Gündem

Ceylan karakolların menzili dışında...

TSK, 28 Eylül'de Diyarbakır'ın Lice İlçesi'de 12 yaşındaki Ceylan Önkol'un patlama neticesinde ölmesi olayının üzerine haritayla bilgi verdi.

09 Ekim 2009 03:00

Genelkurmay, 28 Eylül'de Diyarbakır'ın Lice İlçesi'ne bağlı Şenlik Köyü bölgesinde 12 yaşındaki Ceylan Önkol'un patlama neticesinde ölmesi olayının araştırılmasına ilişkin harita üzerinde bilgi verdi.





TSK'nın YAYIMLADIĞI HARİTALAR İÇİN TIKLAYINIZ


Genelkurmay Başkanlığı İletişim Daire Başkanı Tuğgeneral Metin Gürak, Lice'de Ceylan Önkol'un ölümünün, Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı bir propaganda malzemesi gibi kullanılmaya çalışıldığını, asimetrik kapsamlı ve organize bir psikolojik harekat sürdürüldüğünü söyledi.

Genelkurmay Başkanlığı İletişim Daire Başkanı  Tuğgeneral Metin Gürak, Lice'de Ceylan Önkol'un ölümünün, Türk Silahlı  Kuvvetlerine (TSK) karşı bir propaganda malzemesi gibi kullanılmaya  çalışıldığını, asimetrik kapsamlı ve organize bir psikolojik harekat  sürdürüldüğünü belirtti.

Tuğgeneral Gürak, Genelkurmay Başkanlığı Karargahı'ndaki haftalık basın  bilgilendirme toplantısında yaptığı açıklamada, 28 Eylül 2009 tarihinde  Diyarbakır'ın Lice ilçesine bağlı Şenlik Köyü bölgesinde çok üzücü bir olay  meydana geldiğini ve olayda 12 yaşındaki Ceylan Önkol isimli vatandaşın, meydana  gelen bir patlama sonucu hayatını kaybettiğini hatırlattı.

Patlamanın neyin sonucu olduğunun Cumhuriyet savcılığınca yapılan  kriminal çalışmaları sonucunda belli olacağını kaydeden Tuğgeneral Gürak, “Bu  nedenle, bu çalışmanın sonucu beklenmelidir” dedi.

Geçen hafta bu konuyla ilgili açıklama yapıldığını, Cumhuriyet Savcısı  tarafından gerekli soruşturmanın sürdürüldüğünü kaydeden Tuğgeneral Gürak, olayla  ilgili yapılan ilk incelemelerde, olay sırasında, bölgede, havan atışının  yapılmadığının tespit edildiğinin bildirildiğini hatırlattı.

Konunun halen devam etmekte olan adli yönü dışında, Türk Silahlı  Kuvvetlerini (TSK) ilgilendiren bölümleriyle ilgili olarak bazı bilgileri  paylaşacağını ifade eden Tuğgeneral Gürak, gerekli idari soruşturmanın ilgili  komutanlıkça derhal başlatıldığını belirterek şunları kaydetti:

“Yapılan incelemede, bölgede yer alan ve olay mahalline 9 kilometre  mesafedeki Abalı Jandarma Karakolu ile 8 kilometre mesafedeki Tapantepe Üs  Bölgesinden, silahların kontrolü ve kayıtlarına bakıldığında, olay günü herhangi  bir havan atışı yapılmadığı tespit edilmiştir. Esasen, askeri birliklerin  konuşlandıkları yerler dikkate alındığında mevcut havanların menzillerinin  yeterli olmadığı anlaşılmaktadır.

Ayrıca, patlamanın olduğu yerde meydana gelen mermi çukurunda yapılan  teknik analiz raporuna göre olayın herhangi bir atış sonrası meydana gelen  patlamaların oluşturduğu çukurdan farklı olduğu tespit edilmiştir. Diğer yandan,  Ceylan Önkol'un hayatını kaybetmesine neden olan bir patlama vardır. Ancak bu  patlamanın neyin sonucu olduğu Cumhuriyet Savcılığınca yaptırılan kriminal  çalışmaları sonucunda belli olacaktır. Bu nedenle bu çalışmaların sonuçlanması  beklenmelidir.”

