-DAVUTOĞLU: ÜYELİĞİMİZ AB İÇİN TEST TBMM (A.A) - 11.11.2010 - Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, AB'nin önünde çok stratejik bir tercih bulunduğunu, ya siyasal olarak etkin, ekonomik olarak da rekabetçi küresel bir güç ya da siyasal anlamda etkisini kaybetmiş, içine kapanmış kıtasal bir güç olacağını belirterek, "Türkiye'nin AB üyeliği AB için bu anlamda bir test, sınav niteliği taşımaktadır" dedi. Davutoğlu, Dışişleri Bakanlığı'nın 2011 Mali Yılı Bütçe Tasarısının TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'na sunulması sırasında yaptığı konuşmada, Türk dış politikasındaki son duruma ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Bakan Davutoğlu, konuşmasında AB sürecine ilişkin bilgi vererek, Türkiye'nin AB'ye entegrasyonunun sadece bir ulus devletin entegrasyonu değil, aynı zamanda küresel bir barış projesi olduğunu söyledi. Davutoğlu, teknik müzakerelerde bazı siyasal engellere rağmen geçen yıl çok zor ve kapsamlı iki faslı açtıklarını, bu dönem için de rekabet faslında da ilerleme sağlayıp açmayı planladıklarını bildirdi. Müzakerelerde AB entegrasyon süreci ile alakalı olmayan ve daha önce diğer ülkelere çıkarılmayan bazı engellerin Türkiye'nin önüne konduğunu belirten Davutoğlu, Kıbrıs başta olmak üzere bazı konularda getirilen engellerin ve AB içindeki siyasal değişimlerin getirdiği tartışmaların bulunduğunu ifade etti. Bakan Davutoğlu, şöyle devam etti: "AB bizim için bir yeniden yapılanma sürecidir ve kapsamlı bir modernleşme tecrübesidir. Stratejik açıdan da AB yönelişimiz önemlidir. Biz AB'ye üye olduğumuzda, AB'nin en etkin üyesi olarak var olmaya önem veriyoruz. AB'nin edilgen ve bir çevre unsuru olarak değil, Brüksel'de en etkin 3-4 ülkeden biri olarak var olmak istiyoruz. Bunun için de bütün AB'ye verdiğimiz mesaj şudur: Bugün AB'nin önünde çok stratejik bir tercih bulunmaktadır. AB ya siyasal olarak, jeopolitik olarak anlamlı ve etkin, ekonomik olarak rekabetçi, kültürel olarak da içselleştirici küresel bir güç olacak; ya da siyasal anlamda etkisini kaybetmiş, ekonomik alanda rekabet gücünü kaybetmiş, kültürel olarak içine kapanmış kıtasal bir güç olacak. Türkiye'nin AB üyeliği AB için bu anlamda bir test, sınav niteliği taşımaktadır. Türkiye AB olmadan da büyük bir stratejik güç olabileceğini göstermiştir ancak Türkiye'nin AB'ye katabileceği ciddi bir stratejik ağırlık vardır." -FÜZE SAVUNMA SİSTEMİ- Türkiye'nin önemli stratejik araçlarından birinin de NATO üyeliği olduğunu belirten Davutoğlu, NATO'da etkin olmanın yanı sıra İttifak'ın geleceğine de katkı sağlayan en önemli üyelerden biri olunduğunu bildirdi. Davutoğlu, gelecek hafta sonu Lizbon'da NATO zirvesinin toplanacağını hatırlatarak, o zirvede ele alınacak olan füze savunma sistemine ilişkin görüşlerini şöyle açıkladı: "Füze savunma sistemine ilişkin tutumumuz ilkeseldir ve net bir tutumdur, üç temel ilkeye dayanmaktadır. Birincisi, NATO uluslararası sistemin en etkin güvenlik örgütü olarak güvenlik risklerini tanımlamak ve bunlara karşı tedbirler alması gayet doğaldır, değerlendirme yapmak görevidir. Türkiye de bu değerlendirmelere aktif katkıda bulunur. Dolayısıyla terörizm, nükleer tehdit, balistik füze tehdidi gibi konularda tabi ki NATO içinde değerlendirmeler yapılır, biz bunları engellemeye dönük bir tutum içinde değiliz ve bu değerlendirmelerde aktif olarak rol alırız. İkinci temel ilke alınacak bütün bu tedbirlerin bütün üyeleri kuşatıcı nitelikte olması lazım. Hiçbir ülkenin hiçbir bölgesi bu güvenlik kuşağının dışında kalamaz. Bu güvenliğin bölünmezliği ilkesi NATO'da en temel ilkelerden biridir. Ve sadece NATO üyelerinin güvenliğine dönük olması lazım. Üçüncü ilke de yürütmekte olduğumuz bölgesel dış politikalarla NATO ile kurduğumuz stratejik ilişki arasındaki irtibatı sağlar; biz Soğuk Savaş'ta olduğu gibi bir kanat üyesi ve NATO'nun uç ülkesi olmak istemiyoruz. Hiçbir