Abdullah Öcalan’ın işaret ettiği Demokratik İslam Kongresi için geri sayım başladı. Demokratik İslam Kongresi, 10-11 Mayıs'ta Diyarbakır'da toplanıyor.
Kongre, Öcalan'ın aylar önce "Hz. Muhammed'in Medine Şûra çalışmaları örnek alınarak, Şeyh Said gibi tarihi kişiliklerin ruhuna uygun olarak bu çalışmaların yapılması önemlidir" sözleriyle gündeme gelmişti.
İslam Kongresi, Demokratik Toplum Kongresi'nin de desteklediği, Demokratik İslam Kongresi Hazırlık Komitesi tarafından düzenleniyor. Kongreye, yerli ve yabancı 300'e yakın İslam alimi, akademisyen, yazar ve uzmanın katılımı bekleniyor.
Böyle bir kongreye neden ihtiyaç duyuldu?
Sinan Oğuş’un BBCTürkçe’deki haberine göre, kongre Çağırıcı Gurubu'nda yer alan Hazro Belediyesi Eş Başkanı Güler Doğu Özavcı, "Amacımız, Kürtlerle İslam'ı konuşmaktan ziyade başlı başına İslam'ı konuşmak ve İslam'ın özüne dönük bir konferans düzenlemek. Bu nedenle Kürdistan'ın dört parçası, Avrupa ve Türkiye'nin batı yakasına açılım gösterdik. Yani çerçevemiz çok geniş" diyor.
Eski Mazlum Der yöneticisi de olan Özavcı, Hazreti Muhammed'den sonra "siyasallaşan bir İslam"ın olduğunu söylüyor. Kongreyle, "İslam'ın özü olan tevhit, adalet, özgürlük mücadelesi ruhunu tekrar ortaya çıkarmak, özellikle ezen-ezilen ilişkisine vurgu yapmak istediklerini" belirtiyor.
Hazreti Muhammed döneminde uygulanan Medine Sözleşmesi'ni anımsatan Özavcı, "Çok kültürlü-çok dilli bir sistemin günümüzde de olabileceğini tartışmak, böyle bir hayatın mümkün olabileceğini ortaya çıkarmak istiyoruz" diyor.
İslami kimlik neden öne çıkarılıyor?
Adalet ve Kalkınma Partisi, Gülen hareketi ya da Hür Dava Partisi'nin Güneydoğu'daki gücü biliniyor. AKP'nin son yerel seçimlerde bölgeden aldığı önemli oy oranı da bunu net olarak ortaya koyuyor.
Bu oy oranını dikkate alan PKK-KCK çizgisindeki Kürt hareketinin, Çözüm Süreciyle birlikte kongre üzerinden hem Batı hem de Doğu'daki seçmene "İslam'la sorunumuz yok" mesajını öne çıkardığı ve 'müdahalede bulunduğu' yönünde eleştiriler yapılıyor.
Kongre Çağırıcılarından Özavcı, bu eleştirilere, "Ortadoğu kan gölü. Müdahaleden ziyade, İslam'ın bir adalet ve barış dini olduğunu göstermek istedik. Kongre, özgün bir çalışmadır. Herhangi bir siyasi parti, düşünce ya da siyasi çalışma değil. Bu anlamda oy kaygısı taşıyan bir çalışma ya da bir tarafın tabanını başka bir tarafa kaydırma gibi bir amaç da söz konusu değil" diyerek karşı çıkıyor.
Kongrede HDP'nin 'muhafazakâr kanadını' mı inşa edilecek?
Halkların Demokratik Partisi'nin ağırlıklı olarak sol ve sosyalist parti ve gruplardan oluştuğu, muhafazakâr kanadının ise yeterince temsil edilmediği eleştirileri zaman zaman gündeme geliyor. Kongrede, 'HDP'nin muhafazakâr kanadı inşa edilecek' yorumları yapılıyor.
Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, kongreden böyle bir "kanadın" çıkıp çıkmayacağını zamanın göstereceğini söylüyor.
Muş Milletvekili Demir Çelik ise "Kongreden HDP'ye kanalize etmek istediğimiz bir hareket yok" diyerek karşı çıkıyor.
Öte yandan Çelik, BDP ve HDP'nin "hep yanlış algılandığını, 'din dışı, dini inkar eden' bir siyasal parti olarak gösterildiğini ama böyle olmadığını" söylüyor.
Çelik, HDP'ye yükledikleri misyonun sadece sol ve sosyalist partilerin, hareketlerin "aritmetiksel toplamı" olmadığını söylüyor ama bu "imajın" oluştuğunu da kabul ediyor. Çelik, "Bunu aşmamız gerektiğini gördük. Evet, sol-sosyalistler olmalı ama toplumun ekseriyeti hala dindar. Bunları görmemezlikten gelerek bir parti büyüyebilir mi?" diye soruyor.
Çelik, "Samimi dindarları, AKP'nin yedeğine göndermeye ne hakkımız var. Madem ki AKP suiistimal ediyor, o halde onlardan kurtarıp kendi ayakları üzerinde siyaset yapabilecek haklara da kavuşmalılar. O anlamıyla Demokratik İslam Kongresi, bir yanıyla İslami duyarlılığa sahip olduğumuzu, İslam'ı, devletin dini olmaktan çıkartmak istediğimizi, dini toplumla buluşturup toplumsal hakikatlerle kendi kendisini yönetmesine fırsat vermeye hizmet etsin istiyoruz" diyor.
Aynı soruyu yönelttiğimiz HDP Eş Genel Başkanı Ertuğrul Kürkçü ise "Bizim öyle kanatlarımız yok. HDP, HDP'dir" diyerek tepki veriyor.