Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Kerkük'te Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) bayrağının, hükümet binalarına asılmasına yönelik olarak " Kerkük'teki bayrakları hemen indirin; bedeli ağır olur" dedi.
Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Mesud Barzani'yi "ilişkileri baltalamakla" eleştiren Erdoğan, "Kerkük bizimdir iddiasına girmeyin. Münasebetlerimizi baltalamayın" diye konuştu.
Erdoğan, "Diyelim ki ‘evet’ çıktı, kimse heveslenmesin. Sizi de sizin yedi göbek sülalenizi de bütün emperyalistleri de yine İzmir'den denize dökeriz" diyen CHP Konya Milletvekili Hüsnü Bozkurt için de "Haddini, ceddini bil. Seni bir kere Samsun'a Sivas'a sokmazlar." yorumunda bulundu.
Erdoğan'ın açıklamaları şöyle:
"16 Nisan'da yapılacak halk oylaması ile getirmek istediğimiz yeni yönetim sisteminde merhum Türkeş'in tavsiyelerinin çok önemli katkıları olmuştur.
Böyle liderlerin kıymetini, bugün muhalefet diye ortada dolananları gördükçe çok iyi anlıyoruz. Merhum Türkeş'i bir kez daha rahmetle anıyoruz.
Batı Karadeniz'i cazibe haline getirecek böyle bir proje için Başbakanlığımdan beri çalışıyorum. Hatta bu hayalimizi, 2023 hedeflerimiz arasına koyduk.
Evet, Kilyos limanı projesinden söz ediyorum. Türkiye'nin üçüncü büyük havalimanının inşasına Aralık ayında başladık. Karadeniz'in çıkış kapısı olacak bu liman, önemli bir alternatif olacak.
Filyos limanının sadece altyapısının proje bedeli ne biliyor musunuz? 655 trilyon. Alt yapı bu. Üst yapı ile rakam tırmanıyor, tırmanıyor ve katrilyonu yakalıyor. Hedefimiz 2019'a kadar altyapısını bitirmektir. Limanın arkasında değerli kardeşlerim, serbest bölge yer alacak.
Filyos limanı projesi bu bölgede tam 12 bin kişilik bir istihdamın oluşmasını temin edecek. Zonguldak'a yaptığımız hizmetler sadece bununla da sınırlı değil. Kardeşlerim, bakın basit bir şey söyleyeceğim.
Siz o şeylerle lafımı kesmeyin. Dürüst olun, eleman almakla üretim artmıyor. Biz her şeyi düşünürken ülkenin menfaatini de düşüneceğiz. Araya bazı fitne unsurlarının girmesiyle slogana dönüştürmeyeceğiz. Bakın 3 bin-3 bin 500 kişiyi buraya alan benim. Bana slogan atmayın.
400 yataklı Zonguldak Devlet Hastanesi'nin inşaatı sürüyor. Göreve geldiğimizde 22 kilometre yol vardı, bunu 177 kilometreye çıkardık. Bakın coğrafyası zorlu bu topraklarda ulaşımı kolaylaştırdık.
805 trilyonluk bir projeden bahsediyorum. Şu anda inşası sürüyor. Biz Ferhadız be. Aşığız size. Dertliyiz ya dertli. Ve inşallah o tünelleri de yapacağız, dağları deleceğiz, çok daha kısa sürede inşallah kazadan uzak sonuca ulaşacağız.
Kardeşlerim, bu işler kolay olmuyor. Şimdi önümüzde Türkiye'nin 80 vilayetiyle birlikte Zonguldak'ın geleceğini de aydınlatacak tarihi bir fırsat var. Anayasa değişikliği için hazır mıyız? (Evet sesleri) Bu değişiklikle Türkiye cumhurbaşkanlığı ve başbakanlık makamlarını birleştirerek daha güçlü bir yürütmeye sahip oluyor.
Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na: Acayip yalan söylüyor; bıktım bunun yalanlarından be
Kardeşlerim bu mesele parti meselesi değil, ülkemizin bekası meselesidir. Ana muhalefetin başındaki zat ne diyor? Yuhalamayın be. Ne diyor? "Cumhurbaşkanı gelecek, bir defa bütün parlamentoyu feshedecek". İnandınız mı? Sevgili kardeşlerim, parlamentonun feshi diye bir şey asla söz konusu değil. Tam tersine daha güçlü bir parlamento var. Milletvekili sayısı 550'den 600'e çıkıyor. Cumhurbaşkanı bir seçim kararı alırsa hem milletvekili seçiminin hem de cumhurbaşkanlığı seçiminin yenilenmesi demektir. İki seçim de beraber yapılacak. Dolayısıyla bu kolay bir şey değil.
Tutmuş, ya acayip yalan söylüyor. Bıktım bunun yalanlarından. Ne diyor? Şimdi, 400 tane muhtar var. 16'sında seçim yapıldı, 17'sinde muhtarlıklar kapatılacak diyor. Zaten muhtarlara değer veren birisi de değil.
Ben BM'de konuşuyorum, bu Türkiye'de açıklama yapıyor; "BM'de muhtarlara konuşur gibi konuştu" Bak, Tayyip Erdoğan'ın 40 yıllık siyasi tecrübesi var. Ta 20 yaşından itibaren bu işin içerisinde olmuş, gençlik kollarından itibaren siyasetin içerisinden yetişmiş gelmiş.
Belediye başkanlığı da yapmış, başbakanlık da yapmış, şimdi de cumhurbaşkanlığı yapıyorum. Bir kere haddini bileceksin ya. Sen daha BM Genel Kurulu'nun kapısını bilmiyorsun ya. BM Genel Kurulu'nda sadece seçilmişler olmaz, atanmışlar da olur. Sen "Sanki muhtarlara konuşuyormuş gibi" ifadesini kullandığın zaman bu bir hakarettir.
Ve şunu da bilmiyor; şu kardeşiniz göreve geldiğimden beri Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne rest çektiler ya, sonra geldi. Şimdi yine "Giderim" diyor. Maalesef düşünmeden konuşuyor. Kılavuzu karga olunca tabii, durum değişiyor. Peki ne yaptık? Göreve geldiğimden beri her hafta muntazaman 400-450 muhtarı külliyeye davet ettim.
"16 bin muhtarı ağırladım"
Şu ana kadar 16 bin muhtarı Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde milletim adına ağırladım. Ya niye bu yalanı söylüyorsun. 17 Nisan'da muhtarlıklar kapatılacakmış. Okumadın madem şu maddeleri artık oku. Muhtarlıklar kararnameyle kapatılmaz, kanunla gelen ancak kanunla gidebilir.
Cumhurbaşkanlığı kararnameleri ne anayasanın ne kanunların üstünde değildir. Bunu da bilmiyor, oku be, oku. Okuya okuya görmeli işi, sonra pişman olmamalı kişi. Kardeşlerim, Türkiye'nin artık bırakın koalisyonların kendisini, ihtimallerine dahi tahammülü yoktur.
Bunun son tecrübesini 7 Haziran 2015 seçimlerinde. O gün hiçbir parti tek başına iktidar olacak çoğunluğu yakalayamadı. Sıkıntılar oldu. Bizler de yaptık, dedik ki 'Hemen bir erken seçime gidelim'
Bunlar Türkiye'de istikrarsızlık istiyor. Zonguldak, 16 Nisan'da büyük Türkiye için "Evet" diyor mu? (Evet sesleri). Kardeşlerim, Türkiye büyüdükçe, geliştikçe, yeni yatırımlarla gücüne güç kattıkça inanın bana birilerinin yüreği daralıyor. İstanbul'a bakıyorlar, boğaz boyunca inc gibi dizili üç tane köprü görüyorlar. Şimdi nasıl söylemeyeyim ya, hah, bakınız 15 Temmuz Şehitler Köprüsü yapıldığı zaman ne dedi bu solaklar? "Hayır" dediler.
