CHP Zonguldak Milletvekili Ünal Demirtaş, Türkiye’de ucuz emek piyasasına milyonlarca sığınmacının girmesiyle oluşan kayıt dışılık, düşük ücretler ile yüzde 11, 7 ile tırmanan kayıtlı işsizlik konuların araştırılma ve alınacak önlemler konusunda araştırma önergesi hazırladı. Demirtaş, önergede, “Türkiye'nin bu yoğun göç dalgasına maruz kalmasının en önemli sebeplerinden biri ise, Ak Parti İktidarının tutarsız, öngörüsüz, hesapsız, yanlış dış politikasıdır. Yani 3,5 milyon sığınmacı, Ak Parti İktidarının yanlış dış politikasının Türkiye'ye ağır bir faturasıdır” dedi.
Demirtaş’ın Araştırma önergesi ve gerekçesi şöyle:
“Suriyeli işçilerin, Türk işçilerin işlerini elinden aldığına dair algı günden güne artmaktadır”
Türkiye’deki ucuz emek piyasasına milyonlarca sığınmacının da dahil olması ile sorun büyüyerek ikinci bir sorunu daha ortaya çıkarmıştır. Ağırlıklı olarak sığınmacıların çalıştığı mevsimlik tarım, inşaat, tekstil, merdiven altı imalatı gibi sektörlerde çalışan yerli Türk işçiler son aylarda kayıtlı resmi işsizliğin %11,7 ile zirve yaptığı ülkemizde,-daha düşük ücrete ve çok daha kötü koşullara razı olmak zorunda olan sığınmacılar nedeniyle- işlerini kaybetmekte, daha zor iş bulabilmekte, ücretleri sabit kalmakta ve hatta ücretleri düşmektedir.
Sığınmacı sayısının yoğun olduğu Şanlıurfa, Gaziantep, Hatay, Kilis gibi illerdeki işsizlik oranları patlamıştır. Maalesef toplumda, Suriyeli işçilerin, Türk işçilerin işlerini elinden aldığına dair algı günden güne artmaktadır. Ucuz işgücü piyasasındaki bu rekabet, sığınmacılara yönelik olumsuz algıların ortaya çıkmasına ve tepki gösterilmesine yol açmaktadır. İş bulamayan sığınmacılar da suç işlemeye yönelmektedir.
“Denizlili tekstilciler, Antep’teki Suriyeli kayıt dışı çalıştırılmalarından rahatsız”
Çalışma yaşamındaki üçüncü önemli sorun da işverenler açısından yaşanmaktadır. İşverenler açısından ise, Suriyeli sığınmacıları kayıt dışı ve düşük ücrete çalıştıran işverenler sığınmacıların emeklerini sömürdükleri için, kayıt içi ve yasalara bağlı işçi çalıştıran işverenlere karşı, haksız rekabet avantajı elde etmektedirler. Örneğin Denizlili tekstilciler, Suriyelilerin yoğun olduğu Gaziantep’te kayıt dışı tekstil sektöründe çalıştırılmalarından dolayı, Gaziantepli tekstilciler ile rekabet edemediklerinden, bu durumdan rahatsızdırlar.
“Sığınmacıların çalışma hayatı bir insanlık dramı”
Türkiye, coğrafi yapısı itibarıyla göç veren ve alan ülkeler arasında bir köprü durumundadır. Son yıllarda ise ülkemiz göç alan hedef ülke durumuna gelerek İran, Irak, Suriye, Afganistan, Gürcistan, Türki Cumhuriyetler, Afrika ülkeleri gibi pek çok farklı ülkeden göç almıştır. Ancak, Irak ve Suriye’de başlayan iç savaşların ardından, Türkiye yaklaşık 3,5 milyon sığınmacı ile dünyada en fazla sığınmacıya ev sahipliği yapan ülke durumuna gelmiştir.
Türkiye'nin bu yoğun göç dalgasına maruz kalmasının en önemli sebeplerinden biri ise, Ak Parti İktidarının tutarsız, öngörüsüz, hesapsız, yanlış dış politikasıdır. Yani 3,5 milyon sığınmacı, Ak Parti İktidarının yanlış dış politikasının Türkiye'ye ağır bir faturasıdır.
Sığınmacılar, Türkiye’de uyum, barınma, sağlık, güvenlik, eğitim ve istihdam gibi bir çok sorun yaşamaktadır. Bu sorunların en önemlilerinden birisi de, sığınmacıların istihdamı sorunudur. Özellikle Suriyeli sığınmacıların kısa vadede ülkelerine dönmeyeceği hatta Türkiye’de kalıcı olarak yaşamlarını devam ettireceği gerçeği de ortaya çıktığından, sorun daha fazla derinleşmekte ve Türkiye’deki toplumsal barışı dahi tehdit edecek sosyal bir yara halini almaktadır.
