Gündem

DAVUTOĞLU'NDAN "HOŞGÖRÜSÜZLÜK" AÇIKLAMASI İSTANBUL (A.A)

16 Temmuz 2011 00:00
-DAVUTOĞLU'NDAN "HOŞGÖRÜSÜZLÜK" AÇIKLAMASI İSTANBUL (A.A) - 15.07.2011 - Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, hoşgorüsüzlükle, İslamofobiyle ulusal, toplumsal ve ülkeler düzeyinde mücadele edilmesi gerektiğini belirtti. İslam İşbirliği Teşkilatınca (İİT), Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, İİT Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ve AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton'ın katılımıyla ''Dini Temelli Hoşgorüsüzlükle Mücadele Toplantısı'' yapıldı. IRCICA'nın Yıldız Sarayı Çit Kasrı'ndaki merkezinde düzenlenen ve çeşitli ülkelerin dışişleri bakanlarının da katıldığı toplantıda konuşan Dışişleri Bakanı Davutoğlu, bu etkinliğin zamanında yapıldığını belirterek, toplantıya, ABD Dışişleri Bakanı Clinton'un katkılarının da önemli olduğunu vurguladı.  Davutoğlu, ''Tam da yerinde, tam da zamanında tartışıyoruz. İstanbul gibi çok kültürlü, çok dinli, çoklu etkin yapıya sahip, yüzyıllardır böyle süregelen bir şehirde bunu tartışıyoruz. Sinagogların, camilerin, bütün ibadethanelerin yan yana olduğu bir şehirdeyiz. Doğru zamanda doğru yerdeyiz. Bu anlamda Genel Sekreterimizi, Clinton'ı tebrik etmek istiyorum. Ashton'un da desteğiyle uluslararası komitelere, insan hakları ile ilgili komitelere, bunu deklare edebilir hale geldik'' diye konuştu. Burada bir paradigma kaymasının söz konusu olduğunu ifade eden Davutoğlu, şunları söyledi: ''Küresel, kültürel yaklaşımlar anlamında zorluklar olarak karşılaştığımız durumlar, etnik yaklaşımları, mezhep ayrımcılığını ve aynı zamanda karşılıklı hoşgörüsüzlüğü desteklemektedir ve bütün bu yaklaşımlarla terminolojik anlamda hoşgörüsüzlük mücadelesi çok farklı satıhlarda meydana gelmektedir. Dolayısıyla bütün bu kaynaklara, hoşgörüsüzlük kaynaklarına baktığımız zaman üç temel kaynak söz konusudur. Temel kaynaklardan biri mezhepsel kültürel yapılar olması. Örneğin Balkan ülkelerinde 1990'larda gördüğümüz ya da bugün Ortadoğu'da gördüğümüz gibi pek çok mezhep ayrımcılığı yüzünden, bu türden dönüşüm karşıtı yaklaşımlar yüzünden hoşgörüsüzlük ortamı meydana gelmekterdir.'' İkinci kaynağın göç olduğunu vurgulayan Davutoğlu, geçtiğimiz yüzyılda büyük kitlelerin kendi yaşamlarını idame ettirebilecekleri ülkelere göç etmeleriyle birlikte bugün ülkelerin daha kozmopolit yapılara sahip bulunduğunu söyledi. ''Bu, yapılar içerisinde komün yapılar oluşturmaktadırlar ki bu da bir başka unsurdur'' diyen Davutoğlu, hoşgörüsüzlük kaynaklarından bir diğerinin de teknolojik güçlükle olduğunu belirtti. Davutoğlu, '' Burada gerçekten büyük potansiyel arz eden ve özellikle etnik ve mezhepsel ayrımları provoke eden ve bu anlamda da destekleyen kanallar, facebook, twitter gibi bütün bu kanallar, teknolojik yeniliklerin hepsi, coğrafi anlamda uzaklarda yaşayanları aynı oda içerisinde bir araya getirmektedir. İşte bu araçlar hem olumlu hem olumsuz anlamda kullanılabilir'' diye konuştu. Hoşgörüsüzlük ortamı ve islamofobi ile 4 aşamada mücadele edilmesi gerektiğine işaret eden Davutoğlu, ''Hoşgörüsüzlükle, islamofobi ile ulusal olsun, toplumsal olsun, ülkeler düzeyinde olsun mücadele etmeliyiz. Düşmanlarımızın egosantrik hayallerinin ötesine geçmemiz gerekiyor. Sanki kendileri dünyanın merkeziymiş gibi davrananların karşısında bundan etkilenenler de olabileceğine dikkati çekmek gerekiyor. Bu egosantrik sanrı ile mücadelenin tek yolu empati geliştirmek ve eğitim olanaklarını sağlamak. Eğitim olanakları anlamında yine bir paradigma değişimi yaşadığımızı söyleyebiliriz. Bütün bireyler eşittir, bütün insanlar eşittir ve en temel haklarından bir tanesi eğitimdir ve herkes aynı şartlara tabi olmak durumdandır'' ifadelerini kullandı. -''DÜNYA DAHA HUZURLU VE BARIŞÇIL BİR DÜNYAYA DÖNÜŞECEK''- Toplumsal düzeyde komün yapılar denildiğinde geleneksel toplumlardan bahsedilmediğini vurgulayan Davutoğlu, sözlerini şöyle tamamladı: ''Burada tabii ki herkesi dahil edici bir yaklaşımın benimsenmesi önem arz ediyor. Yani Avrupa'daki göçlerden sonra birbirleriyle yan yana yaşayan komünler, topluluklar olmaktadır ama asla birbirleriyle karışmamaktadırlar. Dolayısıyla sosyal anlamda bir bütünlük taşımamaktadırlar. Birbirleriyle mücadele halinde, kavga halinde olan hoşgörüsüz komünleri bir arada görmekteyiz.  Bir başka nokta da aidiyet duygusu. Politik anlamda, vatandaşlıkla aidiyet duygusunu taşımak... Burada vatandaşlık noktasında da göç eden ülkelerde, vatandaşlık haklarına dikkat çekilmesi gerekiyor. Küresel ölçekte de bakıldığında hoşgörüsüzlük karşısında durabilecek küresel bir farkındalık yaratılması gerekiyor.  Özellikle İnsan Hakları Konseyinin bu anlamdaki son kararı son derece önemli. İslamofobi karşısında alınan bu kararla birlikte toplumlar düzeyinde ulusal ve uluslararası farkındalığın sağlanması son derece önemli. Bu paradigma değişimi ile birlikte geleceği son derece iyi bir şekilde değiştirebiliriz. Bu anlamda bu sürece katkıda bulunan herkese takdirlerimi iletmek istiyorum. Gerçekten dünya, böylelikle inşallah daha huzurlu ve barışçıl bir dünyaya dönüşecek.''