Gündem

DHA YURT BÜLTENİ-4

1)SARHOŞ SANILIP BAYGIN YATAN GENCİN BAŞINDA MERMİ OLDUĞU ORTAYA ÇIKTI ADANA'da ailesi tarafından sarhoş sanılan, evde baygın halde yatan Oğuzhan Çimen'in (25), götürüldüğü hastanede başına yorgun mermi isabet ettiği ortaya çıktı

18 Aralık 2018 13:32

1)SARHOŞ SANILIP BAYGIN YATAN GENCİN BAŞINDA MERMİ OLDUĞU ORTAYA ÇIKTI

ADANA\'da ailesi tarafından sarhoş sanılan, evde baygın halde yatan Oğuzhan Çimen\'in (25), götürüldüğü hastanede başına yorgun mermi isabet ettiği ortaya çıktı.
İddiaya göre, Oğuzhan Çimen\'in ailesi, evde baygın halde yatan çocuklarının içki içip sarhoş olduğunu düşündü. Ailesi, daha sonra durumundan şüphelenip, Çimen\'i Çukurova Üniversitesi Balcalı Eğitim ve Araştırma Hastanesi\'ne götürdü. Burada sağlık kontrolü yapılan Çimen\'in başında mermi çekirdeği olduğu tespit edildi.
Verilen bilgi üzerine polis ekipleri olayla ilgili soruşturma başlattı. Ekipler evde yaptığı incelemede bulduğu kuru sıkı tabancaya da el koydu.
Olayla ilgili soruşturma sürüyor.

Görüntü Dökümü
------------------------
- Evden genel ve detay görüntüler
- Balcalı hastanesinden arşiv görüntüler

SÜRE:53\" BOYUT:98 mb

Haber-Kamera: Çağlar ÖZTÜRK/ADANA, (DHA)

=========================================================

2)DOKTOR İHMALİNDEN ÖLÜM İDDİASI MEZAR AÇTIRDI
 
İZMİR\'de fenalaşarak kaldırıldığı hastanede yaşamını yitiren Emine Çelik\'in (66) mezarı, ölümünde doktorların ihmali olduğu iddiasıyla başlatılan soruşturma kapsamında açıldı. Çelik, yapılan otopsinin ardından ikinci kez defnedildi. Son anlarında annesinin yanında olan Ayşe Çelik, \"Annemin ağzından köpükler çıkarken kimse ilgilenmedi, kalp masajı yapılmadı\" dedi.
Karşıyaka ilçesi Şemikler Mahallesi\'nde yaşayan Emine Çelik, kalp damarlarındaki genişleme nedeniyle 17 Mart günü Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi\'nde ameliyat edildi. Ameliyattan sonra beyninde ödem oluşan ve kısmi felç geçiren Çelik, 9,5 ay yoğun bakımda kaldı. 5 Aralık günü ise taburcu edildi. Ancak evine geldiği gün fenalaştı. Çocukları tarafınfan çağrılan ambulans ile yakındaki Çiğli Bölge Eğitim Hastanesi\'ne kaldırıldı. Buradaki tedavisinin ardından ikinci kez evine gönderilen Çelik, bir gün sonra yeniden fenalaştı. Bu kez ameliyat edildiği Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi\'ne götürüldü. Yapılan tedavinin ardından evine gönderilen Emine Çelik,  9 Aralık\'ta 3\'üncü kez fenalaşınca Çiğli Bölge Eğitim Hastanesi\'ne götürüldü. Solunum cihazına bağlanan Çelik\'in ağzından köpükler çıkmaya başladı. İddiaya göre oğlu Doğuş Çelik, annesinin durumunu görevlilere söyledi, ancak ilgilenen olmadı. Bir süre sonra ise Emine Çelik hayatını kaybetti.  Çelik\'in ölümü hastane tarafından kayıtlara \'doğal ölüm\' olarak kaydedildi.

OĞLU SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDU

Doğuş Çelik, Karşıyaka Başsavcılığı\'na annesinin ölümünde ihmalleri olduğu gerekçesiyle doktorlar hakkında suç duyurusunda bulundu. Bunun üzerine savcılık, feth-i kabir işlemi yapılması yönünde karar aldı. Bu karar doğrultusunda da Çelik\'in mezarı açıldı. Mezardan alınarak, İzmir Adli Tıp Kurumu\'na getirilen Çelik, kesin ölüm nedeninin belirlenmesi amacıyla yapılan otopsinin ardından tekrar defnedildi.

