Yaşam

Ertuğrul Özkök: Master Chef sorusu; bir Michelin şefinin tam teşekküllü kestane menüsü nasıldır?

Kestane, Michelinli bir şefin mutfağına girerse...

29 Kasım 2024 13:32

Çoğu insan gibi ben de kızarmış kestane hastasıyım.

Kalori malori hiç takmam yerim.

Geçtiğimiz günlerde Beyoğlu’nda gezerken, hayatımın ve damak tadımın bu büyük keyfi ile ilgili bir ülke gerçeğini öğrendim.

Kestane fiyatları uçmuş gitmiş…

Bu ülkede kestaneye havyar muamelesi yapılacağına rüyamda görsem inanmazdım.

Ondan kısa süre kestane ile ilgili bir başka bir gerçeğin daha farkına vardım.

Dikkat edin öğrendim demiyorum, farkına vardım…

Meğer kestanenin mutfağımızda ne zengin yeri varmış.

Bunu da Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in geçen hafta verdiği “Bursa gastronomisi” yemeğinde öğrendim.

Kestane, Michelinli bir şefin mutfağına girerse

Bence gastronomi davetini bu işe en uygun mekânda verdi.

Vadi İstanbul’daki “Seraf” restoranda…

Ve tabii ki hayatı yerel tatları aramak ve keşfetmekle geçen bir şefle…

Sinem Özler’le yani…

O akşam, başkanın isteği üzerine bize Bursa ürünlerinden oluşan harika bir menü hazırlamıştı.

Araya onun imza yemeği olan içli köfteyi de koymuştu tabii.

Bursa kestanesi

Çubuk turşusu bağımlısıydım, meğer bir de ‘Gedelek’ varmış

Eskiden beri Ankara Çubuk turşusu bağımlısıyım.

O akşam Bursa’nın “Gedelek turşusunu” da keşfettim.

Bursa delince aklımıza daha çok “İskender kebap” geliyor.

Haklıyız da çünkü mükemmel bir tat.

Ama Sinam Özler bakın bize nasıl bir “Bursa kestane menüsü” hazırlamış...

Karşılama Bursa şırası ile

(*) Yaşasın, Kalecik Karası Methode Traditionelle

Vinkara, Kalecik, Ankara, İç Anadolu

(*) Bursa üzüm şırası

Üzüm, elma ve armut sularının doğal karışımı ile hazırlanan katkısız meyve suyu

Ön tadımlıklar Bursa ve Gemlik’ten

(*) Gedelek turşusu

Taze sebzelerin zengin mineraller barındıran özel kaynak suyu ile fermente edilmesiyle hazırlanıyor.

(*) Gemlik zeytinleri: İnce kabuğu, etli ve kendine özgü aroması ile

(*) Kestaneli pazı kavurma: Kavrulmuş pazı, al ve yeşil biber, Bursa kestanesi, soğan ve sızma zeytinyağı

(*) Ekşili pırasa: Havuç, kereviz sapı, pirinç, sarımsak ve portakal ile harmanlanan pırasaların üzerine domates sos koyarak odun ateşinde zeytinyağlı pişiriyoruz.

Başlangıç Bursa kestanesi ile

(*) Kestaneli lahana dolması / sarma: Kuzu kaburga parçaları üzerinde odun ateşinde pişmiş, kuzu döşten hazırlanan el çekmesi kıyma, pirinç, Bursa kestanesi, baharatlar ve domates soslu lahana sarması, yanında süzme yoğurt.

Ara sıcaklar Seraf’ın imza yemeği içli köfte ile

(*) Kuzu kaburga, but ve döş etinden zırhla çekilerek hazırlanmış içli köfte, Seraf’a özel iç harcı ve ince bulgurla hazırlanmış dış hamuru haşlanarak, kendi yaptığımız süzme yoğurt üzerinde ve pul biberli sos ile servis ediyoruz.