Olayın, 28 Eylül 2009 tarihinde, saat 10.30'da meydana geldiğini, bölgeye  en yakın jandarma karakolu olan Abalı Jandarma Karakoluna olayın vuku bulmasından  2,5 saat sonra haber verildiğini bildiren Tuğgeneral Gürak, haberin alınmasıyla  birlikte, Abalı Jandarma Karakolunca olayın, Lice İlçe Jandarma Komutanlığına  aktarıldığını ve derhal adli makamlara intikal ettirildiğini kaydetti.

Bu safhadan sonra olayla ilgili her türlü işlemin, adli makamların  kontrolünde yürütüldüğünü dile getiren Tuğgeneral Gürak, olayın meydana geldiği  bölge ile ilgili bilgi verdi.

Bölgede, daha önce birçok iç güvenlik olayı meydana geldiğini ifade eden  Tuğgeneral Gürak, şöyle konuştu:

“Bölge, bölücü terör örgütü mensuplarının yoğun olarak faaliyet  gösterdiği ve bir çok duyumun alındığı bir yerdir. Konuyu birkaç örnekle ifade  etmek gerekirse, bölgede 31 Mart 2009 tarihinde yapılan geniş çaplı operasyonda,  50 kilogram patlayıcı madde, 6 ayrı noktada el yapımı patlayıcı, 5 sığınak ve  yaşam malzemeleri ele geçirilmiştir.

Yine, 29 Nisan 2009 tarihinde, aynı bölgede Abalı Jandarma Karakoluna 2,5  kilometre mesafedeki Kılınevitepe'de, bölücü terör örgütü tarafından döşenen 2  adet basma düzenekli, amonyum nitratla kuvvetlendirilmiş el yapımı patlayıcının  infilakı sonucunda, 9 personelimiz şehit olmuştur. Ayrıca, 16 Haziran 2009  tarihinde, bölgenin kuzeyinde, bölücü terör örgütü tarafından döşenen el yapımı  patlayıcı maddenin patlaması sonucu bir vatandaşımız yaralanmıştır.

Bu bilgiler değerlendirildiğinde, bu bölgenin bölücü terör örgütü  tarafından sıkça kullanılan ve el yapımı patlayıcı ile mayın riski yüksek olan  bir bölge olduğu görülmektedir.”

"Delillerin karartıldığı iddiaları geçersiz"

 “Bölücü terör örgütünün taktiği gereği, bu tarz olaylardan hemen sonra,  olay bölgesine intikal eden güvenlik kuvvetlerine yönelik olarak, genellikle  mayın ve el yapımı patlayıcı kullanıldığının, yaşanan acı örneklerle  görüldüğünü” ifade eden Tuğgeneral Gürak, bu bilgiler ışığında ve benzer  olayların tekrar edebileceği değerlendirilerek, daha müessif bir olaya sebebiyet  verilmemesi için Lice Cumhuriyet Savcılığı tarafından olay yerinin resimlerinin  çektirilerek, cesedin otopsisinin yapılması maksadıyla Abalı Jandarma Karakoluna  getirilmesi için talimat verildiğini kaydetti.

Köy muhtarı ve ölen çocuğun yakınları tarafından cesedin saat 17.45'te  Abalı Jandarma Karakoluna götürüldüğü ve burada Cumhuriyet Savcısı tarafından  gerekli adli işlemlerin yapıldığını anlatan Tuğgeneral Gürak, “Olay bölgesindeki  tehdit durumu göz önüne alınarak, gerekli emniyet tedbirlerinin alınmasını  müteakip bölgeye intikal edilmiş ve yerinde inceleme yapılmıştır. Olay mahalline  güvenlik kuvvetlerinin gitmemiş olması esasen delillerin karartıldığı iddialarını  da geçersiz kılmaktadır” diye konuştu.