Fatih Sultan Mehmet Köprüsü yapıldığı zaman "Hayır" dediler. Evet, bir tane daha. Denizin altından Marmaray yaptık. 3 yılda ne kadar insan geçti biliyor musunuz? 200 milyon insan geçti. Buna da "Hayır" dediler. Dedik ki "Raylı sistemi yaptık, yetmez. Bir de otomobilleri denizin altından geçirelim". Bunlar ona da "Hayır" dediler. Ula hangisine evet diyeceğsunuz?
"Kerkük'teki bayrakları hemen indirin; bedeli ağır olur"
Şimdi yeni bir şeye hazırlanıyoruz. Gençler, dedemiz Fatih İstanbul'un fethinde yaş 21, gemileri karadan yürüttü. Biz de torunları olarak denizin altından yürütüyoruz. Şimdi boğaza bir köprü daha yapıyoruz. Köprü değil, tünel. 3 katlı. Bizim yaptıklarımızı bunlar hayal bile edemezler. Kardeşlerim, şunu unutmayın; eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri. Bunların var mı böyle bir şeyi? Yok. Ama biz onlara rağmen yapmaya devam edeceğiz. Bak ihracatımız düştü diye seviniyorlardı, şimdi yine yükselmeye başladı. Turizmdeki sıkıntılarımıza umut bağlamışlardı, şimdi turizmde de kıpırdanma var.
Büyüme rakamımız, AB ortalamasının neredeyse iki katına çıktı. Son üç yıldır ellerine geçen her aracı kullanarak üzerimize saldırdılar.
Sokakları terörize etmeye çalıştılar. Yine olmadı. DEAŞ'ı sahaya sürdüler, başaramadılar. FETÖ ihanet çetesinin ordu, emniyet ve yargıdaki tüm militanlarını üzerimize saldılar, milletimizin sillesini yediler. Yerle yeksan oldular. İşte 15 Temmuz. 15 Temmuz akşamı benim milletim Marmaris'ten kendilerine çağrıyı yaptığım zaman sokaklara döküldü mü?
Meydanlara döküldü mü? Milletim bir şeye inanıyordu. "Bu memleket bizim, ezanlar bizim, bu din bizim, kaptırmayacağız" diyorlardı.
Biz Marmaris'ten çağrımızı yaptık, hemen helikopter ve uçağımıza atladık doğru Yeşilköy'e indik. Üzerimizde F16'lar uçuyor ha. Helikopterler uçuyor. Ve bilmiyorum, sizde beyefendinin yaptığı açıklama var mı?
Şimdi bir şey çıkardı, bunun bir senaryo olduğundan bahsediyor ana muhalefetin başındaki zat. Şimdi, ben diyorum ki; Ey Kılıçdaroğlu, elinde bir belge varsa çık açıkla. 16 Nisan'dan sonraya bırakma rezil olursun. Bugüne kadar söylediklerinin hiçbiri ortaya çıkmadı. Çık şunu açıkla.
Açıkla da bizi rezil et ya. Açıkla. Biz şu anda orduda, emniyet teşkilatımızda, ne kadar FETÖ'cü varsa temizliyoruz. Ve temizlemeye devam edeceğiz.
Çünkü bu kanser virüsünü bu ülkenin, bu devletin bütün bünyesinden temizleyip atacağız. Dolayısıyla bu mücadelemiz sonuna kadar devam edecek. Bu işi yamalı bırakmayız. Çıktılar yeni bir şey daha söylediler. Güya bizi Suriye'de sıkıştıracaklardı. Yeni oyunlar hazırlıyorlar. Biz ise fırat kalkanından sonra yeni bir harekatın hazırlığındayız. Irak'ta Sincar'ı ile Telaferi ve Kerkük'üyle yeni tezgahlar kuruyorlar. Bunu ilk defa açıklıyorum.
"Münasebetleri baltalamayın"
Kerkük'te bir defa milli bayrağın dışında, orada ikinci bir bayrağın asılmasını kesinlikle yanlış buluyorum. Ve oradaki o bayrağın sahipleri, şunu bilsinler ki bölücülük yapıyorlar. Ben Irak Bölgesel Kürt Yönetimi'ne sesleniyorum. Bu yanlıştan bir an önce dönün. Irak Merkezi Yönetimi zaten doğru bulmadıklarını açıkladılar. Bizler de aynı şekilde uyarıyoruz. Çünkü Kerkük Kürtlerindir safsatasına asla inanmıyoruz.
