CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Zeynep Altıok, son 1 yılda Türkiye’de 1 milyar 156 milyon 407 bin 473 hayvanın yaşam hakkının gasp edildiğini ve 8 milyon 216 bin 506 hayvana işkence yapıldığını söyledi. Altıok, binlerce hayvanın kötü muamele ve işkenceye maruz kalmasına rağmen bu eylemleri nedeniyle sadece 229 kişiye idari para cezası verildiğine dikkat çekti.
Yasalara göre sahipli hayvanların mal kapsamında olduğunu, sahipsizlerin ise mal dahi sayılmadığını belirten Altıok, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında CHP’nin 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nda değişiklik yapılmasına yönelik kanun teklifinin detaylarını anlattı. Teklifte, hayvanların “hisli varlıklar” olarak tanımlanması önerisi var. Altıok’un basın toplantısı açıklamaları şöyle:
"Basından, raporlardan, takiplerimiz ve konuyla ilgili demokratik kitle örgütlerinin açıklamalarına göre son 1 yılda Türkiye’de; 1 milyar 156 milyon 407 bin 473 hayvanın yaşam hakkı gaspı oldu.
1 milyar 106 milyon 235 bin 358’ini küçücük kafeslerde yaşamaya mahkûm edilen ve çok kısa bir süre zarfında, kaçınılmaz bir son olarak kesimhaneye gönderilen tavuk ve hindilerin yaşam hakkı ihlâli yaşandı. 8 milyon 216 bin 506 hayvana işkence yapıldı…
"Sahipli hayvanlar 'mal', sahipsizler 'mal' bile değil"
Türkiye’de keyif için son 1 yılda 9982 hayvan avlandı. Bu rakam tespit edebildiğimiz sayı. Gerçek sayı ise çok daha fazla. Hayvanlara yönelik kötü muamele, işkence ve öldürme gerekçesiyle sadece ve sadece 229 şahsa idari para cezası uygulandı.
Sahipli hayvanlar hala "mal" kapsamında, sahipsizler ise "mal" dahi değil. Hayvanlara yönelik her türlü şiddet cezasız kalıyor. Oysa hayvana şiddet olan yerde insana şiddet vardır.
"Hayvan haklarını savunmadan insan haklarının korunmasından asla söz edemeyiz"
Suçla mücadelenin ilk basamağı, hayvanlara yönelik ihmal istismar ve her türlü şiddetin durdurulmasını sağlamak olmalıdır. Şiddet yayılmacıdır, yükselir; şiddetin temayülü tedavi edilmeli ve engellenmelidir.
Hayvan haklarını savunmadan insan haklarının korunmasından asla söz edemeyiz. Bu nedenle toplumsal şiddeti önlemek, şiddetin meşrulaştırılmasının önüne geçebilmek adına hayvanların haklarını koruyacak gerekli düzenlemenin en hızlı şekilde yapılması gereklidir.
“Hisli varlıklar olarak tanımlanması istiyoruz”
Biz 7 Nisan 2016 tarihinde Meclis Başkanlığı’na 33 maddeyi içeren “hayvanları koruma kanununda değişiklik yapılmasına dair kanun teklifi” vermiştik. o günden beri teklifimiz gündeme alınmadı.
Bu süre zarfında sahipsiz hayvanları öldürmek hala Kabahatler Kanunu çerçevesinde; yani sadece 'kabahat' olarak değerlendiriliyor. Mevcut yasaya göre bir hayvanı öldürmenin, tecavüz etmenin cezası, kapalı alanda sigara içmeyle, gürültü yapmayla eşdeğer.
İktidarın kutuplaştıran, nefret içerikli hedef gösteren ve ayrıştıran tutumu/politikaları şiddete zemin yaratmakta, işin işçine cezasızlık da girince şiddet meşrulaşmaktadır. Bu tutumla çeşitlenen ve artan yaygınlaşan hak ihlalleri karşısında muhalefetin, demokratik kitle örgütlerinin, aydınların, gazetecilerin ve yurttaşlarımızın tepkileri ve siyaset üzeri tavrı nedeniyle iktidar bu konuyla ilgili adım atmak zorunda kalmıştır.
“Hayvanlara karşı işlenen her türlü suç, ceza kanununu kapsamına alınmalı”
Bizler; 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda değişiklik yapılmasına yönelik verdiğimiz kanun tekliflerinde, Hayvanların korunmasını ve tüm çağdaş ülkelerde olduğu gibi hayvanların “hisli varlıklar” olarak tanımlanmasını talep ediyoruz.
