Politika
ERGÜN: "AMACIMIZ ANADOLU'YU LİMANLARLA BULUŞTURMAK" ELAZIĞ (A.A)
14 Temmuz 2010 22:19
-ERGÜN: "AMACIMIZ ANADOLU'YU LİMANLARLA BULUŞTURMAK" ELAZIĞ (A.A) - 14.07.2010 - Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, ''Türkiye'deki amaçlarımızdan bir tanesi Anadolu'yu limanlarla buluşturmak. Bunun da en etkili yolu demir yollarıdır'' dedi. Bakan Ergün'ü çeşitli temaslarda bulunmak üzere geldiği, Elazığ havaalanında, Vali Muammer Erol, AK Parti Malatya Milletvekili Özgül Çalık, Elazığ Belediye Başkanı Süleyman Selmanoğlu ve yetkililer karşıladı. Elazığ Organize Sanayi Bölgesi'ni gezen Ergün, bölge müdürlüğü binasında gazetecilere yaptığı açıklamada, bedelsiz arsa tahsisi ile ilgili sürenin dolmasının ardından önümüzdeki hafta TBMM'de içerisinde bedelsiz arsa tahsislerinin süresinin uzatılmasıyla ilgili bir düzenleme olan yasa tasarısının görüşüleceğini söyledi. Bakan Ergün, bu düzenlemeyle beraber organize sanayi bölgelerinde yatırımcıya bedelsiz arsa tahsisinin devam edeceğini, böylece yatırımların önemli oranda hızlanacağını kaydetti. Anadolu'nun iç bölgelerinin kalkınması için Anadolu'nun içlerini limanlarla buluşturulması gerektiğini vurgulayan Ergün, şöyle konuştu: ''Şu anda Türkiye'de yürüten çalışmalardan bir tanesi de budur. Türkiye'deki amaçlarımızdan bir tanesi Anadolu'yu limanlarla buluşturmak. Bunun da en etkili yolu demir yollarıdır. Kuşkusuz Türkiye'nin her yerinde oto yollar duble yollar, hızlı tren çalışmaları da var ama yük taşımacılığında demir yollarının çok büyük önemi var. Anadolu illerini, organize sanayi bölgelerini demir yolları üzerinden limanlara ulaştırmalıyız. Böylece Anadolu'nun içlerinde de hızlı bir şekilde sanayi hamlesini kalkınmasını genişletme, hızlandırma imkanına sahip olabileceğiz.'' -TÜRKİYE'NİN İLİŞKİLERİ Türkiye'nin bugün uluslararası ilişkilerinin üst düzeyde geliştiğini, komşu ülkelerle ticaretin çok hızlı ilerlediğini anlatan Bakan Ergün, Elazığ gibi illerde üretilen ürünlerin özellikle doğu pazarlarına çok rahat bir şekilde ulaştırılmasının mümkün olduğunu söyledi. Ergün,''Bizim bu komşularımızla geliştirdiğimiz dış politika, sıfır problem düzeyindeki ilişkiler artık maksimum iş birliği noktasına doğru taşınıyor. Mesela İran ile sınır bölgesinde kurmayı planladığımız bir serbest sanayi bölgesi bu noktada çok önemli bir adım haline gelmiş olacak. Çok rekabet gücü yüksek bir sanayi bölgesi oluşturabilirsek, bunu iç bölgelerdeki diğer organize sanayi bölgeleriyle entegre haline getirebilirsek hem Türkiye tarafı hem İran tarafı... Bu tür çalışmaların da sürdüğünü buradan ifade etmek isterim'' dedi. Türkiye'nin gelişmesinin özel sektör eliyle yapılacağını belirten Ergün, şunları söyledi: ''Önümüzdeki dönemin en önemli konu ve başlıklarından bir tanesi Türkiye'de girişimci sayısını artırmak, girişimcileri teşvik ettirmek. Ama bunun için de sağlam bir zemine ihtiyaç var. Eğer bir ülkede demokrasi ne kadar güçlü olursa, insan hakları hukuk devleti, özgürlük alanı ne kadar geniş olursa, yerli veya yabancı girişimciler de o ülkede o kadar rahat yatırım yaparlar. Üretim o kadar hızlı bir şekilde artar, istihdam o kadar hızlı bir şekilde artar.'' -REFERANDUM Anayasa referandumunun aş, iş, yatırım, üretim, istihdam ile çok ilgisi olduğunu kaydeden Ergün, özetle şöyle konuştu: ''Bir ülkenin kalkınmasının en sağlam zeminidir demokrasi, insan hakları, hukuk devleti zemini. Türkiye'de eğer insanların kafasında demokrasi, insan hakları, özgürlükler, hukuk devleti konusunda tereddüt varsa o ülkede insanlar yatırım yapmazlar. Müteşebbislerin cesareti kırılır. Siyasi istikrarın bozulması gibi bir tehlike ortaya çıktığında insanlar hemen içe kapanırlar. Bunu biz yakın zamanda yaşadık. 2008 yılının 14 Mart'ında bizim partimize, iktidar partisi olarak bir kapatma davsı açıldı ve Türkiye'nin bütün dengeleri bozuldu. Herkes içe kapandı. Yatırım yapacak olanlar hepsi yatırımlarını durdurdular, ertelediler. 'Siyasi istikrarsızlık, belirsizlik demek, yatırımların durması, üretimin durması, yerli yabancı sermayenin içe kapanması, üretimin düşmesi, fabrikaların kapanması, işsizliğin artması demektir. Bunlar Türkiye'ye yapılabilecek en büyük kötülüklerdir. Ama Anayasal sistem bunlara imkan veriyorsa demek ki anayasal sistemde büyük bir hata var. Şimdi 12 Eylül referandumunda bu hatalar önemli oranda düzeltiliyor. 12 Eylül referandumu Türkiye'deki hukuk hatalarını demokrasi eksiklerini, insan hakları, özgürlükler alanındaki eksikleri büyük manada tamir eden o eksikleri büyük ölçüde giderecek bir altyapı oluşturmaktadır. '' Değişikliklerin halka gitmesinin engellenmeye çalışıldığını savunan Ergün, konuşmasına şöyle devam etti: ''Bir insan böyle bir düzenlemenin halka gitmesini niye engellemeye çalışır? ''Halka güvenmediği için. Hem halka güvenmiyorlar şimdi de halkın önüne gelmiş olan bir referandumda halka gelip siz buna ''Hayır'' deyin diyecekler. Siz zaten güvenmiyordunuz ki halka. Nasıl geleceksiniz de güvenmediğiniz halka diyeceksiniz ki ''Bu referandum iyi bir şey değil, buna hayır verin'' diye? Güvenmediğiniz halka bunu nasıl söyleyeceksiniz? Çünkü halka gitmesini hep engellemeye çalıştınız. Halbuki demokraside en sağlam yer halktır. Halka gidersiniz onun verdiği karara hepiniz uyarsınız, hepimiz uyarız. Biz halkımıza, milletimize güveniyoruz. 12 Eylül referandumunda kritik bir eşik aşılmış olacak ve Türkiye'nin ekonomik hamlelerinin de hızlanması için önemli bir adım atılmış olacaktır. Bu da Türkiye’de sanayinin ticaretin ekonominin gelişmesi için sağlam bir zemin oluşması demektir. O nedenle bunu da ekonomiden bağımsız bir şekilde değerlendiremeyiz. Yatırımlardan, istihdamdan, üretimden sanayi bölgelerindeki gelişmelerden bağımsız bir şekilde düşünemeyiz.'' Ergün, daha sonra kara yoluyla Malatya'ya geçti.