Gündem

Demirtaş: Taksim'deki patlama açık bir provokasyon

BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Meclis grup toplantısında konuştu.

02 Kasım 2010 02:00

T24 - BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Meclis grup toplantısında Taksim'de pazar günü (31 Ekim 2010) gerçekleşen patlamay "açık bir provokasyon" dedi. Demirtaş, TBMM'nin Aysel Tuğluk ve Ahmet Türk'ün vekillik iadelerinin onaylanmamasına "Meclis Başkanı gerekli siyasi cesareti gösterememiştir" diyerek tepki gösterdi.

BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş partisinin Meclis grup toplantısında gündemdeki konuları değerlendirdi. Konuşmasına Taksim’deki saldırıyı kınayarak başlayan Demirtaş, saldırının üzerinden üç gün geçmesine rağmen olayın kimler tarafından ve hangi amaçla gerçekleştirildiği konusunda hükümetten açıklama yapılmadığını söyledi.  Bu tür eylemlerin meşru olmayacağı, kabul görmeyeceğinin bilinmesi gerektiğini dile getiren Demirtaş, saldırının yeri ve zamanlamasının ‘açık bir provokasyon’ girişimi olduğunu ortaya koyduğunu kaydetti. Demirtaş şöyle konuştu:



"Gerekçesi ne olursa olsun şiddet eylemleri bir sonuç alma biçimi olarak kullanılmamalıdır. Türkiye gençlerinin artık intiharvari eylemlerle meydanlarda, şehirlerde bombalar patlatacağı bir ülke değildir, olmamalıdır. Ülkenin demokrasi eksikliği de kimseye bu hakkı vermemelidir. Demokrasi mücadelesi önünde yasal ve fiili engeller olsa da bu şekilde şiddet eylemleriyle ilerleme kaydetmek mümkün değildir. Bu türden eylemleri önlemenin tek yolu güvenlik tedbirleri olamaz. Daha fazla demokrasi, özgürlük ortamı sağlandıkça şiddet önlenebilir. BDP olarak şiddetin her türlüsünün yaşamımızdan tümüyle çıkması için daha fazla demokrasi ve herkes için daha fazla özgürlük talebimizi sürdüreceğimizin bilinmesini isteriz. Taksim olayı bütün yönleriyle ortaya çıkarılması hükümetin görevidir. Umut ediyoruz ki en son şiddet eylemi bu olur."



"EYLEMSİZLİK KARARININ UZATILMASI MEMNUNİYET VERİCİ"



Konuşmasında PKK’nın eylemsizlik kararını 2011 seçimlerine kadar uzatmasını da değerlendiren Demirtaş, kararı son derece olumlu ve memnuniyet verici olarak değerlendirdiklerini ifade etti. Bazı siyasetçilerin kürsülerden nutuklar atarken, ateşkesi ‘sözde ateşkes’ olarak nitelendirirken bu süreçlerin ne tür zorluklarla gerçekleştiğini bilmediklerini kaydeden Demirtaş, "Bu kararlar olgunlaşana kadar binlerce insanın emeği sonucunda gerçekleşiyor. Bu nedenle Türkiye’de bir eylemsizlik sürecinin seçim sonrasına da olsa uzatılmış olması memnuniyet vericidir, emeği geçen herkese teşekkür etmek istiyorum.

Bu kararın kalıcı bir barışa dönüşmesi de bizim temennimizdir" dedi.