Daha önce verdiğimiz kanun teklifinde “Hayvanları Koruma Kanunu” isminin “Hayvan Hakları Kanunu” olarak değiştirilmesini talep ettik. Bugün bunu yineliyoruz. Çünkü tüm canlıların hukuken hakları olduğunu savunuyor ve her canlının yaşam hakkına saygı gösterilmesini istiyoruz. Bu anlamda hayvanlara karşı işlenen her türlü suçun; Türk Ceza Kanunu kapsamına alınmasını önereceğiz.
2004 yılında yürürlüğe sokulan 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu, uygulamada bulunduğu süre içinde göstermiştir ki; Kanun, toplumda hayvanlara karşı uygulanan şiddet olayları nedeniyle kamu vicdanını rahatlatacak, caydırıcı olabilecek cezalar vermekten uzaktır.
Birçok ülkede hayvanlara işkence kötü muamele yapılması kabahatler kanunu kapsamında değil ceza kanunu kapsamında ele alınmaktayken ve hayvanlara yönelik suçlarda caydırıcı suçlar bulunurken Türkiye hala bu durumu kabahatler kanunu kapsamında değerlendirmekte, ortaya çıkan boşluğu sadece “idari” para cezalarını artırmakla telafi etmeye çalışmaktadır. Bunun hayvanları korumaya yetmediği çok açık ortadadır.
"Savcılık, şikayete bağlı olmadan kendiliğinden harekete geçebilmeli"
Yasanın en büyük eksikliklerinden biri de, işlenen kabahatin re’sen savcılık tarafından takip edilmemesidir. Yani şikâyet olsun ya da olmasın savcılık kendiliğinden harekete geçebilmelidir. Bu amaçla hem 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nda hem de 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununda değişiklik yapılması gerekmektedir.
Sizlere konunun çok daha net anlaşılması için sayıca çok fazla olan olaylardan sadece birkaç örnek vereceğim.
İzmir'in Bornova ilçesinde, sokak köpeğine cinsel istismarda bulunan T.M. şikayet üzerine gözaltına alındı. Polis merkezine götürülen 50 yaşındaki T.M., hakkında 'köpeğe hayasızca davrandığı' gerekçesiyle idari para cezası uygulandı ve serbest bırakıldı. Hepimizin yüreklerini sızlatan; Erzincan Orduevi'nde kediye işkence yapan asker de serbest bırakıldı.
Antalya’da, kullandığı aracı yol kenarında bekleyen köpeklerin üstüne süren, birisinin başının üzerinden geçerek öldürüp kaçan sürücü E.K. serbest bırakıldı. E.K.’ya sadece trafik güvenliğini tehlikeye sokmaktan işlem yapıldı, ardından da serbest bırakıldı.
- 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun adını HAYVAN HAKLARI KANUNU olarak değiştirdik. Yine aynı maddeye HAYVANLAR HİSLİ VARLIKLARDIR ibaresini ekledik.
"Teklifte, hayvanların birer canlı olduğu ve 'hakları' bulunduğu kesin şekilde belirtildi"
- Hayvanları bir “mal” olarak gören kanun maddesi yerine “hayvanlara Karşı işlenen Suçlar” ibaresi eklenerek hayvanların birer canlı oldukları ve “hakları” oldukları kesin şekilde belirtilmiş ve yasalaştırılmıştır. İster sahipli ister sahipsiz olsun artık hayvanlar “mal” olarak değerlendirilmeyecek; birer canlı olarak kanunen kabul edilerek onlara karşı işlenen suçlar kabahatler kanunu kapsamında değil; “haklara karşı” işlenen suçlar kapsamında değerlendirilerek herhangi bir şikayete bakılmaksızın savcılar tarafından hakları savunulacaktır.
- Kanun teklifimizde binada yaşayan evcil hayvanların keyfi yere ve bina sahiplerinin taleplerine göre çıkartılması engellenmektedir.
- Pet Shoplarda hayvan satışı yasaklanmalıdır. Hayvanların dış görünüşleri değiştirilmesi amacıyla ya da keyfi yere kulak ya da kuyruklarının kesilmesi engellenmelidir.
- Hayvanların ticari birer obje olarak görülmesi engellenmekte; ticari sektörlerde izinsiz yere kullanılması engellenmektedir.
- Kesim hayvanı olarak beslenen kuzu, oğlak, buzağı ve benzeri süt emen yavruları, yavrulama dönemindeki gebe veya emziren dişi hayvanları kesmek ya da öldürmek yasaklanmaktadır.
- Hayvanlara karşı işlenen suçlarda 6 aydan 3 yıla kadar hapis ve ağır para cezaları getirilmektedir.