“Sığınmacılar merdiven altında 500 TL’ye çalışıyor”
Sığınmacılar; şu aşamada temel hedeflerinin ailelerinin yaşamlarını devam ettirmek olması, eğitim düzeylerinin çok düşük olması ve nitelikli bir mesleklerinin olmaması gibi nedenlerle kayıt dışı olarak, ucuz işgücü piyasası olan mevsimlik tarım işlerinde, inşaat, tekstil ve merdiven altı imalatı gibi sektörlerde, asgari ücretin de altında aylık 500 TL gibi ücretlere en ağır koşullarda insan onuruna aykırı olarak, her türlü sosyal ve hukuki korumadan yoksun şekilde çalışmak zorunda kalmaktadırlar. Eğitim çağına gelmiş sığınmacı çocukların, eğitim olanaklarından yararlanamadan çocuk işçi olarak çalışması ise, bir başka önemli sorundur.
Sığınmacıların istihdamı, elbette çok önemli bir sorundur ama Türkiye'deki ucuz emek piyasasına milyonlarca yeni sığınmacının girmesi, kayıt dışı olarak çok düşük ücretlere çalışmak zorunda kalması, bir başka sorunu daha ortaya çıkarmıştır. Bu sektörlerde çalışan yerli işçilerin işsiz kalmasına ve daha zor iş bulmasına, ücretlerin sabit kalmasına hatta düşmesine yol açmıştır. Sığınmacı sayısındaki bu büyük artış diğer faktörlerle birleşince,2017 yılı Mart ayında kayıtlı işsizliğin % 11,7 ile zirveye çıkmasına, özellikle Suriyeli sığınmacıların yoğun olduğu Hatay, Şanlıurfa, Gaziantep, Adıyaman gibi illerdeki işsizlik rakamlarının patlamasına yol açmıştır.
Bu durum göstermektedir ki, Türkiye'deki işsizliğin yoğun olduğu illerde ikamet eden Suriyeli sığınmacılar, ucuz işgücü piyasasında yerel işçilerle rekabet etmek zorunda kalmaktadırlar. Suriyeli sığınmacıların yoğun olduğu yerlerdeki artan işsizlik oranları, toplumda Suriyelilerin yerli nüfusun işlerini elinden aldığına dair algı oluşturmaktadır. Ucuz işgücü piyasasındaki bu rekabet, sığınmacılara yönelik olumsuz algıların ortaya çıkmasına ve tepki gösterilmesine yol açtığı gibi, iş bulamayan sığınmacıların da suça yönelmesine yol açmaktadır.
İşverenler açısından ise, Suriyeli sığınmacıları kayıt dışı ve düşük ücrete çalıştıran işverenler sığınmacıların emeklerini sömürdükleri için kayıt içi ve yasalara bağlı işçi çalıştıran işverenlere karşı, haksız rekabet avantajı elde etmektedirler. Örneğin Denizlili tekstilciler, Suriyelilerin yoğun olduğu Gaziantep’te kayıt dışı tekstil sektöründe çalıştırılmalarından dolayı, Gaziantepli tekstilciler ile rekabet edemediklerinden rahatsızdırlar.
Vatandaşlarımızdaki işini kaybetme kaygısını sürekli olarak tetikleyen, rekabet alanını dengesizleştiren, toplumdaki huzursuzluğu körükleyen ve sosyal bir yara haline gelen bu durum, sosyo-ekonomik açıdan zaten sorunlu olan çalışma hayatını daha da sorunlu hale getirmektedir. Yakın gelecekte sığınmacıların istihdam sorunlarına ve ucuz işgücü piyasasındaki bu rekabete çözüm bulunamazsa, çalışma barışı bozulabileceği gibi bu durum beraberinde sosyal çatışmaları da ortaya çıkarabilecektir. Bu sebeplerle, sorunu temelinden çözecek kalıcı politikalar üretilmelidir.
Açıklanan nedenlerle, ülkemizdeki sığınmacıların istihdam sorunlarının çözülmesi ve çalışanların kayıt altına alınarak çalışma koşullarının iyileştirilmesi, sığınmacıların ülkemizdeki iş gücü piyasasına etkilerinin tespiti ve sığınmacıların çalışma yaşamına girmeleri sonucunda, yerli işçilerin yaşadıkları sorunların tespiti ve çözüm önerilerinin geliştirilebilmesi amacıyla Anayasanın 98. TBMM İçtüzüğü'nün 104’üncü ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasını arz ve teklif ederiz.