Bakan Eroğlu: Bu coğrafyada ayakta kalmanın yolu güçlü olmaktan geçiyor /EK
OGM\'NİN TOPLANTISINDA KONUŞTU
Orman ve İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Afyonkarahisar\'da bir otelde düzenlenen Orman Genel Müdürlüğü (OGM) 2018- 2020 Dönemi Döner Sermaye Bütçesi hazırlık toplantısına katıldı. Burada konuşan Bakan Eroğlu, \"İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır. Bu bizim için de ibadettir. Bir de şunu rica edeceğim, şimdi arkadaşlar bakın son derece dosdoğru olmamız lazım. Hepimiz dosdoğru olacağız. Geçenlerde bir tanıdığım dedi ki, ailesi aramış \'ya eşim ölemiyor, büyük ıstırap çekiyor bir gel\' demiş. O da gitmiş, \'aldığım rüşvetler yılan oldu gözüme geliyor, dayanamıyorum bir an önce ölsem\' diye bağırıyormuş. Bu tabi ölmeden önce çektikleri. Dolayısıyla emriniz altındaki her şeyi kontrol edeceksiniz\" dedi.
\"BAKANLIK ŞEFFAFTIR, AÇIKTIR\"
Toplantıya katılanların üst düzey bürokrat çalışanlar olduğunu hatırlatan Bakan Eroğlu, \"İtimat denetime mani değildir. Hepimiz kontrol edeceğiz, denetleyeceğiz ve bir suiistimal varsa, kusura bakma o milletin malına göz dikenin kellesi gider. Bu konuda çok acımasızım. Bizim bakanlık şeffaftır, açıktır ve bizim bakanlıkta her şey şeffaf şekilde yapılır. Bunu özellikle söyleyeyim. Dolayısıyla eninde sonunda yakalarız, nitekim bir kaçını yakaladık ve neticede cezasını veririz. Bunu özellikle rica ediyorum denetleyeceksiniz, kontrol edeceksiniz, her şeyi dosdoğru yapacağız\" diye konuştu.
\"İĞNE İPLİĞİ DAHİ YURT DIŞINDAN ALIYORDUK\"
Bakan Eroğlu, konuşmasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Yerli otomobille ilgili ortaya çıkan babayiğitleri kutlandığını belirten Bakan Eroğlu, \"Türkiye\'de geçmişte maalesef iğne ipliği dahi yurt dışından alıyorduk. Ama Allah razı olsun şehit başvekil Adnan Menderes ile birlikte büyük bir sanayi inkılabı başladı\" dedi.
\"BUGÜN BİR DEĞİL 5 BABAYİĞİT ÇIKTI\"
Sanayide atılan adımların Turgut Özal, Necmettin Erbakan ve şimdi de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan\'la devam ettiğine işaret eden Bakan Eroğlu, şunları söyledi: \"Malum olduğu üzere eskiden uçaklar bile Türkiye\'de yapılıyordu, hatta Kayseri\'de bir fabrika vardı. Modern silahlar yapılıyordu. Ama bazı siyasiler \'ne gereği var, biz bunları yurt dışından alırız\' dediler. Özellikle 1966 yılında yaşanan Kıbrıs Harekatı\'nın teşebbüsünde gördük ki elimizde ne silah var, ne çıkarma gemisi var. O zaman bize ambargo uygulandı ve bizi uyandırdı. Neticede Türkiye şu anda her şeyi yapacak güçte. Şu anda otomobil sanayisinde belli bir noktaya geldi. Savunma sanayiinde kahraman ordumuzun mühimmat ve askeri teçhizat ihtiyacının yüzde 75\'ini karşılar noktaya geldik. İnsansız hava araçlarında, silahlı silahsız dünyanın ilk 5 ülkesi arasındayız. Atak helikopterleri muhteşem, Altay tankları, harp gemileri gerçekten yapılıyor. Bizim insanımız bunları yapabilecek güçte. Bunların yanında bir yerli otomobilimiz yoktu. Bir babayiğit aranıyordu, bugün bir değil 5 babayiğit çıktı. Bunları gönülden tebrik ediyorum. Bu babayiğitlerin hepsi yerli otomobili yapabilecek güçte. Biz de bunlarla gurur duyuyoruz. Bu babayiğitlerin hepsini gönülden tebrik ediyorum. İnşallah Afyonkarahisar\'dan da başka babayiğitler çıkacak, onun da müjdesini vereyim. Afyonkarahisar\'da yeni bir sektör doğuyor. Bunu da ileriki tarihlerde açıklarım. Dediğim gibi Türkiye bütün bunları yapabilecek güçte. Artık bu Türkiye sanayisiyle, ziraatıyla, ticaretiyle, ihracatıyla, yürekli ve çalışkan insan gücüyle büyük Türkiye\'nin ayak sesleri. Ülkemize hayırlı olmasını diliyorum.\"
