-ERDOĞAN: FİTNECİLERİ DEĞİL KENDİMİZİ SEVİNDİRELİM BİTLİS (A.A) - 19.12.2010 - Bilal Yakınbaş - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, terörün sadece devlet eliyle çözülemeyeceğini ve herkesin ortak meselesi olduğunu belirterek, ''Bu milletin kardeşliğine kastedenler yeterince sevindi. Artık fitnecileri, provokatörleri, silah tüccarlarını değil, kendimizi sevindirme zamanıdır'' dedi. Erdoğan, Bitlis'te belediyeyi ziyaretinde sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya geldi. Burada konuşan Erdoğan, amaçlarının birinci derecede oy toplama olmadığını, gayelerinin bu bölgenin dertlerine bir an önce derman üretmek, bölgeyi kalkındırmak ve bölgeyle birlikte Türkiye'nin kardeşliğini en ileri seviyeye taşımak olduğunu söyledi. Erdoğan, ''İnkar, Türkiye'yi hiçbir yere taşımaz; inkar, kardeşliğimizi pekiştirmez, bölgenin dertlerine derman üretmez, sorunlarını çözmez'' dedi. Yola çıktıkları andan itibaren kalplerini, gözlerini, kulaklarını açtıklarını ve bölgedeki vatandaşın sesine kulak verdiklerini anlatan Erdoğan, bu sorunu çözmek için kollarını sıvadıklarını belirtti. Bitlis'te devlet adamlığı yapmış Şükri Bitlisi'nin ifadelerini anımsatan Erdoğan, şöyle devam etti: ''1500'lü yıllarda kaleme aldığı bu ifade, çok ilginç. 'Türk ile Türk, Kürt ile Kürt. Evde koyun, yabanda kurt'... Bu dizeler bundan 500 yıl önce yazılmış. 500 yıl önce Şükri Bitlisi, Kürt ile Türk'ün birbirine kardeş olduğunu, birbirleriyle kaynaştığını, bütünleştiğini, yabana, düşmana karşı Türk ile Kürt'ün bir ve beraber olduğunu anlatıyor. Biz bu coğrafyada birbiriyle 50-100 yıl önce tanışmış insanlar değiliz. Biz bu coğrafyada birbiriyle zoraki birliktelik kurmuş halklar değiliz. Biz bu coğrafyada bin yıldır varız, bin yıldır biriz ve bin yıldır beraberiz ve etle tırnağız, biz birbirimizin akrabası değil, birbirimizin kardeşiyiz. Bu birlikteliği bozmaya kimsenin gücü yetmez. Bu kardeşliğin içine fitne sokmaya hiç kimsenin gücü yetmez. İşte onun için gündelik politikalara da gündelik çözümlere de takılıp kalmayacağız.'' -''AK İLE KARANIN BELİRGİN BİR HAL ALDIĞI SÜREÇ''- Son derece ibret verici bir süreçten geçildiğini belirten Erdoğan, ''Ak ile karanın çok daha belirgin bir hal aldığı bir süreçten geçiyoruz'' dedi. Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi'ni, kardeşlik, birlik, huzur adına başlattıklarını ifade eden Erdoğan, ''Artık Türkiye'nin ne doğusuna ne batısına, annelerin o hıçkırıklı sesleri duyulmasın diye onlara seslendik. 'Gençler vurulup yere cansız düşmesin' dedik'' dedi. Kerbela'da Hz. Hüseyin'in şehit edilmesini anımsatan Erdoğan, Alevi'si, Sünni'si, Kürt'ü, Türk'ü, tüm İslam dünyasının, hatta tüm insanlığın bu acı olayı unutmadığını söyledi. Erdoğan, şunları kaydetti: ''Hz. Hüseyin, kendisinin Müslüman olduğunu iddia edenler tarafından şehit edildi. İşte burası çok manidar. Bizim önümüzde Kerbela gibi bir örnek, bir acı olay varken, hala neden canlara kıyılıyor? Gençlerin ölümünü neyle izah edeceksiniz? Bu gençlerimizi şehit edenleri, bu zihniyeti çekin bir kenara, sorun kendilerine; onlar da sizin, bizim yanımızda aynen bu ifadeleri kullanacaklardır, 'Biz Müslümanız'. Peki nasıl bu cana kıydın, nasıl şehit ettin? İşte burası manidar. Bu bölü terör örgütüne karşı bizlerin bir ve beraber olması şart. Çünkü bizim medeniyetimizde teröre yer yok, sevgiye, kardeşliğe, barışa yer var. Biz bunu halletmeliyiz. Acılı anneler, babalara soruyorum; 'Bunu neyle izah edeceksiniz, bu böyle devam edebilir mi? Gençlerin ölümüne seyirci kalınabilir mi'. Verilen cevap 'kalınamaz'. Ama bakıyorsunuz birileri seyirci kalmak istiyor. Birileri bu acılardan siyasi rant üretmek istiyor. Birileri çıkıyor, Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi'ne karşı geliyor, adeta 'ay yıldızlı tabutlar içerisinde şehitler gelmeye devam etsin' diyor, oradan rant elde edecek. Bir başkası çıkıyor, Milli Birlik ve Kardeşlik sürecine karşı çıkıyor, o da istismar zemini kurumasın, devam etsin istiyor.'' Kendisini dinleyenlere ''Kardeşlerim bu oyunu görmek zorundayız. Bu oyunu görmek ve bu oyunu bozmak zorundayız'' diye seslenen Erdoğan, şöyle devam etti: ''Kirli siyaset artık daha fazla kazanmasın, provokatörler, tahrikçiler kazanmasın. Artık benim ülkemde gençlerin ölümünden silah tüccarları kazanmasın. Benim doğulu, güneydoğulu kardeşimi artık birileri daha fazla istismar etmesin. İşte bu mesele de sadece devletin meselesi değil, bu mesele sadece devlet eliyle çözülecek bir mesele değil. Bu mesele de sizin, hepimizin, bizim ortak meselemizdir. Bunu birlikte çözmek zorundayız. İş adamları, sivil toplum örgütleri, vakıflar, dernekler, sendikalar, kanaat önderleri kenarda durmayacak. Üniversiteler bu oynanan oyuna seyirci kalmayacak. Anneler, babalar, kardeşler kenarda durup süreci seyretmeyecek. Sadece hükümet değil, herkes elini bedenini, yüreğini taşın altına koyacak ve biz hep birlikte bu günleri geride bırakacağız. Yeterince acı yaşadık. Bu milletin kardeşliğine kastedenler yeterince sevindi. Artık fitnecileri, provokatörleri, silah tüccarlarını değil, kendimizi sevindirme zamanıdır.''