Sosyal Güvenlik

DİSK Başkanı: Kıdem tazminatlarımızı kaybetmemek için "Hayır" demeye devam

"Amaçları için iyi bir araç olan FETÖ ile ülkede binlerce kişi ihraç edildi"

14 Mayıs 2017 17:07

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Başkanı Kani Beko’ya göre, "kiralık işçi olmak istenmiyorsa, kıdem tazminatlarının kaybedilmesi istenmiyorsa, eşitlikçi, demokratik, sendikal hakları olan bir ülkede yaşamak isteniyorsa 'Hayır' demeye devam edilmesi" gerektiğini vurguladı.

Referandum sürecinde tek tek 45 ile gittiğini, her fırsatı değerlendirerek insanları bilgilendirmeye çalıştığını, 6.5 milyon insana kiralık işçi olacağını anlattığını dile getiren Beko, yasanın AKP oylarıyla çıktığını iptali için kendileri Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) gidemeyecekleri için CHP’ye bir dosya hazırlayarak iptali için çaba sarf ettiklerini hatırlattı.

300’ün üzerinde özel istihdam bürosu

Cumhuriyet gazetesinden Olcay Büyüktaş'ın haberine göre, Gayri Safi Milli Hasıla’nın 590 milyar Euro olduğunu anlatan Beko, 300’ün üzerinde özel istihdam bürosunun hizmet verdiğini, söz konusu özel istihdam bürolarının cirosunun 450 milyar Avro’yu bulduğunu söyleyerek, ülkenin neredeyse bir yangın yerine döndüğünü, ülkenin 2002’den beri en büyük değerlerinin satıldığını, bugün itibariyle Karayolları, Devlet Su İşleri (DSİ), Tekel, Sümerbank, Şekerbank ve bir dizi kurumun ya satıldığını ya içinin boşaltıldığını dile getirdi. "İşte bu hükümet şimdi de ülkenin tapusunu tek bir kişiye vermek istedi. Şimdi çok anlam ifade etmeyen evetleri ile bunu almış gibi görünüyorlar ama bu ülkenin sahipsiz değil. Türkiye Cumhuriyet’nin tapusunu kimseye vermeyeceğiz” diye konuşan Kani Beko, "amaçları için iyi bir araç olan FETÖ ile ülkede binlerce kişinin işlerinden uzaklaştırıldığını" savundu.

1077 fabrika şalter indirdi

Hayır demeye ve hayırı örgütlemeye devam edeceklerinin altını ısrarla çizen Kani Beko’nun nedenlerini de özetle şöyle sıralıyor;

* İşsizlerin yaklaşık 1 milyonu üniversite mezunu. Acilen konuşulması ve önlemi alınması gerekirken, ülkede başka konuların konuşulduğunu görüyoruz.

* Türkiye’de 1077 fabrika şalterlerini kapattı. 15 ülkeyle ekonomik ve siyasi anlamda ilişkilerimiz tamamen bozuldu. Bundan ötürü ürettiklerimizi satamaz hale geldik.

* Önce işverenler istihdam daralmasına gittiler ve baş edemedikleri için de kapattılar. Gerekli önlemler alınmadığı takdirde, Türkiye’deki 7 milyonluk işsiz sayısı, 10 milyonlara çıkma tehlikesiyle karşı karşıya.

* TBMM’den olağanüstü bir hızla, medyadan, hatta vekillerden kaçırarak, muhalefeti susturarak, hukuka aykırı açık oylamalarla, kavga gürültü içinde geçirilen bu anayasa değişikliği paketi, toplumsal uzlaşmaya değil kutuplaşmaya dayalı.

* Ağır sonuçlarını bugün yaşadığımız 2010 yılındaki anayasa referandumunda bizler HAYIR derken, HAYIR demekle yetinmemiştik. Ülkenin saygın anayasa hukukçuları ve bilim insanlarının katkısı ile “Özgürlükçü, Eşitlikçi, Demokratik ve Sosyal Bir Anayasa İçin Temel İlkeler Raporu” hazırlamıştık.

* Türkiye’de anayasa tartışılırken anayasa konusunda böylesi bir birikimi olan DİSK başta olmak üzere hiçbir emek ve meslek örgütünün, sendikanın, demokratik kitle örgütünün kapısı çalınmadı. Hatta Meclis’te grubu bulunan ve bulunmayan siyasi partilerin de fikri alınmadı.

* Paketin sadece hazırlanışı değil içeriği de antidemokratik. Bu anayasada işçiler yok, köylüler yok, emekliler yok, işsizler yok.

* Bir partinin üyesi ve hatta başkanı olan cumhurbaşkanının atadığı hâkim ve savcıların, yani adaletin bağımsız ve tarafsız olması mümkün mü? Tabii ki hayır.

* Peki işçilerin haklarını tehdit eden bir yasa söz konusu olduğunda Anayasa Mahkemesi, bu yasayı nasıl iptal edebilir.

* Kıdem tazminatını ortadan kaldıran bir yasayı yarın Anayasa Mahkemesi’ne götürmek zorunda kalırsak, hangi mahkeme üyesi işçi lehine karar verebilir?

* İşçilerin haklarını sadece Meclis’te ve yargıda değil sokaklarda, meydanlarda da savunmasını zorlaştıran bir anayasayı oyladılar.

* OHAL ilan etme yetkisi olan bir Cumhurbaşkanı, tüm demokratik gösterileri, yürüyüşleri, grevleri yasakladığında işçilerin haklarını savunmanın daha da zorlaşacağı açık.

* Tek bir kişiye, tek bir imzayla sendikaları kapatma, grevleri yasaklama, kıdem tazminatını kaldırma, toplu iş sözleşmelerini askıya alma, “gerektiğinde” ücretleri dondurma yetkisi şimdi tek bir kişinin elinde.

* Bu durum düzelinceye kadar hayırı büyütmek, yarım asırlık bir çınar olan DİSK için tarihsel bir görevdir.

* Bu nedenle, demokratik tüm kesimleri, tüm bireyleri, işçileri taşeron düzenine, kiralık işçiliğe, iş cinayetlerine, düşük ücretlere, uzun çalışma saatlerine, zorunlu BES dayatmasına, İşsizlik Fonu’nun yağmasına, grev yasaklarına ve sendikal hakların önündeki engellere karşı birleşmeye ve hayır demeye çağırıyoruz.