Bakan Eroğlu daha sonra Afyonkarahisar\'da esnaf ziyaretinde bulunarak bir süre sohbet etti.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
------------------------------
-Salondan detaylar
-Bakan Eroğlu\'nun konuşması
-RÖP: Veysel Eroğlu
HABER- KAMERA: Sait KARADUMAN/AFYONKARAHİSAR, (DHA)
===========================================
Çatıdan çıkan yangın 4 evi yaktı
TEKİRDAĞ\'ın Malkara İlçesi\'nde henüz belirlenemeyen nedenle çıkan yangında 4 ev yanarak kullanılamaz hale geldi. Dumandan etkilenen 53 yaşındaki Ayten Garip, hastaneye kaldırılarak tedavi altına alındı.
Malkara\'nın Gazibey Mahallesi Ertuğrul Gazi Sokak üzerinde Hasan Hüseyin Garip\'e ait tek katlı evin çatısında henüz belirlenemeyen nedenle çıkan yangın, kısa sürede büyüyerek rüzgarında etkisiyle bitişikte bulunan Hüsamettin Taşocak, Ümit Balkır ve Çiğdem Akyol\'a ait evlere de sıçradı. İtfaiyeye haber veren mahalle sakinleri kendi imkanlarıyla da alevlere hortumlarla su sıkarak alevlere müdahale etti. İtfaiye ekipleri yangını söndürme çalışmalarını sürdürürken, TREDAŞ da sokak üzerindeki elektrikleri kesti. Uzun uğraşlar sonucu alevler kontrol altına alınırken, 4 ev kullanılamaz hale geldi. Yangını söndürmek isteyen ev sahiplerinden Ayten Garip, dumandan etkilenerek baygınlık geçirince ambulansla Malkara Devlet Hastanesi\'ne kaldırılarak tedavi altına alındı. Malkara Belediye Başkanı Ulaş Yurdakul ile diğer siyasi parti başkan ve temsilcileri olay yerine gelerek yangın hakkında bilgi aldı. Yangınla ilgili soruşturma başlatıldı.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-Yanan evlerden detaylar
-Olay yerine itfaiye ambulans gelişi
-Ekiplerin yangın söndürme çalışmaları
-TREDAŞ ekiplerinin elektrikleri kesmesi
-Mahallelinin yangına su hortumlarıyla müdahalesi
-Söndürme çalışmaları
-Detaylar
Haber-Kamera: Murat YAYIN/MALKARA(Tekirdağ),(DHA)
=========================================
Bilirkişi: Kalker ve taş ocakları Saros Körfezi\'ne zarar veriyor
EDİRNE\'nin Keşan ilçesinde açılan kalker ve taş ocakları nedeniyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bulunan Saros Körfezi kıyısındaki, \'Turizm Koruma ve Geliştirme Bölgesi ile Özel Koruma Bölgesi\' ilan edilen ve Bakanlığın \'ÇED raporu gereksizdir\' kararı verdiği ormanlık alanlarla ilgili açılan davada, bilirkişi heyetinin raporunda, bölgede faaliyet gösteren taş ocaklarının uluslararası sözleşmelere aykırı olduğu, körfeze büyük zarar verdiği belirtildi. Raporda, \"Faaliyetlerin doğrudan bu bölgeleri etkileyeceği dikkate alınarak, diğer taş ocaklarının da etkisi göz önünde bulundurularak, ayrıntılı tüm paydaşların onaylayacağı bir ÇED raporunun hazırlanmasında yarar olacağı fikri bilirkişi heyetimizce benimsenmiştir\" denildi.
