Genç yaşlarından beri siyaset sahnesinde olan eski CHP lideri Deniz Baykal, zatürre ve damar tıkanıklığı teşhisi ile tedavi gördüğü Ankara Üniversitesi İbn-Sina Hastanesi’ne 79 yaşında hayatını kaybetti.
1938 yılında Antalya’da doğan Deniz Baykal, 1959 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde doktorasını yaptıktan sonra iki yıl Amerika’da Columbia ve Berkeley üniversitelerinde çalışmalarını sürdürdü. 1963’te Olcay Baykal ile evlendi.
Olcay Baykal’la gizlice evlendi
Baykal'ın yakın arkadaşı Gazeteci Güneri Cıvaoğlu, 12 Mayıs 2010 tarihinde Milliyet gazetesinde kaleme aldığı yazısında Deniz Baykal ve Olcay Baykal aşkını şu sözlerle anlatmıştı:
Deniz ve ilerideki yıllarda eşi olacak Olcay, Antalya Lisesi’nden sınıf arkadaşlarıdır.
Bugünün deyimiyle “çıkıyorlar.”
Lise bitiyor, Olcay Mülkiye’ye (Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi), Deniz ise Ankara Hukuk’a başlıyor.
Fakat Deniz Olcay’a yakın olmak için onun sınıfına gidiyor sürekli.
Fakülte bitiyor. Deniz Mülkiye’ye asistan olarak giriyor.
Ve evlilik...
İkisi bir otobüse binerler o yıllarda Ankara’lıların hem nispeten ucuz hem de doğası güzel Karadeniz sahilindeki Akçakoca’ya giderler.
Doğru Akçakoca Nikâh Dairesi’ne...
Deniz daha önce evrakları tamamalatmıştır.
Orada bulunan iki görevliyi şahit yaparlar, nikâh kıyılır.
Ellerinde havluları ve mayoları nikah dai,resinden çıkıp sahile giderler.
Güneşlenir, yüzerler...
Ailelere telefonla bu güzel haber o gece verilir.
İşte sadeliğin güzellikleri...
Bu da bir simgedir.
Deniz ve Olcay çiftinin, çocuklarının her türlü vitrinleme dışında, gözlerden uzak yaşamlarının başlangıcıdır.
Deniz-Olcay Baykal çiftinin bir kız bir de oğulları var.
Demokrat Parti karşıtı harekette siyasetle tanıştı
Baykal hukuk fakültesindeyken 27 Mayıs darbesi öncesi Demokrat Parti iktidarına karşı gelişen öğrenci hareketlerinde aktif olarak yer aldı. Siyasetle tanışmasının üzerinden on yıldan fazla zaman geçtikten sonra, 14 Ekim 1973’te yapılan genel seçimde Bülent Ecevit liderliğindeki CHP’den Antalya Milletvekili seçildi.
Adnan Menderes’in yakasına yapıştı mı?
Türk siyaset hayatının en büyük efsanelerinden biri haline gelen Adnan Menders'in yakasına yapışarak 'Özgürlük istiyoruz' diye bağıran gencin Deniz Baykal olduğu iddiası, Baykal’ın siyasi kariyeri boyunca zaman zaman karşısına geldi.
Her zaman için iddianın “Keinlikle gerçek dışı” olduğunu söyleyen Baykal, sözlerini Adnan Menderes’in oğlu Aydın Menderes ile diyaloglarının sürdüğü belirterek güçlendirdi. Ancak iddia Adnan Menderes'in avukatı Burhan Apaydın, başta olmak üzere pek çok isim tarafından dile getirilmeye devam edildi.
Burhan Apaydın, 2012 yılında TGRT haberde konuk olduğu bir programda, Menderes’in yakasında yapılan kişinin Deniz Baykal olduğu iddiasını yineleyerek “Menderes'in 'Bir başbakan'ın yakasına yapışıp hürriyet isteyebiliyorsun. Bundan daha fazla hürriyet olabilir mi?' dediğini öne sürdü.
