Gündem

Ergenekon ve Enver Sedat

Oğur, Ergenekon davasında yargılanan Teğ. Mehmet A. Çelebi'nin "komplo" iddialarına karşılık iddianamede yer verilen kanıtlara dikkat çekti.

08 Şubat 2011 02:00

T24 - Taraf Gazetesi Yayın Koordinatörü Yıldıray Oğur, Ergenekon davasında tutuklu yargılanan Teğmen Mehmet Ali Çelebi'nin bir "komplo" karşısında bulunduğu iddialarına karşılık iddianamede yer verilen kanıtlara dikkat çekti. Oğur, Türkiye'de gerçeklerin "anlaşılmak istenen değil, işgal edilmek istenen siyasi bir meta" haline getirildiğini vurguladı.

Oğur'un Taraf'ta "Ergenekon ile Enver Sedat arasında ne ilişki var" başlığıyla yayımlanan (8 Şubat 2011) yazısı şöyle:


Ergenekon ile Enver Sedat arasında ne ilişki var

Gerçeği gerçekten merak eden kaldı mı bu ülkede? Gerçek, anlaşılmak istenen değil, işgal edilmek istenen siyasi bir meta artık. Bizi üzecek, bozacak, hayalkırıklığına uğratacak hiçbir gerçeğe tahammülümüz yok. Bunun Balyoz davasından Pınar Selek davasına kadar onlarca örneği var.

Son örnek Ergenekon davasında tutuklu Teğmen Mehmet Ali Çelebi haberleri. (T 24’te Doğan Akın’ın yine anlamayı esas alan analizi dışında.)

Savcıların 2. İddianame’nin 500 sayfasını ayırdığı belki de Ergenekon İddianamesi’nin en sağlam dosyasıyla karşı karşıyayız. Polisin bir Hizbultahrirci sanığın telefonundaki numaraları, –diyelim kumpas için-, Teğmen Çelebi’nin telefonuna kopyalaması bile delilden sayılmamış dosyada. Zaten Teğmen Çelebi’nin Hizbultahrircilerin arasına sızdığını bizzat onun ifadelerinden, bir örgüt üyesiyle olan onlarca telefon görüşmesinden biliyoruz.

Peki, dönemini birincilikle bitirmiş, sıkı Kemalist bir teğmen neden Hizbultahrir gibi bir örgütle ilişki kurar?

Bu çetrefil ilişki ağını çözmeye iddianamede yer alan iki Ergenekon sanığı arasındaki telefon kaydı ile başlayalım.


Kemal Aydın: “Benim Özel Kuvvetlerim, Hizbuttahrir’in belgelerini falanı filanı topladı valla... Taksici şoförle konuşurken Hizbuttahrirci olduğunu anladı, telefonunu aldı ondan o bizim çiroz... Ondan sonra o Noyan’la birlikte cumartesi, pazar kayda aldılar resimlerini çektiler adamın.”


Durmuş Ali Özoğlu: “Mehmet Ali mi becerdi bu işi?”


Aydın: “He Mehmet Ali, abi ben sana söyliyim o çocuk valla geleceğin genelkurmayı.”

Genç teğmenler Mehmet Ali Çelebi ve Noyan Çalıkuşu’na “Benim Özel Kuvvetlerim” diyen Kemal Aydın hiçbir askerî görevi olmamış emekli bir Kızılay Başmüfettişi. Ankara’da Ziraat Bankası’nda memur olan kız kardeşi Neriman Aydın ile birlikte yaşıyor.

Telefonun ucundaki Durmuş Ali Özoğlu’nu Kıbrıs Alay Komutanı’nın karşısında esas duruşa geçtiği fotoğraftan tanıyoruz. Onun da hiçbir resmî, sivil ya da askerî görevi olmamış. Kuvva-i Milliye Derneği’nde genel başkan yardımcılığı yapmış, Toplumsal Dönüşüm Yayınları’nın sahibi olarak bir dizi ulusalcı kitabın yazarı ve yayımcısı olmuş.