Keşan\'a bağlı Mecidiye köyünün Saros Körfezi kıyısındaki ormanlık alan, 2006 yılında Kütür ve Turizm Bakanlığı tarafından \'Turizm Koruma ve Geliştirme Bölgesi\', 2010 yılında ise \'Saros Körfezi Özel Koruma Bölgesi\' ilan edildi. Buna rağmen Türkiye ve dünyadan dalış yapmak için grupların akın ettiği Saros Körfezi\'nde denize yaklaşık 500 metre mesafede bulunan ormanlık alanlarda taş ve kalker ocakları art arda açılmaya başlandı. Saros\'un yeşil kıyıları, ormanlık alanları tahrip edilirken, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, geçen mart ayı başında bölgedeki kalker ocakları için, \'ÇED raporu gerekli değildir\" kararı verdi. Karar üzerine Saros Körfezi Mecidiye Turizm ve Çevre Kültür Varlıklarını Koruma Derneği, avukat Bülent Kaçar aracılığıyla Edirne İdare Mahkemesi\'ne yürütmeyi durdurma talebiyle başvurdu. Mahkeme, \'ÇED raporu gerektiği\' yönünde ara karar verdi. İbrice Limanı\'nın da bulunduğu, ayrıca İstanbul Kadıköy Su altı Sporları Merkezi Okulu\'nun eğitim yeri olan ve dünyanın her yerinden dalışçıları ağırlayan bölge için dava devam ederken, bazı firmalar aynı bölgede, deniz kıyısındaki ormanlık alanda iki yeni kalker ocağı açmak için Bakanlığa başvurdu. Bölge halkının tahribatı önlemek için sürekli eylem yapması üzerine Saros Körfezi\'nin durumu medyaya yansıdı. CHP Edirne Milletvekili ve TBMM Çevre Komisyonu Üyesi Erdin Bircan\'ın konuyu gündeme getirip, Orman ve Su İşleri Bakanlığı\'na itirazda bulunması üzerine Bakan Veysel Eroğlu, geçen temmuz ayında bölgede yeni ocaklar açılmayacağını açıkladı. Edirne İdare Mahkemesi\'nde Saros Körfezi Mecidiye Beldesi Turizm Çevre ve Kültür Varlıklarını Koruma Geliştirme Derneği üyeleri İrfan Balaban ile Recep Çınar\'ın açtığı \'ÇED gerek değildir\' kararının iptali ve yürütmenin durdurulması istemi davasında, bilirkişi heyeti yaptığı incelemenin sonuçlarını mahkemeye sundu.
ÖZEL ÇEVRE KORUMA BÖLGESİ
Gebze Teknik Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü\'nden Prof.Dr. Nihal Bektaş ile Doç.Dr. M.Salim Öncel ve İstanbul Üniversitesi Orman Mühendisliği Bölümü\'nden Yrd.Doç.Dr. Nimet Velioğlu\'ndan oluşan bilirkişi heyetinin raporunda, Saros Körfezi ve kıyılarının jeomorfolojik, peyzaj, ekolojik, floristik, biyogenelik ve turistik özelliklerinin bozulmadan korunması amacıyla Özel Çevre Koruma Bölgesi olarak ilan edildiği belirtildi. Raporda şunlar kaydedildi: \"Ege Denizi\'nin en tuzlu kesimlerinden birini oluşturan Saros Körfezi\'nde karmaşık girdaplar çizen akıntılar görülür. Bu akıntılar nedeniyle de kendi kendini temizleyen bir körfez konumundadır. Dünyada kendi kendini temizleyerek temiz kalan beş körfezden biri olduğu ileri sürülür. Suların yüksek oksijen içeriği ve körfeze dökülen akarsuların getirdiği bol besin tuzları nedeniyle tür bakımından zengindir. Saros Körfezi kuzey kıyıları ve çevresi doğal, tarihi ve kültürel değerleriyle zengin bir turizm potansiyeline sahiptir. Bu potansiyelin fark edilmesi üzerine körfez bütününde sürdürülebilir turizmin gelişimin sağlanması için, 8 Aralık 2006 tarih ve Resmi Gazete\'de yayımlanan Bakanlar Kurulu kararıyla, Saros Körfezi kuzey kıyıları ve yakın çevresi Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi olarak ilan edilmişti. Bu karar, sürdürülebilir turizm açısından, kıyıların taşıma kapasitesi aşılmadan turizme kazandırılması ve turizmin büyüme hızının kontrol altında tutulmasını sağlayacağı düşünülerek alınmıştır. Saros Körfezi\'nin zengin flora ve fauna zenginlikleri yanında, kıyılarının jeomorfolojik ve kıyı gerisindeki beşeri çevre özelliklerinin koruma kullanma esas ve usullerinin Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü\'nce belirlenmesi kararı alınmıştır. Böylece körfezin kuzey ve güney kıyıları koruma altına alınarak körfezin azami ölçüde çevresel etkiden uzak tutulması amaçlanmaktadır.\"
