Son günlerde ardı ardına gelen çocuk ölümleriyle gündemden düşmeyen Cizre’ye giden Vatan gazetesi yazarı Hüseyin Yayman, bölgedeki izlenimlerini aktardı. Yayman, “Bu manzaraları doksanlı yıllardan biliyoruz. Şehirdeki tüm MOBESE direkleri devrilmiş. Güvenlik kuvvetleri şehrin kontrolünü artık insansız hava araçlarıyla yapmaya çalışıyor” dedi.
Yayman, “Neredeyse her akşam bir gerginlik oluyor. Dicle Nehrinin vadi yatağındaki Cizre’nin içinde ve dört etrafında askeri birlikler var. Şehrin göbeğindeki Hamidiye Alayı olarak kullanılan askeri kışla yakın zamanda boşaltılmış. Bu kışla doksanlı yıllarda JİTEM tarafından kullanıldı. Şehrin içinde bir tank taburu var. Cizre’de askerlerin resmi kıyafetle şehre inmesine izin verilmiyor” diye konuştu.
Hüseyin Yayman’ın Vatan gazetesinin bugünkü (16 Ocak 2015) nüshasında yayımlanan, “Fırtına öncesi sessizlik” başlıklı yazısı şöyle:
‘Fırtına öncesi sessizlik’
Cizre’de yaşananların sebebini kimse bilmiyor. Kanaat önderleri olayları anlamlandıramıyor. Kamu görevlileri problemin kaynağına inemiyor. Ancak hadiseler adım adım kontrolden çıkıyor.
Öcalan’ın ‘Olayları sonlandırın, sürece bağlı kalın, gerilimi düşürün’ çağrısına bir çocuk cesediyle cevap verildi. Cizre’de hiçbir şey olmasa, bu tekil olay dahi başlı başına yeni bir duruma işaret ediyor. Son olayı kim yaptı bilinmiyor. Olay olduğunda Cizre’deydim. Hiçbir olay, gösteri, protesto, silahlı çatışma yokken bir kişinin hayatını kaybetmesi bence fazla söze gerek bırakmıyor.
İçişleri Bakanı Efgan Ala olayın sorumlusunun ‘emniyet kuvvetleri olmadığını’ söyledi. Ancak gözden kaçan bir husus var. Cizre’de yaşananlarda kim sorumlu sorusundan daha önemli bir soru var. Neden sorusu. Bu olayların amacı ne? Kesin talimatlara rağmen olaylar neden durmuyor.
Cizre sürece provokasyon
Öcalan’ın son görüşmesinde Cizre meselesinin sürece karşı bir provokasyon olduğunu dile getirdiği ve sert biçimde eleştirdiği ifade ediliyor. Öcalan, sızmalara karşı önlem alınması, hükümetin ve PKK’nın olaya ciddiyetle yaklaşması gerektiğinin altını çizdiği ve devlet yetkililerine sürecin sonlanması durumunda hiç kimsenin öngöremeyeceği olayların olacağını anlattığı belirtiliyor. Son olayı Hatip Dicle’ye sordum. Dicle, hedefin çözüm süreci olduğunu belirtirken kendisinin şehirde gençlik örgütü, STK’lar dahil görüşmeler yaptığını ve pozitif bir havanın olduğunu ancak daha oradan ayrılmadan yeni bir ölüm gerçekleştiğini söylüyor. İsterseniz size biraz Cizre’deki manzarayı tasvir etmeye çalışayım. Cizre’de herkes saat beş olmadan evine çekiliyor. İlginç bir tedirginlik var. Akşam üzeri sokaklar biranda boşalıyor.
Her akşam gerginlik
Bu manzaraları doksanlı yıllardan biliyoruz. Şehirdeki tüm MOBESE direkleri devrilmiş. Güvenlik kuvvetleri şehrin kontrolünü artık insansız hava araçlarıyla yapmaya çalışıyor. Neredeyse her akşam bir gerginlik oluyor. Dicle Nehrinin vadi yatağındaki Cizre’nin içinde ve dört etrafında askeri birlikler var. Şehrin göbeğindeki Hamidiye Alayı olarak kullanılan askeri kışla yakın zamanda boşaltılmış. Bu kışla doksanlı yıllarda JİTEM tarafından kullanıldı. Şehrin içinde bir tank taburu var. Cizre’de askerlerin resmi kıyafetle şehre inmesine izin verilmiyor. Esnaf son olaylardan şikayetçi. Neredeyse hemen her gün kepenkler kapatılıyor. Diğer günlerde ise işyerleri erkenden kapatılıyor. Baro Başkanı Nurşirevan Elçi, olayların hızla kontrolden çıktığına ve devletin olayı kavrayamadığına dikkat çekiyor.
Hendek muharebesi!
Bölgede 6-8 Ekim olayları milat olmuş. Bu durum bölgede travma yaratmış. Vakit kaybedilmeden bununla ilgili meclis araştırma komisyonu kurulmalı. Sur, Nur ve Yafes mahallelerinde çok sayıda hendek var. Görmeden önce kürekle açılan basit bir hendek sanıyordum. Mahallelere gittiğimde iş makinalarıyla açılmış epey büyük çukurlar gördüm. Cizre nüfusunun üçte ikisinin yaşadığı bu mahallelere giriş çıkış gençler tarafından kontrol edilen belli güzergahtan sağlanıyor. Kanaat önderleri bu tür uygulamaları 90’lı yıllarda askerlerin yaptığını şimdi aynı zorlukların gençlik örgütünce yapıldığını anlatıyor. Yurtsever Devrimci Gençlik Hareketi (YDG-H) hendeklerin savunma amaçlı olduğunu, polisin kendilerini almasını engellemek için kazdıklarını söylüyor. Öcalan ve DTK’nın talimatıyla hendeklerin kapatılmasına karar verildiği fakat aynı gün polisin mahallede gözaltı yaptığını iddia ediliyor. Gelinen noktada hendek tali sorun haline gelmiş durumda. Lice ve Yüksekova’daki tuzaktan sonra farklı bir senaryo Cizre’de oynanıyor. Cizre, PKK için Kanton pratiğinin test edildiği, HÜDA - PAR için çözüm masasına oturmanın sınandığı bir mücadele alanına dönüşmüş durumda. Devlet şimdilik ise bekle gör pozisyonunda.
Cizre’de ne gördüm?
1. Seçimlere kadar adım adım bölgede gerilimin yükseleceği görülüyor.
2. Ekim olayları bölgede milat olmuş. Bu durum uzun vadede yeni bir sosyoloji yaratacaktır
3. YDGH her geçen gün Öcalan, HDP ve Türkiye PKK’sından farklı bir alana evriliyor.
4. Halk çözüm sürecine büyük destek veriyor. Ancak hükümetin hızlı hareket etmesini istiyor.
5. Cizre’de büyük bir içe kapanma var. Değişmez gündem çözüm süreci ve son yaşanan olaylar.
6. Bölgede olağan olmayan olaylar yaşanıyor. İran farklı unsurlarla süreci sabote etmek istiyor.
7. Mücadele PKK/HDP-Hükümet arasındaymış gibi gözükse de sonuçta hedef çözüm masası.