T24- Kızılcahamam'daki 14. İstişare Toplantısı'nın açılış konuşmasını yapan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan muhalefeti sert sözlerle eleştirdi, "Kabadayı olmuşlar. Bizi erken seçimle tehdit ediyorlar" dedi. Erdoğan, açılım sürecinin ilkbahar sonuna kadar devam edeceğini de söyledi.
Erdoğan, bölgedeki terör sorunu çözülse bile ekonomik sorunların da mutlaka çözülmesi gerektiğinin altını çizdi.
Başbakan Erdoğan, partisinin 14. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nın açılışında yaptığı konuşmada, AK Parti'nin Türkiye'ye ilkleri kazandırdığını söyledi.
Erdoğan, "Bize emanet edilen bu coğrafyanın tarihidir, bize emanet edilen bu coğrafyanın namusudur, bize emanet edilen bu milletin huzuru ve emniyetidir, bu milletin refahı ve esenliğidir, bize emanet edilen bayrağımızdaki hilalin, bayrağımızdaki yıldızın hürriyeti ve istiklalidir. Ne tür kirli senaryoların gündeme geldiğini, hukukun konusu olduğunu görüyorsunuz. Bütün bunlara rağmen biz inadına demokrasi dedik. Bütün bunlara rağmen biz hukuk dedik, adalet dedik. Millet aşkına, ülke aşkına, hizmet aşkına, 'cehennem olsa gelen göğsümüzde söndürürüz, bu yol ki hak yoludur, dönme bilmez yürürüz' dedik ve bu şekilde yürüdük" dedi.
"Ağır travmalar yaşandı"
Türk Milletinin birlik ve bütünlüğünün tarih boyunca defalarca sınandığını anlatan Erdoğan, Kurtuluş Savaşı'nın öncesinde Osmanlı Devleti'nin toprak kaybederek küçüldüğünü hatırlattı.
Erdoğan, Misak-ı Milli sınırlarının da bir süre işgal altında kaldığını kaydederek, birçok bölgede ağır travmaların yaşandığına dikkat çekti.
Bu travmanın milletin derin hafızasında izler bıraktığını kabul etmek gerektiğini belirten Erdoğan, ancak Türk Milletinin yaşadığı acıları geride bırakıp ileriye yürümesini her zaman başardığını söyledi.
"Sanal korkular, hayali tehditler..."
Yaşanan acılardan ve felaketlerden ders alındığını vurgulayan Erdoğan, yaraların sarıldığını ve yola devam edildiğini söyledi.
Başbakan Erdoğan, "Yaşanılan acıları, millet olarak yaşanan travmaları, milletimizin derin hafızasını, kolektif bilincini bir korku aracı olarak kullananlar çıkabiliyor. Atılan her adımda geçmişte yaşananları hatırlatıp bu milleti korkuya mahkum etmek, korkuya teslim etmek isteyenler çıkabiliyor. Yani bir korku toplumu oluşturma gayreti içerisinde olanlar çıkabiliyor. Tarih yeterli gelmediğinde sanal korkular, hayali tehditler üretip milleti bu şekilde dize getireceklerine hala inanlan olabiliyor" diye konuştu.
"Mustafa Kemal korksa cumhuriyet inşa edilebilir miydi?"
"7 yıl boyunca AK Parti olarak bunu defalarca yaşadık, defalarca gördük. Türkiye'nin hangi meselesine elimizi uzatsak orada önümüze engeller çıkarıldı. Avrupa Birliği dedik, 'kimliğimiz tehlike altında' dediler. Kıbrıs dedik, 'milli menfaatlerimiz tehdit altında, peşkeş çekiyorlar' dediler. Komşularla sıfır problem dedik, 'eksen kayıyor' dediler" diyen Erdoğan, "Ermenistan dedik, 'Sevr' dediler. Çetelerle mücadele dedik, 'sakın ha dokunma' dediler. Hukuk dedik, 'yaklaşma' dediler. Demokrasi dedik, 'uzak dur, neyine lazım' dediler. Şimdi de Milli Birlik ve Kardeşlik Süreci diyoruz, 'ihanet' diyorlar, 'hıyanet' diyorlar, 'müzakere, mütareke, bölünme' diyorlar. Aynı siyaset, aynı tavır, aynı tutum ve üzülerek söylüyorum, aynı korkak yaklaşımı sergiliyorlar. Eflatun ne güzel söylemiş, 'korkaklar hiçbir zaman zafer anıtı dikememişlerdir" şeklinde konuştu.
Başbakan, "Eğer Alparslan korksaydı Malazgirt olur muydu? Kılıçarslan korksaydı işgal orduları Anadolu'da durdurulabilir miydi? Selahaddin Eyyubi korksaydı ismi tarihe yazılabilir miydi? Orhan Gazi korksa Bursa, Fatih korksa İstanbul olur muydu? Pir Sultan korksa, Dadaloğlu korksa o muhteşem dizeler dillerinden dökülür müydü? Mimar Sinan korksa muhteşem minareler Anadolu'dan Rumeli'nden göğe yükselebilir miydi? Mimar Hayrettin korksa azgın nehirlere bir gerdanlık gibi o köprüler kurulabilir miydi? Kahraman Mehmetçik korksa Çanakkale'de o destan yazılabilir miydi? Hasan Tahsin, Sütçü İmam, Nene Hatun, Şerife Bacı korksalar bu millet Kurtuluş Savaşı'nda istiklaline kavuşabilir miydi? Ve soruyorum sizlere Mustafa Kemal korksa bu cumhuriyet inşa edilebilir miydi? Merhum Menderes korksaydı bize bu demokrasi mirasını bırakabilir miydi? Merhum Özal korksaydı kendisine yapılan suikast girişimin hemen ardından 'Allah'ın verdiği ömrü O'ndan başka alacak yoktur' sözünü söyleyebilir miydi?" diye konuştu.
Erdoğan, "Korku üzerine ülke inşa edilemez. Korku üzerine gelecek inşa edilmez. Korku üzerine demokrasi bina edilemez. Bunun içindir yedi yıldır korkmadık. Yedi yıldır, üretilen korkulara boyun eğmedik. Yedi yıl boyunca korkanlardan, korkaklardan olmadık. Allah'ın izniyle bundan sonra da korkmadan yolumuza devam edeceğiz" dedi.
"Gün nutuk günü veya nutuk atma günü değildir" diyen Erdoğan, "Gün süslü söylevler irat etme günü değildir, gün ölümlere çare bulma günüdür. Gün akan kanı dindirme, annelerin gözyaşını bitirme günüdür. Bundan gerisi lafı güzardır" ifadelerini kullandı.
"Oy avcılığına kurban edilmek isteniyor"
Erdoğan, son derece hassas bir süreçten geldiğini vurgulayarak, "Muhalefet partilerinin tahrikleri ve istismarları, vatandaşlarımız arasında maalesef soru işaretleri oluşturuyor. Böylesine hayırlı, böylesine samimi ve kararlı bir girişim karşısında bile ülkenin, milletin hassas değerleri istismar ediliyor. Oy avcılığına kurban edilmek isteniyor. Habur Sınır Kapısı'nda yaşanan manzara ne kadar nahoşsa, ne kadar istismarsa, ne kadar tahrikse açık söylüyorum bir şehit annesini elinden tutarak Meclis'e taşımak, ona orada slogan attırmak, onun üzerinden şehitlerimizi ve şehit ailelerimizi istismar etmek de o kadar nahoştur, o kadar istismardır, o kadar provokasyondur" dedi