ORMANIN BÜTÜNLÜĞÜ BOZULACAK
Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü bünyesinde Özel Çevre Koruma Bölgesi olarak ilan edilen 15 bölgeden birinin Saros Körfezi olduğu belirtilen raporda, şöyle denildi: \"Dava konusu taş ocağının faaliyeti ile ilgili yapılacak bitki örtüsü kaldırılması, yarmaların açılması, parçalama, kırma, patlatma, depolama ve taşıma işlemlerinin özel çevre koruma bölgesi olan Saros Körfezi\'ne olumsuz etkileyeceği düşünülmektedir. Ayrıca, taşınmaz üzerinde yapılan keşifle dava konusu alanda madencilik faaliyetlerinin gerçekleştiği bölümde meşe ormanı bulunduğu tespit edilmiş, proje alanının çevresinde de orman alanları mevcut olup tahsis işlemine konu taşınmaz bu alanların devamı niteliğindedir. Bu sahanın mevcut orman sahası ile irtibatının kesilmesi, dolayısıyla orman flora ve faunasının bu sahada kendini geliştirememesi bununla birlikte ormancılık faaliyetlerinin bu sahada yapılamayacak olması, ormanın temel fonksiyonları olan oksijen üretimi, su kalitesini artırması, toprağın yüzeysel akışını durdurması, karbon yutak alanı olması, yaban hayatı için yaşam alanı olması vs. gibi fonksiyonlarını yerine getiremeyecek olması durumları göz önünde bulundurulduğunda, orman bütünlüğüne zarar vereceğini belirtmek mümkündür. Diğer taraftan açık maden işletmesi faaliyetinden kaynaklanan toz partiküllerinin civar orman ağaçları yapraklarında birikmesi neticesinde ağaçlarda kurumalar ve bozulmaların olacağını vurgulamakta yarar vardır.\"
\'SAKINCALI\'
Raporda, bölgedeki patlatmalar, kullanılacak araç ve gereçlerden ortaya çıkacak gazlar, gürültü ve diğer atıkların yaratacağı kirliliğin de ekosisteme olumsuz etkileri olacağı vurgulandı. Raporun devamında, şunlar belirtildi: \"Dolayısıyla yapılacak madencilik faaliyetinin orman bütünlüğünü bozacağını ve ormancılık açısından da sakıncalı olacağını ifade etmek mümkündür. Kaldı ki orman, üzerindeki ağaçların çapı ve kullanım amacı ile ölçülebilen ve değer takdir edilen bir varlık değildir. Ormanın insan ve diğer canlıların temel yaşam kaynakları olan başta oksijen ve temiz su kaynağı olması, erozyonu önleme, karbon yutak alanı olması, ılıman bir iklim sağlayarak tarımsal faaliyetlere destek olması, bölgedeki hayvancılığa katkı sağlaması, birçok canlıya yaşam alanı oluşturması ve rekreasyonel fonksiyonları göz önüne alındığında hesap edilemeyecek ölçüde bir değer ortaya çıkmaktadır.\"
AKDENİZ PROTOKÜLÜNE AYKIRI
Bilirkişi heyetinin raporunun değerlendirme ve sonuç bölümünde, taş ocağı sahasının Saros Körfezi Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi, Özel Çevre Koruma Bölgesi gibi çok önemli hassas alanlar içerisinde kaldığının tespit edildiği, Akdeniz\'in Kirlenmeye Karşı Korunması Sözleşmesi (Barselona Sözleşmesi) uyarınca imzalanan 7 protokolden biri olan Akdeniz\'de Özel Koruma Alanlarına İlişkin Protokol\'ün 1\'inci maddesine aykırı olduğu kaydedildi. Raporun son bölümünde şöyle denildi:
\"*Faaliyetten kaynaklanan toz partiküllerinin civar oman ağaçları yapraklarında birikmesi neticesinde ağaçlarda kurumalar ve bozulmaların olacağı, dolayısıyla yapılacak madencilik faaliyetinin orman bütünlüğünü bozacağı ve ormancılık açısından da sakınca doğuracağı;
