Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nı bağış karşılığı yöneten ünlülere Bülent Eczacıbaşı da eklendi. Milliyet'ten Serfinaz Ergun, Orkestra'nın daimi şefi Gürer Aykal'a şimdiye konuk şef olan Ahmet Kocabıyık, Rahmi Koç ve Bülent Eczacıbaşı arasında en iyi maestronun kim olduğunu soruyor...
***
Maestro Bülent Eczacıbaşı
Dün akşam Lütfi Kırdar’da Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nın konseri vardı. Konuk şef de Bülent Eczacıbaşı’ydı. Çaykovski’nin Fındıkkıran Bale Suiti’nden 3 bölüm çaldı. Biliyorsunuz, iki yıldır işadamı konuk şefler bir hibe karşılığı Borusan Filarmoni’yi yönetiyorlar ve o para ile de öğrenciler saygın müzik okullarında lisans üstü eğitim görüyor.
Bu fondan yararlanarak New York’ta The Juilliard School’da okuyan Fagot sanatçısı Burak Özdemir de konserde Mozart’ın Fagot konçertosunu çaldı. Bir gün önce Borusan’ın İstinye’deki binasında konserin provalarına da gitmiştim. Borusan Kültür Sanat Yönetim Kurulu Başkanı Zeynep Hamedi’nin ikram ettiği sandviçleri atıştırıyorduk. Bülent Eczacıbaşı öğle tatilinde işten çıkmış gelmiş.
Gayet serinkanlı
Ceketini kravatını çıkardı, sandalyenin arkasına astı, gömleğinin kollarını sıvadı, çıktı şef kürsüsüne. Allahım, insan bir heyecan ifadesi bile takınmaz mı? Gayet serinkanlı, sanki Eczacıbaşı Holding’in kırk yıldır yaptığı yönetim kurulu toplantısı. Oysa geçen sene yine aynı orkestrayı yine aynı Lütfü Kırdar’da yöneten konuk şef Rahmi Koç, Vivaldi’nin Dört Mevsim’inin notalarını batonunuyla orkestraya fırlatırken yüzünün trans hali duygularını destekliyordu.
Bülent Bey’e provadan sonra sordum; “Hiç heyecanlanmadınız mı?” diye. “Heyecanlanmaz mıyım? Bana sorun” dedi. Prova sırasında Eczacıbaşı kah yavaş kah hızlı batonunu salladıkça, Fındıkkıran’ın kulağa çok hoş gelen notaları orkestradan dökülüyor. Orkestra Bülent Bey’i takip ediyor; Bülent Bey de orkestranın ortasına sandalyesini çekmiş, bir-ki-üç-dört diye metronom görevi yapan Gürer Aykal’ı.
Zaten bir klasik müzik dinleyicisi olan Bülent Eczacıbaşı hayatında hiç enstrüman çalmamış.
Ayna karşısında çalışmış
Küçükken kendisine alınan enstrümanlarda da sebat göstermemiş. Borusan Filarmoni’nin şeflik teklifini kabul ettikten sonra başlamış çalışmaya ayna karşısında. Sonra Gürer Aykal’la çalışmış epeyce, sadece iki-üç kez de orkestrayla. Çıktığı iş seyahatlerine bile batonunu ve notalarını yanında götürmüş.
Hatta bir seferinde Boston havalanında polis el çantasından çıkartmış bu sivri uçlu batonu “Nedir bu?” diye. Bülent Bey “baton” diyince polis tabii sorgulamaya devam etmiş, “Orkestra şefi misin?”, “Hayır, değilim”, “Eee??” Allahtan nota defterlerinin de varlığı Bülent Bey’in tezini desteklemiş de ucuz atlatmış Boston polisinin gazabını. Gürer Aykal’dan daha önce Borusan Filarmoni’ye konuk şef olan Ahmet Kocabıyık, Rahmi Koç ve Bülent Eczacıbaşı’yı değerlendirmesini istedim; hiç tereddütsüz “Bülent, en iyisi” dedi.
Bülent Eczacıbaşı kırkbin euro bağış yapmış. Şu ana kadar Asım Kocabıyık Vakfı dört öğrenciye burs sağlamış. Hamedi , Vakfa giren bağışların ihtiyacı karşılamadığını, üstünü Borusan’ın tamamladığını söyledi.