komşumuzdan tehdit algılaması içinde değiliz ve sadece belli ülkelere dönük belli tehdit algılamaları içinde olunmasını da kabul etmeyiz. Bu açıdan ülkemizin NATO'nun bütün güvenlik planlamaları içinde aktif yer alması doğrudur ve elzemdir. Ama ülkemizin etrafında bir barış kuşağı oluşturma çabaları ile NATO stratejileri arasında bir bütünlük olmasına özel önem veriyoruz. Yeni sınırlar, yeni duvarlar oluşmasını da istemiyoruz. Bunun da sadece bizim için değil NATO'nun geleceği için de önemli olduğunu düşünüyoruz." -ABD İLE İLİŞKİLER VE IRAK- Bakan Davutoğlu, ABD ile ilişkilerin de sadece askeri değil daha da gelişen, daha kapsamlı bir ortaklık olmasını istediklerini belirterek, bunun için kurulan mekanizmaları anlattı. "ABD ile bölgedeki pek çok konuda beraber çalışıyor ve yoğun istişare yapıyoruz" diyen Davutoğlu, bunun örneklerini sıraladı. Bu ilişkinin bir anlamda küresel bir güç ile Afro-Avrasya'da giderek güçlenen bir bölgesel güç arasında köklü kurumsallaştırılmıs ilişkilere dayalı kapsamlı ortaklık olduğunu kaydetti. Davutoğlu bu çerçevede ABD ile mevcut stratejik ilişkileri daha da geliştirmeye kararlı olduklarını ifade etti. Davutoğlu, bölgesel politikalarda düzen kurucu bir rol üstlenmek istediklerini, bunun için de üst düzey siyasi diyaloğu artırmak istediklerine işaret ederek, ayrıca ekonomik karşılıklı bağımlılık olsun istediklerini de dile getirdi. Herkes için güvenlik sağlayacak bir istikrar kuşağını hedeflediklerini belirten Davutoğlu, kültürel anlamda da bir arada yaşama kültürünün yerleşmesine önem verdiklerini bildirdi. Davutoğlu, bu çerçevede komşu ülkelerle yüksek düzeyli stratejik işbirliği konseyi girişimine başladıklarını belirterek, "Bütün komşularla en iyi ilişkileri kurmaya kararlıyız" dedi. Irak'ta bütün taraflarla görüşmeler gerçekleştirdiklerini ve hükümet kurma sürecinde belli sonuçlar elde ettiklerine dikkati çeken Davutoğlu, bugün öğleden sonra sorunların aşıldığını ve Irak Meclisi'nin en kısa zamanda hükümeti kuracağını söyledi. Davutoğlu, "Iraklı gruplar arasında hiçbir ayrım gözetmiyoruz" dedi. -YUNANİSTAN İLE İLİŞKİLER, KIBRIS SORUNU- Bakan Davutoğlu, Yunanistan ile ilişkileri yeni bir çerçeveye oturtmak istediklerini, bu çerçevenin ekonomik ilişkilerin güçlendiği, aradaki sorunların karşılıklı tartışıldığı bir çerçeve olduğunu bildirdi. Davutoğlu, "Yunanistan ile istikşafi görüşmeleri sürdürerek Ege sorunlarını ulusal menfaatimizi koruyan Egeye kalıcı bir barış getirecek bir çerçeve için çabalarımız sürüyor" dedi. Kıbrıs konusunda da sürmekte olan müzakereleri hatırlatan Davutoğlu, kalıcı bir barış için çabaları sürdüreceklerine dikkati çekerek, "Kıbrıs'ta bizim hedefimiz bellidir, Doğu Akdeniz'e kalıcı barışı getirecek, istikrarı sağlayacak bir çözüm için çabaları sürdüreceğiz ama bu olana kadar da KKTC'nin uluslararası toplumda daha etkin şekilde tanıtılması ve KKTC'ye dönük ambargoların kalkması için de çabalarımız sürüyor" diye konuştu. İran'ın nükleer programı konusunun küresel alanda çok ciddi bir sorun olduğunu hatırlatan Davutoğlu, bu konuyla ilgili yapılan girişimleri özetledi. Tahran bildirisine imza atıldığını anımsatan Davutoğlu, bu bildirinin uluslararası toplumda büyük yankı uyandırdığını, ancak uygulamaya konamadığını bildirdi. Bildirinin hala masada olduğunu belirten Davutoğlu, takas anlaşmasıyla ilgili geçmiş takvimi anlattı. Davutoğlu, en son İran'ın nükleer müzakerelere hazır olduğunu açıkladığını hatırlatarak, şunları söyledi: "Biz bu konudaki katkılarımızı sürdüreceğiz. Ancak bizim için önemli olan bu toplantının nerede gerçekleştirileceği değildir. Bundan daha önemli olan bu toplantının neticeye ulaşmasıdır. Bu gerilimin bir an önce aşılmasına büyük önem veriyoruz. Çünkü Türkiye ile İran arasında bir duvar oluşsun istemiyoruz. Bütün komşu ülkelerle olduğu gibi İran'la da her alanda ilişkilerimizi geliştirmek istiyoruz."