*Ormanın sadece üzerindeki ağaçların çapı ve kullanım amacı ile ölçülebilen ve değer takdir edilen bir varlık olmadığı, ormanın insan ve diğer canlıların temel yaşam kaynakları olan başta oksijen ve temiz su kaynağı olması, erozyonu önleme, karbon yutak alanı olması, ılıman bir iklim sağlayarak tarımsal faaliyetlere destek olması, bölgedeki hayvancılığa katkı sağlaması, birçok canlıya yaşam alanı oluşturması ve rekreasyonel fonksiyonları göz önüne alındığında hesap edilemeyecek ölçüde bir değerinin olduğu:
*Dava konusu taş ocağının faaliyeti ile ilgili yapılacak bitki örtüsü kaldırılması, yarmaların açılması, parçalama, kırma, patlatma, depolama ve taşıma işlemlerinin özel çevre koruma bölgesi olan Saros Körfezi\'ni olumsuz etkileyeceği;
*Ayrıca yerel ölçekte mevcut işletmelerin toz kontrolü ile ilgili önlemleri yeteri kadar almadığı, taş ocaklarından kaynaklanan tozun özellikle yol kenarlarından başlayarak bitki örtüsü üzerinde olumsuz etkileri keşif sırasında tespit edilmiştir. Yeni bir taş ocağının bölgedeki bu toz miktarını daha da artıracağı, bu tozun rüzgarla hem Saros Körfezi\'ne hem de Mecidiye yerleşimine taşınması olası görünmektedir. Malzemelerin taşınmasında toz oluşum ve hareketinin artığı tespit edildiği;
*Dava konusu taş ocağının konumu itibarıyla Saros Körfezi Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi ve Özel Çevre Koruma Bölgesi içinde yer alması, yapılacak faaliyetlerin doğrudan bu bölgeleri etkileyeceği dikkate alınarak, diğer taş ocaklarının da etkisi göz önünde bulundurularak, ayrıntılı tüm paydaşların onaylayacağı bir ÇED raporunun hazırlanmasında yarar olacağı fikri bilirkişi heyetimizce benimsenmiştir.\"
\'TAŞ OCAKLARININ FAALİYETLERİ DURDURULSUN\'
Edirne İdare Mahkemesi\'nde dava açan Saros Körfezi Mecidiye Beldesi Turizm Çevre ve Kültür Varlıklarını Koruma Geliştirme Derneği\'nin avukatı Bülent Kaçar, bilirkişi heyetinin raporunu Edirne Valiliği\'ne sunup, bölgede halen faaliyet gösteren kalker ve taş ocaklarının faaliyetlerinin durdurulmasını istedi. Avukat Kaçar, şunları söyledi: \"Edirne İdare Mahkemesi\'nde ve Danıştay\'daki birçok dava dosyasından anlaşıldığı üzere, ulusal mevzuatı ve devletin imzaladığı çevre koruma sözleşmelerini görmezden gelen, masa başından bu hukuksuzluklara onay ve imza veren ilgili kamu görevlileri hakkında idari ve adli süreç başlatacağız. Bilirkişi raporu göstermektedir ki ormanları, doğayı, çevreyi, denizi, tarımı korumak ile görevli yetkililer, hukuka ve bilime uymak yerine yetkilerini ve görevlerini kötüye kullanmaktadırlar. Çevre uzmanı olan yetkililerin bilirkişilerce tespit edilen hukuksuzlukları, mevzuata aykırılıkları bilmemeleri mümkün değildir. Trakya\'da doğa ve yaşam için mücadele veren başta Trakya Platformu olmak üzere Keşan ve Uzunköprü kent konseylerine, yaşam savunucusu doğa korumacı tüm dostlarımıza binlerce kez teşekkür ediyoruz.\"
Görüntü Dökümü:
-------------------------------
-Dernek üyelerinin valilikten çıkışı
-Av. Bülent Kaçar\'ın açıklaması
-Dernek Başkanı İrfan Balaban\'ın konuşması
-Açıklamayı takip eden gazeteciler
-Dernek üyeleri detay
-Saros havadan görüntüleri
Haber-Kamera: Gurbet GÖKÇE-Engin ÖZMEN/EDİRNE,(DHA)-
=========================================
İntihar için çıktı, unutunca aşağıda olup biteni izledi
ANTALYA\'da yaşlılığa bağlı çeşitli hastalıkları bulunan 84 yaşındaki Ramazan Dik, komşusuna intihar edeceğini söyledikten sonra 3\'üncü kat balkonuna çıktı. Komşunun ihbarı üzerine olay yerine çok sayıda polis, itfaiye ve sağlık ekipleri sevk edildi. Balkona neden çıktığını unutan Dik, aşağıda olup biteni izledi.