Bölücü terör örgütünün ana hedefinin, medyada özellikle de  televizyonlarda kapsamlı bir şekilde yer almak ve TSK aleyhine olduğunu düşündüğü  her olayı istismar etmek olduğunu ifade eden Tuğgeneral Gürak, “Bunu yapanlar da  genelde rivayet, dedikodu, iftira içerikli yöntemleriyle toplumun devlete karşı  güvenini sarsmaya yönelmektedir. Halen bu olay da Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı  bir propaganda malzemesi gibi kullanılmaya çalışılmaktadır. Üzücü olan da budur”  diye konuştu.

TSK'nın, kendisini ilgilendiren her olayı titizlikle araştırdığını ve  varsa sorumlu personel hakkında her türlü idari ve adli işlemi yaptığını  vurgulayan Tuğgeneral Gürak, bir olay meydana geldiğinde konunun tüm yönleriyle  araştırılması, ast birliklerden konuya ilişkin raporların gelmesi,  doğruluklarının teyit edilmesi zarureti nedeniyle açıklamaların zaman aldığını  söyledi. Tuğgeneral Gürak, TSK'nın, kurum olarak tam ve doğru bilgilere ulaşmadan  bir açıklama yapmadığını kaydetti.

Bu durumun yanlış değerlendirilerek, kurumun sorumlu olduğu şeklinde bir  olgu yaratılmaya çalışılmasını da haksız bir yaklaşım olarak değerlendirdiklerini  söyleyen Tuğgeneral Gürak, “Bazı durumlarda sabırlı olunması mecburiyeti  vardır” dedi.

TSK'nın, halkın güven duyduğu bir kurum olmasında en önemli unsurun,  kurumun, hukuka inanması, tutarlı, ciddi ve her olaydan sonra bir öz eleştiri  yapması ile gücünü milleten alması olduğunu vurgulayan Tuğgeneral Gürak, şunları  kaydetti:

“Ancak son yıllarda Türk Silahlı Kuvvetlerinin bu özelliğinin  yıpratılmasına yönelik asimetrik kapsamlı ve organize bir psikolojik harekat  sürdürülmektedir.

Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı yürütülmekte olan bu savaşın maksadı,  kamuoyunu etki altına alarak Türk Silahlı Kuvvetleri aleyhine bir tutum ve yanlış  bir 'algı' oluşturmaktır. Uygulanmakta olan savaşın boyutlarının tahmin edilenden  çok daha karmaşık ve büyük olduğunu düşünüyoruz.

Unutmayalım ki uygulamalı ve çok yönlü bir disiplin olan 'iletişimden' de  büyük ölçüde istifade edilerek gerçekleştirilen bu psikolojik harekatın nihai  hedefi, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yıllardır bölücü terör örgütüne karşı  sürdürdüğü bu mücadeledeki azim ve kararlılığına zarar vermektir. Türk Silahlı  Kuvvetleri bu mücadelede, yurdun her köşesinden binlerce vatan evladını şehit  vermiştir. Bugüne kadar da bu mücadeleyi büyük bir başarıyla ve kararlılıkla  yürütmüştür. Bu şartlar altında Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı yürütülmekte olan  asimetrik psikolojik harekattan en fazla istifade edenlerin başında bölücü terör  örgütünün geleceği unutulmamalıdır.

Bu nedenle bilerek veya bilmeyerek yapılan bazı haber ve yorumların  bölücü terör örgütü lehine durumlar yarattığı daima göz önünde  bulundurulmalıdır.”

Geçen hafta TSK tarafından yapılan açıklamaya ve yetkili Cumhuriyet  savcılığınca yürütülen soruşturmanın daha henüz tamamlanmamış olmasına rağmen;  eksik bilgi ve değerlendirmelerle olayın farklı bir şekilde kamuoyuna  yansıtılmasını üzüntüyle izlediklerini dile getiren Tuğgeneral Gürak, “Bu  nedenlerle medya mensuplarına ve hepimize büyük sorumluluk düşmektedir. Aksi  takdirde, kamuoyunu bilgilendirme adına, dolaylı da olsa, terör örgütlerinin  amacına hizmet edilmekte ve onların propagandası yapılmaktadır” diye konuştu.

İç güvenlik olayları

Tuğgeneral Gürak, 2 Ekim 2009 tarihinden bugüne kadar geçen dönemde iç  güvenlik olayları hakkında da bilgi vererek, biri polis memuru, biri geçici köy  korucusu iki güvenlik görevlisinin şehit olduğunu bildirdi.

