Gündem

'Erdoğan Gilad için devreye girsin!'

Hamas‘ın elinde tuttuğu İsrail askeri Gilad Şalit için binlerce kişi özel bir konserde biraraya geldi.

07 Temmuz 2010 03:00

T24 - Hamas‘ın elinde tuttuğu İsrail askeri Gilad Şalit için binlerce kişi özel bir konserde biraraya geldi. Şalit’in Hamas tarafından 2006 yılında kaçırıldığı noktaya 3 kilometre uzaklıkta yapılan konserde kalabalık, İsrail Hükümeti’ne seslendi.

Milliyet Cadde'nin yayın yönetmeni Çınar Oskay, Gilad Şalit için düzenlenen konsere gitti. Konserde esir asker Şalit'in ailesiyle konuşan Oskay, babasının  'Başbakanınız belki oğlum için Hamas üzerinde baskı kurma konusunda bize yardımcı olabilir.' dediğini yazdı.



Oskay'ın Gazze sınırındaki izlenimlerini aktardığı (7 Temmuz 2010) yazısı şöyle:

İsrail Filarmoni Orkestrası Gazze sınırına üç kilometre mesafedeki Kfar Aza’da, tutsak İsrail askeri Gilad Şalit için çalıyor. Başlarında, yaşayan en büyük orkestra şefi Zubin Mehta var. Gilad’ın babası Noam Şalit “Belki Başbakanınız oğlum için Hamas üzerinde baskı kurma konusunda bize yardımcı olur” diyor.

Negev Çölü’nün ortasında, palmiye ağaçları, suni çim ve havaya su taneleri üfleyen vantilatörlerin arasında ilk notaları duyuyoruz: Adagio... Bu müzik bana hep insanın trajedisini hatırlattı. Dünyayı değiştiremeden gelip geçen insanın hüznünü... 

İsrail Filarmoni Orkestrası Gazze sınırına üç kilometre mesafedeki Kfar Aza’da, tutsak İsrail askeri Gilad Şalit için çalıyor. Başlarında, yaşayan en büyük orkestra şefi Zubin Mehta (74) var. Tanrı’nın yeryüzüne gönderdiği en büyük müzik dehalarından Mehta, “Bugün dinleyicimiz siz değilsiniz. Gilad ve sınırın diğer tarafında onu tutanlar” diyor.

Gilad Şalit dört yıl önce bu bölgede kaçırıldı, o günden beri yüzünü gören olmadı. Hamas, 10 ay önce Şalit’in o günkü bir gazeteyle çekilmiş video görüntülerini yayınladı. Şu anda İsrail hükümetiyle, tutuklu değiş tokuşu için pazarlık masasında. Konserin amacı Hamas’ı insafa, hükümeti tavize çağırmak. Karşı tarafta da Filistinli göstericilerin “İkimizin de amacı aynı. Sen oğlunu, biz de oğullarımızı ve kızlarımızı görebiliriz” pankartlarıyla gösteri yaptıklarını öğreniyoruz.
Şezlonglarıyla gelmiş, çimlerde uzanan bazı İsrailliler gözyaşlarıyla izliyor konseri. Albinoni’nin ölümsüz notaları çöle yayılıyor. Oysa sınırın öte yanındakiler Albinoni dinleyerek büyümedi. Belki dünyanın en eğitimli toplumlarından İsrailliler burada. Ama kaçırılan onlardan biri olmasaydı, yine çölü doldururlar mıydı diye düşünüyorum.

Aslında hepimizin aynı olduğunu anlamamızı engelleyen karanlık, kolayca alt edilebilecek bir şey değil. Aklıma Esaretin Bedeli ‘Shawshank Redemption’ filmindeki ölümsüz hapishane sahnesi geliyor. Mahkûm gardiyanların odasına girer, pikabı ele geçirir ve tüm hapishaneye Figaro’nun Düğünü’nden bir arya dinletir.


Tutsaklar için ortak haykırış

İsrailliler Gilad için 10 gündür Başbakan Netanyahu’nun evine doğru yürüyüş yapıyor. Bugün altı bin kişi ve esir askerin babası Noam Şalit burada. Pazarlıkta gelinen son aşama şu: Şalit’e karşılık hapishanedeki 1000 Filistinli serbest bırakılacak. Fakat İsrail, “Bu mahkûmları ben seçerim” diyor. Bazıları, Hamas liderleri Haniye ve Halid Meşal’in bu değiş tokuşa yanaşmayacağını çünkü Gilad’ı bir İsrail suikastına karşı garanti olarak ellerinde tuttuklarını söylüyor.