Avrupa'nın göbeğinde atlarıyla, itleriyle vatandaşlarımızın üzerine geldiler. Bizim bakanlarımızı konuşturmadılar. Salon vermediler. Ya bir hanım bakan arabanın içine mahkum edilir mi? Bunlar benim Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımı arabaya mahkum ettiler.
E siz kadın haklarından bahsediyordunuz. 30-40 metre ilerisinde bizim konsolosluğumuz var. Orayı bile kilitlediler. Bunların uluslararası hukuktan haberi yok. "Bunlar faşisttir", "Bunlar Nazi artıkları" deyince rahatsız oluyorlar. İstediğiniz kadar rahatsız olun.
Siz böyle yaptıkça ben de böyle devam edeceğim. Aynısını Almanya da yaptı. Haber gönderiyorlar, "Münasebetleri tekrar düzeltelim". Ya dur, şu 16 Nisan'ı bir geçelim bakalım. Her şeyin bir karşılığı var. Her şeyin bir bedeli var. O bedeli ödeyeceksiniz. İsviçre'de, parlamento binası önünde bir pankart var. Üzerinde benim resmim var. Şakağıma silah dayamışlar, "Erdoğan'ı öldürün" diyorlar.AKP'ye, MHP'ye, BBP'ye, CHP'ye, Saadet'e gönül verenlere, hepsine sesleniyorum.
Ülkenizin cumhurbaşkanının öldürülmesine ilişkin talimatı parlamento binasına asan İsviçre'ye rağmen hala hayır mı diyeceksiniz? İşte Almanyası'nda, Hollandası'nda, İsviçre'sinde bütün bunlar olurken ben inanıyorum ki benim milletim 16 Nisan'da sandıkları patlatmaya hazır mı? Bak 13 gün kaldı.
Dünyada bu kadar saldırıya rağmen ayakta kalan başka bir millet var mı? Ben olduğunu sanmıyorum. Biz kanla yoğurarak vatan haline getirdiğimiz bu topraklarda, kardeşliğimizle geleceğe farklı yürüdük. Biz ayakta kaldıkça onlar sendeliyor. İşi faşizmi ve ırkçılığı yeniden hortlatmaya kadar vardırdılar. Bak, ne oldu? Vatikan'da gelip toplandılar.
"Kandil'deki ve Pensilvanya'dakini sevenler, onlarla beraber"
AB üyesi ülkelerin bütün liderleri Vatikan'da Papa ile konuştular. Papa da onlara nasihat çekti. Orada ortodoks var, protestan var, ateist var... Ama beraber oldular. Çünkü bunlar tek millet. Anlatabiliyor muyum? Ama 54 yıl Türkiye'yi kapılarında beklettiler mi? Hala bekletiyorlar mı? İşte 16 Nisan bunun için çok önemli. Onlar da 16 Nisan'ı bekliyorlar. Türkiye için kurulan tuzaklar eninde sonunda bunların başına geçecektir.
Anayasa değişikliği ile getirdiğimiz yeni yönetim sistemi, devletin ve milletin bekasının yürek sızısını taşıyan her liderin hayalidir. Terör örgütlerinin PKK'sıyla, FETÖ'süyle, DEAŞ'ıyla "Hayır" demeleri gayet normaldir. Bak Kandil'dekiler "Hayır" diyor. Bu çok önemli.
Kardeşlerim, bölücü terör örgütünün başı "Hayır" diyor. Pensilvanya'daki "Hayır" diyor. Bakınız, sevgili peygamberimiz ne buyuruyor; Kişi sevdikleriyle beraberdir. Bundan daha iyi ölçü olur mu? Kandil'dekini seven onunla beraberdir. Pensilvanya'dakini seven onunla beraberdir. Bizi seven bizimle beraberdir.