\'AĞZINDAN İLAÇ VERDİLER\'

Annesinin solunumunu boğazına açılan delikten yaptığını, buna rağmen ağız yoluyla ilaç verildiğini öne süren Doğuş Çelik, doktorların ihmali olduğunu iddia ederek, \"Annem taburcu edildiği 5 Aralık\'ta evde fenalaştı. Ambulans çağırdık ve Çiğli Bölge Eğitim Hastanesi\'ne kaldırdık. Orada bazı tetkikler yapıldı. Taburcu edildiği hastaneye sevk edilmesini istedim. Ancak bunu yapmadılar. Başka bir doktor girdi araya. \'Nedir durum\' diye sordu. Annemin hastaneye yatışını istedim. \'Anneme bir şey olursa bunun hesabını kim verecek?\' dedim. Doktor kendisini tehdit ettiğimi söyleyerek beyaz kod uyguladı. Beni hastaneden çıkardılar. Şikayetçi olacaklarını söylediler. Annemi eve götürdük. Bir gün sonra tekrar fenalaştı. Tekrar Çiğli Bölge Eğitim Hastanesi\'ne götürdük ama yatış yapılmadı. Biz de kendi imkanlarımızla Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi\'ne götürdük. Ateşini düşürdüler ve taburcu ettiler. 9 Aralık\'ta son kez fenalaşınca yine Çiğli Bölge Eğitim Hastanesi\'ne götürdük. Orada bir cihaza(solunum cihazı) bağladılar. Makine bir süre uyarı verdi. Ama hemşireler makineyi kullanmayı bilmediklerini söyledi. Annemle kimse ilgilenmeyince CİMER\'i arayıp durumu anlattım. Sonra kadın bir doktor \'ortalığı karıştırmayın\' dedi. Annemin ağzından bir ilaç vermişler. \'Annenizin yaşam fonksiyonları normal\' dediler. Tartışma yaşanınca beni yine hastaneden çıkardılar. Dört saat sonrada kız kardeşim arayıp annemin vefat ettiğini söyledi. Annemle ilgilenilmedi. Annemin boğazı delikti. Boğazından nefes aldığı için ağzından ilaç verdikten sonra köpürmeye başladı. O ilaç da sakinleşmesi için verilmiş. Ne olduysa o ilaçtan sonra oldu\" dedi.

\'SUÇLULAR CEZALANDIRILSIN\'

Son anlarında annesinin yanında olan Ayşe Çelik de kimsenin ilgilenmediğini ve ölüme terkedildiğini öne sürerek, \"Ben annemin ölümünde doktorların ve hastanenin ihmali olduğunu düşünüyorum. Annemin ağzından köpükler çıkarken kimse ilgilenmedi. Anneme kalp masajı yapılmadı. Annemin kalbi durduktan sonra canlandırma odasında bir süre bekletilmesi gerekiyor. Ancak beklemeden hemen ceset torbasına koyup morga yolladılar. Şimdi de annemin mezarı açıldı. Çünkü savcılığa giderek suç duyurusunda bulunduk. Sorumluluğu olanların cezalandırılmasını istiyorum\" dedi.

Görüntü Dökümü
------------------------:
- Emine Çelik\'in hastane odasındaki görüntüsü
- Mezarının açılmasından görüntü
- Doğuş Çelik ile röportaj
- Emine Çelik ile röportaj
- Genel ve detay görüntü

(Haber: Mehmet CANDAN - Halil İBRAHİM KARABIYIK - Kamera: Tekin GÜRBULAK / İZMİR, (DHA)

