Yakın dönemde öne çıkan 4 cinayet vakasını değerlendiren Mimar Sinan Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ali Akay korkutucu bir tablo çizdi.
Gazetelerin üçüncü sayfa haberlerini okuyor musunuz? Bu sayfalara konu olan cinayetlerin son dönemde nasıl değiştiğini fark ediyor musunuz? Kan davası ya da borç-alacak kavgası nedeniyle işlenen cinayetler artık neredeyse 'sıradan' sayılıyor. Üçüncü sayfalardaki şiddet, vahşet dozu artıyor, cinayetlerin sekli şaşırtıyor.
Mimar Sinan Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ali Akay bu değişimin nedenlerini Habertürk gazetesine anlattı ve gündemi meşgul eden dört cinayeti sosyolojik açıdan değerlendirdi...
Bu planlı ve farklı cinayetler nasıl açıklanabilir?
İstanbul’un nüfusu 1970'li yıllarda 10 bin kişiyken şimdi 17 milyon. Göç sonrası model; köy, kır, taşra modeli oldu. Şehir, şehir olmaktan çıktı. Bizim model aldığımız şeyler de çok değişti.’Şehir’in kelime anlamı 'medeni’ demek. Oysa yaşadığımız şehirlerde şehir kültürü kalmadı. Taşra, kır kültürü benimsendi. Para ile burjuvazinin yer değiştirdiği bir Türkiye’den bahsediyoruz artık. 60'lı, 70'li yılların İstanbul 'u ile şimdinin şişmiş İstanbul 'u arasında çok fark var. Toplumsal normları bozan göçler hâlâ yaşanıyor.
Her şey göç yüzünden mi yani?
Şehir kültürü taşra kültürünün egemenliği altında olsa da, taşra kültürü de tam olarak yaşanmıyor. İkisinin arasında kalan bir kültür çıkıyor ortaya. Bunun bir ismi var: Ara. Gözümüzü korkutmak bunlar. Artık hepimizin başına her şey gelebilir. İki kültür aynı arıda değişiyor. Ortaya çıkan ne o, ne o. Yeni kültürde bir sürü beklemediğimiz sorun çıkacak. Geniş aileler kalmadı. Bakıcıların olduğu bir toplumsallık var. Kreşlerde büyüyen çocuklar gibi bir gerçekliğimiz var. Babanın para kazandığı aile modeli çatladı. Para sıkıntısı, ailede iki bireyin para kazanması ihtiyacını doğuruyor. Tabii bu ‘ara yapı’da bir sürü cinnetler ortaya çıkıyor. Bu arada, ara yapıyı medya seviyor. Ara kültüre dair haberler, filmler devam edecek. Bu devam ettikçe biz ‘ara’da kalmaya devam edeceğiz. Daha korkunç cinnetleri, cinayetleri bekleyin...
Peki, sadece Türkiye mi ‘ara’da kalıyor?
Hayır. Bütün dünya. Özellikle çok göç alan ABD ve Avrupa, örneğin Fransa’da uzun yıllardır tecavüz vakası görülmemişti. Ama son iki yıla bakın; göçle birlikte çok sayıda tecavüz vakası görülmeye başladı. Sadece, hepsinin sonu buradaki gibi kanlı bitmiyor.
Münevver cinayeti
Lise öğrencisi Münevver Karabulut’un cesedi 3 Mart 2009’da İstanbul Etiler’de bir çöp konteynırında bulundu; vücudu bir bavulun, testereyle kesilmiş kafası ise gitar kılıfının İçine konmuştu. Cinayetin zanlısı sevgilisi Cem Garipoğlu hâlâ yakalanamadı.
'Toplumsal dalganın neticesi'
" Bu fevri bir cinayet değil. Anlaşılan o ki. Cem Garipoğlu, cinayetten önce bir testere satın almış. Son dönemdeki tüm vakalar arasında, psikiyatriyi ilgilendiren en önemli cinayet bu. Birincisi, bu vakada ilgine gibi duran şey, çocuğun yarı Fransız yarı Türk olması, iki kültür arasında gidip geliyor. Aralarında sınıfsal çelişki de yaşanmış olabilir. Toplumsal olarak gelen bir dalganın neticesidir aslında bu cinayet. Planlı bir şey yapacak olan kimsenin şizofren olması ihtimali çok yüksek. Şizofren kişi, kendi hayatındaki problemi başkasının üzerine atarak onu yok etme, kurban etme isteği hisseder. Karşısındakini yok ettiğinde kendisindeki problemler de yok olmuştur sanki.
