Sağlık

Çocuğunuzu yemeye zorlamayın

Yemek yemek istemeyen çocuğunuzu yemeye zorlamayın, ne kadar yiyeceğine kendi karar versin.

08 Şubat 2009 02:00
Obezite, gelecek nesilleri tehdit eden en büyük sorunlardan biri olarak gösterilse de, hâlâ yemek saati geldiğinde büyük sorunlar yaşanan evler var. Pek çok anne, elinde yemek tabağı, çocuğunun peşinde koşmak zorunda kalıyor. Yemek yemekte direnen çocuk, işi bazen kusmaya kadar vardırıyor. Uzmanlar zorlamanın bir işe yaramayacağını, ne kadar yiyeceğine çocuğun karar vermesi gerektiğini söylüyor.

“İki yaşına gelen çocuğum hiç iştahlı olmadı. İlk 3 ay kolik teşhisi kondu ve anne sütü verdim. Çok az kilo aldı. Biberonla beslerken ya ağlar, ya da yutmaz, ağzından dökülürdü. Az vermeye çalıştım. 3-4 saatte bir ya da uyurken besledim. Bazen de oyuncakla oyaladım. Ama hiçbir işe yaramadı. Artık ne olursa olsun ona yedirmeye karar verdim. Saatlerce uğraştığım oluyor. Bazen kusuyor, ilişkimiz bozuldu.”

Bir annenin çocuğunu beslemek için verdiği mücadelenin örneği.
Bugün birçok çocuk, uzun saatlerini yemek yiyerek, daha doğrusu bir yemek tabağının yanında anneleri ile mücadele ederek geçiriyor. Nedenini ne anne, ne de çocuk biliyor. Bu mücadeleden kimin galip çıkacağı ise hiç belli değil, ama sonuçta anne çocuk arasındaki ilişki yıpranıyor.

Yemek zamanları birçok evde bir uğraş, hatta kaos oluşturuyor. “Tamam artık bundan böyle çocuğumu yemek yemeye zorlamayacağım” diyen anneler bile bu uğraşlarına birkaç saat ara verdikten sonra devam ediyor.

Ne kadar yiyeceğine kendi karar versin

Kendisi de 3 çocuk babası olan İspanyol çocuk doktoru Carlos Gonzales, Çocuğum Yemek Yemiyor başlıklı bir kitap yazdı. Annelerin çocuklarına zorla yemek yedirirken çocukların içgüdüsel ve otomatik kendini koruma sistemi geliştirdiğini açıklıyor kitabında:
“Zorla yemek yedirilen çocuk ilk olarak başını çevirir, biraz daha ısrar olursa ağzını kapatır. Eğer zorlama devam eder, anne oyalama, komiklik yapma ve televizyon seyrettirme gibi bir sürü taktikle kaşığı çocuğun ağzına sokmayı başarırsa çocuk bu kez ya ağzından çıkarır, ya da yuttuğunu kusar.

Bu durumda 3 yaşındaki çocuğun size gelip, “Anne biliyor musun, sen beni yemek yerken zorluyorsun. Yemek yerken ağlayarak, üzülerek çok kötü bir zaman geçiriyoruz.
Bunu değiştirebiliriz. Sen beni zorlamaktan vazgeçer, benim doyma sinyallerimi dinlersen belki ben yeniden yemek yemekten zevk almaya, sen de benimle daha eğlenceli zaman geçirmeye başlayabiliriz” diyecek hali yok.

Anne olarak çocuğunuza sağlıklı yiyecekler sunmak sizin göreviniz, ama bunlardan hangisini, ne kadar yiyeceğini seçmek çocuğun sorumluluğunda.
Bebektir, çocuktur, aç olduğunu anlamaz diye düşünerek, çocuğunuzu iştahsız, şımarık olarak tanımlamak yerine, ağzını kapatıp, başını çevirmesinin nedenlerini sorgulayın.

Neredeyse her anne zorla yediriyor

Çocuk psikoloğu Nilüfer Devecigil Hürriyet gazetesine yaptığı açıklamada, “Anne memesinden biberona, biberondan püreye ve püreden normal yemeğe geçiş demek çocuğu 3 defa bir şeylerden koparıp, yeni bir şeye alıştırmak demek. Oysa çocuğa özel bir bebek yemeği hazırlamaya gerek yok. Memeden direkt normal yemeğe geçiş yapılabilir. Türkiye’de neredeyse her anne çocuğunu oyalayarak, zorlayarak yediriyor. Bu zamanlar da tam bir işkenceye dönüşüyor” diyor.

İki yaşında 10 kilo gelen bir çocuğun günlük ihtiyacı 812 kalori. Bu çocuk yarım litre süt içip 260 kalorilik iki kurabiye yese, 110 kalorilik çilekli yoğurdun ardından bir de 85 kalorilik meyve suyu içse toplamda 805 kalori almış oluyor. Midesinde hâlâ et, sebze, tahıl alacak yer kalmasını bekleyemezsiniz.

Nasıl beslenmeli?

Çocuğun sağlıklı beslenmesini istiyorsanız günlük süt tüketimini yarım litre ile sınırlayın. Böylece sağlıklı diğer besinlere de yer kalmış olur. Çikolata, kurabiye gibi şeyleri özel günlere ve doğum günlerine saklayın. Bir yaşın altındaki bebeğe meyve suyu vermeyin. Her türlü iyi niyet ve çabanıza rağmen, zorlamadığınız halde çocuğunuza yemek yediremiyorsanız terapist yardımı alın.

Prof. dr. Ahmet Aydın Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Metabolizma ve Beslenme Bilim Dalı Başkanı

Yiyecek varsa hiçbir çocuk açlıktan ölmez

Çocukların yemek için zorlanmalarının tek nedeni, geleneksel beslenme rejiminden ayrılma. Anneler artık daha az çocuğu olunca, en iyisini nasıl yaparım diye endişeleniyor ve güya onu en iyi şekilde beslemeye çalışıyor. En büyük hata sabah kahvaltılarında yapılıyor. Peynir, zeytin, süt karıştırılıp bulamaç haline getiriliyor, çocuğa yediriliyor. Bir süre sonra çocuk bundan bıkıyor. O zaman mücadele başlıyor.

Televizyon reklamlarında cicili bicili yoğurt, çikolata, peynir gibi besinlerin çocuğa verilmesi öneriliyor. Bunların içindeki katkı maddeleri ve şekerler beslenmenin en büyük düşmanı. Şekerli gıdaya alışan çocuk tabii ki hep onu ister, normal, sağlıklı beslenmez.
Anneler çalışıyor, evdeki büyükler ya da bakıcılar da rahat yedirsin diye bu hazır gıdaları tercih ediyor, günü idare ediyor. Başlangıçtan itibaren çocuklara besinleri ezerek, karıştırarak vermek yerine doğal halleri ile sunmalı.

Ortamda yiyecek varsa, hiç kimse açlıktan ölmez. Çocuğun karnı acıkmışsa mutlaka bir şey bulur, yer.