Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, her platformda İsrail’i kıyasıya eleştiriyor. Peki, Hamas’ı destekler görünmek uğruna, stratejik ortağı İsrail’in üzerine neden bu kadar gidiyor?
Cemal Subaşı / Tempo24
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 2004’ten buyana ilk kez gittiği Brüksel’de önüne geleni fırçaladı. CNN International’in ‘İsrail’in Gazze operasyonu üç hafta sürecek’ öngörüsünün doğru çıkmasına dikkat çekerek eleştirdi. Fırçadan diğer medya mensupları da nasibini aldı.
Erdoğan’ın Brüksel’deki konuşmalarının temelini Hamas oluşturdu. Arka çıktı, İsrail’i eleştirdi. Peki neden?
Diplomatik davranılamaz mıydı?
Türkiye’nin Başbakan’ı Recep Tayyip Erdoğan, başta askeri olmak üzere önemli anlaşmalar yapılan ve halen devam eden İsrail’e neden bu kadar yükleniyor? Kabul, İsrail’in Gazze operasyonu insanlık dışı fotoğraflara neden oldu. Çoğunluğunu sivillerin oluşturduğu 1000’in üzerinde insan hayatını kaybetti. Şehir adeta yerle bir oldu. Ama Başbakan Erdoğan Mısır, Suriye, Ürdün ve Suudi Arabistan’dan daha sert çıktı. Stratejik işbirliği yapılan İsrail’e karşı daha diplomatik yaklaşılamaz mıydı?
"Türk hükümeti taraf tutuyor"
Nitekim İsrail basını tepkisini dile getirdi. Jerusalem Post gazetesi, Türk hükümetini Hamas lehinde ‘taraf’ tutmakla suçlarken, Türkiye’nin aynı tür söylemlerde ısrar etmesi halinde sonraki İsrail hükümetinin Türkiye’yi barış görüşmelerinde ‘aracı’ olarak kabul etmemesini, Ankara’daki İsrail Büyükelçisinin istişareler için merkeze çağrılmasını istedi. Sonuçta, ‘ateşkes’ nedeniyle İsrail’in verdiği yemeğe Türkiye davet edilmedi.
Erdoğan’ı Hamas’a iten iki neden
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın İsrail’e bu derece sert çıkmasının ardında iki neden gösteriliyor. Birincisi Başdanışmanı Ahmet Davutoğlu’nun politik yaklaşımı, diğeri ise iç siyasi kaygılar.
Bugüne kadar birçok çevre, Başbakan’ı danışmanlarının etkisinde çok kalmakla eleştirdi. Hatta kimi kesimler danışmanları ‘yetersiz’ olmakla, Başbakan’ı yeterince ‘besleyememekle’ suçladı. Ama şu bir gerçek ki, Başbakan, Başdanışmanı Davutoğlu’nun etkisinde çok kaldı. Belki de özündeki İslami motiflere yenik düştü. Sonuçta Hamas da İslami motifleri ön plana çıkaran bir örgüt.
“Yakın kıta yeniden değerlendirilmeli”
Başdanışman Davutoğlu, ABD ve Avrupa merkezli dış politikaya karşı çıkan bir isim. Bunun özelde Ortadoğu genelde Asya ile olan ilişkilerin artırılarak dengelenmesini savunuyor. Hatta 2001 yılında yayınladığı “Stratejik Derinlik” adlı kitabında şunları yazıyor:
“Türkiye’ye çevreleyen yakın kara, yakın deniz ve yakın kıta havzaları, coğrafi olarak da insanlık tarihinin ana damarının şekillendiği alanları kapsamaktadır. Soğuk Savaş sonrası dönemin getirdiği dinamik uluslararası ve bölgesel konjonktürde en yakın havzasından başlayarak dışa açılması kaçınılmaz olan Türkiye'nin stratejik derinliğinin yakın kara, yakın deniz ve yakın kıta bağlantıları ile yeniden tanımlanması ve bu derinliğin jeopolitik, jeoekonomik ve jeokültürel boyutlarının dış politika parametreleri olarak kapsamlı bir şekilde yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir.”
Bu düşüncenin ürünü olsa gerek, ABD ve AB’nin tüm eleştirilerine karşın Hamas liderlerinden Halit Meşal, Türkiye’ye davet edildi. Meşal’e devlet protokolü uygulanmadı ama iktidarı oluşturan AKP’nin Genel Merkezi’nde ağırlandı. Kısa bir süre önce de ABD ve İsrail’in ‘baş düşmanı’ İran’ın Cumhurbaşkanı Ahmedinejad’ın İstanbul’da namaz kılarak şov yapmasına izin verildi.
AKP'nin içerdeki sıkıntısı
Başbakan Erdoğan’ı Ortadoğu’ya iten diğer bir gelişme olarak ise iç siyasetteki sıkıntılar gösteriliyor. Bunun başında ise Saadet Partisi (SP) ve Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) geliyor.
Necmettin Erbakan’ın müzmin yardımcısı Recai Kutan’ın yerine geçen Numan Kurtulmuş ile atak yapmak isteyen SP’nin kimi il ve ilçelerde AKP’yi zorlayacağı öngörülüyor. Benzer şekilde, terörü eleştiren, hükümeti bölücülükle suçlayan MHP’nin de ‘milliyetçi’ söylemle oyunu artıracağı tahminleri yapılıyor.
Hatırlanacağı üzere AKP, 2007 Genel Seçimleri öncesinde Kurtulmuş’u transfer etmek istemiş, hatta son görüşmeyi Başbakan Erdoğan bizzat yapmıştı.
AKP’nin SP’den çekindiğini gösteren en somut örnek Şanlıurfa’da ortaya çıktı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Belediye Başkanı Ahmet Eşref Fakıbaba’yı yeniden aday göstermemesi üzerine on binlerce kişi belediyenin önünde toplanarak tepki gösterdi. Fakıbaba, Saadet Partisi’ne geçti. Fakıbaba’lı Saadet Partisi’nin Şanlıurfa’yı kazanabileceği, başkanlığı elde edemese bile AKP’ye büyük darbe vuracağı ileri sürülüyor.
Bu gelişme üzerine AKP, 31 Aralık tarihine kadar partiye adaylık müracaatı yaptıktan sonra CHP, SP ve DP’ye geçen isimler için Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) itirazda bulunma kararı aldı. İtiraz edeceği isimler arasında Fakıbaba ve AKP’den istifa ederek MHP’ye geçen Aytaç Durak da bulunuyor.
Bir taşla iki kuş vurmaya çalışıyor
İşte bu nedenle Başbakan sık sık Ortadoğu’da Osmanlı örneğini veriyor. Hükümete yakın yayın yapan gazeteler ‘Olmadı Yahudi’ manşeti atıyor. Yani Başbakan bir taşla iki kuş; SP ve MHP’yi vurmaya çalışıyor.
Anlaşılan Başbakan’ın Ortadoğu merkezli dış politikası, yerel seçimler sonrasında iyice şekillenecek. AKP’nin yerel seçimlerde olası puan kaybı, bugünkü politikanın değişmesine neden olacak. Oy oranını koruması ya da artırması durumunda ise daha uzun süre İsrail karşıtı söylemleri yazacağız.