1974’te en genç bakan oldu
1974’te CHP, Necmettin Erbakan liderliğindeki MSP ile koalisyon hükümeti kurduğunda, Maliye Bakanı oldu. Böylece 36 yaşında dönemin en genç bakanı olarak hükümete girmiş oldu. Koalisyon çalışmalarını yürüten ekibin içinde de aktif olarak görev almıştı. 1978’e gelindiğinde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı olan Baykal, CHP içinde de önemli görevlere getirildi. Parti Meclisi, Merkez Yürütme Kurulu üyeliği ve genel sekreter yardımcılığı gibi görevlerde bulunduğu CHP’yi, kaybedilen 1979 seçiminden sonra ağır şekilde eleştirdi. Zaman zaman parti politikalarına ve yönetimine yaptığı eleştiriler nedeniyle "hizipçi" olmakla suçlandı.
12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra bir süre askerin gözetimi altında tutulan Baykal, 1982 Anayasası'yla beş yıl siyasi yasak getirilen politikacılar arasındaydı. Yasağın sona ermesinin ardından 1987’de yapılan ilk seçimde, CHP’nin devamı niteliğindeki Sosyal Demokrat Halkçı Parti’den yine Antalya Milletvekili seçildi.
Genel sekreterliğe yükseldiği partinin üç kurultayında Genel Başkan Erdal İnönü’nün karşısına çıkan Baykal, başarılı olamadı. 1990’da genel sekreterlikten istifa etti ve parti içi muhalefetin en etkili ismi oldu.
1992 yılında CHP yeniden kurulduğunda, 54 yaşında genel başkan koltuğuna oturdu. 1994 yılındaki yerel seçimden bir yıl sonra Baykal’ın lideri olduğu CHP, SHP ile birleşti.
CHP, 1999 yılında yapılan genel seçimde ilk kez parlamento dışı kaldı. Bunun üzerine genel başkanlıktan istifa eden Baykal, Eylül 2000’de olağanüstü kurultayda yeniden CHP genel başkanlığına seçildi.
CHP, Türkiye’de koalisyon dönemlerine 13 yıllık bir ara veren 3 Kasım 2002 Genel Seçimi'nde TBMM’ye girebilen iki partiden biri oldu. Yüzde 19,4 oyla 177 milletvekili çıkardı ve Meclis'te ana muhalefet partisi olarak yer aldı. Milli Görüş geleneğinden gelen AKP ise bu seçimde tek başına iktidar olmuştu.
Sekiz yıl ana muhalefet partisi lideri olarak kaldı
AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, siyasi yasağı sebebiyle 2002 Genel Seçimi'nde milletvekilliğine adaylığını koyamamıştı. Baykal’ın liderliğindeki CHP, Erdoğan’ın aday olabilmesi için gereken anayasa değişikliği lehinde oy kullandı ve Erdoğan bu yolla önce milletvekili, ardından başbakan oldu.
Bu anayasa değişikliği öncesinde Baykal'ın, rakibi Erdoğan'la Beylerbeyi'nde bir balıkçıda bir araya geldiği iddiaları ortaya atıldı. Baykal yıllar sonra bu görüşmenin 2003 yılında, yani oylamadan sonra yapıldığını, anayasa değişikliği için ne Erdoğan ile ne de AKP'den bir yetkiliyle konuştuğunu açıkladı. Beylerbeyi görüşmesinin ABD'nin Irak müdahalesine asker göndermek için oylanan 1 Mart tezkeresi için yapıldığını söyledi.
2003 yılından itibaren CHP içinde, 'yeterli ve sağlam muhalefet yapmadığı' gerekçesiyle Baykal'a karşı eleştiriler arttı. 2005 yılında parti kurultayında yeniden aday oldu. Karşısında Mustafa Sarıgül vardı. Baykal bir kez daha genel başkanlığa seçildi.