"ÖNÜMÜZDEKİ 8 AYDA ADIM ATILMALI"


Diğer sorunlarda olduğu gibi Kürt sorununda da şiddet yöntemlerinin kesinlikle reddedilmesi gereken yöntemler olduğunu ifade eden Demirtaş, "Kürt sorununun artık şiddet yöntemiyle çözülebilecek bir sorun olmadığı bütün açıklığıyla ortadadır. Bizim temennimiz devletin de bu perspektifle yaklaşmasıdır. Kürt sorunu şiddet yöntemiyle çözülemez, şiddet yöntemiyle de bastırılamaz" diye konuştu. Türkiye’nin önünde bir fırsat olduğunu, çözüm yolunda güven verici sağlam adımlar atılabileceğini belirten Demirtaş, "Önümüzdeki sekiz ay bu adımların atılması gereken aylardır. Her türlü partisel, kişisel çıkarın üstünde toplumun çıkarlarını ön planda tutan bir siyasal yaklaşımla önümüzdeki sekiz aylık süreçte Kürt sorununun çözümüne giden yolda önemli taşlar döşenebilir. Bu eylemsizlik kararı siyasetçilere böylesi bir zemin yaratmıştır" dedi.


"SEÇİM BARAJINI DÜŞÜR BAKALIM ORTAYA NE ÇIKACAK"


Bu süreçte devlete düşen en önemli görevin topluma "Türkiye’de demokratik yol ve yöntemlerle çözülemeyecek sorun yoktur" mesajı vermek olduğunu söyleyen Demirtaş, Kürt sorununun çözümünde demokratik siyasal yöntemlerin kanallarının açık tutulması gerektiğini kaydetti. Bunlardan birinin ifade özgürlüğü diğerinin de seçim barajının düşürülmesi olduğunu ifade eden Demirtaş, Başbakan’ın "silahları bıraksınlar seçime girsinler bakalım ne olacak" şeklindeki sözlerini hatırlattı ve şöyle konuştu:


"Ağzını eşitlik, milli iradeye saygı, halkın egemenliğine saygı ile açıp kapatan sayın Başbakan söz seçim barajına geldiğinde dünyanın en antidemokratik sistemini nasıl savunabiliyor anlamakta zorluk çekiyorum. Kenan Evren zihniyeti. Yüzde 10 seçim barajını darbe geleneği yarattı. Ona dört kolla sarılmış olan AKP geleneğidir. Başbakan ‘silahları bıraksınlar seçime girsinler bakalım ne olacak’ diyordu. Düşür seçim barajını, seçime girelim bakalım ortaya ne çıkacak, bak bakalım kim Türkiye partisi, kim bölge partisi. Ortaya çıksın."


"ATILACAK ADIMLAR TAVİZ ÜZERİNDEN TARTIŞILAMAZ"



Kürt sorununda ve Türkiye’nin demokrasi problemlerinde atılacak adımların herhangi bir gruba, partiye ve örgüte verilmiş taviz olmadığını ifade eden Demirtaş, "Demokrasi halkın hakkıdır. Bu hak Türkiye toplumundan çalınmıştır bu. İktidarlar tarafından gasp edilmiştir. Bunun iadesi gerekiyor. Dolayısıyla ateşkes dönemlerinde atılacak adımlar taviz üzerinden tartışılamaz" diye konuştu.



"KÜRTLERİN BÖLÜNME TALEBİ YOK"


Türkiye’de Kürtlerin bölünmek istemediğini, bölünme tehdidi varmış gibi korku yaratılarak demokratik adımların önünün kesilemeyeceğini de söyleyen Demirtaş, hükümetin böyle bir paranoyanın arkasına saklanamayacağını kaydetti. BDP olarak demokratik özerklik derken Türkiye’nin tamamının güçlendirilmiş yerele yönetimlerle yönetilmesini talep ettiklerini "Kürtlere özerklik geri kalanlara antidemokratik uygulama" demediklerini de belirten Demirtaş, tep tip askerlikle ilgili tartışmaları hatırlattı. Demirtaş, "Askerlik uzatılacak, bedelli olacak, olmayacak ne bekleniyorsa, Başbakanın söyleyeceği söze bakılıyor. Herkes başbakanı bekliyor. Başbakan Türkiye toplumuna nasıl bir askerlik modeli önereceğini kendisi düşünüyor, kendisi karar verecek. Bu size padişahlık yönetimi hatırlatıyor mu? Bunun adı demokrasi olabilir mi? Askerlik başbakanın iki dudağından çıkacak şeye bağlı. Biz bu anlayış değişsin, bu saltanat bitsin istiyoruz" dedi.



