Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kadıköy Ahmet Sani Gezici Anadolu Kız İmam Hatip Lisesi hizmet binası açılışında yaptığı konuşmada, kendisinin de imam hatip mezunu olduğunu hatırlatarak, "İmam Hatip'te okurken oradaki hocalar derdi ki 'Siz niye buraya geldiniz; ölü yıkayıcısı mı olacaksınız?' Evet, bu ülkede ölü yıkayıcılarına da ihtiyaç var. Bir Müslüman'ın kendi ölüsünü kendisi yıkayacak kabiliyete erişmesi lazım. Yoksa ölülerimiz ortada kalır" dedi.
AKP'nin iktidar yılları boyunca eğitimde attığı adımları hatırlatan Erdoğan, konuşmasında geçmişi anarken "Kartal Anadolu İmam Hatip’ten mezun olan evladım, Boğaziçi Üniversitesi'ne gidebilecekken, katsayı yüzünden gidemedi. Kızlarım bu akıbete uğradı" ifadelerini kullandı. Erdoğan'ın çocuklarından Ahmet Burak Erdoğan ve Bilal Erdoğan'ın Kartal Anadolu İmam Hatip'ten mezun olduğunu biliniyor.
Erdoğan'ın yeni eğitim-öğretim yılı açılış töreninde yaptığı konuşmanın özeti şöyle:
Bugün ayrı bir mutluluğu yaşıyorum. Kadıköy Ahmet Sani Gezici Kız Anadolu Lisesi'nin yeni binası hayırlı olsun. Benim iki kızım da kız Anadolu imam hatip iken buradan mezun oldular. Şimdi 490 puanı duyduğu zaman farklı yere de giderdi cici kızımız. Gitmedi, nereye geldi buraya geldi. Cazibe çok önemli.
“Onların karakterinde utanma duygusu maalesef yok”
Bizi aşanları gördükçe mutlu oluyorum. Zaten mesele bu. Bunlar oldukça, devam ettikçe inanıyorum ki gelecek çok daha farklı olacak. Ülkemizdeki her güzel hizmet gibi bu okulu da dillerine dolayanlar, kendilerine rant devşirmeye çalışanlar oldu. Bugün aynı zamanda okulun arazisiyle ilgili pek çok ahlaksız iddiaları dile getirenlerin, hatta meclis gündemine kadar taşıyanların utanç günüdür. Ama biliyoruz ki onların karakterinde utanma duygusu maalesef yok. Hamdolsun onlar bizim muhatabımız değil. Bizim muhatabımız işte buradaki pırıl pırıl gençlerimizdir. Önümüzdeki yıllarda da bu okulda eğitim görecek evlatlarımızdır, milletlerimizdir. Biz hizmetimizi milletimiz için yapıyoruz.
Belediye başkanlığı döneminden beri şu gerçeği gördüm yaşadım. Türkiye'de mücadele etmeden, gücünüzü ve inancınızı sağlam tutmadan değil dev eserlere imza atmak, bir çakıl taşının yerini dahi değiştirmeniz mümkün değildir.
"İmam hatipten çıkanlar istedikleri okula gidemesinler diye önlerini kestiler"
Yola çıkarken bir şey dedik. Önce eğitim, sonra sağlık, sonra adalet, emniyet dedik, ulaşım dedik. Hepsinin entegre olması çok önemliydi. Türkiye 8 yıllık eğitim garabetini yaşadı. O ne büyük garabetti. Adeta şah damarımızı kestiler. Şah damarı kesilen bir insan yaşayabilir mi? Yaşayamaz. Nesli o hale düşürdüler. O zaman 600 bin imam hatip öğrencisi vardı, bir anda 60 bine düştü. Sabır, sabır, sabır. Ve bunun neticesinde bu geldi. E ne oldu? Sabrın neticesinde şu anda imam hatiplerde öğrenci sayısı 1 milyon 200 binin üzerine çıktı. Bunlar dayatmayla olmadı, zorlukla olmadı. Ama nasıl oldu? Bir tarafta getirdiler katsayı engelini koydular. Bir tarafta imam hatipten çıkanlar istedikleri okula gidemesinler diye ön kestiler. Bariyer oluşturdular.
“Evladım Boğaziçi Üniversitesi'ne gidebilecekken katsayı yüzünden gidemedi”
Benim şimdi, Kartal Anadolu İmam Hatip’ten mezun olan evladım, Boğaziçi üniversitesine gidebilecekken, katsayı yüzünden gidemedi. Kızlarım bu akıbete uğradı. Ama biliyorsunuz kötü komşu ev sahibi yaptırır meselesi var ya, biz de yurtdışına gönderdik. Benim büyük oğlum, yani oğlum Harvard’da mastırını yaptı.
Buradan mezun olan büyük kızım, o aynı şekilde Indiana’yı bitirdikten sonra, Berkeley üniversitesinde master ve doktorasını yaptı. Buradan mezun oldu. Küçük kızım o da aynı şekilde Indiana’yı bitirdi. Masterını bitirdi o da şimdi ülkesine döndü. Biz bir şeye aşığız. Bizim derdimiz var. Dertliyiz. Biz diyoruz ki niye bu çocuklarına ayaklarına pranga taktınız. Bu bir yarış değil mi? Bırakın kim hangi okulu istiyorsa o okula gitsin. Adeta zincirlere bağlamayın.
