Ekonomi

Dünya ekonomisini bekleyen beş tehlike

Satın alma gücünün artmasına ve işsizliğin azalmasına rağmen dünya ekonomisini tehdit eden riskler büyüyor. İşte en önemli beş risk faktörü...

16 Şubat 2016 15:10


Küresel finans krizinin patlak vermesinin üzerinden sekiz yıl geçti. Yaralar hâlâ tamamen sarılabilmiş değil. Dünya ekonomisinin zafiyetlerini bertaraf edici bir formül de bulunmuş değil. Hammadde fiyatları düşüyor, enflasyon hareketlenemiyor, negatif faize rağmen kalkınan ülkeler durgunluğa sürükleniyor, güvensizlik artıyor. Borsa endeksleri puan kaybederken, ucuz para politikasına rağmen şirketler ve tüketici kredi talebini arttırarak ekonomiyi canlandırıcı etki yaratamıyor.

Piyasaları endişelendiren riskler:

ÇİN

Çin ekonomisindeki ani yavaşlama küresel büyümeyi sekteye uğratabilir. Emtia talebinin düşmesi petrol ve hammadde ihracatçısı ülkeleri sıkıntıya soktu. Ekonomisi petrol ve doğalgaz ihracatına endeksli olan Rusya resesyona sürüklendi, Ruble değer kaybetti.

Alman Daimler şirketi 2015 yılında elde ettiği 13,8 milyar euroluk kârının yüzde 41'ini Çin'de sattığı lüks modellerine borçluydu. Şirket 2016 tahminlerini düşürüp risklerin fırsatlardan daha ağır bastığını duyurunca, hisse senetleri hızla değer kaybetmeye başladı.

YÜKSELEN PİYASALARIN ALÇALIŞI

Yatırım sermayesi Brezilya, Rusya, Güney Afrika ve Türkiye gibi bir zamanların yükselen piyasalarından çekilmeye başladı. 1988 yılından beri net sermaye girişi kaydedilen bu ülkelerden 2015 yılında 735 milyar dolarlık sermaye çıktı.

Yükselen piyasalar artık eskisi gibi yükselmiyor. Küresel ekonomik büyüme hızının yüzde 70'i kalkınan ülkelerden besleniyor.

Küresel krizle mücadele için faizlerin sıfırlanıp piyasanın paraya doyurulması yatırımcıyı daha yüksek rant beklentisiyle kalkınan ülkelere yöneltmişti. Uluslararası Para Fonu kalkınan ülkelerdeki daralmanın sanayi ülkeleri üzerinde bumerang etkisi yapabileceği uyarısında bulunurken, uzun yıllardan sonra ucuz para politikasına son vermeyi kararlaştıran Amerikan Merkez Bankası (Fed) durgunluk sinyallerinin artması üzerine faiz artırımlarını daha uzun bir süreye yaymaya karar verdi.

SAM AMCA

Dünya ekonomisinin Çin'den sonraki ikinci dayanağı olan ABD de zayıflama emareleri gösteriyor. Şimdilik resesyon tehlikesi bulunmuyor. Ancak Amerikan ekonomisinin büyüme hızı 2015'in son çeyreğinde yıl bazında yüzde 0,7'ye geriledi. Sınai üretim düştü. İşsizliğin azalmasına rağmen ücretler artmadı, şirketler ise küresel sarsıntılar yüzünden tedirginliğe kapıldı.

Fed'in faiz adımı Dolar'ın dış değerini arttırdı, ihracatı ise olumsuz etkiledi. Merkez bankasının beklenen faiz artırımlarını ertelemesi bekleniyor.

BANKALAR

Amerikan ve Avrupa bankalarının mevduat hacmi daraldı. Petrolün ucuzlaması, pahalı hidrolik kırma yöntemiyle petrol ve doğalgaz çıkaran Amerikan şirketlerini kârsız madenleri kapatmaya zorluyor.

Dört büyük İtalyan bankasının kurtarılması ve geri dönmesi şüpheli olan kredi hacminin şişmesi banka hisselerinin çakılmasına yol açtı. Euro Bölgesi'ndeki 19 ülkede şüpheli kredi miktarı 1,2 trilyon euroya yükseldi.

2015 yılını zarar rekoruyla kapatan Deutsche Bank'ın yönetim kurulu başkanı John Cryan mali durumlarının ‘kaya gibi sağlam' olduğunu söylese de yatırımcının mevduatını çekmesi bankanın hisse senetlerini tarihinin en düşük seviyesine çekti.

Negatif faiz uygulaması kredi faizleriyle merkez bankasına ödenen faiz arasındaki farkı azalttığı için bankaların kârı düşüyor.

Sağlıksız bankaların şirket kredilerini kesmesinden ve zararı devlet, hissedar ve kreditörlerine yıkmasından endişe ediliyor.

BARUT BİTTİ Mİ?

Bazı durumlarda ana faiz oranını sıfırın da altına çeken merkez bankaları ek canlandırıcı formüller bulmakta zorlanıyor.

Düşük faiz ve milyarlarca dolarlık tahvil alımları bütün dünyada hisse senetlerini havalandırdı.

Ucuz para bolluğu enflasyonu arzulanan orana çekmeye yaramadı. Aralık ayında ABD'de tüketici fiyatları yüzde 0,1 oranında düştü. Avrupa Merkez Bankası'nın tüm uyarıcı adımlarına rağmen Euro Bölgesi'nin yıllık enflasyon oranı yüzde 0,4'te kaldı.

Merkez bankasının eskisi gibi ekonomik gerilemenin can simidi olamayacağını piyasalar idrak etmeye başladı.