367'yi savundu
2007 yılında Cumhurbaşkanlığı Seçimi'nde TBMM’nin cumhurbaşkanı seçebilmesi için Meclis’te 367 milletvekilinin bulunması gerektiği tezinin savunucuları arasında Deniz Baykal da yer aldı. Eski Yargıtay başsavcısı Sabih Kanadoğlu’nun öne sürdüğü bu tezin Anayasa Mahkemesi’nce resmileşmesi için Deniz Baykal ve 132 arkadaşı uğraş verdi. Deniz Baykal ve arkadaşları TBMM’nin 27 Nisan 2007 günü yaptığı 11. Cumhurbaşkanı Seçimi oylamasını Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı. Mahkeme oylamayı Anayasa’ya aykırı bulunarak yürütmeyi durdurdu. Mahkemenin bu kararının ardından Abdullah Gül Cumhurbaşkanı seçilemedi. Cumhurbaşkanlığı Seçimi'nin kilitlenmesinin ardından yapılan 2007 Genel Seçimi'nde ise partisinin oylarını sadece yüzde bir oranında artıran Baykal’a parti içinden eleştiriler devam etti. Ancak Baykal istifa etmeyeceğini açıkladı ve 2008’deki olağan kurultaydan yine galip çıktı.
İnternetteki görüntüler tüm hesapları değiştirdi
CHP, 2010 Mayıs’ında yapılacak Olağan Kurultayı bekliyordu. Bu kurultaya doğru giderken parti içi muhalefet cılızdı ve Baykal rakipsiz görünüyordu. Ama, tüm hesapları alt üst eden bir gelişme oldu. Gelişme, internette yayınlanan görüntülerdi. Deniz Baykal ve partisinin Ankara Milletvekili Nesrin Baytok'un internette yayınlanan görüntüleri üzerine Baykal 10 Mayıs 2010’da yaklaşık 16 yıldır sürdürdüğü genel başkanlık görevinden istifa etti. Kurmayları aracılığıyla parti liderliği için gönlünden geçen ismin Kılıçdaroğlu olduğu mesajını verdi. Birkaç günlük belirsizliğin ardından yerini, Kemal Kılıçdaroğlu aldı.2011'deki genel seçimde Kürt sorunu, başörtüsü, ekonomik meseleler ile ilgili farklı görüşlere sahip isimlerin CHP’den milletvekili seçilmesinin yolu açıldı. Yine de Deniz Baykal döneminde güçlenen “ulusalcı-laik” kanat parti içindeki hâkimiyetini korurken, Baykal’ın da parti içindeki etkisi sürdü.
2014 yerel seçiminin ardından partisini eleştirdi
Yerel seçimde CHP yine oylarını beklediği kadar artıramayınca ve Antalya Belediyesi’ni de kaybedince, Antalya Milletvekili olan Baykal partiyi "Yanlış yaptığımız açık, hata olduğu açık. Şimdi söylüyor değiliz, uyardık, göz göre göre de yapıldı, çılgınca hatalar yapıldı" sözleriyle eleştirdi. Partide tazelenmeye ihtiyaç olduğunu söyledi.
30 Mart'taki yerel seçimin ardından Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı Seçimi süreci başladı. AKP’nin adayının Erdoğan olacağı tahmin ediliyordu ancak muhalefet partileri henüz adaylarını netleştirmemişti. Baykal bu süreçte de ağırlığını koydu ve muhalefet partilerinin de uzlaşması gerektiğini belirtti. Ardından Mayıs ayında Deniz Baykal, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na muhalefetle görüşüp ortak aday çıkarılmasını önerdi. Bunun üzerine CHP tabanının tepkisini alan bir isim üzerinde MHP ile uzlaşıldı: İslam İşbirliği Teşkilatı'nın eski genel sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu.
Kurultay çağrısı için CHP’li vekiller Baykal’la görüştü
10 Ağustos’ta Erdoğan yüzde 52 oyla ilk turda Cumhurbaşkanı seçilirken, İhsanoğlu’nun oyları yüzde 38’de kaldı. CHP’de Genel Başkan Kılıçdaroğlu’na yönelik eleştiriler artmıştı. Ulusalcı kanattan Emine Ülker Tarhan, Muharrem İnce gibi bazı isimler Genel Başkan'a kurultay çağrısı yaptı. Kılıçdaroğlu’nun istifasını isteyen Tarhan, bu süreçte Baykal’ın da rol almasını ve yeniden devreye girmesini istedi. Baykal, Kılıçdaroğlu’nu açıktan eleştirmek yerine yakınındaki isimlere ‘kurultay taleplerini haklı bulduğunu’ söyledi. Eylül ayında toplanan kurultaydan yine Kılıçdaroğlu lider olarak çıktı.