==================================================

3)12 YIL SONRA ORTAYA ÇIKAN CİNAYET, TALİHSİZ ANNENİN GÖZ DAMARLARINI KURUTTU

KAYSERİ\'de 12 yıl önce evden ayrıldıktan sonra kaybolan, bir daha da kendisinden haber alınamayan Filiz Karadavut\'un (16) ölümü sonrası anne Durna Karadavut\'un (66), yıllarca ağlaması nedeniyle göz damarları kurudu. Yüzde 97 görme kaybı yaşayan acılı anne, kızının katili olduğu iddia edilen damadı Umut Ç.\'nin (39), en ağır şekilde cezalandırılmasını ve kızının cesedinin  bulunarak, bir mezarının olmasını istiyor. İddianamesini tamamlayan Başsavcılık ise zanlı eniştenin ağırlaştırılmış müebbet hapsini istiyor. Kayseri\'de, 12  yıl önce kaybolan ve katil zanlısı eniştesi Umut Ç. olduğu iddia edilen Filiz\'in annesi Durna Karadavut\'un, olaydan sonra görme kaybı yaşadığı ortaya çıktı. Yıllarca \'Kumru\' diye nitelendirdiği kızının  bulunmasını bekleyen acılı annenin, üzüntüden göz damarları kurudu. Yüzde 97 görme ve işitme kaybı raporu alan Durna Karadavut, bir diğer şoku ise geçen 26 Haziran\'da Kayseri İl Emniyet Müdürlüğü\'nde aldı. Talihsiz anne kızının katil zanlısının damadı Umut Ç., olduğunu ve tutuklandığını öğrenince bir kez daha yıkıldı.

\'DÜŞMAN İÇERDEYMİŞ DE HABERİM YOKMUŞ\'
Filiz Karadavut\'un 2006 yılında okula gitmek için evden çıktığını anlatan anne Karadavut, konuşmasını şöyle sürdürdü: \"2006\'da kızım \'okula gidiyorum\' diye evden çıktı. 1 hafta  sonra Çocuk Şube\'ye kayıp olduğu için başvurdum. 12 senedir kayıp diye aradım ama bir türlü Filiz\'i bulamadım. Üzüntüden kulaklarım duymaz, gözlerim görmez oldu. Damadımın kızımı götürdüğünü bilmiyordum. Meğer damadım götürmüş de benim haberim yokmuş. Öldürmüş, düşman içerdeymiş de benim haberim yokmuş. 12 sene benimle ekmeği, çayı paylaştı. Beraber yedik, içtik, konuştuk, dertlendik. Ama bilemedim. Damadım da olsa elbet bir gün çıkardı diye düşündüm. Gece gece beni arayıp, Filiz\'in yaşadığı süsünü verdiler. Çocuğum yaşıyor zannettim, çocukları olduğuna ve yaşadığına inandım. 12 yıl boyunca her yeri aradım ama bulamadım.\"

\'KIZIMIN MEZARININ BULUNMASINI İSTİYORUM\'
Filiz Karadavut\'un cesedinin hala bulunamadığını ve bu duruma çok üzüldüğünü de belirten anne Durna Karadavut, \"Ben, bir anayım. Bir ananın 12 senedir yavrusu bulunamazsa, o ana ne hale gelir? Sesimi duyanların vicdanına bırakıyorum. 12 senedir, gözlerim ve kulaklarımdan rahatsız bir şekilde eve mahkum oldum. Çocuğum için cezaevi gibi eve mahkum oldum. Eşim ve çocuklarım götürürse, onların yardımı olursa dışarı çıkabiliyorum. Devlet büyüklerimize, Cumhurbaşkanımızın eşi Emine Erdoğan\'a, savcıya, hakime seslenmek istiyorum. 12 senedir bir ana yavrusunu görmezse ne hale gelir?  Hala, kızımın cesedi bulunamadı. Kızımın cesedinin bulunarak, bir mezarının olmasını istiyorum. Kızıma, bu caniliği yapanın da en ağır şekilde cezalandırılmasını, idamını istiyorum\" şeklinde konuştu.

Kızını her gün rüyasında gördüğünü de sözlerine ekleyen Karadavut, \"Gece uykularımdan kalkıyorum. Filiz, rüyalarıma giriyor. Kızım rüyamda \'Ana nerdesin, ben buradayım\' diye haykırıyor. Ama, ben yavrumu bulamıyorum.  Doktorlar, \'Gözlerinin damarları neden kurudu\' diyor.  Gözlerim kızıma üzülmekten kurudu, diyemiyorum. Derdimi anlatamıyorum. 12 yıldır gözlerim böyle. Bunun sebebi de damadım olacak o cani. Enişte demek kardeş demek, baldız demek, bacı demek. Bunu yapmak hangi tarihte yazıyor. Baldızını iple, diğer kızımı da 4 çocuğuyla diri diri mezara gömdün. Onları da perişan ettin, yedin, bitirdin. Hayatımdan, gözlerimden ettin. Katil. Hiç bir şey olmamış gibi geldin, evimde durdun. Adliyede damadın öldürmüş dediklerinde şok oldum\" ifadelerine yer verdi.