***
Güzellik salonu sahibi Burcu
İzmir’de güzellik salonu işleten Burcu Güçlü, 19 yerinden bıçaklanarak öldürüldükten sonra yakılarak apartman boşluğuna atıldı. Güçlü’yü, broşür dağıtmaları için yanında çalıştırdığı iki İşçisinin öldürdüğü anlaşıldı. Amaçları kasayı soymaktı, ancak son dakikada plan değişince cinayeti işlediler.
'Kültürel hınç nedeniyle öldürüldü'
" Güzel bir kadından, güzellik salonundan ve yanında çalışan iki zavallı insandan bahsediyoruz. İşin içinde âşık olma, buna cevap alamama, kadının paralı olması gibi kışkırtıcı öğeler var. Güzellik merkezi açan bir kadının bulunduğu kültür dünyasıyla, taşradan gelen ve işçi olarak çalışan insanların bakış açıları arasındaki fark çok açık. İşin hem sınıfsal hem ekonomik boyutu var. Bence kadın para vermediği için değil, kültürel bir kinden dolayı öldürüldü. Bu kültürel bir cinayet. Kadının yakılarak öldürülmesi, adamların paniğinden kaynaklanıyor. Tanınmasını istemiyorlar. Bu cinayet kin, hınç, panik ve cehaletin birleşimi. Foucoult'un 'Aşağılık İnsanların Tarihi' isimli kitabı, bu olay için iyi bir örnek. Kitapta 19. yüzyılda hiç tanınmayan fakir, sefalet içindeki bir halkın cinayet işleyerek iktidarla karşı karşıya gelme halleri anlatılır.
***
Facebook cinayeti
Bursa’da 17 yaşındaki M. F, 2008 Mayısı’nda Facebook’ta bir anket yaptı. Sorusu şuydu: Annemi nasıl öldürebilirim? Ankette en çok oyu, B şıkkı " boğarak " öldürme almıştı. M. F. annesini boğarak öldürdü ve parçalara böldü, denize atacakken, yardım istediği arkadaşının itibarıyla yakalandı.
'Bu çocuğu reyting delirtmiş'
" Türkiye’de reyting denen şeyin, gençlerin hayatında ne kadar önemli olduğunun göstergesi. Bu çocuk reyting dünyasının delirttiği biri. Psikologların bütün ruhi bozukluğu aile ilişkilerine bağlamasının ne kadar yanlış olduğunu gösteren bir örnek. Hâlbuki insanı yönlendiren, karakterini oluşturan çoğu element aile dışından geliyor. Çocuk bir oyun oynamış aslında.
***
Henüz beş yaşındaydı
Beş yaşındaki Berivan, 2008 Haziranı’nda Adana’nın Karataş ilçesine bağlı Sirkenli Köyü’nde, tecavüz edildikten sonra naylon iple boğularak öldürüldü. Saman balyalarının yanmasından küçük kızın ailesini sorumlu tutan öz halası Fatma K. ( 55 ) ile Türkan K. ( 39 ) İntikam için küçük Berivan’ı kurban ettiler.
Kadınların cinayete kadar giden özgürleşmesi " Bence şimdiye kadar konuştuğumuz cinayetlerin en vahşisi bu. İki aile arasında ekonomik bir çıkar çatışması var. İki kadın, kadınlara karşı şiddet toplumunda, aynı şiddeti başka bir ailenin çocuğuna uyguluyorlar. Şeytani bir şey var burada. Kendi ezilmişliklerinin intikamını kendi cinslerinden çıkarıyorlar. Kız çocuğunu intikam nesnesi haline getirmişler. Türkiye’de şimdiye kadar olagelen cinayetlere benzemiyor ama kadınların cinayete kadar giden bir özgürleşmesi var. "
TÜRKİYE’DE CİNAYET NEDENLERİ
1. Para. Emniyet Müdürlüğü’nün istatistiklerine göre 2004’ten beri ekonomik nedenler ilk sırada.
2. Namus ya da töre ‘kanunları.’ Eskiden ilk sıradaydı.
3. Aile içi tartısına. Tartışma nedeni olarak da ilk sırada para sıkıntısı var. Bunu, boşanma sırasındaki çocuk kavgası, kıskançlık ve akrabaların etkisi izliyor; bu üçü, son üç yılda öne çıkan tartışma nedenleri.
4. Hakaret, öfke, cinnet. Bunlar birbirleriyle bağlantılı nedenler.
5. Arazi, ev anlaşmazlığı.
6. İlişki sorunları. Son üç yılda öne çıkan nedenler arasında. Bunda uyuşturucu maddelerin etkisi olduğu düşünülüyor.
7. Madde bağımlılığı. Son yıllarda çok arttı