(*) Taş fırından mantı: Odun ateşinde üstü kızarmış, baharatlarla harmanlanmış, bol kıymalı, hafif et suyu üzerinde elle açtığımız incecik hamurlu mantı. Yanında süzme yoğurt ve baharatlar.

Ana yemekte Bursa kestanesine dönüyoruz                      

(*) Tandır ile kestaneli pilav: Taş fırında odun ateşinde pişmiş Konya usulü kuzu tandır ve kestaneli iç pilav.

(*) Altı ezmeli Lüle kebabı: Zırhta çekilmiş kuzu eti ile hazırlanmış kebabın, acısız ve sarımsaksız hali, altında yaz mevsiminde kendi hazırladığımız domates sos ve taze yeşil biber. Yanında odun fırınından incecik taze lavaş ekmeği.

(*) Kış bostanası: Kırmızı lahana, salatalık, köy biberi, taze nane, maydanoz, ceviz, nar ekşisi ve zeytinyağı ile hazırlanmış ince kıyım kaşık salatası.

Tatlılar kestane ve kestane

(*) Kestaneli irmik helvası, kabak tatlısı, sütlaç.

(*) Kahve, Bursa kestane şekeri eşliğinde.

 

Konu Anadolu yemekleri ise yorumu üstat Mehmet Yaşin’e bırakıyorum

Bu yazdıklarım bir menüde yediğimiz kestane yemekleri…

Tabii geride çok daha fazla yemek de var ama o konuyu, o aynı masadaki Mehmet Yaşin’e bırakıyorum.

Mevcut rejimin aksine bizde liyakat esastır.

Konu Anadolu yemekleri olunca yorumu üstad-ı azam Mehmet Yaşin’e bırakıyorum.

Cem Yılmaz da her gösterisinde konu gastronomiye gelince, hep Mehmet Yaşin’e gönderme yapıyor. 

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey

Masada belediye başkanın yanına oturunca öğrendiklerim

Şansıma masada Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in yanına oturdum.

Adını ilk defa Nilüfer Belediye Başkanı iken özellikle kültür alanındaki çalışmalarından biliyordum.

Ama o akşam tanıştık.

Sanki belediye başkanı olmak için doğmuş bir insan.

İlginç bir halkın ayağına gitme projesi: Mobil ofis

Bursa’da özel bir “belediye ofis otobüsü” yaptırmış.

Her hafta şehrin bir noktasına otobüsü park edip, orada vatandaşın sorunlarını, dileklerini dinliyormuş.

Yani vatandaş belediyenin ayağına değil, belediye vatandaşın ayağına geliyor.

Bence bütün büyükşehir belediye başkanları için çok iyi bir çalışma modeli olabilir.

Kültür Parkı da Hyde Park gibi her yerden girilir yapsam

Bursa’yı da anlattı biraz.

Merkezdeki Kültür Parkı ile ilgili çok pratik bir düşüncesi varmış.

Parkın sadece belli noktalardan girişi var.

Onu Londra’nın parkları gibi her yerden girilecek bir hale getirmek istiyormuş.

Yine de “Vatandaşa soracağım” diyor.

Bursa’ya son gittiğimde şunu görmüştüm.

Şehrin parkları belki Türkiye’nin en iyilerinden…

Mobil ofis

Suriyeli nüfusu şehrin yüzde 10’una ulaştı

Ancak özellikle öğleden sonraları parklarda ağır bir Suriyeli yoğunluğu var.

O konuda bazı şikayetler dinledim.

Bursa’da kaç göçmen var diye sordum.

Resmi olarak 170 bin civarındaymış.

“Ama gayriresmi olarak 300 binin üzerinde” diyor.

Yani şehir nüfusunun yüzde 10’u Suriyeli göçmen olmuş.

Çalıştığı hükümet üyeleri için hep ‘sayın bakanım’ diyor

Başkanın konuşmalarında bir şey dikkatimi çekti. 

Hükümetle belediye ilişkilerinin iyi olmasına çok dikkat ediyor.

