Başbakan Tayyip Erdoğan, partisinin genişletilmiş il başkanları toplantısında konuştu. Erdoğan Soma faciasına ilişkin, "Maden ocakları riski en yüksek olan işletmelerdir, Kaza oranını sıfırlamak mümkün değil" dedi. "Bosna Hersek’teki Sırbistan’daki sel faciasına el uzatmamızdan rahatsızlık duyanlar oldu" diyen Erdoğan, "Bunlar ellerinde akıllı telefonlarıyla tweet atarlar, ahkâm keserler, provokatörlük yaparlar" ifadesini kullandı.
Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları şöyle:
Maden ocakları olsun, diğer işler olsun ama maden ocakları riski en yüksek olan işletmelerdir. Buralarda en ileri teknolojiyi hayata geçirmek için bundan sonraki takipler de daha farklı olacak. TBMM’de bütün grupların desteğiyle bir araştırma komisyonu kurulmasını teklif ettik ve kuruldu.
En son Van depreminde milletimiz tek yürek olmuş, Van’daki kardeşlerimizin acısını paylaşmış, 81 vilayetten yardımlar ve dualar seferber olmuştu.
Soma’daki kazanın ardından 77 milyonun tek yürek olduğunu, nakdi yardımlarıyla dualarıyla Soma’nın acılarını paylaştığını müşahede ettik.
Dün bir gazetenin 1. Sayfasında gördüm. Bosnalı afetzedelerin Türk yardım ekiplerini görünce Soma’yı sorduklarını gazetedeki o haber son derece anlamlı bir şekilde bizlere aktarıyor. Bunu herkes anlayamaz.
Bir Bosnalının bir yandan evindeki el sularını temizleyip bir yandan da Türkiye’deki yardım ekiplerine Soma’yı sormalarını herkes anlayamaz. Nitekim anlayamadılar.
Soma’daki kazanın hemen ardından Somali’yi bırak Soma’ya bak diye insanlık dışı, insaf dışı, izan dışı ifadeler kullananlar oldu. Bosna Hersek’teki Sırbistan’daki sel faciasına el uzatmamızdan rahatsızlık duyanlar oldu.
Hamdolsun, 12 yıl önceki Türkiye yok. Kendi afetleriyle uğraşırken Bosna’ya Sırbistan’a el uzatabilecek bir Türkiye var.
Bu nasıl bir ufuksuzluk, nasıl bir vicdansızlık, nasıl bir insafsızlıktır? Bunları eleştirenler Soma’yı da bilmezler. Haritada yerini dahi gösteremezler. Somali bunlara ne kadar uzaksa, Yozgat da o kadar uzaktır.
Saraybosna bunlara ne kadar uzaksa, Diyarbakır, Van, Şırnak da o kadar uzaktır. Dünyayı kendi küçük semtlerinden ibaret zannederler. Lüks kafelerde otururlar, boğaza nazır villalarında demlenirler. Ellerinde akıllı telefonlarıyla tweet atarlar, ahkâm keserler, provokatörlük yaparlar.
Twitter’da gündem listesine girmiyorsa, onlar için hiçbir şey ifade etmez. Bir yoksulun elinden tutmazlar, bir yetimin başını okşamazlar, bir fakirin evine ayakkabısını çıkarıp girmezler. Niye, çünkü kendi evine öyle giriyor da ondan. Bir yoksul ailenin sofrasına diz kurup oturamazlar.
Ecdadımız gerçekten güzel yapmış. Buralardan Hint yarımadasına donanmalar gönderen bir ecdadımız varsa biz o yolda ilerleriz. İstanbul’un Anadolu yakasında duvarlara zulüm 1453’te başladı diye yazan ve yazanları destekleten bir zihniyet bizi anlayamaz.
Kömürle, madenle sadece eline istismar malzemesi çıktığında ilgilenenler bizi anlayamaz. Birileri ölünce, ellerini ovuşturan bir zihniyet bizi anlayamaz. Kömürün çilesini çeken biziz, en zor işlerde ölümle burun buruna çalışan biziz. Biz oralardan geliyoruz, her an zaten oralardayız.
'Hayatınız oturmakla geçti'
Başbakanınız kömür ocaklarına inmiş bir başbakandır. Bakanlarım da kömür ocaklarına inmişlerdir, onlarla yemek yiyen bir ekibiz biz. Bunlar sadece varsın demlensinler, kendilerine gelen yanlış bilgilerle bizi yargılasınlar. Çıkmışlar bazı vekiller oturma eylemi yapıyorlar.
Oturun oturun, devam edin, sizin hayatınız zaten oturmakla geçti zaten. Zaten böyle devam ettiğiniz için bir yere varamıyorsunuz.
Maden ocaklarına bizde olmayan gerekli teknolojileri getireceğiz. Dışarıda öyle bir hava estiriliyor ki…
İşçi arkadaşlarımız ne zaman işimize geri döneceğiz diyorlar. Bütün önlemlerimiz”i alalım sonra işinize başlayacaksınız dedim.
Bir yazar, güya bayan
“Onlara müstehaktır diyen köşe yazarlarının insanlıktan nasibi olabilir mi? Bunlar da ne insanlık ne vicdan var.
