Dünya

Erdoğan Davos'ta 'Ananı da al git' diyebilirdi

Hürriyet yazarı Mehmet Y. Yılmaz, www.tempo24.com.tr'nin sorduğu "Ya Erdoğan'a Davos'ta ek süre verilseydi?" sorusunu yanıtladı

02 Şubat 2009 02:00
Hürriyet gazetesi yazarı Mehmet Y. Yılmaz, www.tempo24.com.tr'nin sorduğu "Ya Erdoğan'a Davos'ta konuşması için süre verilseydi?" sorusunun yanıtını verdi

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Davos'ta düzenlenen Gazze panelinde yaptığı sert çıkış ve hışımla salonu terk etmesi, dış politika ve uluslararası camiada infial yarattı... Başbakan Erdoğan, bu öfke patlamasının hemen ardından bir basın toplantısı düzenleyerek, öfkesinin İsrail Cumhurbaşkanı Peres'e değil, kendisine ek konuşma süresi tanımayan moderatör David Ignatius'a yönelik olduğunu söyledi.

Ya konuşması için süre verilseydi? 

Konuyla ilgili olarak www.tempo24.com.tr'de yayımlanan bir analizde, 'Ya konuşması için Erdoğan'a ek süre verilseydi?' diye sorulmuş ve yanıtı okurlara bırakılmıştı. Hürriyet gazetesi yazarlarından Mehmet Y. Yılmaz, bugünkü köşesinde bu soruya ilişkin kendi yorumunu yaptı. Yılmaz, "Ya moderatör ’Buyurun konuşun’ deseydi!" başlıklı makalesinde şu ifadeleri kullandı:   

'Tercümanlar Kasımpaşa ağzı biliyor mu?'

"Yayına yeni başlayan www.tempo24.com.tr sitesinin dış haberler editörü Yusuf Cevahir, Davos olaylarından sonra haberleri topluca değerlendiren bir analiz yazdı. Yazısı şu soruyla bitiyor:

"Ya moderatör, ’Buyurun istediğiniz kadar konuşun’ deseydi?"

Bence bu konuyla ilgili olarak sorulmuş sorular içinde ilk sıraya yazılması gereken soru bu.

Moderatör böyle yapsaydı, Başbakan o sinirli tavrıyla neler söyleyebilirdi?

Başbakan’ın böyle sinirlendiği zaman neler söyleyebileceğini bizler gayet iyi biliyoruz.

"Ananı da al git" de diyebilirdi, "Ne kadar sallarsan salla" da!

Toplantıda "anlık çeviri yapan" tercümanların, Kasımpaşa ağzını çevirmek için ne hallere girebileceğini görür gibiyim.

Sorun en temelinde Başbakan’ın fiziksel durumu ile ilgili diye düşünüyorum.

Ani öfke patlamalarının, nerede konuştuğunu bir anda unutmanın mutlaka "vücut kimyası" ile ilgili bir nedeni olmalı.

Öte yandan bir diğer önemli sorun da bu ülkedeki tartışma kültürü ile ilgili.

Karşısındakini dinlemek, en beğenmediği düşüncelerle karşılaştığında bile sükûnetini koruyarak o fikirlerin yanlışlığını inandırıcı bir şekilde ortaya koyabilmek, bu ülkede kolayca yapılabilen bir şey değil.

Bu nedenle belki de Başbakan’ın toplantıyı sinirle terk edip gitmesi olabilecek daha kötü şeyleri önleyebilmek açısından yararlı oldu bile denilebilir!