Olay, saat 16.00 sıralarında Kepez İlçesi Namık Kemal Bulvarı üzerinde bulunan 7 katlı bir binanın 3\'üncü katında meydana geldi. Yakınlarının bir yere gitmesi üzerine evde tek başına kalan Ramazan Dik, karşı balkonda bulanan komşusuna, \"Kendimi buradan atıp, intihar edeceğim\" dedi. Dik\'in kendini atmasından korkan komşusu, durumu polis itfaiye ve sağlık ekiplerine bildirdi. İhbar üzerine adrese kısa sürede çok sayıda ekip sevk edildi. Belirtilen adrese gelen ekipler, yaşlı adamın atlamasına karşı önlem alırken, Dik ise balkondan olup biteni izledi. Bu arada gelen yakınlarıyla birlikte eve giren polis, Ramazan Dik\'i balkondan alıp oturma odasına götürdü. Dik\'in yaşlılığa bağlı çeşitli hastalıklar yüzünden unutma problemi olduğu ortaya çıktı.
Polis tutanak tutup olay yerinden ayrıldı.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-------------------
-Ramazan Dik\'in balkonda oturması
-Çevreye bakarak söylenmesi
-İtfaiye ekiplerinin çevrede önlem alması
-Sağlık ekiplerinin apartmana girmesi
-Binanın genel görüntüsü
-Detaylar
\"66 MB// 1 DK 5 SN\"
Haber- Kamera: Bülent TATOĞULLARI/ATALYA,(DHA)
=========================================
13 yaşındaki çocuk uyuşturucu satarken yakalandı
ADANA\'da 7\'inci sınıf öğrencisi 13 yaşındaki H.S., uyuşturucu satarken yakalandı.
Merkez Yüreğir İlçesi, Çamlıbel Mahallesi\'nde polisi görünce elindeki poşeti atarak kaçmaya başlayan H.S., polis tarafından yakalandı. H.S.\'nin attığı poşetin içinden 10 paket satışa hazır esrar ele geçirildi. H.S., adli kontrol şartıyla serbest bırakılıp, ailesine teslim edildi.
Görüntü Dökümü
------------------
- Çocuğun sağlık kontrolünden çıkarılması
Haber-Kamera:Çağlar ÖZTÜRK/ADANA,(DHA)
==========================================
Ramazan Hüseyin: Ahıskalılara çifte vatandaşlık verilmesi Türkiye için milli meseledir
AKDENİZ Ahıskalı Türkler Birliği Derneği Başkan vekili Ramazan Hüseyin, \"Yurt dışında yaşayan Ahıskalılara çifte vatandaşlık verilmesi hem Türk milleti için hem de Türkiye için milli meseledir. Bu Türkiye\'nin imajını da artırır\" dedi.