\'POLİS OLMAK İSTİYORDU\'
Filiz Karadavut\'un rızası dışında kaçırıldığını düşündüğünü de iddia eden anne Karadavut, \"Filiz, eğer gönüllü gitseydi iş elbisesi ve tişörtü sırtında olmazdı. Rızasıyla gitseydi çantasını hazırlar öyle giderdi. Kızımın  hayali polis olmaktı. Bütün milleti ve ülkeyi korumak istiyordu. Polis olamazsam, öğretmen olurum diyordu. Kızımın hayalleri ile oynadın, katil. Göremiyorum. Gül yüzlü torunlarım yanıma geliyor. Onları \'Gül yüzlülerim\' diyerek gözlerine bakarak, sevemiyorum\" diye konuştu.

OLAY NASIL OLMUŞTU
Olay, 17 Eylül 2006 tarihinde merkez Kocasinan İlçesi Fevziçakmak Mahallesi\'nde meydana geldi. İddiaya göre, okula gitmek için evinden ayrılan Filiz Karadavut\'tan bir daha haber alınamadı. Ailenin kayıp başvurusu üzerine güvenlik güçlerinin yaptığı arama çalışmalarında, olay tarihinde 16 yaşında olan Karadavut\'a ait herhangi bir ize rastlanmadı. Ailenin başvurusu üzerine Filiz Karadavut dosyası, 12 yıl aradan sonra tekrar açıldı. Kayseri Emniyet Müdürlüğü Kayıp Şahıslar Büro Amirliği ekipleri, Filiz Karadavut\'un en son Nevşehir\'in Avanos ilçesine bağlı Kalaba beldesindeki amcasının oğlu A.K\'nın evine, buradan da 19 Eylül günü öğleden sonra oto tamir işiyle uğraşan eniştesi Umut ve ablası Ç.Ç.\'nin yanına gittiğini belirledi. Soruşturmayı bu yönde derinleştiren polis ekipleri, Umut  Ç.\'yi takibe aldı. Yaklaşık 6 aylık teknik takibin ardından ekipler, 26 Haziran\'da düzenlenen operasyonla Umut Ç.\'yi gözaltına aldı. Emniyet Müdürlüğü\'ne götürülen cinayet şüphelisi enişte, sorgusunda baldızı Filiz Karadavut\'u iple boğarak öldürdüğünü, cesedini de Yuvalı Mahallesi\'nde bulunan bir mağaraya gömdüğünü itiraf etti.

BİNDEN FAZLA MAĞARA ARANDI, CESEDİ BULUNAMADI
Umut Ç.\'nin ifadesinin ardından polis, bölgede yaklaşık bin mağarada iş makinesi yardımıyla arama yaptı. Ancak Filiz Karadavut\'un cesedine ulaşılamadı. Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye götürülen Umut Ç., polis otosuna bindirilirken gazetecilere \"Pişmanım\" dedi. Cinayet şüphelisi enişte, çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine konuldu.

SAVCILIK İDDİANAMESİNİ TAMAMLADI
Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianame, 5\'inci Ağır Ceza Mahkemesi\'ne gönderildi. Mahkemenin iddianameyi kabul etmesinin ardından şüpheli Umut Ç. hakkında 2 ayrı suçtan dava açıldı. Savcılık, iddianamesinde şikayetçi anne Durna Karadavut\'un başvurusu ile daha önce takipsizlik kararı verildiği ve 12 yıl sonra şikayetçi annenin yeniden ifadesini aldı. İddianamede \"Umut Ç.\'nin itirafta bulunması, tüm aşamaları avukatı huzurunda  birbiriyle uyumlu olacak şekilde olayı anlatarak, kendisini beden ve ruh bakımından savunamayacak durumda olan 16 yaşındaki Filiz\'i öldürdüğünü kabul etmesi, HTS kayıtları, tanık anlatımları ve dosyadaki delillerle uyumlu olması, samimi itirafları, sanığın olayın gerçekleştirilme şekli itibariyle kendisinin vicdanen rahatsız ettiği ve etkisinden kurtulamadığı, vicdanen rahatlamak amacıyla tevil yoluyla da olsa samimi bir şekilde olayı anlattığı\" gerekçeleriyle savcılık, \'çocuğu canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme\' ve \'hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma\' suçlarından ağırlaştırılmış müebbet istedi

Görüntü Dökümü:
-----------------------
-  Acılı annenin yakınları görüşmesi ve sarılması
-  Ölen kızının fotoğraflarına bakması
-  Annenin ağıt yakması
-  Anne ile röportaj
-  Diğer genel detay görüntüler