Bitlis'in Tatvan ilçesinde 3 Ekimde yaşanan olayla ilgili bilgi aktaran  Tuğgeneral Gürak, olayın Tatvan İlçe Jandarma Komutanlığı emrinde görevli 4'üncü  Jandarma Trafik Kontrol Timi'nin, Tatvan Küçüksu Bölgesinde icra ettiği görevin  dönüşünde, saat 13.35'te seyir halinde iken, Tatvan'a 2 kilometre kala meydana  geldiğini belirtti.

Anayol altından geçen 1,5 metre genişliğindeki boru menfez içerisine,  bölücü terör örgütü mensuplarınca yerleştirilmiş olan el yapımı patlayıcının  patlaması sonucunda, trafik aracının 8x7x3 metrelik çukura düştüğünü ve aracın  üzerinin yaklaşık 2 metre toprak ile kaplandığını anlatan Tuğgeneral Gürak, olay  sonucunda bir astsubayın ve bir uzman çavuşun yaralandığını kaydetti. Tuğgeneral  Gürak, “Bu olay, bölücü terör örgütünün gerçek yüzünü ve niyetini  göstermektedir” dedi.

Son haftada 9 bölücü terör örgütü mensubunun etkisiz hale getirildiğini bildiren Tuğgeneral Gürak, bölücü terör örgütünün vatandaşlara yönelik  eylemlerinde üç vatandaşın hayatını kaybettiğini söyledi.

Tuğgeneral Gürak, son hafta içerisinde 2 el yapımı mayının bulunarak  etkisiz hale getirildiğini; 1 M-16 piyade tüfeği, 1 Kaleşnikof piyade tüfeği, 42  el bombası, 1 tabanca, 21 sevk fişeğiyle beraber roketatar mühimmatı, 3 81  milimetrelik havan mühimmatı olmak üzere çeşitli çap ve cinste mühimmat ile çok  miktarda yaşam malzemesi ele geçirildiğini kaydetti.

TSK tarafından, dönem içinde 21 arama kurtarma faaliyeti icra edildiğini  dile getiren Tuğgeneral Gürak, 152 kişinin sağ olarak kurtarıldığını, 2 kişinin  ölü olarak bulunduğunu bildirdi.

Orgeneral Başbuğ'un temasları

Arnavutluk Genelkurmay Başkanı'nın 6 Ekim 2009 tarihinde, Genelkurmay  Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'a resmi bir ziyarette bulunduğunu hatırlatan  Tuğgeneral Gürak, şunları kaydetti:

“Bildiğiniz üzere, Arnavutluk ile tarihi ve köklü ilişkilerimiz  mevcuttur. Söz konusu ziyarette; iki ülkeyi ilgilendiren askeri konular görüşülmüştür. Bu kapsamda, halen Afganistan'daki Türk Birliği bünyesinde görev  yapan 22 personelden oluşan bir Arnavutluk takımı bulunmaktadır. 1 Kasım 2009'dan  itibaren komutasını devralacağımız Kabil Bölge Komutanlığına, Arnavutluğun 22  kişilik takımının yanı sıra, 20 kişiden oluşan sağlık timi göndermesi  planlanmaktadır.”

Tuğgeneral Gürak, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Başbuğ'un Pakistan Kara  Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ashfaq Parvez Kayani'nin resmi davetlisi olarak,  12-15 Ekim 2009 tarihleri arasında Pakistan'a ziyarette bulunacağını da  bildirdi.

Tuğgeneral Gürak, önümüzdeki hafta basına açık faaliyetler kapsamında  ise, 10 Ekim 2009 günü İstanbul Ayazağa'da, Güneydoğu Avrupa Tugayı'nın (SEEBRIG)  10'uncu Kuruluş Yıl Dönümü Töreni yapılacağını, “TSK Müşterek Malzeme  Sergisi”nin 17 Ekim 2009 tarihine kadar, Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO)  işbirliği ile Uluslararası İzmir Fuar alanında görülebileceğini hatırlattı.