Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, partili cumhurbaşkanını öngören ve tek adam yaratacağı gerekçesiyle eleştirilen anayasa değişikliği ile ilgili olarak “Böyle bir değişikliğe ne gerek vardı?’ diyorlar. Biz de diyoruz ki 2007'de yapabilseydik keşke. O rezaletleri yaşadığımız için bunu yapıyoruz. Hatta keşke bu değişikliği 2001 krizi olmadan önce gerçekleştirmiş olsaydık. Keşke bu değişikliği 1990'lı yıllarda gerçekleştirseydik. Zaten 80'li yıllarda terörü azdırıp, darbeye maruz kalmadan geçmiş olsaydık. Keşke rahmetli ve Menderes ve arkadaşlarının hazin sonuyla neticelenen 1960 darbesi gerçekleşmeden böyle bir sisteme geçseydik. İşte o zaman bu tartışmaların hiçbirine gerek kalmayacaktı. O nedenle şimdi sorulması gereken soru; ‘Neden şimdi’değil, ‘Neden geciktik’ olmalıdır” ifadelerini kullandı.
Tekirdağ’da vatandaşlara seslenen Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları şöyle:
“Tekirdağ'ın kahraman evlatları DEAŞ'lı, PKK'lı sürülere mekanlarını dar ediyor. 15 Temmuz gecesindeki demokrasi destanında Tekirdağlı yiğitlerin de kanı, canı, emeği var. Sizler göğsünüzü siper ettiniz. Size F-16'lar, tanklar, toplar, helikopterler sökmedi. Ben bu vatan için gözünü kırpmadan şehadete koşan tüm Tekirdağ'lı şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum, yakınlarına sabırlar temenni ediyorum. Ayrıca gazilerimize de şifalar diliyorum.”
Biz iş onlar laf üretiyor
“Tekirdağ yanımızda oldukça kimse bizi yolumuzdan çeviremeyecektir. Tekirdağ'a elimiz boş gelmedik. Bugün burada toplam yatırım bedeli 762 trilyon lira 36 ayrı eserin ve hizmetin toplu açılışını yapıyoruz. Biz iş üretiyoruz birileri de laf üretiyor.”
Dağdan oyumuz hayır diyorlar
“Hayır diyenlere soracaksınız neden 'Hayır' diye. Geçlerimiz için diyorlar. Kandile ufacık kızlarımızı evlatlarımızı oralara bunlar götürdü. Silah eğitimini Kandil dağında onlar verdi. Öğrettikleri el yapımı bombalarda kan kustular. Şimdi oyumuz hayır diyorlar dağdan. Unutmayın kişi sevdikleriyle beraber haşrolacaktır.”
İşi asıl sahibine havale ediyoruz
“TBMM'nin yetkileri alınıyor diyorlar. Yalan! Alınan var evet, öyle akşam yat sabah kalk olmaz. Gensoruyu millet verecek. Sen milletvekili olarak milletin vekilisin. Asıl gensorunun sahibi kim? Millet. Şimdi diyoruz ki, ey millet al bu yetkiyi sen kullan. Vatandaş 5 yılda bir sandığa gidecek. Hükümetten memnunsa devam, değilse geri çekecek. Şimdi asıl sahibine havale ediyoruz, yapılan iş bu. Parlamento denetleme görevini yine sürdürecek. Bu ülkede 16 ayda bir hükümet kuruldu. Hükümetler geldi, hükümetler gitti. 16 ayda bir hükümetlerin kurulduğu bir ülkede istikrar olur mu, güven olur mu?”
Neden doğruyu söylemiyorsun
“Cumhurbaşkanı eğer seçime gitmek gereğini duyuyorsa, o zaman aynı şekilde parlamento da seçime gidecek. Bunu hiç konuşmuyorlar. Parlamento ve Cumhurbaşkanı aynı günde seçim yapılacak. Neden doğruyu konuşmuyorsun? Bunu söylemiyor. Cumhurbaşkanı böyle karar verdiğinde hem parlamento hem de kendisinin seçimi yapılacak.”
Terörün kökü kuruyana kadar...