Haber-Kamera: Samed Aydın SUN - KAYSERİ, DHA

==========================================

4)SERİ KATİLİN SOSYAL MEDYA PAYLAŞIMLARINDAKİ SIR PERDESİ ARALANIYOR

ORDU\'da, gasp iddiasıyla yakalanıp tutuklanan ve 13 kişinin öldürülmesiyle bağlantısı olduğu öne sürülen Mehmet Ali Çayıroğlu\'nun (44), sosyal medya paylaşımlarındaki sır perdesi aralanıyor. Suç dosyası kabarık olan Çayıroğlu\'nun sosyal medyada kullandığı \'Mehmet Ali Akpınar\' adlı hesabı incelemeye alındı. Mehmet Ali Çayıroğlu\'nun, 2 cinayete yakın tarihte bir araçla Akkuş ilçesine gittiği, yolda seyir halindeyken cep telefonuyla çektiği 3 farklı videoyu da sosyal medya hesabından paylaştığı ortaya çıktı. Çayıroğlu\'nun sosyal medyada paylaştığı video ve fotoğraflardan yola çıkan özel ekip, işlediği cinayetlerle ilgili sosyal medya paylaşımlarından yeni deliller elde edebilmek için titiz bir çalışma yürütüyor.

Samsun\'da şarküteri işleten, bir çok suçtan sabıkası olan Mehmet Ali Çayıroğlu\'nun yangın ve zehirleme sonucu öldürdüğü iddia edilen 13 kişinin ölümüyle ilgili savcılık soruşturması sürerken, yeni deliller elde edilmesi için araştırmalar genişletildi. Suç dosyası kabarık olan Çayıroğlu halen Trabzon Bahçecik Cezaevinde tutuklu bulunurken, sosyal medyada kullandığı ve paylaşımlar yaptığı \'Mehmet Ali Akpınar\' adlı hesabıda incelemeye alındı. İlk cinayetini cezaevinde çıktıktan sonra 10 Şubat\'ta Samsun\'da işlediği ileri sürülen Çayıroğlu\'nun, sonraki kurbanlarının hayvanlarını kestikten sonra şarküteride sattığı, eşyalarının bazılarını da çalıp evine götürdüğü tespit edildi.

YOLDA ÇEKTİĞİ GÖRÜNTÜYÜ SOSYAL MEDYADA PAYLAŞMIŞ
Akkuş ilçesi Ormancık Mahallesi\'nde, 9 Nisan\'da gece evde çıkan yangında yalnız yaşayan Dursun Kurt (70) hayatını kaybederken, 3 Mayıs\'ta ise Akkuş Dağyolu mahallesinde yalnız yaşayan Şeker Köseoğlu (60) kayboldu, olaydan bir hafta sonra evinin yakınında ormanda cansız bedenine ulaşıldı.  Mehmet Ali Çayıroğlu\'nun, cinayet olduğu belirlenen her iki olayla ilgili yakın tarihte bir araçla Akkuş ilçesine gittiği, yolda seyir halindeyken cep telefonuyla çektiği 3 farklı videoyu da sosyal medya hesabından paylaştığı ortaya çıktı. Çayıroğlu\'nun sosyal medyada paylaştığı video ve fotoğraflardan yola çıkılarak, işlediği cinayetlerle ilgili, sosyal medya paylaşımlarından yeni deliller elde edilebilmesi için savcılık ve jandarma özel ekibinin titizlikle çalışma yürüttüğü belirtildi.

İNCELEME VE SORUŞTURMA SÜRÜYOR
Akkuş ilçesinde 2 kişinin gasp edilmesi sonucu yakalanarak, planladığı iddia edilen yeni cinayetleri önlenen Mehmet Ali Çayıroğlu\'nun evi ve ahırında ele geçirilen 23 büyükbaş ve küçükbaş hayvan sahiplerine teslim edilirken, tek kırma 3 av tüfeği ile 4 cep telefonunun da kriminalde incelendiği öğrenildi. Ordu ve Samsun\'da 10 Şubat ile 31 Temmuz tarihleri arasında yanarak ve silahla vurularak öldürülen, çoğunluğu yaşlı olan 13 çifte ait olduğu belirlenen, Çayıroğlu\'nun evinde geçirilen eşyalarında incelendiği belirtildi. Çayıroğlu\'nun, evinin yakınlarında bulunan 3 mezarıda başka bir yere taşıdığı iddia edilirken, savcılık ve jandarma tarafından bu mezarlarında incelenip suç delili olup olmadığının araştırılacağı vurgulandı.

