T24 Haber Merkezi
CHP İstanbul Milletvekili Avukat Turan Aydoğan, 'çoklu baro' teklifinin TBMM Adalet Komisyonu'nda görüşülmesi sırasında söz alarak "Darbeyi yasayla aklayamıyorsanız, darbeci zihniyetin yasasını da teklif olarak getiremezsiniz. Bu maddenin yasa teklifinden çıkarılmasını talep ediyoruz" dedi.
TBMM Adalet Komisyonunda Avukatlık Yasası ile ilgili değişiklikleri içeren yasa teklifi görüşülmeye devam ediliyor. Muhalefetin 'çoklu baro' sistemini de içeren teklife tepkileri sürüyor.
TBMM Adalet Komisyonu üyesi olan CHP'li Aydoğan, 18. maddede söz alarak, “Burada ilginç bir durum var. Ben size hangi yasama faaliyetlerini yapamayacağımızı hatırlatmak zorundayım. Arkadaşlarımız sürekli 'Parmak sayısıyla geçireceksiniz' diyorlar ama ben parmak sayısıyla bile geçemeyecek şeylerden bahsetmek zorundayım, bu önerge onun için verildi. Burada bir darbeyi aklama yasası yapamayız mesela, değil mi? Oturup bu Komisyon'a bir darbe aklama yasası getiremeyiz, Anayasa'yla da olsa bu mümkün değildir" ifadelerini kullandı.
"Hukuk düzeni dışına çıkılamaz"
Anayasaya ve Avukatlık Kanununa ve Anayasa Mahkemesi’ne vurgu yapan Aydoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şimdi anlatacaklarımı dikkatle dinlemenizi arzu ediyorum. Avukatlık Kanunu'nun 76'ncı maddesinde avukatlıkla alakalı tarifler yapılırken 'insan haklarını korumak' 'hukukun üstünlüğü' vesair gibi tarifler yapar, alt kısmında da "Demokratik ilkelere göre faaliyetlerini sürdürür" der. Bizim Anayasa'mızın, şu andaki mevcut Anayasa'mızın giriş kısmında da der ki: Anayasa'da gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkılamaz. Buraya çıkılamaz. Anayasa'nın 2'nci, 6'ncı, 10'uncu, 11'inci, 67'nci maddelerini bir arada düşündüğümüz zaman burada yaptığımız faaliyetin sakatlığını anlamış olacağız.
Sayın Koç az önce, Anayasa Mahkemesi'nin 2011/55 esasında vermiş olduğu kararı da okudu burada; Anayasa Mahkemesi diyor ki: "Adaletli bir hukuk düzeninin kurulabilmesi, diğer seçimler yanında kamu kurumu niteliğindeki meslek örgütlerinin seçimlerinde de seçime katılacakların adil bir biçimde temsil edilmesine bağlıdır." Yani, adaletten bahsediyor. Burada, 3 büyük baronun yüzde 60 avukatı barındırdığı bir yerde "Onlara yüzde 10 temsil yetkisi veriyoruz." diye aklımızla dalga geçilir bir şekilde de bunun ne kadar adaletli olduğunu, ne kadar çoğulcu olduğunu, ne kadar çoğunlukçu olduğunu anlatmaya çalışıyorsunuz. Tavsiye etmem, anlatmayın. Böyle bir yolla hiçbir şeyi anlatma şansınız olmaz.”
"Egemenliğin kullanılması, hiçbir suretle, hiçbir kişiye veya sınıfa bırakılamaz"
Demokrasinin ve halk egemenliğinin ilkelerine aykırı bir adım atmamızın ötesinde Anayasa'nın 6'ncı maddesini de göz ardı ediyoruz. Anayasa'nın 6'ncı maddesi diyor ki çok net bir şekilde "Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz." Anayasa'nın giriş kısmında hukuk devletinden ve hürriyetçi demokrasiden bahsederken Anayasa'nın değiştirilemeyecek hükümleri içerisinde, 2'nci maddesinde yine hukuk devletinden, hukukun üstünlüğünden; demokratik, laik devletten bahsedilirken ve demokratik lâik devletin de temsilde adaletle sağlanacağı yine 67'nci maddede -okumuyorum zaman kazanmak için, hepinizin bildiğini varsayıyorum- açıklanmışken, bütün bu Anayasa hükümleri içerisinde değiştirilmesi teklif edilemeyecek hüküm dâhil karşıtlık taşıyan bir yasa teklifi getiriyorsunuz buraya ve az önce söylediğim gibi, yüzde 60'ın temsilini yüzde 10'a indirerek bir yasa çıkarmaya çalışıyorsunuz.”
"Yasama, Anayasa'yla donatılmış alan içerisinde faaliyetini sürdürmesi gereken bir alandır"
Aydoğan konuşmasına şöyle devam etti:
“Dedim ki: Bir darbeyi burada aklayacak yasa yapamazsınız. Anayasa'nın 6'ncı maddesi açıktır. Yasama, sınırsız hakka sahip değildir. Yasama, Anayasa'yla donatılmış alan içerisinde faaliyetini sürdürmesi gereken bir alandır. Burada bu yaptığımız alan, bu anlamda sınırlanmış bir alandır ve dikkatli kullanmamız gerekir. Komisyonda aşağı yukarı hepimiz hukukçuyuz. Bu yasa teklifini eğer burada geçirmeye kalkarsak yaptığımız iş şu olur:
1) Bir hak gasbı yaparız, on binlerce avukatın hakkını gasp ederiz.
2) Bu yaptığımız faaliyet, açıkça, iyi niyetten yoksun olur. Neden yoksun olur? Hepiniz hukukçusunuz, hepiniz hukuk devletini biliyorsunuz, 2'nci maddeyi biliyorsunuz, 6'yı biliyorsunuz, 10'u biliyorsunuz, 11 ve 12'deki temel hakları biliyorsunuz, 67'deki seçimlerin ne şekilde şekillenmesi gerektiğini hepiniz biliyorsunuz ve iyi niyetten yoksun olur.
3) Bizim yasalarımızın ana ilkesi hakkın kötüye kullanılmasına cevaz vermemesidir. Burada bir yasama faaliyeti hakkı, kötüye kullanılmaktadır. Bu Komisyonunun buna cevaz vermemesi gerekir.
4) Görevin suistimalini bizim yasalarımız korumaz. Burada bir görev suistimali varsa, -var demiyorum- bilerek bir Anayasa ihlali yoluna gidiliyor ise bir görev suiistimalidir, buna bu Komisyonun cevaz vermemesi gerekir.
5) Anayasa'ya sadakatsizlik söz konusudur. Bizim Anayasa'mızla ilgili bütün milletvekillerinin sadakat yönünde bir yemini söz konusudur, ona uyması gerekir.
6) Demokratik hukuk devleti ilkelerine ve idesine aykırı bir faaliyet söz konusudur.
Nihayetinde şunu söyleyeceğim: Siz bir darbeyi burada aklayamıyorsanız, bir darbeci zihniyetin yasasını parmak sayısıyla da geçiremezseniz, o yüzden bu maddenin yasa teklifinden çıkarılmasını talep ediyoruz.”