Ancak 2015 seçimi için çalışmak üzere toplanan CHP kampı öncesinde partinin ulusal kanadından istifalar geldi. Baykal kamp için Antalya’ya gelen Kılıçdaroğlu’nu havaalanında karşıladı ve kamp süresince yanında yer aldı, böylece destek mesajı vermiş oldu.
Görüntüler için Erdoğan’ı işaret etti
Genel başkanlıktan istifa etmesinin üzerinden dört yıl geçtikten sonra, dönemin başbakanı Erdoğan ‘Baykal’a kaset komplosu paralel yapının işi’ diyerek Gülen Cemaati’ni suçladı. Bunun üzerine Baykal “Sayın Başbakan’ın elindeki kanıtları, delilleri paylaşmasını bekliyorum” açıklaması yaptı. Bu iddiaları kanıtlamanın iktidarın görevi olduğunu söyledi. Erdoğan’ın seçim döneminde yaptığı mitinglerde kaset konusunu da konuşmalarında kullandığını hatırlatarak eleştirdi.
Erdoğan’ın, ‘Görüntülerin kaldırılması talimatını ben verdim’ açıklaması üzerine “Şimdi pekâlâ bir insan hem kasetin hazırlanması talimatını verebilir, hem kaseti servise sokturabilir, hem de sureti haktan gözükmek, bu konudaki kirli tezgâhın kendisiyle ilgili olmadığı izlenimini vermek için böyle konuşmuş da olabilir” dedi ve olayın faili olarak Erdoğan’ı işaret etti.
25. dönemde en yaşlı milletvekili
Deniz Baykal, 1973 yılında başladığı siyaset hayatının 42. yılında bir kez daha milletvekili seçildi. 2015 Genel Seçimi için Antalya’dan aday adayı olan ve önseçimle ikinci sıra adayı gösterilen Baykal, dokuzuncu kez Meclis'e girdi.
Antalya’da önseçim yapılmasını Kılıçdaroğlu’na kendisinin rica ettiğini belirten Baykal, "Antalya'da önseçim yapılıyor olması, bizim bu anlayışımızla doğrudan ilgilidir. Yoksa bana kurulmuş bir tuzak, bana karşı takınılan bir olumsuz tavrın uzantısı değildir. Önseçime girmeden Antalya'da birinci sırada milletvekili adayı olarak bu seçimlere katılmama yönelik Sayın Genel Başkan'ın böyle lütufkâr önerisi de olmuştur" sözleriyle Kılıçdaroğlu ile arasında herhangi olumsuz bir durum olmadığını açıkladı.
Yıllar sonra Erdoğan ile görüştü
7 Haziran 2015 Genel Seçimi'nin ardından hiçbir parti tek başına iktidara gelecek milletvekili sayısına ulaşamayınca, koalisyon için partiler kendi içlerinde değerlendirme toplantılarına başladı. Seçimin üzerinden üç gün geçmişken, 10 Haziran günü Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni dönemin en yaşlı vekili olarak geçici bir süre Meclis Başkanı olarak görev yapacak olan Deniz Baykal ile görüşme talep etti. Başkanlık sistemine geçiş için AKP’nin en az 330 milletvekiliyle Meclis'e girmesini bekleyen Erdoğan, çıkan sonucun ardından sessizliğini bu davetle bozdu.
Erdoğan, Baykal’ı tartışmalı Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda değil, ikamet ettiği Dışişleri Konutu’nda ağırladı. Baykal’ın internete sızan görüntülerinin ardından gerilen ikilinin görüşmesi yaklaşık 2 saat 15 dakika sürdü. Görüşmenin ardından Deniz Baykal bir açıklama yaparak Erdoğan’ın partisine iletmek üzere herhangi bir mesaj vermediğini söyledi:
“Türkiye’nin bu ortamında ne yapmak lazım, bunu konuştuk. Koalisyon görüşmesi için gitmedim. Herhangi bir yetkiyle de gitmedim. 'Niye beni çağırdı?' dedim kendime. Herhalde Meclis Başkanlığı'na vekâlet edeceğim diye. Bir de yıllarca siyasette bulunduğum için... İnsanlar uzun süre iktidarda olunca söylenmesi gereken her şeyi etrafındakilerden duyması mümkün değil. Önemli olan şeyleri söyledim.”