Kemal Aydın, Neriman Aydın ve Durmuş Ali Özoğlu ile bu genç teğmenler arasında hiçbir akrabalık bağı da yok. Ama genç teğmenler için bu üçlü onlara yol gösteren, kariyerlerini planlayan çok saygı duydukları büyükleri. Aydın ve Özoğlu genç teğmenleri ısrarla Özel Kuvvetler’e sokmaya çalışıyor, onlara komutan diye hitap ediyor.


Daha net anlaşılması için birkaç telefon konuşması daha.


Mehmet Ali Çelebi: “Durumlar iyi yani.”


Kemal Aydın: “Devlet sahibi siz olursunuz da durum kötü olur mu?”


Okuma devam.

Noyan Çalıkuşu: “Nöbeti devralmaya hazırız biz Ali Amca. Şimdi Özel Kuvvetler’e hazırlanıyoruz. Tabii hem Özel Kuvvetler’e hem de inşallah kurmaylık için çalışacağız yani.”

Durmuş Ali Özoğlu: “Siz kurmay olmazsanız, olamazsanız biz nöbeti kime devredeceğiz?”

Noyan: “Siz de vaktiniz olduğu zaman geliyorsunuz, uykunuzdan feragat ediyorsunuz.”

Özoğlu: “Ya ne demek ne demek. Onlar feda olsun. Şimdi Noyan şunu asla unutmayın ve bunu arkadaşlarınıza da mümkün olduğunca da anlatın, hissettirin. Askerlik sadece üniformayla da olmuyor. Kışlada görev yapmakla olmuyor yani. Sizler kurmay olacaksınız, en iyi asker olacaksınız. Günü geldiğinde, o üniformayı üzerinizden çıkartmanız gerektiğinde çıkartıp gene askerliğe devam edeceksiniz.”

Çalıkuşu: “Onu kesinlikle yaparız yani ona gönüllüyüz. En gönüllülerden en önde gidenleriz biz. Yani öyle olmak isteriz biz zaten vatan için, evet.”


En ilginci Genç Teğmen Noyan Çalıkuşu’nun gözaltına alınmadan önceki son telefon konuşması.

Aydın: “Arama yapmazlar, sen tanıksın. Başka SİM Kart’ın var mı? Bu SİM Kart’ını at, de ki şunu kullanıyorum de. Şimdi sen bu telefon SİM’ini çıkartıp atıyorsun. Öbürünü takıyorsun tamam mı hemen yok et.”

Noyan: “Telefon kayıtlarıyla ilgili falan çıkarsa ne yapayım?”

Aydın: “Sen akılı çocuksun. Dostluk dışında bir şey yok. Ama şu numaranı lütfen verme.”

Noyan: “Yok, onu şimdi imha ederim birazdan.”

Çok garip değil mi?

Bir de şunu okuyun o halde.


Mehmet Ali Çelebi- Noyan Çalıkuşu’na: “30 ağustosta tanklarla mı gelecen, beş gün önceden çık o zaman, helikopter tank işbirliği yapalım seninle, resmigeçitte tank geçmiyor mu geçiyor, resmî, Başbakan’a Cumhurbaşkanı’na selam vereceğiz demi, yoksa yanlış anlamasınlar yani.”

Noyan Çalıkuşu bir tank teğmen. Çelebi ise Kara Pilot teğmen.

Gelelim savcıların iddianamedeki mütalaasına.

“Şüpheli Noyan ÇALIKUŞU’nun, şüpheliler Kemal AYDIN, Neriman AYDIN, Durmuş Ali ÖZOĞLU’nun talimatları doğrultusunda örgüt üyelerinin aşama olarak öncelikle komando olma ve daha sonra bu özelliklerinin yardımıyla Özel Kuvvetler Komutanlığı’na sızma yönündeki teşviklerini yerine getirmek için azami gayret sarf ettiği..



Şüphelilerin 30 Ağustos Zafer Bayramı’nda özellikle Cumhurbaşkanı ve/veya Başbakan’a karşı bir eylem planı hazırlığı içinde olduğu, bu çerçevede tören resmigeçidi sırasında resmigeçitte kullanılan tankı/tankları törende bulunan Cumhurbaşkanı ve/veya Başbakan’a karşı vahim bir eylemde kullanmayı düşündüklerini ima ederek konuştuğu telefon konuşmalarıyla tesbit edilmiştir.”

Bu gerçekle yüzleşmeye hazır mısınız?