“Göreve geldik 2002'nin sonunda Türkiye'de 26 tane havaalanı vardı, şimdi 55 havaalanı var. Üniversitesi kalmayan il yok. Biz 14 yılda 18 bin km. bölünmüş yol ilave ettik.Attığımız adımlarla Türkiye'ye çağ atlatıyoruz. Artık dostuna güven veren, terör örgütlerine korku salan bir Türkiye var. Kandil'de, Tendürek'te kendi insansız hava araçlarımızla teröristi etkisiz hale getiriyoruz. Şehitlerimizin kanını yerde bırakmadık, bırakmayacağız. Terörün kökünü kurutana kadar mücadelemiz sürecek.”
Bunlar balık hafızalı olduğu için...
“Bunlar balık hafızaları oldukları için bütün hizmetleri engelemeye çalışıyorlar. Yapılan yollara, hastanelere, köprülere mani olmak için mahkeme mahkeme dolaşan bunlar değil mi? Meclis'i gensoru, araştırma önergeleriyle kilitlemeye çalışan bunlar değil mi? Milletin kürsüsünü işgal eden bunlar değil mi? Kendini kürsüye zincirle bağlamaya çalışanlar bunlar değil mi? Biri milletvekilinin ayağını ısırıyor diğeri bir kadın milletvekilinin saçlarına yapışıyor. Lütfen 'evet' demeden 'hayır' demeden önce açın şu 18 maddelik metni bir okuyun. O zaman kimin doğru söylediğini çok açık göreceksiniz. “
“Biz barış dediğimiz zaman asla kavgaya girmedik. Trakya için 15 Temmuz gecesi büyük bir destan yazan kahraman millet için her şey helal olsun. Şimdi vitesleri yükseltmemiz lazım. çÜNKÜ bölgede ve dünyada çapında büyük bir değişim var. Bu treni kaçırırsak milletimizi yarım asır geride bırakırız. Bunun için 16 Nisan'da kurulacak sandık çok önemli. Cumhurbaşkanlığı sistemi bir şahsın veya partinin değil, 80 milyon Türk milletinin projesi. Diyorlar ki "Tek adam". Ne tek adamı. Ben bir faniyim, 16 Nisan'a sağ çıkacağıma garanti var mı? Yok. Biz sistem diyoruz sistem, insanlar fanidir. İnsanlar fani, sistem bakidir. Ama bunlar böyle görmüyor. Çünkü hayatları böyle geçmiş. Öyleyse biz, bir rejim değişikliği safsatası çıkardılar. Böyle bir şey yok, önce ben karşılarında dururdum. Biz sistem değişikliği yapıyoruz. Kimse bunu Tayyip Erdoğan'ın sorunu gibi anlatmasın. Tayyip Erdoğan bu ülkede hiçbir zaman baki olan bir güç gibi kendini takdim etmedi. “
"Keşke daha önce geçseydik"
“Bu sistem değişirse, şu meydan da bunun şahididir. Ki ben değişeceğine inanıyorum, hep beraber buna var mıyız? Oradan bir tişört görüyorum; bir anne diyor ki "Kızım için evet". Hepimiz için "Evet". Birileri kendi aralarında fısıldaşarak "Böyle bir değişikliğe ne gerek vardı?" diyorlar. Biz de diyoruz ki 2007'de yapabilseydik keşke. O rezaletleri yaşadığımız için bunu yapıyoruz. Neler çektirdiler bize ya. Meclis'i boykot etmek suretiyle oylamaları tamamen, hatta tehdit ettiler. Hatta keşke bu değişikliği 2001 krizi olmadan önce gerçekleştirmiş olsaydık. Keşke bu değişikliği 1990'lı yıllarda gerçekleştirseydik. Zaten 80'li yıllarda terörü azdırıp, darbeye maruz kalmadan geçmiş olsaydık. Keşke rahmetli ve Menderes ve arkadaşlarının hazin sonuyla neticelenen 1960 darbesi gerçekleşmeden böyle bir sisteme geçseydik. İşte o zaman bu tartışmaların hiçbirine gerek kalmayacaktı. O nedenle şimdi sorulması gereken soru; "Neden şimdi" değil, "Neden geciktik" olmalıdır. Anayasa değişikliğine karşı çıkanlara bakıyorum, aman Allah'ım. Rejim değişikliğinden Meclis'in feshine kadar bir sürü şey.”