"Bu ülkede ölü yıkayıcılarına da ihtiyaç var"
“Türkiye’nin bu kadar ihtiyacı yok” dediler, “müezzine ihtiyacı yok” dediler. Bu okulların hedefi sadece imam ve müezzin yetiştirmek değil ki. Şimdi ben İstanbul’da tek imam hatip vardı Fatih’te oradan mezun oldum. Orada okurken bazı hocalarımız şunu söylerlerdi: “Oğlum buraya niye geldiniz?” “Okumaya geldik.” “Oğlum, ölü yıkayıcısı mı olacaksınız?” Biz ağlardık. Çünkü biz ölü yıkayıcısı olmak için oraya gitmedik ama bu ülkede ölü yıkayıcılarına da ihtiyaç var aslında. Bunların ölüleri de kimin önüne geliyor, imamın önüne geliyor, bu işi bilenin önüne geliyor. Halbuki bir Müslüman, imam müezzin aramaması lazım. Kendi ölüsünü kendisi yıkayabilecek bilgiye kabiliyete erişmesi lazım, işin aslı bu. Yoksa ölüleriniz ortada kalır. Vaka bu.
Ama onlar hep bu işi ticari anlamda düşündüklerinden dolayı böyle baktılar. İşte bunlar hep tek parti döneminin, 28 Şubat döneminde yeniden hortlatıldı. Bilhassa mesleki eğitim bu süreçte çok büyük darbe yedi. Biz 4+4+4 sistemini getirerek bu yanlışa son verdik.
Ortaokul ve liselerde başörtüsü yasağına son vererek kız öğrencilerimiz üzerindeki baskıyı kaldırdık. Düşünebiliyor musunuz, imam hatip liselerinde dahi kızların başörtüsüyle uğraştılar. Bunları yaşarken tabi ki çok çok üzgündük. Ama dedik ki sabır. Sabrın sonu selamettir dedik. Herkes inandığı gibi yaşama hakkına kavuştu, her yerde. Okullarımızda da devlet dairelerimizde de. Buralara kolay gelinmedi. İnsanımız başını açma hürriyetine sahipse, başını örtmek isteyen de örtme hürriyetine sahiptir. Benim başı açık kardeşim de, başı örtülü kardeşim de bir vatandaşım olarak kendilerine hizmet vermede ayrımcılık yapmamam gereken bir sorumluluğumdur. Bugüne kadar bunu yaptık, yapmaya da devam edeceğiz. Talebe bağlı olarak serbest kıyafet uygulamasını başlattık.
"Gerekli dersi milletimiz vakti geldiğinde verecek"
Teröre sarılanlar bunların kadrini kıymetini bilmiyor. Varsın bilmesinler. Onlar okulları bombalayanlar, onlar camilerimizi bombalayanlar, hastanelerimizi bombalayanlar, onlar halkımıza hizmet veren otobüslerimizi yakıp yıkanlar… İşte bunlar. Ama inanıyorum ki bunların da kadri kıymeti anlaşılacak. Onlara da gerekli dersi milletimiz vakti geldiğinde verecek.
"Siz bu sanal alemi aşarak doğal dünyanızda yaşamanın mücadelesini veren bir nesil olmalısınız"
Tabi ki sizin de göreviniz çok ağır. Geleceğin hesabını farklı yapmanız lazım. Sizler idealist gençler olarak, milli ve manevi değerlere bağlı gençler olarak, şu anda bir sanal alem oluşturuldu. Sosyal medya, sanal alem. Ama siz bu sanal alemi aşarak, doğal dünyanızda yaşamanın mücadelesini veren bir nesil olmalısınız. Çünkü bizim için asıl olan odur. Bunu başarmanız lazım. Eski Türkiye manzaralarını bilenler için şu anlattıklarım 15-20 yıl önce hayalleri dahi aşan hizmetlerdi. Siz de inanıyorum ki bunları gerçekleştireceksiniz.
Benim sınıfımda 75 öğrenciydik. Ama şimdi siz azami 30 kişilik sınıflarda okuyacaksınız. Bu sene buraya, Kadıköy imam hatipten gelen 800 öğrenci göreve başlıyor. Buranın kapasitesi 1500. Her yıl alınacak imtihanlarla burası o seviyeye çıkacak. Burası çok daha güçlü hale ulaşmış olacak. Ben annelerden babalardan büyük annelerden büyük babalardan rica ediyorum. Lütfen çocuklarımıza, torunlarımıza zaman zaman eski Türkiye’yi anlatalım. Okul, öğretmen, kitap defter bulmanın bir hayli güç olduğu o günleri yeni nesillere mutlaka hatırlatalım ki bugünün kıymeti anlaşılsın. Bizim spor salonumuz yoktu biliyor musunuz, beden eğitimi dersini normal sınıfta yapardık.