Politika

Erdoğan'ın pankart tepkisi

Başbakan, İsrail'i kınamalarda, "Buraya 'şunlar giremez. Köpekler girer' gibi ifadelerin yanlış olduğunu söyledi.

16 Ocak 2009 02:00
Başbakan Tayyip Erdoğan, AKP Genel Merkezi'nde düzenlediği yerel seçimler toplantısında  Gazze saldırıları nedeniyle yine İsrail'i eleştirdi. 
İslam ülkeleriyle AB'nin yaşananlar karşısında tepkisiz kaldığını belirten Erdoğan, Türkiye'deki ırkçı gösterilere de tepki gösterdi.

Başbakan Erdoğan, bu konuda şunları söyledi: 

"Filistin’deki kardeşlerimizi hava ambulansıyla ülkemize getirdik. Salı günü hastanede ziyaret ettim. Gördüğüm manzarayı ifade etmekte, gönlümün derinliklerinde hissettiklerimi dile getirmekte zorlanıyorum. Duygularımı anlatmakta gerçekten kelimeler kifayetsiz kalıyor. 

Özellikle bir tanesini ifade etmem lazım. Orada şüphesiz ki on yaralının içerisinde vücudu tamamen felç olan, ayakları kopan, fosforlu bombalar altında yanan Filistinli kardeşlerimiz var. 
Genç bir yeni evli kızımız var ki 1 aylık yavrusunu kaybetti. Aileden 9 kişi şu ana kadar şehit olmuş vaziyette. Fakat o hale rağmen anne şunu söylüyordu: “Hiçbir yerde gıda yardımı gelmese de, ağaç yapraklarıyla beslenir ve sonuna kadar şahadete kadar bu mücadelemizi sürdürürüz.” 

İsrail askeri tesisleri silahlı grupların karargahlarını vurmuyor. Hamas’ta böyle şey ne gezer. İsrail hastaneleri camileri okulları vuruyor. İşte dün canlı yayınlarda izledik. Filistin kızılayı’nın hastanesi vuruldu. BM Mülteci sığınma binası vuruldu. Bu saldırılar neyle izah edilebilir?

‘Öldürmeyeceksin!’ 


Savaşın da bir hukuku vardır. Bizim bildiğimiz bizim öğrendiğimiz her din insan hayatını kutsal sayar. İnsan hayatına kastetmek en büyük günahtır. Tevrat’ta İncil’de Kuran-ı Kerim’de böyledir. 
On emirden altıncısı derki Tevrat’tan okuyorum. Öldürmeyeceksin.  Bunlara rağmen o masum çocukları katletmek hangi hukuka hangi vicdana sığdırabiliyorsunuz. 

Dünya kamuoyunun tepkisizliği insanı daha fazla üzüyor. Bu dram bütün bir dünyanın gözleri önünde yaşanıyor. Şunu da söyleyeyim. Televizyonların çok ciddi bir kısmı da görüntü yayımlamıyor, susturma yapıyor. Çünkü İsrail’in kontrolü altında olan bir dünya medyası da var.

‘AB seyrediyor’ 

Ama hiç kimsenin sesi çıkmıyor. Kimse dur demiyor. BM Güvenlik Konseyi son bir karar aldı. Bakıyorsunuz BM hala bu noktada seyrediyor. AB maalesef seyrediyor. Tabiî ki bunları konuşacağız. Ama maalesef seyir devam ediyor. 

İslam dünyası bölük pörçük. 
İsrail’in yaptığı dünyaya meydan okumaktır dalga geçmektir. 
İsrail’e sesleniyorum, daha fazla can kaybı olmadan, daha fazla ocak sönmeden, daha fazla çocuklar ölmeden bu savaşı durdurun. 
Dünyaya sesleniyorum, bu katliama sessiz kalmayın, bu vahşete göz yummayın. Çünkü sessiz kalan bu ayıba ortak oluyor. 

Yoğun mekik diplomasisi yürüten heyetimiz taraflarla görüştü ve ateşkesin sağlanmasına yönelik bir çözüm önerisi ortaya çıktı. Fakat ben şunu söylüyorum. Gün herkesin olup bitenler karşısında ortak bir tavır sergilemesi günüdür. 
Özellikle bölge ülkelerinin de birlik içinde hareket etmeleri, Gazze’deki trajediye çözüm bulmak için gayret göstermeleri en büyük beklentimiz. 
Bu ülkeler arasındaki ayrışmalar, Gazze’deki kardeşlerimizin çektikleri acıyı daha da artırıyor. 
Arap ligi bölünmüş ikiye ayrılmış durumda. Bugün 14 Arap ülkesi bir araya geliyor. Bizi de davet ettiler. 
Ben programımız sebebiyle kendilerinden izin talep ettim ve Başbakan Yardımcım Cemil Bey'i oraya gönderdim. 
İslam dünyasına bakıyorsunuz orada da, işte büyük ölçüde İslam Ülkeleri Parlamentolar arası toplantı İstanbul’da toplandı. Köksal Toptan beyin başkanlığında yapılan bu toplantıda da İslam dünyasının bu konudaki tepkisi ortaya konuldu.