Onu gazetesinin köşesinde yazdıranda da vicdan yok ki. Başka bir yazarda güya bayan. Ne şehittir, ne gazi ardından Niyazi diyor… Güya kadın…
Hani kadın hakları dernekleri, başka bir şey olsa ayağa kalkıyorsunuz. Neden ayağa kalkıp bunların yüzüne tükürmüyorsunuz? 301 şehidimize bu hakareti edenler, 77 milyonun yüzüne tükürmesi gereken insanlarıdır.
301 kardeşimizin ailelerinin bunlara dava açması lazım. 50 kadar dava açan var ama hepsinin açması lazım.
Yine bir bayan Soma’ya yardım etmeyin diyor, bunların evi var diyor. Sen kimsin ya sen kimsin?
'Üflüyorsun, üfleniyorsun, üfürüyorsun'
Sende zaten vicdan yok. Üflüyorsun, üfleniyorsun, üfürüyorsun kurulu tezgahında.
Bunların en ücret aldığını nasıl bir hayat sürdüğünü biliyor musunuz?
Ak Parti’ye oy verdiler, başlarını musibet geldi diyor bir terbiyesiz. Allah’ın iradesini kendinde görecek kadar aşağılık birisi. Sen bunu nasıl söylersin.
Yaşanan her musibet bir siyasi irade sebebi öyle mi? Sormak lazım acaba siz önceki musibetlerde oylarınızı kime.
Bunlar ne akılsız, ne densiz adamlar ya… Ellerinde kalem gidiyorlar.
Ama zihniyet bu, anlayış bu. Bütün mesele ‘kılavuzu karga olanın’ meselesi. Kargaya da hakaret etmeyelim…
301 şehidimizin acısı tazeyken sustuk. Kan kustuk, kızılcık şerbeti içtik dedik. Ama kimse kusura bakmazsın daha fazla susacak değiliz. Soma’yı bahane edip kıran, dökenler karşısında yine susmayacağız.
'Neymiş Berkin Elvan töreniymiş'
Daha dün yine olaylar oldu. Neymiş Berkin Elvan’ı anmak için törenler düzenleyeceklermiş. Her ölüm hadisesinde bir tören mi düzenleyeceğiz. Ölmüştür geçmiştir.
Ama Kılıçdaroğlu’na göre ölen bir gencimiz veya çocuğumuz. Dürüst ol dürüst. Resimlerle kayıtlarla hepsi ortada. Ama o yavruyu aldatanlar da suçlu. Bir Molotof polis aracının içine düştü. Yandılar, hastanede tedavi altındalar.
'Polis eli kolu bağlı mı dursun?'
Bütün bu araçların üzerine bu teröristler camları kırmaya çalışıyorlar. Polis eli kolu bağlı mı kalacak, bir şey yapmayacak mı? Nasıl sabrediyorlar anlayamıyorum. Hiçbir medya yaralanan polislerin durumu ne olacak demiyor.
‘Almanya’ya gitmeyin diyorlar, biz gideriz’
İkide bir malum bir vekili vardır bunların, Tunceli milletvekili… Okmeydanı SSK’ya gitmiş terörize etme derdinde…
Biz 301 şehidimizin acısı tazeyken sustuk. İşte bakın aynen bu mantık şu anda yarın Almanya’ya yapacağım ziyaret öncesi çok manidar şekilde. oranın da terörize edilmesine gayret ediyorlar.
Bazıları da “Başbakanım Almanya’ya gitmeyin” diyorlar. Kusura bakmayın biz oraya gideriz. Bize o aklı verenler, o aklı kendilerine saklasınlar.
Orada eğlence olmayacak sadece düşünceler yansıyacak. Diyanet’ten de alınacak destekle hatimler indirilecek.
Konuşmalarımız yapıp akşam döneceğiz. Rahatsızlık duyanlar içerideki maşalarını yola çıkardılar.
İçeride ve dışarıda maşalar tarafından çeşitli bahanelerle saldırılar diri tutulmaya çalışılıyor.
Bu saldırıların şahsıma yönelik olduğunu düşünenler varsa yanılgı içerisindeler.
Bütün bu saldırılar artık tartışmasız şekilde bu millete ve değerlerine yönelik saldırılardır.
Arkasından konuşmadım, yüzüne söyledim
Gerilimin tarafı olmayacağız. Gerilim üretmek isteyenlere boynumuz eğmeyeceğiz. Biz sandığa inandık.
Dün TOBB’da karşımda oturuyordu beyefendi. Arkasından konuşmadım yüzüne söyledim.
Buyurun dedim taraf burada Anayasa çalışmaları için. İkimizin oylarım yetiyor buna dedim. Hadi gelin yapın.
Karşımda duracak ya beyefendi. Orada yine manevra yaptı. Çıktı yine farklı konuştu. Bizim böyle bir sözümüz var dedi. Yalan söyleme, söz atılan imzadır.
O da demiş ki yok sivil olacak. Sevsinler seni. Ya dürüst konuş be.
Zaten siz bunlara alışmışsınız hayatınızda bir kere gördünüz. Siz o İsmet İnönü’yü bu ülkede cumhurbaşkanı yaptınız.
‘Üzülme Kılıçdaroğlu çalış senin de olur’
Onlar geleceklerinden korkuyorlar çünkü bu halk artık kendi cumhurbaşkanını kendi seçecek.
Bunlar bu ülkede artık bize makam kalmaz diye düşünüyorlar sanırım.
Üzülme Kılıçdaroğlu çalış senin de olur ya ne yapayım. Halkı kucakla dürüst ol.
Devamı geliyor...