5  AYDA ÖLDÜRÜLEN 13 KİŞİYLE BAĞLANTISI VAR
Mehmet Ali Çayıroğlu\'nun bağlantısı olduğu iddia edilen cinayetler ise şöyle:

10 Şubat 2018: Samsun\'un Terme ilçesine bağlı Özyurt köyünde Sevim Semiz (80), engelli kızları Emine Semiz (50) ve Havva Gülen (60), gece evlerinde çıkan yangında hayatını kaybetti. Sevim Semiz\'in av tüfeği, Mehmet Ali Çayıroğlu\'nun evinde bulundu.

24 Şubat 2018: Ordu\'nun Ünye ilçesine bağlı Yüceler Mahallesi\'nde, Nuri- Lütfiye Usluoğlu çifti, gece yanarak can verdi. Çayıroğlu ile çiftin daha önceki telefon görüşmeleri ortaya çıktı. Evde bulunan kanlı bere incelemeye alındı. Adli Tıp Kurumu ve Kriminal incelemesiyle kan izlerinin izi aralanacak.

9 Nisan 2018: Ordu\'nun Akkuş ilçesine bağlı Ormancık Mahallesi\'nde Dursun Kurt, evde gece çıkan yangında hayatını kaybetti. Kurt\'un bazı eşyaları, Çayıroğlu\'nun evinde ele geçirildi.

3 Mayıs 2018: Ordu\'nun Akkuş ilçesine bağlı Doğyolu Mahallesi\'nde, Şeker Köseoğlu kayboldu. Köseoğlu\'nun, olaydan 1 hafta sonra cansız bedeni ormandaki dere yatağında bulundu. Köseoğlu\'na ait av tüfeği ile buzağı, Çayıroğlu\'nun evinde ele geçirildi. Şeker Köseoğlu\'nun tabanca ile boyun bölgesinden vurulduğu, kurşunun vücutta kalmayıp dışarı çıktığı belirlendi. Olayda kullanılan tabancanın bulunması için jandarma özel ekibinin araştırması sürüyor.

13 Temmuz 2018: Ordu\'da Üçyol mevkisinde Hasan Bayram, gaz zehirlenmesi sonucu hayatını kaybetti. Bayram\'ın bazı kişisel eşyaları, Çayıroğlu\'nun evinde bulundu.

22 Temmuz 2018: Akkuş\'a bağlı Ortabölme Mahallesi\'nde, evde gece çıkan yangında Sabri Güneş, oğlu Hasan ve gelini Zahide Güneş ile hayatını kaybetti. Sabri Güneş\'le Mehmet Ali Çayıroğlu\'nun daha önce alışveriş için görüşme yaptığı ortaya çıktı.

31 Temmuz 2018: Ordu\'nun Akkuş ilçesine bağlı Karaçal Mahallesi\'nde, Senai- Ümit Türedi çifti, mutfak tüpünden sızan gazdan zehirlendi. Ölen çifte ait cep telefonu ve kurusıkı, Mehmet Ali Çayıroğlu\'nun evinde ele geçirildi.

Görüntü Dökümü:
------------------------
-Zanlı Mehmet Ali Çayıroğlu mahkemeye götürülürken görüntüsü (arşiv)
-Jandarma\'dan detay görüntü 
-Ölenlerin arama çalışmalarından görüntü (arşiv)
-Ölenlerin fotoğrafları
-Mehmet Ali Çayıroğlu\'nun fotoğrafları
-Sosyal medyada paylaştığı görüntülerden görüntüler

Haber-Kamera: Nedim KOVAN - ORDU/DHA

============================================

5)KIŞ ÇİCEKLERİ RENGARENK

YAKLAŞAN  yılbaşı öncesi, yılın son gününde hediyelerle donatılan yılbaşı çamlarına ilgi yok. Kayseri\'de bir çiçekçilik firmasında tanesi 65-4 bin 500 TL\'den satılan yerli ve ithal çamların yüzüne bakılmıyor. Buna karşın tanesi 1-5 TL\'den satılan rengarenk kış çiçekleri mevsimin gözdesi.
Kayseri\'de şimdilik ılıman geçen kış nedeniyle seralarda üretilen ve satılan çicekler ilgi görüyor. Özellikle soğuga dayanaklı rengarenk menekşeler ve lahana olarak adlandırılan iri yapraklı çicekler gerek bahçe, gerek villa , refüj ve kaldırımlar ile mezarlıklarda tercih ediliyor. Sarı, mor ve beyaz renkli lahana olarak adlandırılan çiçekler, tanesi 2 TL\'den, menekşeler 1 TL\'den, sedan adı verilen renkli çicekler ise 5 TL\'den satılıyor.