Ahıska Türk Cemiyetleri Temsil Heyeti tarafından Kemer\'de bir otelde \"Ahıska Türk Cemiyetleri Temsil Heyeti 2\'nci Çalıştayı\" düzenlendi. Çalıştaya, Akdeniz Ahıskalı Türkler Birliği Derneği, Azerbaycan Ahıska Türkleri Vatan Cemiyeti, Bursa Birleşik Ahıska Türkleri Derneği, Amerika Ahıska Türkleri Derneği ve Kırgızistan Ahıska Türkleri Derneği temsilcileri katıldı. Çalıştayda, Türkiye ve yurt dışındaki Ahıska Türklerinin yaşadığı sorunlar, vatandaşlık ve ikamet sorunları gibi konular tartışıldı.
PLATFORM KURULACAK
Akdeniz Ahıskalı Türkler Birliği Derneği Başkan vekili Ramazan Hüseyin, çalıştayın yoğun geçtiğini ve Ahıskalı Türklerin sorunlarını konuştuklarını söyledi. Çalıştayda uluslararası bir platform kurulması yönünde karar aldıklarını aktaran Ramazan Hüseyin, Uluslararası Ahıskalı Türk Cemiyetleri Temsil Heyeti Platformu\'nun kurulması için çalışmaların başladığını kaydetti. Hüseyin, kurulacak platform ile Türkiye ve yurt dışında yaşayan Ahıska Türklerinin yaşadıkları sorunlara çözüm bulunmasının daha verimli olacağını da belirtti.
\"VATANDAŞLIK İŞLEMLERİ DEVAM EDİYOR\"
Türkiye\'de yaşayan Ahıska Türklerinin yaşadığı bazı sorunlar olduğuna değinen Ramazan Hüseyin, \"Son dönemlerde Ahıska Türkleri için istisnai şekilde uygulanan vatandaşlık süreci söz konusu. Ahıska Türkleri uzun süredir vatandaşlık ile ilgili bir gelişme bekliyordu. Ahıska Türklerinin vatandaşlık başvuruları eylül ayı itibariyle başlamıştır. Bu konuda emeği geçen başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve diğer devlet adamlarına teşekkür ederiz\" dedi.
\"ÇİFTE VATANDAŞLIK VERİLMESİ MİLLİ MESELEDİR\"
Vatandaşlık sürecinin çok önemli olduğunu, istisnai vatandaşlığın Türkiye\'de yaşayan Ahıska Türklerinin sorunlarının büyük kısmını çözebileceğini belirten Ramazan Hüseyin, ancak kökten çözüm olmayacağını kaydetti. 1992\'de çıkarılan 3835 sayılı Ahıska Türklerinin Türkiye\'ye Kabulü ve İskanına Dair Kanunun tam anlamıyla işletilmesini talep ettiklerini söyleyen Ramazan Hüseyin, \"Bu yasa Ahıska Türkleri için özel olarak çıkarılmıştır. Bu yasayla Türkiye\'de ve yurt dışında yaşayan Ahıska Türklerinin sorunları çözülebilir. Yurt dışında yaşayan Ahıskalıların çifte vatandaşlık verilmesi hem Türk milleti için hem de Türkiye için milli meseledir. Bu Türkiye\'nin imajını da artırır. Türkiye\'nin Ahıskalılara sahip çıkması mühimdir\" diye konuştu.
\"KUZEYDOĞU BÖLGELERİNE AHISKALILAR YERLEŞTİRİLEBİLİR\"
Hüseyin, Ukrayna\'daki savaş nedeniyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan\'ın talimatıyla 600\'den fazla Ahıska Türkünün Türkiye\'ye getirildiğini ve Erzincan ile Bitlis\'e yerleştirildiğini hatırlattı. Hüseyin, \"İskanlı göç programları bundan sonra da uygulanabilir. İnsan gücüne, güvenilir bir topluluğa ihtiyacı olan Türkiye\'nin kuzeydoğu illerine 150 bine yakın Ahıska Türkü iskanlı olarak yerleştirilebilir. Bu geleceğe yönelik önemli bir çalışma olabilir\" dedi. Hüseyin, 1992\'den bugüne kadar Türkiye\'ye göç eden Ahıska Türkü sayısının 200 binden fazla olduğunu da söyledi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
-----------------------------
Çalıştayın afişinden detay
Akdeniz Ahıskalı Türkler Birliği Derneği Başkan Vekili Ramazan Hüseyin açıklama
Toplantıdan detay
169 MB // 05:19\"
Haber- Kamera: Levent YENİGÜN/KEMER (Antalya), (DHA)