"Kılıçdaroğlu yalanda çok kıvrak"
Kılıçdaroğlu yalanda çok kıvrak. "Hayır diyenler teröristtir" diyor. Alıştık senin yalanlarına. Bir defa, bizim için demokrasilerde biz ne oy kullanıyorsak herkes aynı oyu kullansın diye bir kaide yok. Yeter ki dürüst olalım, doğru anlatalım ve milleti yanlış istikamete sevk etmeyelim. Biz de burada neyin doğru, neyin yanlış olduğunu anlatıyoruz.
İmralı "Hayır" diyorsa sen niye rahatsız oluyorsun. Bir defa PKK'yı lanetleyemedin be. Kılıçdaroğlu, Hakkari'ye gittin, miting yapıyorsun,meydanda bir tane Türk bayrağı yok. Kayıtları çıkartıp da yüzüne mi vuralım? Bu iş yürek işi, yürek. Aşk işi, aşk. Biz her yerde elhamdülillah bayrağımızla yürüdük. Hiç taviz yok. Şimdi kimi Avrupa ülkelerinin neden "Hayır" dediğini anlıyor musunuz? Çünkü onlar, geçmişte zayıf yönetimlere istediklerini yaptırıyorlardı.
Kardeşlerim 25 havalimanından 59 havalimanına çıktık. Çıldırıyorlar. Bakıyorlar dev şehir hastaneleri kuruluyor, "Bizde yok sizde niye olsun" diyorlar. Olacak olacak, istemeseniz de olacak. Şimdi bu sistemi niye istiyoruz? Daha hızlı gidelim, bunları sollayalım istiyoruz. Siz bunların Atatürkçüyüz demelerine bakmayın, hepsi safsata. Bunlar muasır devletler seviyesinin üstüne çıkmak için ne yaptılar? Taş üstüne taş koydular mı? Ama biz eserimizle ortadayız. Ve ülkenin yarısından bir fazlasıyla yönetime gelen başkanın, yüzde 15'in oyunu alan başkanlardan daha kötü yöneteceğini kim söylemiş? Olacak, olacak.
Bak şimdi ne diyor? "Ben" diyor, "...hayır çıkacağına inanıyorum. fakat evet çıkarsa biz..." diyor, "Samsun'dan gireriz. Amasya, Sivas, İzmir'den denize dökeriz". Bu da CHP'nin Konya Milletvekili. Ya şimdi, kardeşlerim, bu adama terbiyesiz demeyeceksin de kime diyeceksin. Seni bir defa Samsun'a sokmazlar. Seni Sivas'a sokmazlar. Seni Amasya'ya sokmazlar. Sen kimi İzmir'den gelip dökeceksin ya, sen kimsin ahlaksız. Kimsin sen. Haddini bil. Kendini bil.
Ceddini bil. Ama bunlarda böyle bir haya yok ki. Bizde, bizim kültürümüzde edep denilen bir şey vardır. Edep yahu derler. El, dil, bel. Bunda bu yok. İşte 16 Nisan'da bunlara haddini bildirmeye hazır mıyız? Ve ne yazık ki bunları dinleyenler de bunlara alkış tutuyor. Ya yazıktır. Ama biz bu tahriklere de gelmeyeceğiz.
15 Temmuz'da bu neredeydi? Adamları açıkladı, Bakırköy İlçe Başkanı'nın oradaymış. Seçilme yaşının 18'e düşmesinin milli iradenin aleyhine olduğun kim ileri sürülebilir? Sizlerin parlamentoya gidişin önünü kesmek isteyenlere 16 Nisan'da cevaplarını vermeye hazır mıyız? (Evet sesleri) Bunlar rahatsız oluyorlar. Şunu bilsinler ki, 16 Nisan'dan sonra bizi denize dökmek isteyenler var ya. Biz sizi denize dökmeyeceğiz, biz sizi bir siyaset müzesine vitrin objesi olarak yerleştireceğiz. İnanın Türkiye böyle bir muhalefeti hak etmiyor. "