T24 - AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Bu ülkede kuru fasulye sadece ve sadece CHP dönemlerinde millet için hayal olmuştur. Bu ülkede bisküvi sadece ve sadece MHP'nin iktidar olduğu dönemde çocuklar için bir hayal olmuştur'' dedi. Erdoğan, Antalya'da Kepez Spor Salonu yanındaki meydanda halka hitap etti.
Başbakan Erdoğan, konuşmasına, ''Sevgili Antalyalılar, sevgili kardeşlerim. Sizleri, en kalbi duygularımla, hasretle, muhabbetle selamlıyorum. Buradan bir kez daha tüm Antalya’ya, Akseki’ye, Aksu’ya, Alanya’ya, Demre’ye, Döşemealtı’na, Elmalı’ya, Finike’ye, Gazipaşa’ya, Gündoğmuş’a, İbradı’ya, Kaş’a, Kemer’e, Kepez’e, Konyaaltı’na, Korkuteli’ne, Kumluca’ya, Manavgat’a, Muratpaşa’ya, Serik’e, oralarda yaşayan tüm kardeşlerime, selamlarımı, sevgilerimi yolluyorum. Denizin, güneşin olduğu kadar, tarihin, kültürün, medeniyetin şehri; dünya kenti, Antalya'yı selamlıyorum'' diyerek başladı.
Antalya kendisi için çok önem taşıdığını çünkü Antalya'nın dünyaya açılan pencere olduğunu ifade eden Erdoğan, 8,5 yıl boyunca Antalya’nın her meselesiyle çok yakından ilgilendiğini, eğitimden sağlığa, adaletten emniyete, ulaşımdan turizme tüm alt yapısına kadar Antalya’nın her derdinin, kendi dertleri olduğunu söyledi. 8,5 yıl içinde Antalya'ya 41 kere geldiğini belirten Erdoğan, Ankara ve İstanbul'dan sonra en fazla uğradığım ilin Antalya olduğunu ifade etti. 29 Mart seçimlerinin ardından, ''malum zevatın 'Başbakan Antalya’ya küsecek' dediğini'' kaydeden Erdoğan, bunu söyleyenlerin bugün mahcup olduğunu, daha da mahcup olacaklarını söyledi. Bugün bu mitingin ardından, 20 eğitim kurumunu, 1 sağlık merkezini, 16 spor tesisini, Vakıflar'ın, Kültür ve Turizm Bakanlığının restorasyon ve hizmetlerini; sulama, baraj ve elektrik santrallerini, bir kalemde onlarca eseri Antalya'ya kazandıracaklarını ifade eden Başbakan Erdoğan, Antalya'ya boş gelmediklerini belirtti.
'Tunceli'ye gidin ve görün!'
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü. ''Gidin Tunceli’ye, Bay Kemal'in memleketine hizmetlerimizi, üniversiteyi, yolları, okulları, hastaneleri ve barajları göreceksiniz. Burası Bay Kemal'in memleketi demedik ama Burası Türkiye'dir dedik ve hizmetimizi oraya götürdük. Burası bize milletvekili vermedi demedik, biz oraya hizmeti götürdük. Gidin İzmir’e, tarihinde hiç görmediği yatırımlara AK Parti döneminde kavuştuğunu göreceksiniz. Bizim siyaset anlayışımızda sahil yok, bizim siyaset anlayışımızda kumsal yok, bizde kıyı kenar yok, bizde doğu batı, kuzey güney yok. 81 vilayetin biz hizmetkarıyız. Farkımız bu. Biz 74 milyona efendi olmaya değil, hizmetkar olmaya geldik'' diye konuştu. İktidara geldiklerinde Türkiye'ye gelen turist sayısının 13 milyon olduğunu, bu rakamın 2010 sonu itibarıyla 28 milyona ulaştığını kaydeden Erdoğan, göreve geldiklerinde Antalya Havalimanı'nın turistleri almadığını anlattı. Erdoğan, Antalya'ya 13 ayda yeni bir havalimanı inşa ettiklerini belirterek, Şimdi 25 milyona hizmet verecek bir havalimanı bulunduğunu ifade etti.
Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Göreve geldik, Antalya'da bir kavşak yoktu, bir alt geçit yoktu. Sağ olsun Büyükşehir Belediye Başkanımız onu aşkın bu şekilde geçit, kavşak düzenlemeleri yaptı. Aynı şekilde biz Karayolları olarak yaptık. Antalya'nın çehresini bunlar değiştirmeye başladı. Nerede Antalya'da böyle asansörlü üst geçitler yayalar için.... Bunları gördü Antalya. Daha güzel olacak. Bunu görüyorsunuz ama Menderes arkadaşımın başlatmış olduğu Antalya Stadını ve kompleksi şu andaki malum Belediye Başkanı durdurdu. Antalya gibi bir şehre 35 bin kişilik, 40 bin kişilik bir stat yakışmaz mı? Ama engelledi. Bunlar bu ülkeye hizmet nedir anlamaz. Bu ülkenin dünya ile bütünleşmesi nedir anlamaz. Bunların böyle bir derdi yok. İşte Antalyaspor gibi bir kulüp şimdi gidiyor 13-14 bin kişilik bir ufacık yerde maçlarını yapıyor. Bu ne biçim anlayış... Niye? 'Buna Menderes başladı, dolayısıyla yapılmaz.' Mantık bu. Hafif raylı sistem yapıldı. Hafif raylı sistem şu anda çalışıyor mu? Bu beyefendi, meşhur hoca niçin çalıştıyor bunu? Bagaja koysaydı bunu çalıştırmasaydı... Şimdi onunla hava atıyor. Ah benim kardeşlerim ah. Bunların bu ülkede dikili ağacı olmaz. Biraz sonra size buranın da yalan dosyasını açacağım. Al birini vur öbürüne... Şimdi Bay Kemal ne denli yalanlar söylüyorsa hocası da o denli yalanlar söylüyordu. Çünkü her ikisi de aynı merkezden idare ediliyorlar.'' Türkiye için bir vizyon belirlediklerini, 2023'ü önlerine hedef olarak koyduklarını söyleyen Erdoğan, milli gelirde, ihracatta, işsizlikte, okullaşma oranlarında, ulaştırmada, konutta, çok iddialı ama ulaşılabilir hedefler olduğunu kaydetti. Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: ''(Kanal İstanbul) dedim, projeyi açıkladım. Çıktı Bay Kemal ne dedi, 'Orada insan yok.' Sadece bu kanalın yapımında onbinlerce insan çalışacak. Bunun çevresinde çeşitli alışveriş merkezleri olacak. Sonra düşündüm, düşündüm, arkadaşım dedi ki 'Bu kanalda biz gemi yüzdürdük, gemi değil de insanı yürütmeliydik' dedi. Dedim ki insan yürütsek Bay Kemal bu defa der ki 'bu insan yüzmeyi bilmiyor'. Bunların mantığı bu. Bu ülkede kuru fasulye, sadece ve sadece CHP dönemlerinde millet için hayal olmuştur. Bu ülkede bisküvi, sadece ve sadece, MHP'nin iktidar olduğu dönemde çocuklar için bir hayal olmuştur. AK Parti döneminde ise çocukların hayali, dizüstü bilgisayar olmuştur. Farkımız bu. Ben şimdi Anadolu'nun neresine gidersem gideyim, bana oradaki çocuklarımız şunu söylüyor, 'Başbakan amca bana bir bilgisayar verir misin?' Hakkari'ye gidin, bilgisayar başında çocuklar görürsünüz. Iğdır’a gidin, bilgisayarla dünyaya bağlanan çocuklar görürsünüz. Edirne'ye, Uşak'a gidin, artık Başbakanı'ndan bilgisayar isteyen çocuklar görürsünüz. Bunlar, bu muhalefet partileri, ana muhalefeti de yavru muhalefeti de Türkiye'nin nasıl değiştiğini fark edemeyecek kadar dışarıya kapalılar. CHP'nin yeni genel başkanını tanıyorsunuz değil mi? Gittiği her yerde, dürüstlükten, doğruluktan bahsediyor. Peki şu ana kadar söyleyip de çark etmediği bir tek ifadesini duydunuz mu? Bakın, burada son bir yalanını daha ifşa ediyorum. Türkiye bu efendinin nasıl bir yalancı olduğunu, bir kez de Antalya'dan duysun. 11 Mayısta Yalova'ya gidiyor diyor ki, 'Denizli’de bir bebek sokağa bırakıldı, polisler bebeğe sahip çıktı. Bebeğin adını Yunus koydular.' Kim? Bay Kemal... Bir masum bebek üzerinden, utanmadan, sıkılmadan siyaset üretmeye çalışıyor, hem de yalan söyleyerek. Arkadaşlarıma dedim ki 'Denizli Valisi'ne sorun'. Denizli Valisi'ne soruldu, o da açıklama yaptı. Dünkü gazetelerde var. Şimdi Kılıçdaroğlu'nun yalanlarını tek tek düzeltiyorum. Bebek anne tarafından terkedilmedi, aile tarafından Çocuk Esirgeme Kurumuna verildi. Bebek, aile yoksul olduğu için değil, engelli olduğu için Çocuk Esirgeme Kurumuna verildi. Bebeğin ismi Yunus değil, Yağmur. Sevgili Antalyalılar, Kılıçdaroğlu’nun yalanlarını uç uca ekleseniz, Çubuk belini aşar, Isparta'ya ulaşır. Bak, Antalya’nın çok güzel bir sözü var, güzel bir atasözüdür, 'Arife günü yalan söyleyenin, bayram günü yüzü kara çıkar.' Ama biraz yüz olacak. Bunların yalanı bayramı bile beklemiyor, yatsıya bile kalmıyor, anında ortaya çıkıyor ama yüzleri kızarmıyor.''