"BAŞBAKAN’IN UYANMASI LAZIM"


Konuşmasında BDP’ye Hazine yardımı verilmemesini de eleştiren Demirtaş, "AKP, 186.5, CHP 83.5, MHP 57 milyon TL alacak. BDP sıfır TL alacak. Biz bu partilerle seçim yarışına gireceğiz. Bütün siyasi partilerin hakça hazine yardımından yararlanması gerektiğini düşünüyoruz. 186,5 milyon lira AKP alacak, kullanacağı devlet olanakları da cabası. Yüzde 10’luk seçim barajı olacak ve buradan da AKP Kürt sorununun çözümünü çıkaracak. Türkiye’nin hepsi Başbakan kadar saf değil. Başbakanın uyanması lazım, bu kritik bir dönem fırsatlar sunan bir dönemdir" diye konuştu.



"CHP TARİHİ MİSYONUNUN FARKINDA OLMALI"



Eylemsizlik sürecinde sivil toplum örgütlerine de önemli görevler düştüğünü ifade eden Demirtaş CHP’ye de çağrıda bulundu. Demirtaş "CHP böylesi bir dönemde oynayabileceği misyonun farkında olmalıdır. Türkiye’de bugün eğer bir tıkanma yaşanıyorsa, bunun en büyük nedeni, sorumlusu iktidarın karşısında sol, sosyal demokrat bir muhalefetin olmamasıdır. Sağ, milliyetçi bir anlayıştan demokratik bir toplum çıkmaz. Ama CHP bugünkü yapısıyla AKP’nin daha gerisindedir. CHP böylesi bir dönemde kendi kabuğunu kırarak, olması gereken kimliğe, sosyal demokrat kimliğe kavuşup Kürt sorununda özgürlükçü bir perspektif sunabilirse Türkiye’nin barışına çok büyük katkı sunabilir" dedi.



"MECLİS BAŞKANININ CESARETSİZLİĞİ KARŞISINDA ŞAŞKINLIK İÇİNDEYİZ"



Demirtaş grup toplantısında, Meclis Başkanlığı’nın, Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk’un başvurusuyla ilgili verdiği kararı da değerlendirdi. Demirtaş "Kimse bu arkadaşlarımızın milletvekilliklerinin düşürülmesi yasaldı, hukukiydi diyemez. Tümüyle siyasal bir yaklaşımdı. Madem ki siyasal bir yaklaşımla böyle bir durum ortaya çıkarıldı yine siyasal bir kararla halkın iradesine saygı duyduğunuzu gösterebilirdiniz. Meclis Başkanı, topu Anayasa Mahkemesi’ne atacağınıza, bu iki arkadaşımızın milletvekilliğini iade edebilirdi, bu konudaki cesaretsiz yaklaşımı karşısında şaşkınlık içindeyiz. Karşı çıkan hiçbir siyasal anlayış yok hukuken zemini var, sadece siyasal bir cesaret gerekiyordu. Maalesef sayın meclis başkanı gerekli siyasi cesareti gösterememiştir. Bizim açımızdan üzücüdür ama mesele kapanmış, bitmiş değildir. Son gün dahi olsa bu arkadaşlarımızın parlamentoya geri dönmeleri olumlu siyasi sonuçlar doğurur" diye konuştu.


KILIÇDAROĞLU İLE TOKALAŞTI


Demirtaş grup toplantısının ardından salondan çıkarken, kuliste "Başbakan Kemal" sloganları eşliğinde grup toplantısı salonuna giren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile karşılaştı. Demirtaş ve Kılıçdaroğlu birbirlerine selam vererek tokalaştılar.