Çicek seralarının dışında, boy boy saksılarda tutulan çeşitli türdeki çam ağaçları ise 65 TL\'den başlayıp, büyüklüğüne göre 4 bin 500 liraya kadar alıcı buluyor. Kayseri\'de yılbaşı gecesi için çam ağacı satın alan henüz olmadığını belirten çicekçiler \"Kayseri\'de yılbaşı çamı alışkanlığı yok. Yerli ve ithal çam ağacını genelde villa, bağevi olanlar ve peysaj çalışması yapan belediyeler ile resmi kurumlar satın alıyor\" diyor.

Görüntü Dökümü:
------------------------
-Çiçeklerden görüntü
- Diğer genel ve detay görüntüler

Haber: Oktay ENSARİ Kamera: Olcay DÜZGÜN/KAYSERİ,DHA

========================================================
6)AVRUPA ÜLKELERİNDEN ADANA ŞALVARINA YOĞUN İLGİ

ADANA\'da 48 yıldır şalvar diken terzi Mustafa Özdemir (59), son yıllarda Çukurova\'da çekilen dizilerin de etkisiyle geleneksel Adana şalvarına ilginin arttığını belirterek, özellikle Almanya, Hollanda, Belçika, İngiltere gibi Avrupa ülkelerine şalvar satışı yaptığını söyledi.
Tarihi Büyüksaat çevresindeki 15 şalvar üreticisinden biri olan, mesleğinin üçüncü kuşak temsilcisi terzi Mustafa Özdemir, Türkiye genelinde azalan bu mesleğin Adana\'da yaşatıldığını kaydetti. Diktiği şalvarları 30-40 lira arasında sattığını belirten Özdemir, Adana şalvarını diğer şalvarlardan ayıran en büyük özelliğinin geniş ve rahatlığı olduğuna dikkat çekti.

ESKİDEN KÖYDE GİYİLİRDİ

Adanalıların rahat insanlar olduğuna ve bu nedenle Adana şalvarının şöhretinin, Çukurova\'da çekilen dizilerin de etkisiyle dünyaya yayıldığını aktararak şunları söyledi:

\"Adana şalvarı, Atalarımızdan kalma, Adana\'ya özgü geleneksel bir alt giyim kıyafetidir. Giydiğinizde üzerinizde hiçbir şey yokmuş gibi hissedersiniz. Son yıllarda şalvarımıza ilgi arttı. İstanbul, Ankara, İzmir, doğu illerinin yanı sıra yurt dışına da çok gönderim yapmaya başladık. Avrupalı insanlar da şalvarı giydikten sonra rahat ediyorlar. Eskiden sadece köyde giyerlerdi, şimdi şehirlerde ve yurt dışında giyiliyor. Kentimizde çekilen dizilere de şalvarlar gönderdik. Özellikle Almanya, Hollanda, Belçika, İngiltere gibi ülkelere siparişler gönderiyoruz. Hayat devam ettikçe bu meslek de devam edecektir.\"

Görüntü Dökümü:
------------------------
- Terzi Mustafa Özdemir\'in şalvarlarla görüntüsü
- Şalvarlardan detaylar
- Mustafa Özdemir ile röp.
- Mustafa Özdemir\'den detay
- Büyüksaat çarşısından görüntüler
SÜRE:02\'10\" BOYUT:241 MB

Haber:Nuri PİR-Kamera: Eser PAZARBAŞI/ADANA,(DHA)
========================================================