Annesi ve babası otoritelere yakarıyor. Başbakan Netanyahu: “Gilad için çok şey yaparız ama her
şeyi yapamayız” diyor. Konserde görüştüğümüz babaya gayri ihtiyari: “Nasılsınız?” diyorum. “Kötüyüm” diyor. Üzgün olduğumuzu söylüyoruz. Pek konuşası yok. Bize bir mesajı olup olmadığını soruyoruz. “Evet, Başbakanınız belki oğlum için Hamas üzerinde baskı kurma konusunda bize yardımcı olabilir” yanıtını veriyor.

Oğlunu dört yıldır görmemiş. Yaşayıp yaşamadığından bile emin değil.


Mehta’dan barış çağrısı

Etkinliği çok uzun tutmuyorlar. Yaklaşık bir saat sürüyor. Üç Tenor konserlerinden hatırlayacağımız, Von Karajan’dan sonra klasik müziğin süperstarı Zubin Mehta ile buluşuyoruz. Mehta, Hindistanlı bir Zerdüşt. Ne İsrailli ne Yahudi ama bu ülkeyle çok derin bağları var. Kendini İsrailli olarak görüyor. Dünyanın en iyilerinden, İsrail Filarmoni Orkestrası’yla çalışıyor.

Arada, yanına gittiğimizde onu gülümseyerek yardımcısına söylenirken görüyoruz. Arkada bir İsrail pop şarkısı çalıyor. “Neden bu müziği çalıyorlar? Lütfen kapasınlar! Sessizlikle derdiniz ne?

Restoranda, orada burada hep bir müzik! Bu obsesif bir şey!” Konserle ilgili konuşurken, “Bir gün sınırı geçip oradakilere de çalacağız. Unutmayalım, tıpkı Gilad’ınki gibi binlerce Filistinli anne var. Onların da çocukları hapishanelerde, onlar da acı çekiyor. Kalbim aynı zamanda onlarlaÖ Umarım bir gün gelecek ve herkesin çocuğu evine dönecek” diyor.

Mehta, Türkiye’ye gelmeyi çok istediğini ama her seferinde bir pürüz çıktığını belirtiyor.

Yanımızda 1994 2004 yılları arasında Türkiye’de İsrail Kültürel Ataşeliği görevini yürütmüş Zali de Toledo var. Birkaç yıl önce Cemal Reşit Rey’e geleceklerini ama Türk tarafının Gazze’de çıkan olaylar sonrası güvenlik endişesiyle konseri son anda iptal ettiğini anlatıyor. Toledo son gelişmelerden endişeli. Ticaretin durabileceğini düşünüp Türkiye’den gelen iki üç şişe nar ekşisini bir kenara ayırmış!

Mehta da Türkiye’yi çok sevdiğini söylüyor. “Evet, şu sıralar durum biraz karışık ama bunlar geçecek. Ve o gün, umarım orkestramızla İsrail’den bir ‘kutlama kartı’ olarak geliriz. Lütfen Türkiye’deki insanlara söyleyin. Biz sizin dostunuzuz. Her zaman öyleydik.”


Kalbimiz ikiye ayrılmış durumda

Konserde bazı eski dostlar da var: İsrail’deki Türkiyeliler Birliği. Başkanı Momo Uzsinay ve birlik üyeleri, konsere Türkçe bir pankartla katılmış. Konser sonrası buluşuyoruz. Hepsi mükemmel Türkçe konuşan, dünya tatlısı insanlar...

İsrail’de Türkiye kökenli 100 bin kişi var. Yaralılar, bunu görüyorsunuz: “Kalbimiz ikiye ayrılmış durumda. Türkiye bizim vatanımız. Biz Türkiye’de Yahudi, İsrail’de Türküz. Çok üzülüyoruz olan bitene. Yıllardır uğraştığımız her şey bir anda yıkıldı” diyorlar.

Eskiden haziran temmuz aylarında Türkiye’ye günde 25 uçak kalkarmış. Şimdi iki. Biri, bir arkadaşı Türkiye’den ayrılırken polis memurunun pasaportuna damga bastıktan sonra yere fırlattığını anlatıyor. Bu olayın üzerinde durmak istemiyorlar, konuyu değiştiriyorlar.

Birlik olarak, Kızılay’a bir mektup göndermişler. Gilad Şalit için devreye girmesini istemişler. Kızılay’ın onu ziyaret edebileceğini düşünüyorlar. Mektup cuma gitmiş, yanıt bekliyorlar.