen o mahallede beğendiğim, edebiyatçılığını takdir ettiğim, yazı yazmayı bilen Ahmet Kekeç...
Öteki tarafta ise hiç tanımadığım, bir kere telefonda konuşmuşluğum dışında ilişkim olmayan Ahmet Taşgetiren...
Sevgili Ahmet Kekeç....
Bu savaşı çok kısa vadede sen kazanabilirsin... Ama bu ülkede 70 yaşına gelmiş, iki darbe, üç ara rejim yaşamış bir insan olarak kendimden gayet emin şunu söyleyebilirim.
Orta ve uzun vadede kaybeden sen olursun...
Çünkü patron, iktidar, genel yayın yönetmeni, dönem, zamanın ruhu senin yanında...
Ama vicdan, hukuk, adalet, insanlık ve gelecek Ahmet Taşgetiren’in yanında...