'Zapatero aradı’ 

Dün akşam İspanya Başbakanı Zapatero aradılar. Hep birlikte bir şeyler yapmamız gerekiyor der duruma geldiler. ''Bana ne düşüyorsa ben de onu yapacağım dediler'' ve ''çok yoğun bir irtibat halinde olalım ve bunu farklı ülkelere de yansıtalım'' dediler. 
BM Güvenlik Konseyi’nin ateşkes kararının hala uygulamamış olması kabullenemez. Ancak İsrail bunu yüzden fazla sefer uygulamamış bir ülkedir. 

Peki bu kararları hiçe sayan yok kabul eden bir ülke BM kapısından içeri nasıl giriyor diye bu soruyu kendime soruyorum. Bir taraftan BM Güvenlik Konseyi kararları bağlayıcıdır diyeceksiniz, öbür yandan uymayacaksınız. 
Ateşkesten sonra Gazze’nin yaralarının sarılması için el birliği ile çalışılması gereklidir. 
Bu akşam görüşeceğim BM Genel Sekreteri’ne bunu söyleyeceğim.

‘Yahudilere biz kucak açtık’ 

Tabii bütün bunları söylerken Salı günü grup toplantımızda da ifade ettim 'anti semitizm bir insanlık suçudur.' Bunu söyleyen ilk söyleyenlerden biriyim. 
Anti semitizm derken, dünyayı da İslamifobia’yı da büyük bir tehlike olarak hep vurguladım. 
Yahudiler kovulduklarında onlara kucak açan aziz ecdadımız olmuştur. 
Biz sevgi medeniyetinin mensuplarıyız. Vatandaşlarımız arasında asla etnik dinsel mezhep ayrımcılığını kabul edemeyiz. Dini dili ırkı mezhebi her ne olursa olsun bu ülkenin bu bayrağın altında toplanmış herkes bizim birinci sınıf vatandaşımızdır. 

Hepimiz aynı havayı soluyoruz. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı üst kimliğinde bir ve beraber olarak kader ortaklığı yapıyoruz. Ülkemdeki Musevi vatandaşlarımda insanlığa kasteden her olay karşısında onurlu bir duruş sergiliyorlar. 
Türkiye Musevileri Hahambaşı, saldırılardan dolayı duyduğu derin üzüntüyü ifade etti. Fener Rum Patriği, yaptığı ayinlerinde Türkiye’nin barış çabalarımızın başarıya ulaşması için dua etti. 
Ülkemizde yaşayan vatandaşlarımıza özellikle duygusal davranmak suretiyle onlara karşı akla hayale gelmez olmaz şeyler yapmak doğru değildir.

‘Yahudiler giremez pankartı’ 

Bir ilimizde yapılan, açık ve net konuşuyorum. Buraya 'şunlar şunlar giremez. Köpekler girer' ifadesi çok yanlış bir ifadedir. Bu Türk milletinin tarihten gelen o hoşgörüsünü bilen insanların yapacağı bir iş değildir. Ama eminim ki bizler bu hassasiyeti gösteren vatandaşlarımla akıl bilgi tecrübe, bütün bunların içinde kendi medeniyet değerlerimizle yaklaşmak suretiyle tartacağız. 
Çünkü bizler, yaradılanı yaradandan ötürü seven bir medeniyetin mensuplarıyız. 
70 milyon insanımız iyi bilmelidir ki her bir vatandaşımızın hak ve hukuku bizim güvencemiz altındadır. Ülkemde hiç kimsenin kaygı ve endişe taşımasını kabul edemem. 

Ülkemize gelen insanlar da aynı derece bizim için önemlidir. Protestoların tepkilerin yapılan yorumların kendi vatandaşlarımızı da incitmemesine dikkat etmek herkesin sorumluluğudur. 
Mitingler yapılır, duygular dile getirilir, Gazze’de olanlar dile getirilebilir. Ancak dediğim gibi ülkemizin vatandaşlarına karşı kalkıpta bir diğer vatandaş gruplarımızı tahrik etmek doğru değildir. Buna asla evet diyemeyiz."