7)KÜLTÜR VARLIKLARI LİSTESİNDEKİ TARİHİ GEMİ KAYA\'YI DEFİNECİLER TAHRİP ETTİ

KIRKLARELİ\'nin Istranca Ormanları\'nda 1\'inci derece arkeolojik sit alanı içinde Kültür Varlıkları Envanteri listesinde bulunan eski yerleşim ve küt alanı Gemi Kaya, son dönemlerde definecilerin hedefi oldu. Tarihi yerleşim alanında dinamit patlatıp, delici aletlerle kazı yapan defineciler, tarihi kaya kütlesini tahrip etti. Kırklareli\'nin Vize ilçesi Soğucak köyünde Istranca Ormanları\'ndaki Kaynak Dere Vadisi içinde kalan doğal güzelliklerle çevrili Gemi Kaya, son dönemlerde definecilerin hedefi haline geldi. 1\'inci derece arkeolojik sit alanı içinde, Kırklareli Kültür Varlıkları Envanteri listesinde bulunan eski demir çağlarına ait yerleşim yeri ve büyük blok kaya kütlesi Gemi Kaya\'nın üst kısmında kült alanı, güneş saati, şapel, yontulmuş dikdörtgen forma sahip büyük boyutlu taşlar, dikdörtgen formda boş mezar alanları, kayaya oyularak şekillendirilmiş güneş saati,  yarım daire şeklinde oyularak yapılmış küçük nişler, kayanın dış yüzeyinde oyularak açılmış küçük odalar bulunuyor.

Defineciler, define aramak için Gemi Kaya da dinamitler patlatırken, delici aletlerle de taşları oydukları görüldü. Soğucak Köyü Muhtarı Rahmi Beler, tarihi yerlerin defineciler tarafından tahrip edilerek yok edildiğini söyledi. Beler, \"Bizim çok sayıda tarihi alanlarımız var fakat defineciler tarafından çok sıkıntılar yaşıyoruz. Her tarafı tahrip ediyorlar, koruyamıyoruz. Yetkililer koruyor ama defineciler gece geliyor. Bölgede buna müsait olduğu için gece gelip kazıyorlar. Gemi Kaya\'da  çok güzel tarihi yerleri defineciler yok etti. Kaya mezarları vardı, oturma yerleri vardı hepsini dinamitle patlatmışlar\" dedi.

Kırklareli Kent Konseyi Kültürel ve Doğal Varlıklar Çalışma Grubu Başkanı Mahmut Sürer, bölgeye her gittiklerinde Gemi Kaya\'nın defineciler tarafından daha da tahrip edildiğini gördüklerini söyledi. Sürer, \"Buraya her dönem geldiğimizde maalesef doğada ve tarihi kültürel miraslara yapılan tahribatı daha da fazla fark ediyoruz. Her geçen gün defineciler tarihi yerleri talan edip, büyük zarar veriyorlar. Burası Trak\'lardan kalma daha sonra Roma ve Bizansların kullandığı yer. Gerçekten şapeller, manastırlar ve yaşam alanlarının bulunduğu tarihi bir yer. Buraları daha fazla önlem alarak korunmalı\" dedi.

Kırklareli İl Kent Konseyi\'nin daveti üzerine İstanbul\'dan gelen Galeri Mağara Araştırma Grubu da tahrip edilen Gemi Kaya\'da incelemelerde bulundu. Gruptan Hakan Eğilmez, definecilerin bölgedeki tarihi yapılar ve mağaralara büyük zarar verdiğini belirterek,
\"Burası bir Trak Kalesi görüntüsü veriyor, üstündeki yapı özelliğiyle. Bir de yakınında hemen fosil mağara var. Burası stratejik bir nokta vadiye de açılıyor. Sonuçta bilinen de bir kale değil bazı Trak kaleleri de biliniyor. Bu da bu anlamda önemli. Görünürde maalesef çok fazla sayıda kaçak kazı var. Özellikle mağaranın için de var. Bunlar genelinde çok büyük problem. Bunlar nasıl önlenir bilinmez ama çok büyük zararlar veriyor. Biz burada çalışma yaptıkça daha önemli alanlar yapılar ortaya çıkacak. Arkeoloji açısından kayaç yapısı açısından, orman örgüsü açısından ve doğal hayat açısından çok güzel bir nokta. Umarım sağlıklı bir şekilde değerlendirilir. Bu tarz tahribatlarda ileride oluşmaz.\" dedi.

Görüntü Dökümü:
------------------------
Havadan Gemi Kaya mevkii
Tahrip olan mağaralar
Mağaralardan genel-detay
Rahmi Seler ile röp.
Detay görüntü
Mahmut Sürer ile röp.
Tarihi kaleye pan 
Hakan Eğilmez ile röp.
Ormanlık alan ve kale 

Haber-Kamera: Gurbet GÖKÇE-Ali Can ZERAY/KIRKLARELİ,(DHA)-
========================================================