Türkiye'deki cumhurbaşkanlığı için yarışan altı adaydan biri de HDP'nin eski eş genel başkanı ve cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş. Seçim çalışmalarını tutuklu olduğu için cezaevinden yürüten Demirtaş, DW Türkçe'nin sorularını avukatı aracılığı ile yazılı olarak yanıtladı. Seçim yarışının adil olmayan koşullarda yapıldığına işaret eden Demirtaş, "AKP'nin mülki amirlerinin Kürt illerinde neredeyse koca bir ilçe kadar seçmeni taşımak üzere YSK'ya başvuru yaptığını" söyledi. Ancak HDP'nin barajın altında kalmayacağını ve 7 Haziran'ı geride bırakabileceğini belirten Demirtaş, Avrupa'nın tutumundan da şikayet etti.
DW Türkçe: Bir üst mahkeme de tahliyenizin reddine yapılan itirazı geri çevirdi. Şimdi AYM aşamasındasınız. Hukukçu ve cezaevinde bir cumhurbaşkanı adayı olarak beklentiniz nedir? Serbest bırakılmanızın hangi koşullara bağlı olduğunu düşünüyorsunuz?
Selahattin Demirtaş: Tutuklanmam tamamen siyasi bir karardır, hukuk uygulanır ve yargı bağımsız davranırsa bırakılırım. Ama şu aşamada öyle bir atmosfer yok. Yargı yoğun bir siyasi vesayet altında. Ancak bizi burada tutma gerekçeleri o kadar zayıf ki, bir noktadan sonra yargı üzerindeki baskı bile bizi burada tutmaya yetmeyebilir. Bu noktada da halkın kendi özgürlüğü için vereceği demokrasi mücadelesi belirleyici olacaktır. Yargı ancak o zaman bağımsız ve adil hareket edebilir.
DW Türkçe: Adaylığınızla ilgili haber vermeyen kanallara attığınız Tweet'ler dikkat çekti. Bu seçim yarışını Edirne'de bir cezaevinde TV'den ve gazetelerden izlerken nasıl bir hisse kapılıyorsunuz? TRT'de hakkınız olan seçim konuşması ne olacak?
Demirtaş: TRT ve ana akım medyaya baktığınızda, birkaç istisna dışında, HDP ve ben seçimlere girmiyormuşuz gibi bir intiba ediniyorsunuz. Maalesef medyanın durumu içler acısı, toplumun bir kesiminin temsilcisi yokmuş gibi davranmaları, diğer muhaliflere de üvey evlat muamelesi yapmaları utanç verici. Baskı altında olmalarını anlıyorum, ama geleceğimiz için böylesine önemli zamanlarda üç maymunu oynamalarının, hatta çoğu zaman iktidarın stepnesi gibi davranmalarının bir açıklaması olamaz. TRT'deki seçim konuşması hakkımı kullanmak için çeşitli yazışmalar yapıyoruz. Ama miting yapma, seçmenlerime yüz yüze propaganda yapma, sesimi duyurma hakkımın şu ana kadar göz ardı edilmiş olması, TRT konusunda farklı bir şey ortaya çıkar mı sorusunu sorduruyor.
DW Türkçe: HDP de parti olarak medyada yok. Kadroları, milletvekilleri cezaevinde. Parti sıfır baraj ittifakının dışında. Koşullar böyleyken siz 2014'te aldığınız oyu yakalayacağınıza ve HDP'nin de barajı geçeceğine inanıyor musunuz?
Demirtaş: Hem ben hem partim bu seçimlerde sadece barajı değil kendimizi de aşacağız, buna yürekten inanıyorum. Seçmende büyük bir heyecan ve coşku var. İçeriden bunu ben bile hissedebiliyorum. 7 Haziran'da 2015'deki seçimleri geride bırakacak sonuçlar almamız mümkün.
DW Türkçe: HDP'nin barajı geçememesi senaryosunda, sizi ve HDP'yi neler bekliyor? B planınız var mı?
Demirtaş: İhlal ve usulsüzlüklerin had safhada olduğu, meşru olmayan bir seçimde baraj altında kalmamız söz konusu olabilir. Şimdiden bunun hazırlıklarının yapıldığını da görüyoruz. AKP'nin mülki amirleri her gün Kürt illerinde neredeyse koca bir ilçe kadar seçmeni taşımak üzere YSK'ya başvurular yapıyor. Partim bu tarz planları engellemek için gerekli başvuru ve çalışmaları yapıyor. HDP'nin barajı geçememesi gibi bir olasılığı kabul etmiyoruz. Çünkü bu sadece HDP seçmenine değil, Türkiye'de demokrasi yanlısı herkese büyük bir haksızlık olur.
DW Türkçe: Ne kadar "barış" derseniz deyin, sizin ve HDP'nin söylediklerinize Türkiye'de sırtını dönen bir kesim var. Bir gün onlara da ulaşabileceğinize inanıyor musunuz?
