Hrant Dink cinayeti soruşturması kapsamında hakkında tutuklama kararı verilen İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şubesi eski Müdürü Ali Fuat Yılmazer’in emniyette C-5 isimli gizli bir birim kurulduğu iddiasını değerlendiren Hürriyet yazarı Mehmet Yılmaz, “Böyle bir birim kurulduysa, bu işi Yılmazer tek başına mı yaptı sorusu akla geliyor. O tarihteki Emniyet Genel Müdürü'nün haberi var mıymış? İçişleri Bakanı daha sonra onaylayarak bu büroya yasal bir kimlik kazandırdığına göre, onun da böyle bir şeyden haberdar olması lazım” dedi.
Mehmet Yılmaz yazısında Dink, Rahip Santoro ve Zirve Yayınevi cinayetleri, Ergenekon, Balyoz ile diğer önemli olaylara baktığı öne sürülen C-5 birimi için “Ve niyahet dönemin Başbakanı. O bunları biliyor muydu, faaliyetlerine onay vermiş miydi? Bunları da öğrenmeliyiz ki Türkiye'de yasaların arkasından dolanıp iş çevirmeye kalkanların hangi siyasal amaçlar ve korumayla hareket ettiğini görebilelim” ifadelerine yer verdi.
Mehmet Yılmaz’ın Hürriyet gazetesinin bugünkü (2 Haziran 2015) nüshasında yayımlanan, “Oliver North, Türk olsaydı, kurtulmuştu” başlıklı yazısının ilgili kısmı şöyle:
Emniyet'te 'gizli servis' mi kurdular?
Yasadışı dinleme ve Hrant Dink cinayeti soruşturmaları nedeniyle tutuklu bulunan eski İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Ali Fuat Yılmazer'in mahkemedeki sorgusu ile ilgili tutanak haberini Milliyet'te Tolga Şardan'ın köşesinde okudum.
Mahkeme sorgusunda savcılığın Hrant Dink cinayeti ile Yılmazer arasında bir bağlantı kurduğu görülüyor. Trabzon'dan gelen istihbaratın üst yönetime sunulmamasına rağmen sunulmuş gibi gösterilmesi, İstanbul Emniyeti'nin bilgilendirilmiş gibi gösterilmesi, Yasin Hayal'in, Erhan Tuncel'e "Ali Fuat Yılmazer arkamızda" demesi gibi iddialar var.
Mahkeme aşamasında savcılığın bu iddialarını kanıtlayıp kanıtlayamayacağını göreceğiz. Umarım adil bir yargılama olsun, sanığın savunma hakkı kısıtlanmasın. Mahkeme sorgusunda benim dikkatimi çeken önemli bir husus var.
Bu da Ali Fuat Yılmazer'in, Emniyet içinde C–5 ismi verilen gizli bir birim oluşturduğu iddiası.
Bu birim, Dink, Rahip Santoro ve Zirve Yayınevi cinayetleri, Ergenekon, Balyoz ile diğer önemli olaylara bakmış.
Birimin 23 Mayıs 2012 tarihinde İçişleri Bakanı onayı ile kurulup yasal mevzuata bağlı çalışmaya başladığı da belirtiliyor. Ancak bu tarihten önce de bu birim faaliyet göstermiş, mevzuat dışı gizlice oluşturulan bir birim olarak yapılması planlanan Ergenekon, Balyoz ve benzeri operasyonların altyapısını hazırlamış.
Amerikan dizisi 'Skandal'daki B–613 gibi tümüyle gizli ve yasal olarak var olmayan bir birim olduğu anlaşılıyor. Belli ki Yılmazer'e yöneltilecek suçlamalardan biri de bu olacak. Benim merakımı çeken konu ise savcılığın soruşturmayı bu yönde derinleştirip derinleştirmeyeceği.
Böyle bir birim kurulduysa, bu işi Yılmazer tek başına mı yaptı sorusu akla geliyor.
O tarihteki Emniyet Genel Müdürü'nün haberi var mıymış? İçişleri Bakanı daha sonra onaylayarak bu büroya yasal bir kimlik kazandırdığına göre, onun da böyle bir şeyden haberdar olması lazım.
Ve niyahet dönemin Başbakanı. O bunları biliyor muydu, faaliyetlerine onay vermiş miydi?
Bunları da öğrenmeliyiz ki Türkiye'de yasaların arkasından dolanıp iş çevirmeye kalkanların hangi siyasal amaçlar ve korumayla hareket ettiğini görebilelim.