Deniz Baykal, partisi tarafından TBMM Başkan adayı olarak gösterildi, ancak 3. turda başkanlığa İsmet Yılmaz seçilmişti.
26. dönemde bir kez daha ‘En yaşlı üye’ sıfatıyla TBMM Başkanı
7 Haziran seçimlerinin ardından AKP’nin Meclis çoğunluğunu elde edememesi ve yapılan koalisyon görüşmelerinin başarısız olması sonucu Türkiye 1 Kasım 2015’te bir kez daha sandık başına gitti. 17 Kasım’da toplanan Meclis’te Baykal bir kez daha ‘en yaşlı üye’ sıfatıyla açılışı yaptı.
Anayasa referandumu sürecinde yeniden alanlarda
Deniz Baykal, partili cumhurbaşkanlığı sistemini getiren anayasa değişikliği referandumu öncesinde bir kez daha CHP’nin sahadaki yüzlerinden biri oldu. Hayır kampanyası için il il dolaşan Baykal’ın “Bu anayasa değişikliği Cumhurbaşkanı'na eyalet kurma yetkisi veriyor” sözleri anayasa referandumu öncesinde tartışma yarattı.
Baykal’a ‘referandumu meşrulaştırma’ eleştirisi
Deniz Baykal, YSK’nın yasaya açık bir şekilde aykırı olmasına rağmen mühürsüz oy pusulalarını geçerli saydığı anayasa referandumunun ardından meşruiyet tartışmalarının sürdüğü sırada yaptığı açıklamalar ile bir kez daha gündeme geldi. Baykal, CHP’nin “Referandum sonuçlarını tanımıyoruz” açıklamasına rağmen sonuçları meşrulaştırmakla eleştirildi.
CNN Türk’te Ahmet Hakan’ın sorularını yanıtlayan Baykal, 2019 yılında yapılması planlanan Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin “Kemal Kılıçdaroğlu ben Cumhurbaşkanı adayıyım derse biz de 'tamam' deriz, arkasında oluruz, adayımız o olur. Abdullah Gül yüzde 49'un adayı olabilir. Gül aday olursa değerlendirilmesi lazım" dedi.
Baykal, Kılıçdaroğlu'nun cumhurbaşkanı adayı olmaması durumunda işleyecek sürece ilişkin olarak "Kılıçdaroğlu aday olmayacaksa, içinde genel başkanlık bir yarışının da olduğu bir dönem başlıyor. Bu çok doğal bir şey. Hiçbirimiz hiçbir yerde ebediyen duracağız diye bir şey yok. Şunu söyleyemeyiz. Biz bir aday göstereceğiz, ben partinin başında kalacağım bu yüzde 49’la aramda bir şey olacak ve o seçimi alacak. Ciddi olalım böyle bir şey olamaz" dedi.
Adalet Yürüyüşü’ne mesafeli destek
Deniz Baykal, CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu’nun tutuklanmasının ardından, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu öncülüğünde Ankara’dan İstanbul’a gerçekleştirilen ‘Adalet Yürüyüşü’ için destek açıklaması yapmakla yetindi. Baykal konuya ilişkin “O yürüyüşün içinde yer almamış fakat o yürüyüşün amacını ve arkasındaki şikayeti, talebi paylaşan Türkiye’de milyonlarca insan var. Ben de o insanlardan biriyim. İktidara tavsiyem bizi de yürümek zorunda kalacağımız zorlamalardan uzak kalmasıdır” açıklaması yaptı.
Yoğun bakıma kaldırıldı; 3 kez ameliyat edildi
Deniz Baykal, 16 Ekim 2017’de zatürre ve damar tıkanıklığı teşhisi ile Ankara Üniversitesi İbn-Sina Hastanesi’ne kaldırıldı. Burada kaldığı sürede 3 kez operasyon geçiren Baykal, siyasette geçirdiği bir ömürün ardından hayata veda etti.
Derleme için Al Jazeera Türk tarafından hazırlanan Deniz Baykal portesiden yararlanılmıştır