Demirtaş: HDP kendinden öncekilerin ulaşamadıklarına ulaşmayı başardı. Bundan sonra da böyle devam edeceğine inanıyorum. HDP sadece bir siyasi parti değildir, bu toplumun bir arada yaşamasının en güzel örneği ve teminatıdır. Bizim de daha doğru söylemleri üretip, etkili iletişim kanallarıyla bu haksız algıyı değiştirebilmemiz gerekir.
DW Türkçe: Bu seçim bildirgesinde 2015'deki öz yönetim ve özerklik değil, yerel demokrasi ve demokratik yerinden yönetim kavramları kullanıldı. Bir politika değişikliği mi söz konusu?
Demirtaş: Hayır, politik bir değişiklik yok. Önerdiğimiz modeli daha anlaşılır kavramlarla ifade etmeyi tercih ettik sadece.
DW Türkçe: Seçim sonrasında, kazanması durumunda, Erdoğan'dan yeni bir çözüm süreci ya da açılım girişimi olabilir mi? Bu konuda öngörünüz nedir?
Demirtaş: AKP ve Erdoğan'ın kafasında demokrasiye, barışa, çözüm sürecine dair en küçük bir fikrin olabileceğine inanmamız için tek bir neden görünmüyor. Biz her daim barış ve çözüm adımlarının yanında oluruz, ancak AKP'de böyle bir yaklaşım yoktur.
DW Türkçe: İkinci tura Meral Akşener kalırsa, partiden ve HDP'li seçmenden oy alabilir mi?
Demirtaş: İkinci tura ben kalacağım için HDP'liler bana oy verecektir. Ancak ikinci turu görmeden HDP'nin bu aşamada bir karar almasına da gerek yoktur. HDP kendi ilkeleri çerçevesinde her halükarda demokrasiden yana olacaktır. Bize verilecek her oyu ilk veya ikinci turda kesinlikle demokratik bir Türkiye'nin ve barışın kazanması için siyasete dönüştüreceğiz. Hiçbir oy boşa gitmeyecektir, herkes bundan emin olabilir.
DW Türkçe: 15 Temmuz sonrası süreçte Avrupa ve Almanya'nın tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Demirtaş: Türkiye ile mülteci anlaşması ve kârlı silah anlaşmaları yapanların artık eskisi gibi insan hakları demediğini görüyoruz. Avrupa bu tavrıyla sadece Türkiye'deki muhalif ve demokratik kesimleri yalnız bırakmıyor, aynı zamanda kendi ilkelerine de sırt çeviriyor. Avrupa'nın büyük bedeller ödeyerek ortaya çıkardığı ilkeleri bu kadar kolay harcıyor olması üzücüdür. Biz bazı devletlerin liderlerine değil, Avrupa halklarına ve demokratik kamuoyuna seslenmeyi tercih ediyoruz.
DW Türkçe: Seçim çalışmalarınız tek kişilik seçim merkezinizde yoğun gidiyor. Bir gününüzü anlatır mısınız? Kaçta kalkıyorsunuz? Kaçta uyuyorsunuz? Motivasyonunuzu nasıl koruyorsunuz?
Demirtaş: Yüksek güvenlikli bir hapishanedeyim sonuçta ve buradaki imkanlar çok kısıtlı. Seçim kampanyasına küçük mesajlarla destek olmaya çalışıyorum sadece. Günümün tamamını seçimlere dair okuyarak, yazarak geçiriyorum. Her gün üç defa avukatlarım ziyaretime geliyor. Onlarla bilgi alışverişi yapıyorum. Dışarıdaki mücadele ve çalışmaları gördükçe daha fazla motive oluyorum. Haftada bir saat de eşimle görüşüyorum, o da beni çok fazla motive ediyor, moral veriyor. Tabii her hafta gelen onlarca mektup da bana büyük güç veriyor.
DW Türkçe: Bu süre içinde yazmaya ve çalıp söylemeye devam ediyor musunuz?
Demirtaş: Bu yoğunlukta pek fazla edebiyat veya müzikle ilgilenemiyorum maalesef. Ama şimdiye kadar bağlamamla çok sayıda şarkı türkü besteledim.
DW Türkçe: Çocuklarınızı ne sıklıkta görüyorsunuz? Bu durumu onlara nasıl anlatıyor ve geleceğe dair ne söylüyorsunuz?
Demirtaş: Ayda bir saat açık görüşte kızlarımı görebiliyorum. Çok fazla tutukluluk ve cezaevi konularını konuşmuyoruz. Ancak hasret giderebiliyoruz. Kokularını içime çekmek yetiyor bana. Zaten ziyaret çok kısa olduğundan neşeli sohbetler yapmayı tercih ediyorum. Ama çocuklarım her şeyin farkına varacak kadar büyüdüler artık. Neredeyse iki yaş büyüdüler artık, buradayken. Geleceğin daha güzel olacağına dair inancımızı asla kaybetmedik. Onlar da babalarının suçsuz olduğunu biliyor ve bu nedenle başları dik bir şekilde yaşamlarına devam ediyorlar.