Bir proje anlatırken işbirliği yaptığı hükümet üyelerinden hep “sayın bakanımız” diye söz ediyor.

Bursaspor 4’üncü ligde ama her maçını 40 bin kişi izliyor

Bu arada şehir içinde iş dünyası ile partiler üstü bir beraberlik kurduğunu da her defasında söylüyor.

Bunun en güzel sonucunu da Bursaspor konusunda almışlar.

Bursa dördüncü ligde oynuyor.

Buna rağmen iki büyük desteğini hiç kaybetmiyor.

Birincisi taraftarı.

Her hafta 40 bine yakın taraftar şehrin takımı için stadı dolduruyormuş.

Bir de iş dünyası.

Parti ve görüş ayırımı yapmadan Bursaspor’a destek vermek için bir araya gelmişler.

İzmirli patronlar daha mı cimri, yoksa daha dar mı vizyonlu?

14 Aralık’ta Bursa-Karşıyaka maçı var.

Benim şehrim İzmir’in Karşıyaka’sı hem futbol hem basketbol takımında tarihinin en büyük sorunlarından birini yaşıyor, yazık ki İzmirli iş insanları Bursa gibi bir arala gelip destek veremiyor.

Kendi kendime soruyorum.

Acaba İzmirli patronlar daha mı cimri…

Yoksa vizyonu mu daha dar…

TÜRK MUTFAK SANATININ İLK BÜYÜK KÜRESEL İMZASI

Önceki gün Kahire’de bir vardı.

Çoğu kişi belki farkına bile varmadı bu törenin.

İmzayı atan kişilerden biri Horizon Egypt Developement Başkanı Seyh Dr. Majid bin Saeed bin Rashid Al Nuaimi idi.

Karşısında ise bir Türk iş insanı vardı.

Mutfak Sanatları Akademisi’nin kurucusu Mehmet Aksel.

Bu imza ile Kahire civarında yapılacak çok büyük yatırım içinde bir Mutfak Sanatları Okulu kurulacak.

MSA (Mutfak Sanatları Akademisi) 20’nci yılını kutluyor.

Şimdi bu akademinin çok daha büyük ve küresel çapta bir benzeri Kahire’de kuruluyor.

Cordon Bleu’ya rakip bir Türk mutfak okulu

Kurulacak akademinin dış ve iç tasarımını dünyadaki en önemli mimarlardan Lázaro Rosa-Violan’ın yapması için de görüşmeler sürüyor.

Mehmet Aksel daha önce Lizbon ve Moskova’da da benzer mutfak sanatları okullarının kurulması için çalışmalarını epey ileri bir aşamaya getirdi.

Cordon Bleu gibi dünyaca ünlü mutfak okulları birçok ülkede patentli okullar açıyor.

Şimdi bunların arasına ilk defa bir Türk okulu katılıyor.

MSA benim kurulduğu yıldan beri ilgiyle izlediğim bir okul.

Gidip ziyaret ettim.

Ayrıca Sakıp Sabancı Müzesi içinde açtıkları restorana defalarca gittim.

Bu okuldan çok sayıda aşçı çıktı ve sadece Türkiye değil başka ülkelerde de çok iyi yerlere geldiler.

Türkiye’de de fonksiyonel bebek bakımı okulları açılıyor

Mehmet Aksel gastronomi eğitimi konusundaki bu girişimini şimdi öteki meslek alanlarına da genişletmeye çalışıyor.

Önümüzdeki yıllarda özellikle bir kıyı bölgemizde Bebek Bakımı, Çocuk Bakımı ve Yetişkin Bakımı ile ilgili bir okul projesi üzerinde çalışıyorlar.

İç Ege bölgesinde Sencer Solakoğlu (Feyz Çiftliği) ile birlikte bir Tarım, Hayvancılık, Gastronomi ve Pazarlama okulu projesi üzerinde çalıştıklarını da biliyorum.

Ama tabi önceki gün Kahire’de imzalanan anlaşma bu işi bambaşka bir boyuta çıkarıyor.