CHP İstanbul Milletvekili ve Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu Üyesi Mehmet Bekaroğlu, memleketi Rize’de yaşanan sel felaketini değerlendirdi. Bunun ne ilk ne de son olacağını ifade eden Bekaroğlu, "Ne doğal afeti, bütün bunların sorumlusu Yüce Allah olabilir mi?" dedi. Bekaroğlu, tüm bu olan bitenin hırsları ile tabiata saldırmaya devam eden insanlardan kaynaklandığını söyledi.
Rize şehir merkezinin altında üçü büyük olmak üzere ondan fazla derenin, dar kanallara alınarak üzerinin kapatıldığına dikkat çeken Bekaroğlu, "2011 yılında yağan yağmurun suyunu bu kapalı dereler taşıyamadı, sahildeki yüksek yol da suyun denize akmasını engelledi ve tüm Rize şehir merkezi su ve çamur altında kaldı. Karadeniz’de yağmur şimdi yağmıyor ki, hep yağardı ama şimdi insanlar doğayı bozdular, felaketler bundan dolayı yaşanıyor" dedi.
"Belediye Başkanı, Allah’a sosyal medyadan seslenerek yardım istedi
Dere yataklarına inen yerleşim merkezlerine ve yerleşim yerlerinden 2-3 metre yüksekte olan Karadeniz Sahil Yolu’nun yol açtığı olumsuz etkileri de anlatan CHP’li Bekaroğlu’nun, Muradiye özelinde olmak üzere Karadeniz’in genelini ilgilendiren çarpık yapılaşmaya ilişkin T24’e konuştu.
Geçtiğimiz gün Rize’nin Muradiye beldesinde yaşanan sel felaketi ne ilktir ne de son olacaktır diyen Bekaroğlu, "Belediye Başkanı, Allah’a sosyal medyadan seslenerek yardım istedi; oysa Allah’ın buna yapacağı bir müdahale olamaz. Allah’ın sünneti ortada, bize akıl vermiş ve insanoğlu, binlerce yıllık tecrübesi ile tabiata ne yapınca ne ile karşılaşacağını biliyor" dedi. İnsan hırsının sonsuz olduğunu, gözünün hiç doymadığını ifade eden Bekaroğlu, "Daha çok almak için yapmadığı şey yok. Sünnetulllaha bile karşı geliyor. Rize Muradiye’de olan bundan farklı değil" diye konuştu.
“Karadeniz’de Muradiye gibi yüzlerce vadi var”
Belediye Başkanı Musa Süreyya Balcı'nın yıkılma tehlikesi altında olan bina için söylediği “Biz ruhsat vermedik, bina kaçak” sözü ile bu kaçak binanın sahibi Mustafa Yazıcı’nın “bizim binamızda bir sorun yok, sorun köprü” sözlerini hatırlatan CHP'li Bekaroğlu, bu sözlerin durumu bütün çıplaklığıyla ortaya koyduğunu söyledi.
Karadeniz’de Muradiye gibi yüzlerce vadinin olduğunu, dere yatakları perde betonlarla kanallara alındığını ve üzerine köprüler yapıldığına dikkat çeken Bekaroğlu, "Bu dereler taştığı zaman örneğin 150 metre yayılıyor ama bu kanallar 20-25 metre, bir de dar yerinde 6-8 m. köprü yapılıyor" dedi.
"Bu yerleşim merkezleri artık dere yataklarına inmiş durumda"
CHP'li Mehmet Bekaroğlu, Muradiye Belediye Başkanının "Biz ruhsat vermedik, kaçak" sözlerine dikkat çekerek, "O vermemişse ondan önceki vermiştir ya da kaçaktır, ne fark eder, neticede Allah’ın suya verdiği kanun işliyor ve yolu kapatılmışsa kendine bir yol bulup, bazen böyle yıkarak önünde ne varsa alıp götürüyor" diye konuştu.
Muradiye'de olduğu gibi çok yağmur yağınca derenin taştığını ve derenin sürüklediği molozlarda köprünün bunduğu dar yerde baraj oluşturduğunu sonrasında suyun önünde ne var ne yok sürüklediğini söyleyen Bekaroğlu, "Daha vahim olan; bu yerleşim merkezleri artık dere yataklarına inmiş durumda; sözünü ettiğimiz dar kanalın iki tarafına şehir kurulmuş, Muradiye’deki gibi binalar yığılmıştır" dedi.
"Bu sular Karadeniz’e ulaşamayıp şehre geri dönüyor"
Karadeniz sahil yolunun, çoğu yerde deniz doldurularak yapıldığını ve yerleşim yerlerinden 2-3 metre yüksek olduğunu ve bölgede irili ufaklı onlarca derenin dar menfezlerle Karadeniz’e bağlandığının altını çizen Mehmet Bekaroğlu, "Bu derelerin bir kısmında normal zamanlarda su yoktur ama yağmur yağında bol su gelmektedir. İşte bu sular yüksek yol ve dar menfezlerden dolayı Karadeniz’e ulaşamayıp şehre geri dönüyor. Bunun adı “Rize’yi sel bastı”, “Beşikdüzü’nü sel bastı”, “Arhavi sular altında” oluyor. Bu sel felaketi filan değildir, doğal afet hiç değildir. Düpedüz insanların kendilerine yaptıkları bir kötülüktür" diye konuştu.
CHP'li Mehmet Bekaroğlu sözlerine şöyle devam etti:
"Bunlar Allah’a, Allah’ın sünnetine isyan ettiğimiz için oluyor. İsyan deyince; namaz kılmama, camiye gitmeme, oruç tutmama şeklinde Allah’ın emirlerini yapmama anlaşılabilir; hayır, ben bunları kast etmiyorum, asıl Allah’a isyan; binlerce tonluk suyun önüne küçücük bir menfez koymaktır; dere yataklarına gelişi güzel yerleşim merkezleri kurmaktır, Allah’ın vermiş olduğu aklın, o aklın keşfettiği bilimin gereğini yapmamaktır ki bu şekliyle Karadeniz’de Allah’a karşı büyük bir isyan vardır. Bunları her sel felaketinde sonra konuşuyoruz ama bir süre sonra insanlar normal hayatlarına dönüyor ve hırsları ile tabiata saldırmaya devam ediyorlar. Korkarım şimdi de böyle olacak. Bakın sadece Rize şehir merkezinin altında üçü büyük olmak üzere ondan fazla dere var. Bu dereler dar kanallara alınmış ve üzeri kapatılmıştır. 2011 yılında yağan yağmurun suyunu bu kapalı dereler taşıyamadı, sahildeki yüksek yol da suyun denize akmasını engelledi ve tüm Rize şehir merkezi su ve çamur altında kaldı. Karadeniz’de yağmur şimdi yağmıyor ki, hep yağardı ama şimdi insanlar doğayı bozdular, felaketler bundan dolayı yaşanıyor."